Browsing by Author "Ayten EGEMEN"
Now showing 1 - 3 of 3
Results Per Page
Sort Options
Item Farklı ortamlardaki oyuncaklarda bakteri kolonizasyonu sıklığı(2004) İpek AKİL; Özge YILMAZ; Ayten EGEMEN; Hörü GAZİ; Tarkan İKİZOĞLU; Kenan DEĞERLİ; Süheyla SÜRÜCÜOĞLUOyuncaklar çocuğun fiziksel, motor ve psikososyal gelişimi ve erişkin bir birey olmasını sağlayan oyunun ayrılmaz parçasıdır. Çok çeşitli işlevleri olan oyuncakların sağlık sakıncası oluşturmaması gerekir. Bu çalışmanın amacı farklı ortamlarda bulunan ve kullanılan oyuncaklarda patojen mikro-organizma kolonizasyonunun araştırılmasıdır. Üç hastane, 15 kreş, 25 evdeki oyuncaklardan bulundukları yerlerde alınan toplam 285 sürüntü örneğinin bakteriyolojik ve mikolojik incelemesi yapılmış ve izole edilen bakterilerin antimikrobiyal direnç özellikleri standart disk difüzyon yöntemi ile araştırılmıştır. Kültür alınan 285 oyuncağın %31'inde üreme vardı; bu oran hastaneden alınanlarda %38.6, kreşten alınanlarda %28.7 iken evden alınanlarda %23.3 olarak saptandı. Bu yerler arasındaki üreme oranlarındaki farklılık anlamlı bulundu. Tüm kültürler içinde %33.3 ile koagülaz-negatif stafilokok ve %24.1 ile Staphylococcus aureus en sık üreyen mikroorganizmalardı. Oyuncak tiplerine göre ayrıldığında; %42.8 ile en sık tüylü oyuncaklardan alınan kültürlerde üreme saptandı; bu oranın yıkanamayan oyuncaklarda %39.7 iken yıkanabilen oyuncaklarda %28.5 olduğu görüldü. Kültür alınan tüm yerlerde üreyen mikro-organizmalarda en yüksek direnç oranı %90-100 ile penisiline karşıyken en az direnç oranı ise vankomisin ve teikoplanine karşıydı. Bu oranlar göz önüne alındığında, oyuncaklarda patojen mikro-organizma saptanabileceği ve bunların hastalardan tekrar tekrar infekte olarak hasta bir çocuktan diğerine İnfeksiyon taşıyıcısı potansiyeli olabileceği görülür. Oyuncakların bu İnfeksiyon zincirindeki yeri ve günümüzde hastane infeksiyonlarmın önemi akılda tutularak hasta ya da çok sayıda çocuk tarafından kullanılan oyuncaklar açısından özel çözümler getirilmelidir.Item Pediatrist gözüyle: Testis torsiyonu(2005) Ayten EGEMEN; Yılmaz Ö. İKİZOĞLUTestis torsiyonu spermatik kordun dönerek Skrotum içindeki testis ve ona komşu dokulara giden kan akımını engellemesidir. Tanı ve tedavi sürecinde geçen zamanın doğrudan testisin yaşama şansını etkilediği testis torsiyonu pediatri ve cerrahinin ortak acilidir. Testisin spermatik kord üzerinde serbest hareket ettiği durumlarda ortaya çıkan torsiyon venöz oklüzyon, dilatasyon ve arteriyel iskemi sonucu testis infarktüsüne neden olmaktadır. 25 yaş altı erkeklerde 1/4000 oranında saptanan bu durum en sık 1-18 yaş arasında ortaya çıkmakta olduğundan akut skrotal ağrı ile başvuran tüm erkek çocuklarda hatırlanmalıdır. Anamnez ve fizik inceleme ayırıcı tanıyı sağlayabildiğinden laboratuvar incelemeleri ile zaman kaybedilmemesi uygundur. Başarılı sonuçta klinisyenin rolü büyüktür. Gerektiğinde tanıda hem Nükleer Tıp yöntemleri hem de Doppler USG yardimcidir. Tedavisi manuel ve/veya cerrahi detorsiyondurItem İntörn doktor ve deneyimli doktorların, invaziv girşim sırasında ailelerin çocuklarının yanında bulunmalarına karşı yaklaşımları(2006) Ayten EGEMEN; Bülent KARAPINAR; Tarkan İKİZOĞLU; Hese COŞARG ünümüzde hekimlik uygulamaları hem daha çok inceleme ve invaziv girişim hem de hasta hakları açısından önemli değişimler geçirmektedir. Bu çalışmanın amacı, intörn doktor ve deneyimli doktorların, invaziv girişim sırasında, ailelerin çocuklarının yanlarında bulunmalarına karşı tutumlarını değerlendirmektir. Çalışma Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatri Anabilim Dalında çalışan 115 intörn doktor ve 51 deneyimli doktor üzerinde Ekim-Kasım 2004 tarihinde yapıldı. Araştırmanın amacına yönelik bazı demografik bilgiler ve her bir invaziv girişimde ailenin çocuğun yanında bulunma isteğine karşı doktorların tutumlarını saptamayı sağlayan anket formu uygulandı. Girişimler hafif (İV girişim, sütür atma), orta (LP, Kİ aspirasyonu, bilinçli sedasyon) ve ağır (resüsitasyon, entübasyon, defibrilasyon) olarak derecelendirildi. Araştırmaya alınan intörn doktorların %53'ü, deneyimli doktorların %51.0 erkek olup, yaş ortalaması sırasıyla 23.3 ± 0.7 yıl ve 32.2 ± 5.5 yıl idi. Hem mesleğin başında olan genç intern doktorların hem de deneyimli doktorların çoğu, invaziv girişim sırasında ailelerin çocuklarının yanında olmasını onaylamamaktaydı. Basit yara onarımı dışında her iki grubun yaklaşımı benzer olup anlamlı fark yoktur. Girişimin invazivliği arttıkça ailenin bulunmasına onay vermeleri azalmakta, sedasyon ve analjezi sağlanınca onay vermeleri artmaktadır. Doktorlar aile ve çocukların bu konudaki tercihlerini önemsemediklerini belirtmekteydiler. Bu çalışmadan elde edilen verilere göre, her iki grubun da girişim sırasında, ailenin ve çocuğun isteğini dikkate almadıkları oflaya çıkmıştır. Bu durumun hizmet kalitesi ve humanistik açıdan tartışılması gereklidir.