Browsing by Author "Cankat Tulunay"
Now showing 1 - 2 of 2
Results Per Page
Sort Options
Item Major depresif bozuklukta yaşam kalitesi: Kesitsel bir çalışma(2009) Sermin Kesebir; Cankat Tulunay; Ömer AYDEMİR; Haldun SOYGÜR; HAKAN ERGÜNAmaç: Major depresif bozukluk işlevsellik ve yaşam kalitesinde en fazla bozulma yaratan hastalıkların başında gelmektedir. Bu araştırmada major depresif bozukluk tanısı konan hastalarda yaşam kalitesinin ve depresyon ile ilişkisinin ortaya konması amaçlanmıştır.Yöntem: Bu araştırma major depresif bozukluk tanısı konmuş 74 hasta ile yürütülmüştür. Hastaların depresyon şiddeti Hamilton Depresyonu Derecelendirme Ölçeği (HAM-D) ile belirlenmiş, yaşam kalitesinin incelenmesi amacıyla Kısa Form-36 (SF-36) ve EuroQol-5D (EQ-5D) ölçekler uygulanmıştır.Bulgular: Hastaların yaşam kalitesi ölçümünde tüm SF-36 alanları (23.9-79.2 arasında) toplum norm değerlerinden anlamlı olarak düşük bulunmuştur. Yine EQ-5D sağlık yararlanım endeks puanı (0.4) toplum norm değerlerinden anlamlı olarak düşük elde edilmiştir. Hastaların HAM-D puanları hem SF-36 alt alanları ile hem de EQ-5D sağlık yararlanım endeks puanıyla eksi yönde istatistiksel olarak anlamlı bağıntı göstermektedir. Hastaların dönem tipine göre yaşam kaliteleri karşılaştırıldığında, yineleyici tipte major depresif bozukluğu olan hastalar tek dönem geçirenlere göre fiziksel işlevsellik, genel sağlık algısı ve fiziksel bileşen özet puanı açısından daha kötü yaşam kalitesi bildirmektedirler.Sonuç: Major depresif bozuklukta tüm alanlarda yaşam kalitesi bozulmaktadır ve depresyon şiddetlendikçe yaşam kalitesi daha düşmektedir. Yineleyici depresyonu olan hastalarda fiziksel sağlık algısı daha da bozulmaktadır.Item Effect of citalopram versus escitalopram on quality of life in the treatment of the acute phase of major depressive disorder: a comparative, open-label study(2011) HAKAN ERGÜN; Ömer AYDEMİR; Cankat Tulunay; Sermin Kesebir; Haldun SOYGÜRAmaç: Major depresif bozuklukta tedavi ile belirtilerde düzelme elde edilirken, hastaların işlevselliklerinin ve öznel yaşam kalitelerinin de geliştirilmesi hedeflenmektedir. Bu çalışmada major depresif bozukluk tanısı konmuş hastalarda sitalopram ve essitalopram tedavilerinin karşılaştırmalı olarak yaşam kalitesi üzerine etkisini değerlendirmek ve ayrıca tedavi sonucunda düzelen hastalarda normal toplum değerleri ile karşılaştırmak amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışma psikiyatri polikliniğine başvuran ve major depresif bozukluk tanısı konan 74 hasta ile yürütülmüştür. Sitalopram grubunda hastaların yaş ortalaması 40.6 olarak bulunmuştur ve 24ü (%63.5) kadındır. Essitalopram grubunda ise hastaların yaş ortalaması 38.6 olarak elde edilmiştir ve kadın oranı %62.2 olarak saptanmıştır. Hastalık süresi sitalopram grubunda 3.19 yıl, essitalopram grubunda 3.49 yıldır. Sitalopram grubunda hastaların %54.1inde tek dönem varken, bu oran essitalopram grubunda %81.1 olarak gözlenmiştir. Hastaların depresyon şiddeti Hamilton Depresyonu Derecelendirme Ölçeği (HAM-D) ile belirlenmiş, yaşam kalitesinin incelenmesi amacıyla Kısa Form-36 (SF-36) ve EuroQol-5D (EQ-5D) ölçekleri uygulanmıştır. Tedavide randomize olarak grubun yarısına sitalopram ve diğer yarısına essitalopram uygulanmıştır ve hastalar 2., 4. ve 6. haftalarda değerlendirilmiştir. Tedavide başlangıç dozu sitalopram için 20 mg/ gün, essitalopram için 10 mg/gün olarak belirlenmiştir. Tedaviye yanıt olarak HAM-D ile değerlendirilen depresyon şiddetinde başlangıç puanına göre %50 azalma ve düzelme olarak ise HAM-D≤7 kabul edilmiştir. İkinci haftadan itibaren HAM-D puanı %25 oranında azalma göstermeyen hastalarda tedavi ilacının dozu %50 arttırılmıştır. İstatistiksel değerlendirmede normal dağılıma uyan grupta T Testi, normal dağılım göstermeyen grupta ise Mann-Whitney U Testi uygulanmıştır. Ayrıca sağlanan düzelmede etki büyüklüğünü göstermek amacıyla Cohen d etki büyüklüğü hesaplanmıştır. Bulgular: Hastaların altı hafta sonunda kullandıkları ortalama ilaç dozları sitalopram için 24.6 mg/gün ve essitalopram için 11.8 mg/ gün olarak elde edilmiştir. Tüm hastalar tedaviye yanıt vermiş olup remisyon oranı (HAM-D≤7) %63.5tur. Yanıt veren ve remisyona ulaşan hasta oranları açısından sitalopram ve essitalopram grupları arasında istatistiksel farklılık saptanmamıştır. Yaşam kalitesi ölçümlerinde, SF-36 ve EQ-5D ölçeklerinin tüm alt ölçeklerinde dördüncü haftadan itibaren istatistiksel olarak anlamlı düzelme gözlenmiştir. Her iki ilaç grubu karşılaştırıldığında yaşam kalitesi değişkenleri açısından herhangi bir farklılık saptanmamıştır, ancak ikinci haftada essitalopram grubunda daha fazla sayıda yaşam kalitesi değişkeninde düzelme elde edilmiştir. Her ne kadar altıncı haftanın sonunda hastalarda istatistiksel olarak anlamlı düzelme elde edilmiş olsa bile, bu düzelmenin etki büyüklüğü orta düzeydedir. Her iki ilaç grubundan remisyona giren hastalarda (n=53) toplum standart değerleriyle karşılaştırıldığında, SF-36 ölçeğinin fiziksel rol güçlüğü, genel sağlık algısı, sosyal işlevsellik ve emosyonel rol güçlüğü alt ölçekleri anlamlı olarak düşüktür. Tedavinin sonunda yineleyici depresyonu olan hastalarda yaşam kalitesi yönünden daha fazla bozulma saptanmıştır. Sonuç: Hastalarda akut dönem tedavisinde sitalopram ile essitalopram arasında yaşam kalitesinde düzelme yönünden anlamlı farklılık yoktur. Yaşam kalitesi ve psikososyal işlevsellik açısından ölçek puanlarında düşme elde edilmekte ancak normal düzeye dönme sağlanamamaktadır.