Browsing by Author "Afig BERDELİ"
Now showing 1 - 4 of 4
Results Per Page
Sort Options
Item Association of platelet-activating factor acetylhydrolase gene polymorphism with premature coronary artery disease in Turkish patients(2006) Cevad ŞEKURİ; F. Sırrı ÇAM; Afig BERDELİ; ozgur bayturan; Ertugrul Ercan; Istemihan TengizAmaç: Plazma platelet-aktive edici faktör (PAF), aterogenezis gibi inflamatuvar hastalıklarda rol oynayan multipl etkili bir fosfolipiddir. PAF, bir plazma enzimi olan PAF Asetilhidrolaz tarafından inaktive edilir. PAF-AH genindeki G994T mutasyonu, plazmada bu enzim düzeyinde azalmalara neden olur. Bu çalışmanın amacı prematüre koroner arter hastalığının (KAH) G994T mutasyonu ile ilişkisini araştırmaktır. Yöntemler: Çalışmaya 115 prematüre KAH öyküsü olan ile 120 KAH öyküsü olmayan sağlıklı bireyler alındı. Her iki grubun genotip analizleri polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) ve kısıtlayıcı parça uzunluk polimorfizm (RFLP) yöntemleri kullanılarak yapıldı. Bulgular: G994T mutasyonu prevalansı hastalarda %2.60 heterozigot, kontrollerde ise % 0 olarak bulundu. Allel frekansı ve genotip dağılımı açısından hasta ve kontrollerde anlamlı bir fark olmadığı gözlendi. Sonuç: Platelet-aktive edici faktör -AH geni G994T mutasyonu ile prematüre KAH arasında anlamlı bir ilişki olmadığı saptandı.Item G protein β3 subunit gene polymorphism in Turkish hypertensives(2008) F. Sırrı ÇAM; Afig BERDELİ; Ertugrul Ercan; serkan saygi; Emin ALİOĞLU; UGUR ONSEL TURK; Istemihan Tengiz; Ahmet YILDIZAmaç: G protein sistemi intrasellüler sinyal iletimi yolaklarının, en önemli düzenleyicilerinden birisidir. G protein $beta_3$ subunitindeki C825T polimorfizmi intrasellüler sinyal transdüksiyonundaki artış ile ilişkilidir. C825T alleli ile hipertansiyonu da içeren çeşitli kardiyovasküler risk faktörleri arasındaki ilişki bilinmektedir. Bu çalışmada amacımız, Türk toplumunda C825T polimorfizmi ile hipertansiyon arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.Yöntemler: Vaka-kontrollü, enine-kesitsel çalışmaya esansiyel hipertansiyonu olan 209 hasta (hasta grubu) ve kan basıncı normal olan 82 birey (kontrol grubu) alınmıştır. G protein β3 subunitindeki C825T polimorfizmi polimeraz zincir reaksiyonu ile belirlendi. Hipertansiyon tanısı JNCVII kriterlerine göre konuldu. İstatistiksel analiz Ki-kare, ve eşleştirilmemiş t testi ile yapıldı. Hipertansiyon ile genotip arasında ilişki lojistik regresyon analiz ile incelendi.Bulgular: G protein β3 subunitindeki C825T polimorfizmi frekansı (CC, CT, TT) hipertansif grupta ve kontrol grubunda sırası ile %17.7, %59.3, %23.0 ve %32.9, %48.8, %18.3, olarak saptandı (c2=7.963, p=0.019). Lojistik regresyon analizinde CC genotipine göre CT (OR=2.262 (%95GA1.228-4.167, p=0.009) ve TT (OR=2.335, %95GA 1.089-5.008, p=0.029) genotiplerinde hipertansiyon olma riski sırası ile 2.2 ve 2.3 kat olarak artmış olarak hesaplanmıştır. Sonuç: Mevcut bulgular, Türk toplumunda G protein β3 subunitindeki C825T polimorfizmi ile sistolik ve diyastolik kan basıncı arasında bir ilişki söz konusu olduğunu göstermektedir. Ayrıca, bu çalışmada esansiyel hipertansiyona duyarlılık geni, G protein β3 subunitindeki C825T polimorfizmi olabileceği gösterilmiştir.Item Paraoksonaz geninde Leu-Met (55) ve Gln-Arg (192) polimorfizmleri ile koroner arter hastalığı arasındaki ilişki(2009) Nurullah TÜZÜN; Afig BERDELİ; NURAY ALTINTAS; Cevat ŞEKURİ; Sırrı F. ÇAM; Pınar TAŞKIRAN; Emin ALİOĞLUAmaç: Paraoksonaz (PON1), lipit peroksitleri hidroliz eden, yüksek yoğunluklu lipoproteine bağlı bir esterazdır. PON1, düşük yoğunluklu lipoproteinlerin (LDL) oksidatif modifikasyonuna karşı ve aterosklerotik süreçleri önlemede önemli bir rol oynamaktadır. PON1 geninde iki polimorfizm yaygın şekilde çalışılmıştır. Bunlar, 55. kodonda lösinin (L aleli) yerine metiyoninin (M aleli) geçmesi ve 192. kodonda glutaminin (Q aleli) yerine arjininin (R aleli) geçmesidir. Çalişma plani: Çalişmada, erken koroner arter hastaliği (KAH) tanisıi konan 120 hastada (92 erkek, 28 kadın; ort. yaş 48.2±4.3) ve KAH öyküsü olmayan ve elektrokardiyografileri normal bulunan 102 sağlikli bireyde (80 erkek, 22 kadin; ort. yaş 46.8±5.2) PON1 geninde 55 ve 192. kodonlardaki aminoasit değişiklikleri polimeraz zincir reaksiyonu ve kisitlayici enzimler kullanilarak incelendi. Bulgular: Hasta ve kontrol grupları'DDnda PON 55 bölgesinde genotip dağilimi MM için sirasiyla %6.7 ve %4.9, LM için %46.7 ve %29.4, LL için ise %46.7 ve %65.7 bulundu. PON 192 bölgesinde ise genotip dağilimi şöyleydi: RR %4.2 ve %2, QR %40 ve %35.3, QQ %55.8 ve %62.8. PON 55 M alel frekansi hasta grubunda kontrollere göre daha fazla bulunurken (0.3 ve 0.2), 192 R alel frekansi kontrollerle farklilik göstermedi (0.2). PON1 M/L55 polimorfizmi ile KAH arasinda anlamli ilişki görüldü (p=0.017); R/Q192 polimorfizmi ile KAH arasinda ise anlamli ilişki bulunmadi (p=0.445). Sonuç: Bulgularimiz, PON 55 M/L polimorfizmi ile KAH arasıinda ilişki olduğunu, 192 R/Q polimorfizminin toplumumuzda KAH’ye yatkinlik sağlamada risk faktörü olmadiğini göstermektedir.Item Koroner arter hastalığında TGF\\beta Serum Düzeyinin ADAMTS-1,-4,-5,-8,-9 Gen Ekspresyonları üzerine etkisi(2014) Afig BERDELİ; Safiye ULUÇAY; Sethi Sırrı ÇAM; İhsan Sami UYAR; MUHAMMET BURAK BATIR-