Browsing by Author "Hasan Erhun KASIRGA"
Now showing 1 - 5 of 5
Results Per Page
Sort Options
Item Manisa bölgesinde emzirme uygulamaları(2006) Nermin TANSUĞ; Hasan Tarkan İKİZOĞLU; Salih GÖZMEN; Özge YILMAZ; Hasan Erhun KASIRGA; Müjde ŞERİFHAN; Şaylan PESENVURALBu çalışmanın amacı, Manisa'daki kent, kır ve gecekondu bölgelerinde emzirme ile ilgili bilgi düzeylerinin ve uygulamaların belirlenmesidir. Çalışmaya Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlam Çocuk Polikliniği, Muradiye ve Nurlupınar Sağlık Ocağı bölgelerinde izlenen anneler alındı. Tüm annelere emzirme ile ilgili bilgi ve uygulamalarına yönelik bir anket uygulandı. Bu çalışmaya alınan 216 annenin yaşları 17-42 arasındaydı. Emzirmenin kırsal ve gecekondu bölgesinde daha sık olarak bebek her ağladığında, kentte ise 2-3 saatte bir olduğu saptandı (p=0.00). Altı aydan uzun süre gece emzirme de kırsal ve gecekondu bölgelerinde kente göre daha uzundu (sırası ile %61.6, %75 ve %50, p=0.001). Çalışmayan annelerin daha yüksek oranda bir grubu bebek her ağladığında emzirmekteydi (p= 0.001). Toplam anne sütü verme süresi bölgeler arasında anlamlı fark göstermedi. Sadece anne sütü alma süresi % 76.2 annede 4 ay üzerinde idi. Ek gıdalara geçme % 42.3 oranında 5-6. ayda başlatıldı. Kent, kırsal alan ve gecekondu bölgesinden gelenlerin sırası ile %79, %75.6 ve %86.8'i 4-8 ay sadece anne sütü verilmesi gerektiğini belirtti. Ek gıda ile birlikte anne sütüne devam etme süresi bölgemizdeki annelerin %78.5'inde 9 ayın üzerinde bulundu. Bölgemizde kent, kırsal ve gecekondu bölgeleri arasında emzirme sıklığı ve gece emzirmeye devam etme süresi dışındaki emzirme uygulamaları benzerlik göstermektedir.Item Gastroesophageal reflux disease in asthmatic children and its relation with atopy(2011) Senem KADER; Hasan Yüksel; Özge YILMAZ; Hasan Erhun KASIRGAGiriş: Bu çalışmanın amacı, atopik ve nonatopik astımlı çocuklarda gastroözefageal reflü hastalığı (GÖRH) sıklığını ve solunum yolu bulgularına GÖRH tedavisinin etkisini belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Bu retrospektif çalışmaya 32 nonatopik, 24 atopik astımlı çocuk alındı. GÖRH ile ilişkili solunum sistemi belirtileri ve astım ağırlığı parametreleri pH monitörizasyondan önceki ve sonraki altı ay göz önüne alınarak kaydedildi. Ayrıca, 24 saatlik pH monitörizasyon sonuçları da kaydedildi. Bulgular: Proksimal GÖRH sıklığı atopik grupta %71.9, nonatopik grupta %70.8 saptandı (p= 0.93). Distal GÖRH sıklığı gruplar arasında benzerdi (sırasıyla atopik ve nonatopik gruplarda %66.7 ve %68.8, p= 0.87). Nonatopiklerde GÖRH tedavisi sonrasında tüm klinik parametrelerde düzelme mevcuttu (p≤ 0.01). Ancak, atopiklerde, sadece solunum sistemi belirtileri ve hastaneye yatışta düzelme görüldü (sırasıyla p= 0.002 ve p= 0.007).Item Çocuklarda ülseratif kolit tanısının belirlenmesinde fekal kalprotektinin rolü(2012) Çiğdem Ömür Ecevit; Muhittin SERDAR; Yılmaz KARACA; Hasan Erhun KASIRGA; Emine YILMAZ MERT; Evren SEMİZEL; Fatih ÜNAL; Hasan KOCAEFEGirifl: Dışkıda fekal kalprotektin (FKP) inflamatuvar bağırsak hastalıklarında (İBH), bağırsak duvarındaki lökositlerin döngüsünün ve bağırsak lümeni içerisine nötrofillerin migrasyonunun artmasıyla yüksek konsantrasyonlarda bulunabilmektedir. Çalışmamızda ülseratif kolitli (ÜK) hastalarımızda tanı anında FKP değerlerini belirlemeyi ve noninvazif bir yöntem olan bu testin rutin uygulanabilirliğinin etkinliği amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza tanı konulduğu sırada dışkı örnekleri alınmış olan 19 ÜKli (10 kız, 9 erkek, yaş ort: 11,5±3,5 yıl) ve 20 sağlıklı kontrol (10 kız, 10 erkek, yaş ort: 10,3±4,5 yıl) dahil edildi. Hastalarımızdan tanı konulduktan hemen sonra, tedavi öncesi, dışkı örnekleri ELİSA yöntemi ile FKP çalışılması için toplandı. Bulgular: ÜK grubunun tamamında FKP değerleri kontrol grubundan anlamlı derecede yüksekti. Dışkıda saptamış olduğumuz FKP değerleri ÜK ve kontrol grubumuzda sırasıyla 398,4 (56,7-2450) μg/gr dışkı ve 19,4 (2-81) μg/gr dışkı olarak bulundu (p<0,005). ÜK hasta grubumuzun Pediatrik Ülseratif Kolit Aktivite İndeksine (PUCAI) göre hafif aktivite indeksine sahip gruptaki 8 hasta ile orta ve ağır hasta grubunda bulunan 11 hastanın FKP değerleri sırasıyla 267,6 (87,4-1690) μg/gr ve 435,2 (56,7-2450) μg/gr dışkı olarak bulundu (r2: 0,40, p<0,05). Pankoliti olan 11 ve sol kolon, proktit/sigmoidit tutulumu olan 9 hastanın FKP değerleri sırasıyla 422,6 μg/gr ve 371,7 μg/gr dışkı olarak bulundu, aralarında istatistiki farklılık gözlenmedi (p>0,05). Diğer akut faz reaktanı olan CRP yüksekliği 15 (%89,4), sedimantasyon yüksekliği 16 (%84,2), lökositoz 14 (%73,6), trombositoz 13 (%68,4), anemi 15 (%89,4) ve hipoalbüminemi 10 (%52,6) hastada bulundu. Sonuç: ÜKli hastalarımızda dışkıda FKP değerlerinin kontrol grubundan anlamlı derecede yüksek olması ve hastalığın aktivitesi arttıkça FKP değerlerinde de artışın gözlenmesi ÜKli hastalarda FKPnin tanı ve takip sırasında kullanılmasının yararlı olabileceğini düşündürmüştür.Item Hepatik Kistik Ekinokokkozis: İki Olgunun Sunumu(2013) Hasan Erhun KASIRGA; Yeliz ÇAĞAN APPAKKistik ekinokokkozis ülkemizde önemli bir sağlık sorunudur. Kistler genellikle yıllarca asemptomatik kalır. Burada albendazol ve perkütan aspirasyon-injeksiyon-reaspirasyon (PAIR) ile birlikte başarılı şekilde tedavi edilen iki asemptomatik hepatik ekinokkokozis olgusu bildirilecektir. (Turkiye Parazitol Derg 2013; 37: 285-7)Item Co-existence of celiac disease and eosinophilic esophagitis: Is it a coincidence for the two diseases?(2015) Yeliz ÇAĞAN APPAK; semin ayhan; Hasan Erhun KASIRGAÇölyak hastalığı ve eozinofilik özefajit genellikle ayrı gastrointestinal hastalıklar olarak değerlendirilmekle beraberbirliktelikleri beklenenden çok daha fazladır. Burada pozitif çölyak serolojisi olan ve endoskopik patoloji sonucunu ileMarsh sınıflamasına göre çölyak hastalığı tip 3c olarak değerlendirilen 5 yaşında kız hastayı sunmaktayız. Diğertaraftan hastanın özefagus mukoza biyopsi örneklerinde her sahada 100 den fazla eozinofilisi mevcuttu ve hastaeozinofilik özefajit olarak da değerlendirildi. Çölyak hastalığı ve eozinofilik özefajit arasındaki ilişki kesin değildir.Bununla birlikte çölyak hastalığı olan çocuklarda eozinofilik özefajit birlikteliğine dikkat edilmesi gerekmektedir