Browsing by Author "Ece KAYA"
Now showing 1 - 7 of 7
Results Per Page
Sort Options
Item Manisa ilinde astım ve allerjik semptom prevalansı(2005) Evşen COŞKUN; Ece KAYA; Arzu YORGANCIOĞLU; Ayşın ŞAKAR; Lale DAĞYILDIZI; Cemil ÖZCAN; Beyhan ÖZYURT; Hasan Yüksel; Gönül Dinç; PINAR ÇELİKBu çalışmanın amacı Manisa ilinde astım ve allerjik semptomların prevalansını saptamak, elde edilen verileri değerlendirmek ve Türkiye’nin değişik bölgelerinden bildirilen prevalans sonuçlarını gözden geçirmektir. Veriler 610 ev ziyareti ile 18 yaşın üzerindeki 1336 kişiden yüz yüze görüşme tekniğiyle toplanmıştır. Anket, sosyodemografik sorular ve European Community Respiratory Health Survey (ECRHS) anketinden oluşmaktadır. Yirmi ila 44 yaş grubunda şimdiki astım, kümülatif astım ve astım benzeri semptom prevalansları sırasıyla %1.2, %1.0, %25.0; tüm grupta allerjik rinit, allerjik dermatit ve ailesel atopi sıklığıysa, sırasıyla %14.5, %10.9 ve %15.2 olarak saptanmıştır. Çalışma popülasyonunda nefes darlığıyla birlikte olan hışıltılı solunum sıklığı %9.1, üst solunum yolu infeksiyonu olmaksızın hışıltılı solunum sıklığı %6.9, nefes darlığıyla uykudan uyanma sıklığı %6 ve öksürükle uykudan uyanma sıklığı %16.1 olarak bulunmuştur. Cinsiyet, yaş, aktif ya da pasif sigara içiciliği, ailesel atopi öyküsü ve yaşanan evin koşulları, astım ve allerjik semptom prevalanslarını etkileyen faktörlerdir. Manisa ilinde saptanan astım prevalansı, ülkemizden bildirilen düşük prevalans oranlarıyla uyumlu bulunmuştur.Item Seramik fabrikası işçilerinde silikozis(2005) Orhan TEMEL; Ece KAYA; Nesrin YAMAN; Evşen COŞKUN; Arzu YORGANCIOĞLU; Levent SEPİT; Nurhan GENCER; Lale DAĞYILDIZI; Çetin Aydın YILDIRIM; Gönül Dinç; Arif Hikmet ÇIMRIN; PINAR ÇELİK; Ayşın ŞAKARBu çalışmada, seramik fabrikasında çalışan ue silika maruziyeti olan işçilerde silikozis sıklığını ue silikozis gelişimi ile kişisel ve işle ilgili faktörlerin ilişkisini değerlendirmek amaçlandı, işçiler solunum semptomları, fizik bakı, solunum fonksiyon testleri (SFT) ve radyolojik bulguları ile değerlendirildi. Toraks Derneği Çevresel ve Mesleki Akciğer Hastalıkları Çalışma Grubu, Mesleki ve Çevresel Akciğer Hastalıklarını Değerlendirme Formu kullanıldı. Çalışmaya alınan 626 işçinin 365'inde silika maruziyeti vardı,, silika maruziyeti olmayan 261 fabrika çalışanı kontrol grubu olarak alındı. İki grup arasında yaş ortalaması, çalışma süresi ve paket yıl olarak sigara kullanımı arasında fark yoktu (p> 0.05). Silika maruziyeti olan işçilerde, olmayanlara göre öksürük (p= 0.00) ve balgam çıkarma (p= 0.00) semptomu daha fazla bulundu. FEV ve FVC değerleri silika grubunda daha düşük olmakla birlikte, istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Silika grubunda toz konsantrasyonunun yüksek ue düşük olduğu gruplar karşılaştırıldığında; maruziyetin çok olduğu grupta balgam çıkarma semptomu daha fazla bulunurken (p= 0.04), diğer semptomlar ve solunum fonksiyon parametrelerinde anlamlı fark izlenmedi. Radyolojik olarak 24 (%6.57) olguda pnömokonyoz ile uyumlu olabilecek parankimal danslte saptandı. Pnömokonyoz bulgusu saptanan olguların, radyolojik bulgusu olmayan olgulara göre yaş ortalamasının daha yüksek (p= 0.03), çalışma sürelerinin daha uzun (p= 0.02) olduğu görüldü. Sonuç olarak; seramik iş kolu silikozis açısından risklidir. Yaş ve çalışma süresi arttıkça silikozis oluşum riski de artmaktadır.Item Nadir görülen bir yabancı cisim aspirasyonu(2006) Ece KAYA; Arzu YORGANCIOĞLU; PINAR ÇELİK; Ayşın ŞAKARTrakeobronşiyal yabancı cisim aspirasyonları erişkinlerde çocuklara göre daha nadir görülür. Bu olgu sunumunda, trakeotomi kanülünün vidasını aspire eden ve yabancı cismin fiberoptik bronkoskopi (FOB) ile çıkarıldığı 76 yaşındaki bir kadın hasta sunulmuştur. Bu olgu bize, trakeotomili hastaların stoma bakımı konusunda iyi eğitilmelerinin gerektiğini göstermiştir. Distal hava yollarına aspire edilen yabancı cisimlerin çıkarılmasında FOB güvenle uygulanabilir.Item Kronik obstrüktif akciğer hastalığı olgularında tiroid fonksiyon testlerinin değerlendirilmesi(2007) Evşen COŞKUN; Ece KAYA; Arzu YORGANCIOĞLU; Beyhan ÖZYURT; PINAR ÇELİK; Ayşın ŞAKARKronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH)’nda tiroid fonksiyonlarında bozukluklar bildirilmiştir. Çalışmada, KOAH ile tiroid fonksiyon testleri (TFT) arasındaki ilişkiyi araştırmak amaçlandı. Çalışmaya 93 stabil KOAH olgusu ve 17 sağlıklı erişkin kontrol grubu alındı. Olguların tümüne solunum sistemi muayenesi, solunum fonksiyon testleri (SFT) (FEV1, FVC, FEV1/FVC, PEF, FEF25, FEF50, FEF75) ve arteryel kan gazı ölçümü yapıldı. Tiroid fonksiyon testlerini değerlendirmek üzere sT3, sT4, TSH düzeylerine sabah aç alınan kan örneğinde elektrokemiluminesans immunoassay tekniğiyle bakıldı. Çalışmaya alınan 93 stabil KOAH olgusunun 9’u (%10) kadın, 84’ü (%90) erkek ve yaş ortalaması 65.8±9.0 idi. Kontrol grubunun yaş ortalaması 44.6±9.2 idi. KOAH ve kontrol grubu karşılaştırıldığında, TSH, KOAH grubunda daha düşük bulundu. Yaş ile TFT değerleri arasında anlamlı ilişki gözlenmedi. KOAH grubunda sT4 ile PEF değerleri arasında negatif yönde ilişki saptanırken (r=-0.21), sT4 ile pH arasında pozitif yönde ilişki bulundu (r=0.27). Sonuç olarak, sistemik bir hastalık olarak düşünülmesi gereken KOAH’da tiroid fonksiyon testlerinin etkilendiği, çok ağır KOAH grubunda tiroid hormon değerlerinin azaldığı, TSH değerlerinin KOAH olgularında düşük bulunduğu, TFT değerleriyle bazı SFT değerlerinin ilişkili olabileceği düşünüldü.Item Akciğer kanseri ile human metapneumovirus ilişkisi(2007) Ece KAYA; Arzu YORGANCIOĞLU; AYŞIN ŞAKAR COŞKUN; Tamer ŞANLIDAĞ; PINAR ÇELİK; Sinem AKÇALIAkciğer kanseri etiyolojisinde bazı virüslerin varlığı kanıtlanmıştır. Araştırmamızda, akciğer kanserli olguların bronş lavajı ve serum örneklerinde human metapneumovirus (hMPV) rastlanma sıklığının ve akciğer kanseri ile hMPV arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlandı. Çalışmaya, 70 akciğer kanseri olgusu ve 30 sağlıklı kontrol grubu alındı. Akciğer kanseri hastalarından alınan bronş lavajı örnekleri ile akciğer kanseri ve kontrol grubundan alınan serum örnekleri çalışılmak üzere -80ºC’de saklandı. hMPV, PCR yöntemiyle araştırıldı. 70 akciğer kanseri olgusunun 65’i (%93) erkek, 5’i (%7) kadındı. Yaş ortalaması 61.44±9.65 (44-81 yaş) idi. Kontrol grubunun 10’u (%33) kadın, 20’si (%67) erkek, yaş ortalaması 51 (40-55 yaş) idi. Akciğer kanserli olguların 54’ü (%77) küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK), 16’sı (%23) küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK) tanısı aldı. KHAK’li 16 olgunun 9’u (%56) sınırlı hastalık, 7’si (%4) yaygın hastalık olarak değerlendirildi. KHDAK’li 54 olgunun 22’si (%41) skuamöz hücreli karsinom, 14’ü (%26) adenokarsinom, 2’si (%4) diğer gruptu (1’i nöroendokrin tümör, 1’i büyük hücreli tümör). 16 olguda (%29) ayrımlanma yapılamadı. KHDAK’li olguların 2’si (%4) evre I, 1’i (%1) evre II, 2’si (%4) evre IIIA, 27’si (%50) evre IIIB, 16’sı (%30) evre IV’dü. Olguların 6’sında (%1) evreleme izlem dışı kaldıkları için yapılamadı. Akciğer kanserli olguların bronş lavajı ve serum örneklerinde ve kontrol grubunun serum örneklerinde PCR yöntemi ile hMPV varlığına rastlanmadı. Bu çalışmada ileri yaş, immün yetmezlik, sigara içimi nedeniyle virüs açısından riskli olarak düşünülen akciğer kanseri ile hMPV arasında belirgin bir ilişki bulunamamıştır. Ancak olgu sayısının azlığı, olguların asemptomatik olması ve yöntemle ilgili sorunlar sonuçları etkilemiş olabilirItem Brucella plörezisi: olgu sunumu(2007) Çetin YILDIRIM; Ece KAYA; Meral AKINBrusellozis, Brucella cinsi bakterilerle oluşan, sistemik tutulum gösteren kronik bir hastalıktır. Hastalık hayvancılıkla uğraşan ve taze süt ürünleri tüketen toplumlarda daha sık görülmektedir. Solunum sistemi tutuluşu; plevral effüzyon, hiler lenfadenopati ve nodüler akciğer lezyonları şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Plevra tutulumu oldukça nadir görülmektedir. Bu makalede hem serolojik, hem de kültür sonuçlarıyla brusellaya bağlı plevral effüzyon saptanan 24 yaşındaki bir olguyu literatür bilgileri eşliğinde sunmayı uygun bulduk.Item Akciğer kanserli hastaların hastalıkları ile ilgili tutumları(2009) Arzu YORGANCIOĞLU; Ömer AYDEMİR; PINAR ÇELİK; Şakar Ayşin COŞKUN; Ece KAYA; Aylin ÖZGEN ALPAYDIN; Nesrin YAMANAkciğer kanserli hastalarda hastalıkla ilgili tutumları değerlendirmek, hastalığın tanısının anlatılması ve tedavi seçenekleri konusundaki yaklaşımımızı yönlendirebilir. Çalışmamızda akciğer kanserli hastaların tanılarını bilme, hastalığın etiyolojisi, tedavi yöntemleri ve alternatif tedaviler ile ilgili tutumları araştırıldı.Kliniğimizde akciğer kanseri tanısı alan 55 hastaya, tutumlarını ölçmeye yönelik bir anket yüz yüze görüşmeyle uygulandı. Tutumların güç derecesi 1 ile 4 arasında bir skalada sayısal olarak belirlendi ve en olumlu tutum 4, en olumsuz tutum ise 1 olarak kabul edildi. Her soru için tutumların güç derecesi hesaplandı.53 erkek, 2 kadın, evre 3B ve evre 4 akciğer kanserli 55 olgunun yaş ortalaması 62 ± 10 idi. %62 hasta hastalıklarının adını bildiğini ifade etti. Hastaların %33'ü hastalığının adını tümör, %16'sı kitle, %7'si yara, %6'sı zatürre olarak tanımlıyordu. Bu bilgileri, hastaların %93'ü doktorundan aldığını ifade etti. Hastaların %71'i, hastalıklarının seyrinin iyi olmadığını bilse bile, bunun söylenmesini istemişti. Tedavi seçimini tümüyle doktoruna bırakan hasta sayısı %79 idi. Hastalığın etiyolojisi ve hastalık hakkında bilgilendirilme ile ilişkili tutumları olumluydu. Tedavi ile ilgili tutumlardan kemoterapi için kısmen olumlu, cerrahi tedavi için olumsuz, radyoterapi için kısmen olumsuz tutum saptandı. Alternatif tedavilerden şifalı otların etkisi ile ilgili tutumları olumsuza yakındı.Akciğer kanserli hastalarda tanı ve tedavi hakkında bilgilendirilme genellikle yetersizdir. Sonuçlarımız akciğer kanserli hastaların hastalıklarının nedeni ve tedavisi hakkında bilgilendirilmeye olumlu tutum sergilediklerini ortaya koymaktadır.