Repository logo
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
Repository logoRepository logo
  • Communities & Collections
  • All Contents
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Şenol Coşkun"

Now showing 1 - 7 of 7
Results Per Page
Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    Juvenile dermatomyositis resistant of steroids
    (2005) Tarkan İKİZOĞLU; Mine ÖZKOL; Selim SERTER; İpek AKİL; Yılmaz Özge İKİZOĞLU; Şenol Coşkun; Muzaffer POLAT
    -
  • No Thumbnail Available
    Item
    Kardiyak rabdomiyoma ve tuberoz skleroz: Olgu sunumu
    (2005) İpek AKİL; Yılmaz Dilek ÇİFTDOĞAN; Zehra TİRYAKİ; Muzaffer POLAT; Şenol Coşkun; Erhun Kasırga
    Tuberoz sklerozis, mental retardasyon, epilepsi ve adenoma sebaseum triadı ile karakterize otozomal dominant geçişli nörokutaneoz bir sendromdur. Deri, beyin, böbrek, kalp ve göz tutulumu tuberoz sklerozda sıktır. Çocukluk çağında kardiyak tümörler oldukça nadirdir. Çocukluk çağında en sık görülen primer kardiyak tümör kardiyak rabdomiyomadır ve genelde tuberoz skleroz ile ilişkilidir. Çocukluk çağında kardiyak rabdomyoma spontan regresyon özelliği ile genellikle benign olarak kabul edilir. Bu olgu sunumunda infantil spazm şeklinde nöbetleri olan ve yapılan ekokardiyografide sağ ventrikülde rabdomiyoma saptanan bir yaşındaki kız olgu sunulmuştur. Olgunun 6 ay sonraki ekokardiyografik incelemesinde belirgin regresyon vardı. Bu olgu sunumunda, tuberoz sklerozlu olguların yarısından fazlasında görülen ve genellikle asemptomatik olan kardiyak rabdomiyomaların spontan regresyon özelliği ve gerek tanıda gerekse izlemde ekokardiyogramın öneminin unutulmaması gerektiği vurgulanmak istenilmiştir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Nörolojik sekel bırakmayan hemorajik şok ensefalopati sendromlu bir olgu
    (2009) Şenol Coşkun; Asst. Prof. Dr. Mustafa POLAT; ALİ OZGUVEN; Nilgün Eroğlu
    Hemorajik şok ensefalopati sendromu süt çocukluğu döneminde ani olarak başlayan şok, ensefalopati, dissemine intravasküler koagülasyon, metabolik asidoz ve çoklu organ yetmezliği ile giden, nadir görülen bir tablodur. Nedeni bilinmeyen bu sendromun mortalite ve nörolojik morbidite oranı oldukça yüksektir. Hemorajik şok ensefalopati sendromu tanısı konulduktan sonra nörolojik sekelsiz iyileşen 9 aylık bir olgu literatürler eşliğinde tartışıldı.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Miyokardiyal “noncompaction”: İki olgu
    (2011) Şenol Coşkun; Münevver YILDIRIMER; Adnan Taner KURDAL; Mecnun ÇETİN
    Miyokardial ‘‘noncompaction’’ bir ya da daha fazla ventrikül segmentinde belirgin trabeküler ağ ve derin intertrabeküler girintilerle karakterize, nadir görülen bir doğumsal kardiyomiyopatidir. Hastalar genellikle kalp yetersizliği, ventriküler aritmiler ve sistemik embolilerin yol açtığı semptom ve bulgularla başvurur. Bu çalışmada birisinde sol ventrikül tutulumu gösteren ve sol ventriküler disfonksiyon gelişen, diğerinde ise biventriküler tutulum gösteren ve sağ ventrikül çıkım yolunda darlık yapan trabeküler yapılar nedeniyle cerrahi girişim gerektirmiş iki olgu sunuldu. Bu olgular başvuru yakınmaları ve tedavi yaklaşımları açısından farklı bir klinik tablo sergilemeleri nedeniyle dikkat çekicidir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    İzole ve kompleks kardiyak defektli inferiyor vena kava anomalisi olan iki olgu
    (2012) Taner KURDAL; Şenol Coşkun; Münevver YILDIRIMER; Mecnun ÇETİN
    İnferiyor vena kava anomalileri nadir görülen konjenital anomalilerdir. Birçok farklı semptomla ortaya çıkabilmelerine rağmen, genellikle asemptomatiklerdir ve eşlik ettiği konjenital kalp anomalilerinin incelenmesi sırasında rastlantısal olarak saptanabilirler. Kardiyak anjiyografi ve açık kalp cerrahisi gibi invaziv işlemlerden önce bu anomalilerin saptanması, zaman kaybı ve beklenmeyen komplikasyonların önlenmesi açısından önemlidir. Ekokardiyografide transabdominal kesitte saptanan, anjiyografi yapılan, biri izole, diğeri atriyo- ventriküler septal defekt ile birlikte olan, her ikisinde de suprarenal inferiyor vena kava yokluğu ve vena azigos devamlığı saptanan iki olgu sunuldu.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Tissue doppler echocardiography for evaluating left ventricular functions in obese children
    (2013) murat deveci; Mecnun ÇETİN; Şenol Coşkun; Mustafa ÇAĞLAYAN; Baran Serdar Kızılyıldız; Münevver YILDIRIMER
    Amaç: Bu çalışmada obez çocuklarda transtorasik doku Doppler ekokardiyografik yöntemle sol ventrikül sistolik ve diyastolik fonksiyonlarının değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve yöntem: Mitral doku Doppler sinyalleri, mitral annulus lateral duvarlarına yerleştirilen örnek hacmi ile apikal dört boşluktan kaydedildi. Pulse Doppler örneği apikal dört boşluk görüntüde mitral kapak uçlarına, akı- ma paralel olacak şekilde yerleştirilerek mitral akım tra- sesi elde edildi. Çalışmaya 20 obez (161,5±25,8 ay) ve 20 (151,2±33,5 ay) sağlıklı çocuk alınarak gerçekleştirildi. Bulgular: Vücut kitle indeksi (VKİ) obez grupta belirgin yüksekti (30,92±6,87). Sol ventrikül (LV) diyastolik fonk- siyon parametrelerinden izovolemik relaksasyon zamanı (IVRT) obez grupta 66,10±7,30 msn, kontrol grubunda ise 58,70±9,06 msn ile obez grupta anlamlı artış saptandı (p=0,007). Obez grubunda mitral anulus doku Doppler E akım hızı azalmış, A akım hızı artmış ve Em/Am oranının anlamlı derecede azalmış olduğu görüldü. VKİ ile LV Em/ Am oranı arasında anlamlı negatif ilişki saptandı. Miyo- kardiyal performans indeksi (MPİ) obez grupta 0,50±0,07, kontrol grubunda ise 0,41±0,04 (p<0.001) bulundu. MPİ ile LV Em/Am oranı arasında anlamlı negatif ilişki sap- tandı. MPİ ile VKİ arasında anlamlı pozitif ilişki saptandı. Obez grupta kontrol grubuna göre interventriküler septum ve LV arka duvar kalınlığının önemli derecede artmış ol- duğu gösterildi (p<0.001). Sonuç: Bu bulgular, pediatrik yaş grubunda obezite ve kardiyovasküler risk faktörleri arasındaki ilişkiyi belirle- mek için önemli bulgular olabilir. Doku Doppler ekokardi- yografik görüntüleme yöntemi ise aralarındaki bu ilişkinin belirlenmesinde yararlı olabilir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Yenidoğanlarda kritik konjenital kalp hastalığı tarama sonuçlarımız
    (2022) Şenol Coşkun; Sema Tanriverdi; Sinem Atik
    Giriş ve Amaç: Konjenital kalp hastalığı (KKH), en sık görülen konjenital hastalıktır. Kritik konjenital kalp hastalığı (KKKH) ise, yaşamın ilk 28 gününde cerrahi operasyon ya da kateter girişimi gereksinimi olan KKH’dır. Doğumdan sonra KKKH tanısı geciken vakalarda mortalite ve morbidite artar. Bu çalışmada hastanemizde taburculuk öncesi uygulanan nabız oksimetre ile KKKH taraması sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.\rGereç ve Yöntemler: Ocak 2019 ile Ocak 2020 tarihleri arasında hastanemizde doğan ve anne yanında takip edilen 504 yenidoğan bebek çalışmaya dahil edildi. Prenatal dönemde KKKH tanısı almış ya da KKH dışı major anomalisi olan bebekler çalışmaya dahil edilmedi. Taburculuk öncesi nabız oksimetre ile preduktal ve postduktal saturasyon ölçümleri yapıldı. \rBulgular: Çalışmaya toplam 504 bebek alındı. Bebeklerin ortalama doğum haftası 38,27 ± 1,35 (35-42) hafta, doğum ağırlığı ise 3200,29 ± 476,05 (1980-4970) olarak saptandı. Kız/erkek oranı 250/254; sezeryan/normal doğum oranı 337/167 idi. Tarama sırasındaki bebeklerin ortalama yaşları 32,51 ± 17,87 (6-96) saatti. Tarama sonucu ortalama kardiak nabız 140,06 ± 15,03 (99-186) /dk, preduktal saturasyon değeri %97,66 ± 1,92 (89-100), postduktal saturasyon değeri %97,88 ± 1,84 (90-100), fark %1,49 ± 1,40 (0-7) olarak saptandı. İlk taramadan 85 (%16,9) bebek kalırken, ikinci tarama yapılan 85 bebeğin 56 (%11,1)’sı kaldı. Tarama ve fizik muayene sonrası EKO’su yapılan 72 bebeğin 45inde patoloji saptanırken 27’sinde normal olarak değerlendirildi. Hiç bir hastada KKKH saptanmadı. \rSonuç: Birçok merkezde de yapılan nabız oksimetre ile KKKH tarama sonuçlarımızı değerlendirdik. Yapılan değerlendirmede tarama testinden kalan hastaların hiçbirinde KKKH saptanmadı. Bunun da düzenli perinatal takip ve ayrıntılı ultrasonografik değerlendirmeye bağlı olduğu düşünüldü.

Manisa Celal Bayar University copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Cookie settings
  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback