Browsing by Author "Demet TOK"
Now showing 1 - 8 of 8
Results Per Page
Sort Options
Item Postoperatif dönemde hastaların anestezi konusundaki endişeleri nelerdir?(2005) Verda TOPRAK; Demet TOK; Arzu KEFİ; Gönül TEZCAN KELEŞAmaç: Genel anestezi uygulanan hastalarda, cerrahiden hemen ve yirmi dört saat sonrasına ait endişelerinin neler olduğunu araştırmayı amaçladık.Gereç ve Yöntem: Etik kurul izni ile onay alındıktan sonra 173 olgu çalışmaya alındı. Standart soru anketinde ağrı, bulantı, kusma, çevreyi tanımama, bilinçsizlik hali, titreme, boğaz ağrısı, uykuya meyilli olma, tüpü hissetme, susuzluk hissi, ameliyatı hatırlama semptomlarının puanlama yapılarak değerlendirilmesi istendi. Puanlama görsel nümerik değerlendirme tekniği ile yapıldı ve her bir semptoma; 1 puan (en az endişe duyulan semptom) ile 10 puan, (en çok endişe duyulan semptom) arasında puan verilmesi istendi.Bulgular: Olgular (4.6±3.6) puan vererek en çok ameliyat sonrası ağrı duyma endişesini taşıdıklarını belirttiler. Operasyonun birinci günü ise, ağrı puanı (5.8±3.7) artış gösterdi. Bilinçsizlik hali (3.2±4.0), boğaz ağrısı (2.8±3.44), çevreyi tanımama (2.5±3.5) ve uykuya meyil (2.1±2.9) puan aldı. Ağrı ile ilgili endişe operasyon sonrası birinci günü belirgin olarak artarken diğer faktörlerde ameliyat öncesinde verilen puanlara göre azalma gösterdiler.Sonuç: Genel anestezi alan hastalarda, ameliyat sonrası ağrı, en yoğun endişe kaynağıydı; bu bulgular, ameliyat sonrası dönemdeki ağrı kontrolünün operasyon öncesinde hasta ile detaylı olarak konuşulmasının önemini ortaya koymuşturItem Günübirlik anestezide sevofluran veya desfluran ile birlikte fentanil ve remifentanil kombinasyonunun farklı derlenme skorları ile karşılaştırılması(2005) Verda TOPRAK; Tezcan Gönül KELEŞ; Zeynep EKİCİ; Demet TOKGünübirlik anestezide sevofluran veya desfluran ile birlikte fentanil ve remifentanil kombinasyonunun farklı derlenme skorları ile karşılaştırılması, operasyon odası (00, Faz-1) ve anestezi sonrası bakım ünitesinde (ASBÜ, Faz-2) Fast-Track Skorldma (FTS) ve Aldrete Skorlama (AS) sistemleri kullanılarak değerlendirildi. Fakülte Etik Kurul Onayı ile, ASA I-II grubu, 18-60 yaş arası 80 olgu randomize olarak dört gruba ayrıldı. Gruplara göre uygulanan standart bir anestezi indüksiyonu sonrası; Grup (S+F)'ye; 1-3 % sevofluran + 2p.g kg'sa1 fentanil, Grup (S+R)'ye: 1-3 % sevofluran + 0.25 fig kg sa remifentanil, Grup (D+F)'ye: 2-5 % desfluran + 2 fig kg sa fentanil, Grup (D+R)'ye : 2-5% desfluran + 0.25 jıg kg'sa remifentanil ve 60% N2O verilerek anestezi idameleri sağlandı. Operasyonunun bitiminden 15 dk önce tüm olgulara standart analjezik ve anti emetik ilaç uygulandı. Tüm olguların ekstübasyon zamanları kaydedildi. 00'da (Faz-1) ekstübasyon sonrası 5. ve 10. dakikalarda FTS ve AS değerleri ile ASBÜ'de (Faz-2) 5.-15. ve 25. dakikalardaki FTS ve AS değerleri kaydedildi. ASBÜ'de ağrı ve bulantı şikayetleri değerlendirildi. P< 0.05 değeri anlamlı kabul edildi. Faz-1'de, 10.dk'da Grup (D+R) AS'ye göre, Grup (S+F)'den daha yüksek skora sahipti (p<0.05). Faz-2'de, 5.dk'da, Grup (D+R) hem AS hem de FTS'ye göre diğer grupların hepsinden daha yüksek skora ulaştı (sırası ile, p<0.05 ve p<0.01). Faz-2'de, 15. dk da Grup (S+F) AS'ye göre diğer gruplardan daha düşük skor elde etti (p<0.05). Tüm gruplar Faz-2 deki 25. dk da taburcu olma kriterleri ve puanına ulaştı. Sonuç olarak; Hem FTS hem de AS sistemleri tüm gruplarda Faz-1 ve Faz-2 döneminde kolaylıkla uygulandı. Desfluran + Remifentanil kombinasyonunun günübirlik anestezi uygulaması için ideal bir kombinasyon olduğu kararına varıldı.Item Pediyatrik günübirlik cerrahide ebeveynlerin postoperatif dönem hakkındaki endişelerinin değerlendirilmesi(2005) Verda TOPRAK; Tezcan Gönül KELEŞ; Kaan TOPALOĞLU; Demet TOKBu çalışmada, günübirlik cerrahi geçirecek olan çocuk olguların ebeveynlerinin postoperatif dönem hakkındaki endişelerinin neler olduğunun belirlenmesi amaçlandı. CBÜ Tıp Fakültesi Etik Kurul izni ile açıklamalı onay alındıktan sonra 100 çocuk olgunun ebeveyni değerlendirmeye alındı. Hazırlanan standart soru anketinde postoperatif ağrı, bulantı, kusma, çevreyi tanımama, titreme, boğaz ağrısı, uykuya meyilli olma ve susuzluk hissi semptomlarının, puanlama yapılarak değerlendirilmesi istendi. Ayrıca sorulmayan ve onların eklemek istedikleri soru var ise, diğerleri bölümüne puanları ile birlikte kaydedildi. Puanlama 1 puan: onları bu konu hiç endişelendirmiyor, 10 puan: ise bu konu onları çok endişelendiriyor şeklinde değerlendirmeleri sağlanarak yapıldı. Ebeveynler 7.32 ± 3.09 puan vererek en çok postoperatif ağrı konusunda endişeli olduklarını belirttiler. Yüksek öğrenim gören ebeveynler susuzluk hissi (5.31 ± 3.96 puan, p<0.02) ve çevreyi tanımama (4.51 ± 3.83 puan, p<0.008) konusunda daha çok endişeli idi. Diğerleri bölümünde başarısız cerrahi girişim (4.38 ± 4.70 puan) ve gereksiz invaziv girişim (3.43 ± 4.40 puan) gibi konularda endişeler yer almaktaydı. Sonuç olarak, preoperatif değerlendirme sırasında ebeveylerin endişe duyduğu konuların yeterli açıklamalar yapılarak ve anestezist cerrah işbirliği ile ortak bir dil konuşarak aydınlatılması gerektiğini düşünmekteyiz.Item Serum fizyolojikle epidural top-up uygulamasının tek yanlı spinal anesteziye etkileri(2006) İlkay CÖMERT; Demet TOK; koray erbüyün; Gülay OK; İdil TekinTek yanlı spinal anestezide önceden yerleştirilen epidural kateterden serum fizyolojiğin farklı zamanlarda uygulanması (top-up) ile anestezinin süresini ve kalitesini alt ekstremite cerrahisi için yeterli düzeyde sağlamak ve bu uygulamaların, hemodinami üzerindeki etkilerini belirlemek amaçlandı. ASA I-II grubunda, yaşları 18-65 arasında 60 olgu, rastgele üç eşit gruba ayrıldı. Her üç grupta tek yanlı spinal anestezi için 6 mg %0,5 ‘heavy’ bupivakain ve epidural top-up amacıyla 10 mL serum fizyolojik uygulandı. I.gruba epidural kateter yerleştirildikten sonra tek taraflı spinal anestezi uygulandı. II.gruba, önce tek taraflı spinal anestezi ve 1 dakika sonra, daha önceden yerleştirilen epidural kateterden epidural top-up uygulandı. III.gruba, epidural kateter yerleştirilip epidural top-up uygulandı ve 1 dakika sonrasında tek taraflı spinal anestezi yapıldı. Anestezi öncesinden başlanarak hemodinamik veriler, anesteziyi takiben duyusal ve motor blok seviyeleri kaydedildi ve değerlendirildi. Her üç grup hastada, kalp atım hızları ve ortalama arter basıncının tüm gruplarda kontrol değerlerine oranla bazı ölçümlerde anlamlı farklılıklar gösterdiği ancak verilerin klinik kabul edilebilir sınırlar içinde kaldığı; gruplar arası karşılaştırmalarda ise istatistiksel olarak anlamlı farklılık oluşmadığı görüldü. Duyusal blok düzeyinin II. grupta en yüksek, III. grupta ise en düşük seviyede kaldığı, gruplar arasındaki farkın anlamlı olduğu (p<0.05) saptandı. Tek yanlı spinal anestezi uygulamasından 1 dakika sonra epidural alana 10 mL serum fizyolojik ile topup yapılması ve hastanın tek yanlı pozisyonda 15 dakika süreyle tutulması, opere olacak ekstremitede duyusal blok düzeyini yükseltmektedir. Operasyon süresi 1-1,5 saat olarak tahmin edilen alt ekstremite cerrahisi olgularında bu teknik tek başına iyi bir alternatif olarak kabul edilebilir.Item Yoğun bakım ünitesinde perkutan endoskopik gastrostomi uygulamaları(2006) Gülay OK; İsmail ÇETİN; YASEMIN ERTAN; Demet TOK; koray erbüyünPerkutan Endoskopik Gastrostomi (PEG) tekniği ilk tanımlandığı 1980’lerden buyana, kritik olgularda uzun süreli enteral beslemede uygun bir erişim yolu olarak kullanılmıştır. Bu çalışmada Anestezi Yoğun Bakım Ünitemizde izlenen hastalarda saptadığımız PEG komplikasyonlarının sunulması amaçlandı. Yatak başında “pull” tekniği ile PEG kanülü yerleştirilen 13 olgunun kayıtları incelendi. Tüm olgulara PEG tekniği sorunsuz uygulandı ve kanül başarı ile yerleştirildi. Gastrostomi tüplerinden beslenme süresi 13 ila 831 gün (ortalama 146 gün) olarak saptandı. 6 olgu PEG ile ilişkisi olmayan nedenlerden kaybedildi; 7 olgu PEG ile beslenmeye devam ederek taburcu edildi.4 olguda beslenme intoleransı ve bunların 3’ünde kanama gelişmesi dışında herhangi bir komplikasyonla karşılaşılmadı; bu sorunlar da uygun yaklaşımlarla tedavi edilebildi. Yoğun bakım ünitemizde karşılaştığımız en önemli PEG komplikasyonu kanamaydı.Item Spinal anestezide farklı dozlardaki propofol sedasyonunun karşılaştırılması(2006) koray erbüyün; Gülay OK; İdil Tekin; Hilal YİĞİT; Demet TOKAmaç: Bu çalışmanın amacı, spinal anestezi sırasında, propofolün 3 farklı dozuyla yapılan sedasyon derinliğinin, Observer Assessment of Alertness and Sedation Scale (OAA/S) ve Bispektral Indeks (BİS) kullanarak karşılaştırılması idi. Ayrıca optimum sedasyon düzeyini sağlayan en uygun propofol dozu ve yan etkileri araştırıldı.Gereç ve yöntem: Hastane etik kurulu onayıyla 18-60 yaş aralığında, spinal anestezi planlanan 60 hasta rasgele 3 gruba ayrıldı. Spinal anestezi uygulandıktan sonra tüm hastalara 1mg.kg.-1 propofol iv bolus olarak verildi. Daha sonra GrupI’e 3mg.kg-1.sa-1, GrupII’ye 4mg.kg-1.sa-1 ve GrupIII’e 5mg.kg-1.sa-1 olacak şekilde propofol infüzyonuna başlandı. Kalp atım hızı (KAH), ortalama arter basıncı (OAB), periferik O2 satürasyonu (SpO2), solunum sayısı (SS), BİS ve OAA/S değerleri, propofol infüzyonundan önce ve 45 dakika infüzyon boyunca her 5 dakikada bir kaydedildi. İstenmeyen etkiler ve komplikasyonlar kaydedildi.Bulgular: OAA/S ve BİS değerleri bütün gruplarda, tüm ölçümlerde, kontrol değerine göre anlamlı oranlarda azaldı. OAA/S değerleri 20. dk.’dan itibaren tüm ölçümlerde Grup I’ de diğer gruplara oranla anlamlı oranda yüksek bulundu Grup III’ de 15.dk diğer gruplardan anlamlı oranda düşük bulundu. KAH, OAB, SS ve SpO2 zaman zaman azalsa da hiçbir olguda infüzyonu sonlandırmak veya acil tedaviyi gerektiren önemli kardiyovasküler veya solunum depresyonu görülmedi.Sonuç: OAA/S’nin optimum değerlerine ulaşmak için 3mg.kg-1.sa-1dozunda propofol infüzyonun yeterli olduğu ve istenmeyen etkilerin görülmediği izlenmiştir. Yanı sıra, 4 ve 5mg.kg-1.sa-1 propofol infüzyon dozlarıyla daha derin sedasyon olursa da, bu dozlarda da istenmeyen etki görülmemiştir.Item New delirium rating scale for ICU(2010) KORAY ERBÜYÜN; Ebru TURAN; Demet TOK; Ömer AYDEMİR; Gülay OKAmaç: Yeni Deliryum Değerlendirme Skalası (NDRS); gözlemcinin sorduğu on soruya verilen yanıtlar doğrultusunda, deliryumun ana bulgularının değerlendirildiği, DSM-IV ve mevcut klinik araştırmalara dayanarak geliştirilmiş bir değerlendirme ölçütüdür. Bu çalışmada NDRS’nin yoğun bakım ünitelerinde deliryum değerlendirilmesinde ne ölçüde kullanılabileceği araştırılmıştır.Yöntemler: Yoğun bakım ünitesinde 24 saatten daha uzun süre tedavi edilen, endotrakeal entübasyon uygulanmayan 30 olgu çalışma kapsamına alındı. Hastalar yoğun bakımda tedavi oldukları sürece her gün, NDRS’yi uygulama ve deliryum tanısı koyma konusunda eğitilen iki yoğun bakım hekimi tarafından ziyaret edildi ve değerlendirildi. Olgular ayrıca ayni yöntemle bir psikiyatrist tarafından da değerlendirildi. Her iki hekim grubunun değerlendirme sonuçları birbiri ile karşılaştırıldı.Bulgular: Deliryum tanısı için cut off değeri 11’dir ve 3 olguya (%10) deliryum tanısı konmuştur. Yoğun bakım hekiminin ve psikiyatristin değerlendirmeciler arası güvenilirliği 0.84 ve 0.90 olarak bulunmuştur (p<0.0001).Sonuç: Yoğun bakım hekimleri NDRS’yi kolaylıkla kullanabilmiş ve deliryum tanısını başarı ile koyabilmişlerdir.Item Levosimendan up-regulates transforming growth factor-beta and Smad signaling in the aorta in the early stage of sepsis(2010) Demet TOK; hasan aydede; Yamac ERHAN; Hafize seda Vatansever; Elgin TURKOZ; Gülay OK; İdil Tekin; KORAY ERBÜYÜNAMAÇ Bu prospektif kontrollü deneysel çalışma, levosimendanın erken dönem sepsiste transforming growth factor (TGF)-β3 ve Smad1, Smad2 ve Smad3 oluşumuna etkilerini araştırmak amacıyla planlandı. GEREÇ VE YÖNTEM Yirmi dört sıçan rasgele dört gruba ayrıldı: 1) sham kontrol grubu 2) dobutamin grubu - abdominal hipertansiyon, çekal ligasyon ve delme (ÇLD) tekniği ile peritonit modeli prensibiyle sepsis oluşturuldu, sonra sıçanlar 10 µg.kg-1 dk-1 intravenöz (IV) dobutamin infüzyonu ile tedavi edildi, 3) levosimendan grubu - 2. grupta olduğu gibi sepsis modeli gerçekleştirildi sonra sıçanlar levosimendan IV bolus 200 µg.kg-1 takiben, 200 µg.kg.-1 dk-1 IV infüzyonu ile tedavi edildi, 4) kontrol grubundakilere tedavi yapılmadı. Tüm sıçanlar ÇLD?den 8 saat sonra öldürüldü. Aort doku örnekleri immünohistokimyasal olarak boyandı. BULGULAR ÇLD hem kontrol, hem de dobutamin gruplarında ılımlı IL-1 boyanmasına neden oldu. Tumor necrosis factor (TNF)-α immünreaktivitesi sham ve kontrol grubunda ılımlıydı. Sham, kontrol ve dobutamin gruplarında TGF-β3 ılımlı derecede yüksek bulunurken, bu parametre levosmendan grubunda orta derecede yüksek saptandı. Smad1, Smad2 ve Smad3 levosmendan grubunda orta derecede yükselmiş olarak saptandı. SONUÇ Levosimendanın hemodinami ve global oksijen taşınmasına sağladığı olumlu etkiler, deneysel ve klinik çalışmalarda bildirilmiştir. Levosimendanın C++ iyon duyarlılığı üzerine etkileri yanı sıra, TGF-β3, Smad1, Smad2 ve Smad3 oluşumunu etkileyerek enflamasyonda sitokin salınımına da etkileri olabilir.