Browsing by Author "Kemal Ozbilgin"
Now showing 1 - 6 of 6
Results Per Page
Sort Options
Item Computer assisted image analysis of peroxidase stained endometrial tissue(2006) Ahmet Barış TOPRAK; Seda VATANSEVER; Kemal OzbilginAmaç: İmmunohistokimyasal incelemede parafinde bloklanmış veya donmuş kesitlerde, hücre yapılarındaki antijenleri saptamak ve yerlerini belirlemek için antikorlar kullanılır. Günümüzde immünohistokimyasal olarak boyanmış dokuları incelemek için bilgisayar destekli görüntü analiz teknikleri bir hayli yaygındır, ancak bu amaçla kullanılan programlar oldukça pahalıdır. Bu çalışmada, yaygın olarak bulunabilen iki bilgisayar programı kullanarak bilgisayar destekli görüntü analizi (BDGA) yapmanın mümkün olduğunu göstermeyi hedefledik. Yöntemler: İnsan endometrial dokusunda NOS antikoru ile boyanmış ve peroksidaz ile işaretlenmiş alanları ayırt etmek için yaygın olarak bulunan Adobe Photoshop CS ve ImageJ bilgisayar programları kullanıldı. İlgili doku resimlerinde bu iki program kullanılarak BDGA teknikleri uygulandı. Bulgular: Boyanma yoğunluğuna göre resim grupları arasında her bir boyanma şiddeti düzeyinde anlamlı bir fark vardı (P < 0.001, P < 0.05 ve P < 0.001). Resimlerin öznel değerlendirilmesi, nesnel olarak yapılan BDGA ile uyum içerisindeydi. Bir (+) pozitif boyanan alanlar 1. grupta en fazla, grup 2 ve 3'de ise daha azdı (P < 0.001 ve P < 0.001). Gözlemci tarafından en yoğun boyanmış olarak değerlendirilen grup 3 ise ++ boyanmanın en fazla saptandığı gruptu. Sonuç: BDGA, immünohistokimyasal teknikler kullanılarak boyanan dokuları incelemek için güvenilir ve etkin bir yoldur.Item The Role of proteins in apoptosis of somatic and germ cells in the mouse Ovary(2010) Kemal Ozbilgin; Seda VATANSEVER; Serap Cllaker MICILIBu çalışmada gelişen foliküllerde hücre ölüm mekanizmasını belirlemek için büyüyen fare foliküllerinde Bcl-2, p53 ve Bax antikorlarının eskprese edilip edilmediğini araştırmayı amaçladık. Ovaryum dokuları ve oositler 30 adet Mus Musculus tip fareden elde edildi. Ovaryum doku kesitleri ve oositler immunhistokimyasal olarak anti-Bcl-2, anti-Bax ve anti-p53 antikorları ve DNA fragmentasyonunu belirlemek için terminal deoxynucleotidyl transferase (TdT) (TUNEL) yöntemi ile incelendi. Ovaryum kesitlerinin incelenmesinde sekonder follikülerinin antrumunda ve Graaf follikülerinin granuloza hücrelerinde TUNEL pozitif hücreler gözlendi. Bcl-2 immunreaktivitesi primer ve sekonder folliküllerinde orta şiddetteydi. p53 immunboyanması Graaf follikülerinin granuloza hücrelerinde orta şiddetteyken, Bax immunreaktivitesi sekonder foliküllerde orta, Graff follikülerinde ise şiddetli olarak gözlendi. Zona pellusidadan ayrılan granuloza hücreleri ise TUNEL pozitif boyanma gösterdi. Fertilize olmamış oositlerin değerlendirilmesinde, zona pellusidadan ayrılan granuloza hücrelerinde TUNEL pozitif hücreler gözlendi. Zonaya yapışık hücreler TUNEL negatif özellikteydi. Bcl-2 immunreaktivitesi oosit ve granuloza hücrelerinin her ikisinde de zona pellusidaya yapışık granuloza hücrelerinde gözlenirken, p53 immunboyanması sadece zona pelusidadan ayrılan granuloza hücrelerinde gözlendi. Sonuç olarak, granuloza hücrelerinde apoptozisin düzenlenmesinde zona pellusidadan ayrılan granuloza hücrelerinin apoptotik kaskada uğrayabileceği ve bunun Bax ekspresyonu ile kontrol edilebileceği düşünülmüştür. Bu nedenle, granuloza hücre ölümünün Graaf folikülünde intrinsic pathway, ovulasyondan sonra ise extrinsic pathway ile düzenlendiğini düşünmekteyiz. Bu sonuçlara ek olarak daha ayrıntılı çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.Item Endothelial dysfunction in high fructose containing diet fed rats: Increased nitric oxide and decreased endothelin-1 levels in liver tissue(2010) Ahmet VAR; Mustafa ALTAŞ; Kemal Ozbilgin; Zeki ARI; Can KÖSEAmaç: Gelismis ülkelerdeki diyetlerde fruktozun tüketilme sıklığı son yıllarda giderek artmaktadır. Artan fruktoz tüketimi insülin rezistansı olusturarak endotel disfonksiyonuna yol açabilir. İnsülin rezistansı, sendrom X, polikistik over sendromu, tip 2 diabet gibi birçok metabolik bozukluğun patogenezinde altta yatan etkendir. Çalısmamızın amacı, artmıs fruktoz tüketiminin, glukoz, insülin düzeylerine ve ayrıca metabolizmada kritik öneme sahip olan karaciğer dokusundaki endotel fonksiyonlarına olan etkilerini, nitrik oksit (NO) ve endothelin–1 (ET–1) ölçerek değerlendirmektir. Gereç ve yöntem: Çalısmamızda 20 erkek sıçan iki gruba ayrıldı. Çalısma grubu (grup 1, n=10) fruktozdan zenginlestirilmis izokalorik diyet ile (içeriği: %18.3 protein, %60.3 fruktoz ve %5.2 yağ), kontrol grubu ise (grup 2, n=10) purifi ye normal besin ile 2 hafta süresince beslendi. Beslenme periyodu sonrası kan ve hepatik doku örnekleri alınarak glukoz, insulin, NO ve ET–1 düzeyleri analiz edildi. Bulgular: Fruktozdan zengin beslenen sıçanlarda artmıs açlık glukozu, insülin düzeyleri ve bozulmus glukoz toleransı izlendi. Grup 1 karaciğer dokularında ise yüksek NO ve düsük ET–1 düzeyleri saptandı. Sonuç: Artmıs fruktoz tüketimi glukoz toleransını bozmakta ve insülin rezistansı olusturmaktadır. İnsülin rezistansı karaciğer dokusunda endotel disfonksiyonuna yol açabilir.Item TgF-βs and SMADs Activities at the Site of Failed Neural tube in the Human Embryos(2013) Hatice Seda VATANSEVER; Mehmet SELÇUKİ; Mustafa BARUTÇUOĞLU; Sevil Sayhan; Nurcan Umur; Kemal Ozbilgin; Ahmet Şükrü UMURAMAÇ: Transforming growth factor beta (TGF-β) ve Smadlar nörülasyonda hücre içi sinyal yolaklarını kontrol ederler. Daha once yayınlamışbenzer deneysel hayvan çalışmaları olmasına rağmen bu insan çalışmasının amacı, medikal abortus yaptırılmış myeloşizisli insan fetuslerindeTGF-β (1,2,3) ve Smadların (1,2,3,6,7) ekspresyonunu incelemektir.yÖntem ve GereÇler: On iki tane nöral tüp kapanma kusurlu insan fetusu elde edildi. Örnekler, TGF-β1, TGF-β2, TGF-β3, Smad (1,2,3), Smad6and Smad7 antikorları ile indirekt immünohistokimya tekniği kullanılarak boyandı.BULGULAR: Açık nöral plak, motor nöronlar ve çevre dokularda TGF-β1 ve TGF-β2 ye ait hafif immün reaktivite saptandı. TGF-β3 e ait güçlüimmün reaktivite sadece açık nöral plakta ve çevre dokusunda saptandı. Smad7 hariç tüm smadların immün reaktivitesi negatif saptandı. SONUÇ: Bu sonuçlar nöral tüp kapanmasının başarısız olduğu bölgede TGF-β1,2 ve Smad 1,2,3 ve 6nın aktivitesine devam etmediği veembriyonik yaşla birlikte azaldığını düşündürdü. Buna ek olarak, ektodermal katlar embriyo tarafından kapanmamış bir yara olarak kabuledildiği ve TGF-β3 aktivitesinin bu kapanma kusurunun tamiri için gösterilen bir çaba olabileceği düşünüldü.Item Fare embriyonik kök hücrelerden nöronal hücrelerin farklılaşması(2014) Ahmet Şükrü UMUR; Seda Vatansever; Kemal Ozbilgin; Elgin Turkoz Uluer; Nurcan UmurGünümüzde gelişen yeni teknolojiler sayesinde sinir sistemi hastalıklarının hücresel tedavisinde kök hücrelerinin önemi sonyıllardaki çalışmalar ile desteklenmektedir. O nedenle kök hücrelerden nöronal hücrelerin farklılaştırılması protokollerinin oluşturulmasıbüyük önem taşımaktadır. Çalışmamızda, fare embriyonik kök (EK) hücre hattından, nöron ve nöroglial hücrelerin farklılaştırılması venöronal hücre belirteçleri ile analizi amaçlanmıştır. Fare EK hücreler, fibronektin kaplı petrilerde kültür ortamına N2 ve bFGF ilavesiile nörojenik seri hücrelerine farklılaştırıldı. Farklılaşmış hücrelerin tanımlanması için hücreler, immünohistokimya tekniği kullanılarakışık mikroskobu ile ve elektron mikroskobu ile değerlendirildi. İndirek immünohistokimyasal boyama yöntemi SSEA-1 (fare ES hücrebelirteci), Nestin (nöron öncülü hücre belirteci), βIII-Tubulin (nöron hücre belirteci), MAP-2 (nöron hücre belirteci), GFAP (astrosit belirteci)ve O4 (oligodendrosit belirteci) için uygulandı. Hücrelerin farklılaşmasının 1. haftasından sonra SSEA-1 ve Nestin immünoreaktivitesisırasıyla negatif ve orta saptandı. Kültürün 2. haftasından sonra farklılaşmanın hala devam etmesi ve özellikle β-III Tubulin ve MAP-2immünoreaktivitesinin güçlü pozitif ve O4 ve GFAP immünoreaktivitesinin zayıf olması nöronal farklılaşmayı desteklemiştir. Sonuçolarak, bizim sonuçlarımız göstermiştir ki fare EK hücrelerinden kaynaklanmış nöronal hücreler, N2+bFGF+fibronektin kullanılan kültürkoşullarında özellikle nörona farklılaşmıştırlar. Bu nedenle, farklılaştırılmış bu hücreler dejeneratif sinir sistemi hastalıklarının hücreseltedavisinde kullanılabilir.Item İmplantasyon Döneminde JAK/STAT Sinyal Yoluyla İlişkili Protein İfadelerinin Değerlendirilmesi: Sıçanlarda İmmünohistokimyasal Bir Çalışma(2022) Gökçe Ceren KUŞÇU; Kemal Ozbilgin; Seda Vatansever; Çevik Gürel; Can Köse; Sevinc Inan; Cengiz Kirmaz; Derya ErışıkAmaç: Gebeliğin implantasyon periyodu, çok sayıda moleküler yolağın rol oynadığı karmaşık bir süreçtir. Janus kinaz/sinyal transdüserleri ve transkripsiyon\raktivatörleri (JAK/STAT) yolağı, implantasyon ve uterus alıcılığı gibi çeşitli biyolojik olaylar için çok sayıda sinyali iletmek için kullanılan evrimsel olarak\rkorunan kaskadlardan biridir. Önceki çalışmalar, implantasyon sürecinin, bu yolakta yer alan proteinlerin eksikliği nedeniyle bozulduğunu göstermiştir.\rAncak literatür bilgimiz, implantasyon periyodu sırasında JAK/STAT sinyal yolu ile ilişkili proteinlerin ekspresyonunu değerlendiren bir çalışma olmadığını\rgöstermiştir. Bu çalışma, sıçanlarda JAK/STAT sinyal yolu ile ilişkili proteinlerin ekspresyon paternlerini gebelik günlerine göre immünohistokimyasal (IHC)\rboyama ile araştırmayı amaçlamıştır.\rYöntem: Bu çalışmada, menstrual sikluslarında herhangi bir problem bulunmayan, ağırlıkları 250-300 gr arası otuz adet Wistar Albino sıçan kullanılmıştır.\rGebe bırakılan hayvanlar 4. gün, 5. gün ve 6. günde sakrifiye edilmiştir ve bu hayvanlardan alınan uterus dokularında histokimyasal ve IHC analizler\rgerçekleştirilmiştir.\rBulgular: Bu çalışmada implantasyon süreciyle ilişkili yapılar olan uterus yüzey epiteli, bez yapıları, antimezometrial bölge, immün sisteme ait hücreler,\rmiyometriyum, mezometriyal bölge ve desidual hücrelerde JAK/STAT yolağına ait JAK1, JAK2, JAK3, STAT2, STAT3, STAT4, STAT5 ve STAT6 protein ekspresyonları\rdeğerlendirilmiştir. Bu değerlendirmenin sonucu JAK/STAT yolağında görevli bu proteinlerin implantasyon döneminin farklı günlerinde implantasyonla\rilişkili yapılardaki ekspresyon düzeylerinin değişiklik gösterdiğini ortaya koymaktadır.\rSonuç: Bu çalışma, JAK/STAT sinyal yolu ile ilişkili proteinlerin, sıçanlarda implantasyon periyodu sırasında uterusun immünolojik tepkisinin ve embriyouterus etkileşiminin düzenlenmesinde aktif olarak işlev görebileceğini göstermektedir. Öte yandan, JAK/STAT yolu ile ilgili ileri araştırmalardan elde edilen\rbulgular, tekrarlayan gebelik başarısızlıklarının tedavisinde ve yardımcı üreme teknolojisinin geliştirilmesinde kullanılabilir.