Repository logo
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
Repository logoRepository logo
  • Communities & Collections
  • All Contents
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Ak Olcay NALBANT"

Now showing 1 - 4 of 4
Results Per Page
Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    Splenik hamartom
    (2009) Aydın İŞİDAĞ; NALAN NESE; Ak Olcay NALBANT; Mümtaz KAHYA
    Splenik hamartom dalağın nadir görülen ve ayırıcı tanısı yapılması gereken benign bir lezyonudur. Epigastrik ağrı yakınmasıyla kliniğe başvuran 60 yaşında erkek hastada bilgisayarlı tomografide dalakta kitle ve mide arka duvarda lenfadenopatiler saptanması üzerine tanısal amaçla splenektomi uygulanmıştır. Splenektomi materyalinin kesit yüzünde en büyük çapı 4,5 cm olan, iyi sınırlı, pembe-kırmızı renkli, solid lezyon yanı sıra en büyüğü 1 cm, en küçüğü 0,3 cm çapta, koyu kırmızı renkli, solid, sınırları düzensiz 10 lezyon daha gözlenmiş ve tüm lezyonlar splenik hamartom tanısı almıştır. Olgu, nadir görülmesi ve ayırıcı tanısının bazen sorun yaratması nedeniyle sunulmaya değer bulunmuştur.
  • No Thumbnail Available
    Item
    The role of immunohistochemistry in differential diagnosis of follicular patterned lesions of thyroid
    (2009) Mehmet Akif DEMİR; GÜLÇİN YEGEN; Müge TUNÇYÜREK; Yeşim ERTAN; Ak Olcay NALBANT
    Amaç: Bu çalışmada, Galektin-3, Sitokeratin 19, CD44v6 ve tiroid peroksidazın, tiroidin benign ve malign folliküler lezyonlarının ayrımındaki yerini ortaya koymak amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: 54 malign ve 50 benign lezyon Dünya Sağlık Örgütü 2004 sınıflaması ölçütlerine göre değerlendirilerek yeniden gruplandırıldı. İmmünohistokimyasal olarak Galektin-3, sitokeratin 19, tiroid peroksidaz ve CD44v6 uygulanan olgularda boyanma dağılımı iki bağımsız araştırmacı tarafından değerlendirildi. Sensitivite, spesifite ve tanısal doğruluk değerleri belirlendi.Bulgular: Sensitivite, spesifite ve teşhiste değerlilik değerleri sırasıyla Galektin-3 için %59,25, %84 ve %71,15; sitokeratin 19 için %70, %82 ve %75,4; tiroid peroksidaz için %61, %70 ve %65,4 ve CD44v6 için %20,4, %88 ve %52,9 olarak saptandı.Sonuç: Galektin-3 ve sitokeratin 19'un negatifliği maligniteyi ekarte ettirmemekle birlikte, özellikle histolojik açıdan maligniteden kuşkulanılan ancak tüm ölçütlerin karşılanmadığı olgularda pozitif boyanma malign özellik ya da potansiyel lehine değerlendirilebilir. Tiroid peroksidaz oksifilik tümörlerde benign/malign ayrımında başarısız olmakla birlikte, klinik ve histolojik açıdan malignite kuşkusu varlığında, azalmış ekspresyonu, Galektin-3 ve Sitokeratin19 pozitifliği ile birlikte malignite lehine yorumlanabilir. CD44v6 benign-malign ayrımında kullanılabilecek bir belirleyici olarak görünmemektedir.Bizim yaklaşımımız histolojik olarak malignite şüphesi olan ancak kesin malignite bulgusu saptanamayan olgularda, immünohistokimyasal olarak malignite lehine sonuca varıldığında mümkün olduğunca çok parça ve kesitle olgunun detaylı incelenmesidir. Folliküler varyant papiller karsinom farklı malignite kriterleri taşımakta olup malignite lehine immünohistokimyasal sonuçlar elde edilen benign görünümlü olgularda akla gelmelidir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Glomus tumor of the stomach: Case report
    (2010) Peyker Temiz; Celalettin M. KELEŞ; Ak Olcay NALBANT; Safiye VURAL
    Glomus tümörleri glomus cisimciğinin modifiye düz kas hücrelerinden kaynaklanan, benign, soliter neoplazmlardır. Bu tümörler gastrointestinal sistemde nadir görülür. Laparoskopik kolesistektomi sırasında antral submukozal alanda rastlantısal olarak saptanan ve wedge rezeksiyonla total eksizyon yapılan 43 yaşında bayan hastaya ait materyal gönderildi. Olgunun histopatolojik ve immunohistokimyasal özellikleri herhangi bir lokalizasyondaki glomus tümörünün özelliklerine benzerdi. Ancak bu olgu, mide lokalizasyonunda glomus tümörün nadir görülmesi ve ayırıcı tanıda yer alan diğer lezyonları tartışmak üzere sunulmaya değer bulunmuştur.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Immunohistochemical analysis of Ki-67, p53 and Bcl-2 expression related to histological features in gastroesophageal reflux disease
    (2010) Aydın İŞİSAĞ; Peyker Temiz; semin ayhan; Ak Olcay NALBANT; Türkel Nurtel KÜÇÜKMETİN
    Amaç: Gastroözofageal reflü hastalığında endoskopik ve histolojik bulgular genellikle belirsizdir. Yaptığımız bu çalışma, gastroözafageal reflü hastalığı özofagus biyopsilerinde saptanan histolojik bulguları ayrıntılı olarak tanımlamak ve reflü sonucu ortaya çıkan immunohistokimyasal değişiklikleri değerlendirmek üzere planlanmıştır. Yöntem: Çalışmada klinik ve endoskopik değerlendirmede reflü saptanmayan 20 kontrol olgusu ile klinik-endoskopik ve 24 saatlik pH-metre ölçümleri sonucunda reflüsü olduğu saptanan 20 gastroözafageal reflü hastalığı olgusunun endoskopik özofageal biyopsi örnekleri incelemeye alınmıştır. Reflü özofajit patogenezi histopatolojik bulgular eşliğinde Ki-67, p53 ve Bcl-2 immunoreaktivitesi ile birlikte tartışılmıştır. Bulgular: Endoskopik özofajit gastroözafageal reflü hastalığı bulunan olguların yalnızca %55inde gözlenirken, mikroskopik özofajit olguların %60ında saptanmıştır. Reflüsü bulunan olgularda, endoskopik özofajit ve mikroskopik özofajit varlığı açısından anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Histolojik parametrelere göre kontrol olguları ve gastroözafageal reflü hastalığı olguları anlamlı derecede farklılık göstermektedir: bazal aktivite artışı (p=0.006), papilla yüksekliği (p=0.006), intraepiteliyal nötrofil infiltrasyonu (p=0.000), intraepiteliyal eozinofil infiltrasyonu (p=0.006), konjesyon (p=0.001) ve genişlemiş intersellüler mesafeler (p=0.006). İmmunohistokimyasal olarak, p53 ve Ki-67 ekspresyonu açısından kontrol grubu, reflü+histolojik özofajit grubu ve reflü+normal histoloji grubu arasında anlamlı bir fark saptanmıştır (p<0.05). Bcl-2 immunoreaktivitesi ise reflü grubu ve kontrol grubu arasında bir farklılık göstermemiştir. Tartışma: Çalışmamız, mikroskopik özofajitin daima reflüye eşlik etmediğini ve patologlar için güvenilir tanısal histolojik kriterlerdeki yetersizliğin halen ciddi bir problem olduğunu düşündürdü. İmmunohistokimyasal olarak, reflüye bağlı olarak gelişen oksidatif DNA hasarını onarmak üzere, özofagus epitelinde hücre proliferasyon aktivitesinde artış olduğu ve p53 proteininin hücre içinde birikime uğradığı görüldü. Tüm gruplarda Bcl-2 immunoreaktivitesinin benzer şekilde zayıf bir pozitiflik göstermesi, apoptozis inhibisyonunun reflü özofajitte yer almayabileceğini düşündürdü.

Manisa Celal Bayar University copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Cookie settings
  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback