Browsing by Author "Elmas KASAP"
Now showing 1 - 6 of 6
Results Per Page
Sort Options
Item İrritabl barsak sendromu hastalarında cinsel-fiziksel istismar sıklığı ve majör depresif bozukluk öyküsü tanı ilişkisi(2010) Serhat Bor; M. Çağdaş EKER; HAYRİYE ELBİ; Elmas KASAPAmaç: İşlevsel bir barsak hastalığı olan irritabl barsak sendromu (İBS) gastroenterologlara en sık başvuru nedenlerindendir. İBSnin etiyolojisine ilişkin birçok açıklamanın yanı sıra, başta majör depresif bozukluk (MDB) olmak üzere birçok psikiyatrik bozuklukla olan birlikteliğine dikkat çekilmektedir. Cinsel ve fiziksel istismara uğramış olmanın da İBS riskini artırdığı öne sürülmektedir. Yöntem: Bu çalışmada İBS hastaları ile İBS olmayan kontrol olguları arasında cinsel ve fiziksel istismar öyküsü veya MDB öyküsünün sıklığı açısından fark olup olma-dığı araştırılmıştır. Çalışmaya 54 İBS hastası ile 30 kişilik kontrol grubu alınmıştır (Ortalama yaş İBS grubunda 41±11, kontrol grubunda 34±12 yıl; p<0.05). Bulgular: İBS hastalarında (%69, s=37) İBS olmayan kontrol grubu-na (%30, s=9) göre daha sık MDB öyküsü (p=0.001) saptanmış olmakla birlikte; cinsel istismar (İBS grubun-da %20, s=11; kontrol grubunda %13, s=4; p>0.05) veya fiziksel istismar (İBS grubunda %19, s=10; kontrol grubun-da %13, s=4); p>0.05) öyküsü bakımından iki grup arasında fark saptanmamıştır. Tartışma: İBSna MDB sıklıkla eşlik etmektedir, bu birliktelik iki bozukluğun etiyopatogenezlerinde ortak noktalar olabileceğini düşündürmektedir. Cinsel ve fiziksel istismar öyküsünün ise bu birlikteliğe katkısı tartışmalıdır. Çalışmamızda cinsel ve fiziksel istis-mara uğrama öyküsünün İBS hastalarında daha sık saptanmamış olması, istismarın İBS gelişiminde bizim hasta larımız için birincil önem taşımadığını düşündürmüştür.Item Does Helicobacter pylori treatment improve the symptoms of globus hystericus?(2012) Hakan Yüceyar; Elmas KASAP; semin ayhanGiriş ve Amaç: Globus histerikus, en az 12 haftadır devam eden, boğazda takılma hissi, yutmada zorlanma olarak tanımlanmaktadı r. Globus histerikus sebebi net aolarak açıklanmadığı gibi tedavisinde de bir fikir birliği yoktur. Bu çalışmada amacımız endoskopi ünitesinde globus histerikus ön tanısı ile sevk edilen ve üst gastrointestinal endoskopisi yapılan olgularda; gastroözofageal reflü semptomları, üst gastrointestinal endoskopik bulguları, Helikobakter pilori prevelansını saptamak ve Helikobakter pilori eradikasyonu yapılan olgularda globus histerikus semptomlarının durumunu belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Ocak 2009- Ağustos 2010 yılları arasında Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji kliniğinde boğazda takılma hissi (Globus histerikus?) ön tanısı ile endoskopi yapılan ve Gastroenteroloji polikliniğinde eradikasyon tedavisi verilen ve tekrar kontrole gelen 123 olgunun dosya bilgileri retrospektif olarak kaydedildi. Bulgular: Globus histerikuslu 123 olgunun 75inde Helikobakter pilori (+) olarak bulunmuştur. Helikobakter pilori (+) olgularda göğüs arkasında yanma, ağza acı ekşi su gelme ve üst özofagus düzeyinde inlet patch Helikobakter pilori (-) olgulara göre anlamlı olarak daha yüksek bulundu. Helikobakter pilori (-) olgularda normal endoskopi Helikobakter pilori (+) olgulara göre anlamlı olarak daha yüksek idi. Helikobakter pilori eradike olan 27 (%50) olguda globus histerikus semptomlarının geçtiği 12 (%17.3) kişide ise herhangi bir değişiklik olmadığı bulunmuştur. Helikobakter pilori eradikasyonu ile semptomların gerilemesinde pozitif korelasyon bulunmuştur. Sonuç: Helikobakter pilori globus histerikus olan olgularda toplumda aynı düzeyde olmakla birlikte Helikobakter pilori tedavisinin globus histerikus şikayetlerini gerilettiği görülmüştür.Item Ülseratif kolit olgularında standart konvansiyonel endoskopi mi, dar bant yöntemi ile yapılan endoskopi mi şiddet belirlemede etkindir?(2012) Müjdat ZEYBEL; semin ayhan; Hafize KURT; Elmas KASAP; Hakan YüceyarAmaç: Bu çalışmada amacımız ülseratif kolit olgularında endoskopik değerlendirmede, standart yöntem ve dar bant görüntüleme arasında fark olup olmadığı ve her iki tekni¤in histopatolojik bulgular ile karşılaştırılması dır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya ülseratif kolit tanısıyla takip ve tedavi edilen ve kolonoskopi uygulanan 30 hasta (16 kadın, 14 erkek) prospektif olarak dahil edilmiştir. Tüm olgulara kolonoskopi uygulanmış ve biyopsi alınmıştır. Bulgular: Dar bant görüntülemede standart endoskopiye göre normal endoskopik bulgunun anlamlı olarak daha az görüldü- ¤ü bulunmuştur (p=0.015). Vasküler paternin kaybolması dar bant görüntülemede standart endoskopiye göre daha anlamlı olarak değerlendirildiği görülmüştür (p=0.04). Standart endoskopide normal olarak değerlendirilen fakat histopatolojik olarak normal çıkmayan tüm vakalarda histopatolojik olarak hafif ve orta şiddette inşamasyon tespit edilmiştir. Hafif-orta şiddette inflamasyon ise histopatolojik olarak standart endoskopiye oranla anlamlı olarak yüksek çıkmıştır (p=0.015). Sonuç: Ülseratif kolit olgularında özellikle düşük hastalık aktivitesi olan hastaların endoskopik değerlendirmesinde dar bant görüntüleme tekniği standart konvansiyonel endoskopiye göre daha değerli olmasına rağmen dar bant görüntüleme yöntemi ile erken malignite tespitinde çok merkezli ve daha uzun süreli hastalığa (10 yıl ve üzeri) sahip olan hastalar ile değerlendirme yapılmasının uygun olacağı kanaatindeyiz.Item 4 Yıllık kronik karaciğer hastalıklı olgularımızda diyabetes mellitus ile birlikteliğin değerlendirilmesi(2012) Hakan Yüceyar; Ozgur Yilmaz; Elmas KASAPAmaç: Kronik karaciğer hastalıklarında glikoz metabolizma bozuklukları ve diyabetes mellitus sıklığı artmıştır. Diyabet, karaciğer sirozu olan hastaların morbidite ve mortalitesini artırmaktadır. Çalışmamızın amacı, kronik karaciğer hastalığında (kronik hepatit, karaciğer sirozu ve hepatosellüler kanser) diyabetes mellitus görülme sıklığı ile karaciğer hastalığı etiyolojisi ve şiddeti arasındaki ilişkinin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Yüz seksen altı kronik karaciğer hastası (90 kronik hepatit, 80 siroz ve 16 hepatosellüler kanser) retrospektif olarak çalışmaya dahil edilmiştir. Hastaların açlık kan şekerleri değerlendirilerek, normoglisemi, bozulmuş açlık glikozu ve diyabetes mellitus durumları saptanmıştır. Hastalar yaş, cinsiyet, etyoloji (HBV, HCV, alkol ve kriptojenik) ve hastalık grubuna (kronik hepatit, karaciğer sirozu, hepatosellüler kanser) göre, sirozu ve hepatosellüler kanser tanısı olan olgular ise ayrıca Child-Pugh ve MELD (Model for End-Stage Liver Disease) skoruna göre gruplandırılarak değerlendirilmiştir. Sonuçlar: Kronik karaciğer hastaları nda diyabet ve bozulmuş açlık glikozu sıklıkları sırasıyla %28 ve %20.4 olduğu görüldü. Sirozlu olgularda diyabetes mellitus ve bozulmuş açlık glikozu sıklığı kronik hepatitlilere göre anlamlı olarak yüksek bulundu (p=0.004). Child A, B, C ve MELD skorunun 14 ve altı ile 15 ve üstü şeklinde gruplandırılan olguların normoglisemi, bozulmuş açlık glikozu ve diyabetes mellitus dağılımlarında istatistiksel bir fark saptanmadı (p:0.781, p=0.423). Kriptojenik (%67.7), HCV (%56.8) ve alkole bağlı karaciğer hastalarında (%60), HBV’li (%38.9) olgulara göre daha yüksek oranda bozulmuş açlık glikozu ve diyabetes mellitus saptandı (p=0.017). Tartışma: Kronik karaciğer hastalarında diyabetin erken tanı ve tedavisiyle morbidite ve mortalitenin azalması beklenebilir.Item Dispeptik olgularda ultrasonografinin yeri(2012) Elif Tuğba TUNCEL; Selim SERTER; Elmas KASAP; Hakan YüceyarGiriş ve Amaç: Dispepsi, yüksek sıklıkta görülmesi nedeniyle toplumların önemli bir sağlık sorunudur. Gastroskopi ve üst batın ultrasonografisi dispeptik hastalarda en sık kullanılan tetkiklerdir. Çalışmamızın amacı, dispepsi tanısı olan hastalarda üst batın ultrasonografi bulgularının retrospektif olarak değerlendirilmesi ve ultrasonografinin dispeptik olgulardaki yerinin araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Polikliniğinde dispepsi tanısı alan ve batın ultrasonografisi yapılmış olan 180 olgu ve 176 kontrol grubu çalışmaya dahil edildi. Bulgular: Dispepsi tanılı hastaların %23’ünde, kontrol grubunun ise %51’inde batın ultrasonografisi normal olarak saptandı. Normal ultrasonografi bulgularının kontrol grubunda dispeptik olgulara göre istatistiksel anlamlı olduğu saptandı (p<0.00004). Dispepsi tanılı hastaların %36’sında, kontrol gurubunun ise %13’ünde batın ultrasonografisinde safra kesesi taşı olduğu saptandı. Safra kesesi taşı görülme sıklığının dispeptik olgularda, kontrol gurubuna göre istatistiksel anlamlı olduğu görüldü (p<0.0001). Sonuç: Ultrasonografi, dispeptik olgularda mutlaka tanıda kullanılması gereken laboratuvar tetkiklerinden biri olmalıdır.Item Helikobakter pilori eradikasyonu globus histerikus semptomlarını geriletmekte mi?(2013) semin ayhan; Elmas KASAP; Hakan YüceyarGirifl ve Amaç: Globus histerikus en az 12 haftadır devam eden boğazda takılma hissi, yutmada zorlanma olarak tanımlanmak- tadır. Globus histerikus sebebi net olarak açıklanmadığı gibi tedavisinde de bir fikir birliği yoktur. Bu çalıflmada amacımız endos- kopi ünitesine globus histerikus ön tanısı ile sevk edilen ve üst gastrointestinal endoskopisi yapılan olgularda; gastroözofageal ref- lü semptomları, üst gastrointestinal endoskopik bulguları, Helikobakter pilori prevelansını saptamak ve Helikobakter pilori eradi- kasyonu yapılan olgularda globus histerikus semptomlarının durumunu belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Ocak 2009-Ağustos 2010 yılları arasında Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Kliniğinde boğazda takılma hissi (Globus Histerikus?) ön tanısı ile endoskopi yapılan ve Gastroenteroloji polikliniğinde eradikasyon tedavisi verilen ve tekrar kontrole gelen 123 olgunun dos- ya bilgileri retrospektif olarak kaydedildi. Bulgular: Globus histerikuslu 123 olgunun 75'inde Helikobakter pilori (+) olarak bu- lunmufltur. Helikobakter pilori (+) olgularda göğüs arkasında yanma, ağza acı, ekfli su gelme ve üst özofagus düzeyinde inlet patch Helikobakter pilori (-) olgulara gore anlamlı olarak daha yüksek bulundu. Helikobakter pilori (-) olgularda normal endoskopi Helikobakter pilori (+) olgulara göre anlamlı olarak daha yüksek idi. Helikobakter pilorisi eradike olan 27 (%50) olguda globus his- terikus semptomlarının geçtiği 12 (%17.3) kiflide ise herhangi bir değifliklik olmadığı bulunmufltur. Helikobakter pilori eradikasyo- nu ile semptomların gerilemesinde pozitif korelasyon bulunmufltur. Sonuç: Helikobakter pilori globus histerikus olan olgularda toplumda aynı düzeyde olmakla birlikte Helikobakter pilori tedavisinin globus histerikus flikayetlerini gerilettiği görülmüştür.