Repository logo
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
Repository logoRepository logo
  • Communities & Collections
  • All Contents
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Kor YERELİ"

Now showing 1 - 4 of 4
Results Per Page
Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    Prevalence of intestinal parasitosis in children with gastrointestinal symptoms associated with socio-economic conditions in Manisa region
    (2005) Kor YERELİ; Tonay İNCEBOZ; Selma Tosun; M. Mete DEMİREL; Turan GÜNDÜZ
    Bağırsak parazit hastalıkları hala önemli bir sağlık sorunudur. Çalışmamızda, gastrointestinal yakınması olan çocuklarda intestinal parazitozis prevalansının belirlenmesi, sosyo-ekonomik ve çevresel faktörler ile ilişkisinin tartışılması amaçlanmıştır. 3126 çocuğun dışkı örnekleri nativ-Lugol metodu ve trichrome boyama ile incelendi. 2160 çocuğa Selofan bant yöntemi uygulandı. Ailelerinin eğitim ve ekonomik düzeylerine gore, hastalar az gelişmiş, gelişmekte olan ve gelişmiş bölgelerden olmak üzere sınıflandırıldı. 3216 dışkı örneginin 770'inde (%23,9) nativ-Lugol metodu ve trichrome boyama ile çeşitli parazitler saptandı. En sık rastlanan parazitlerin Giardia intestinalis (%40,1) ve Entamoeba coli (%10,2) olduğu saptanmıştır. Enterobius vermicularis yumurtaları ise 2160 çocuğun 221 (%10,3)'inde saptanmıştır. Pozitif olgular sosyo-ekonomik ve çevresel faktörlere göre değerlendirildiğinde, çocukların daha çok gelişmemiş yada gelişmekte olan bölgelerde yaşadığı görülmüştür. Sonuç olarak, Sağlık çalışanları ve hükümet yetkilileri yaşam koşullarını iyileştirmek için işbirliği içinde çalışmalıdır. Ayrıca insanlar paraziter hastalıkların bulguları ve korunma yöntemi hakkında bilgilendirilmelidir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Parazitlerin alternatif tedavi yöntemi olarak kullanımları
    (2012) Kor YERELİ
    Son yıllarda gelişen endüstri ve teknolojiyle birlikte bağışıklık sistemiyle ilgili hastalıklarda bir artış yaşanmaktadır. Özellikle hijyen ve sanitasyon kavramlarını bir yaşam biçimi haline getiren toplumlarda inflamatuar barsak hastalığı, multiple skleroz ve astım benzeri hastalıklarda bu artış belirgindir. Sanitasyonun artması parazitik hastalıklarda ise belirgin bir düşüşü beraberinde getirmiştir. Oysa yapılan epidemiyolojik çalışmalarda özellikle sestodlarla infekte kişilerde daha az immun sistem hastalıklarına rastlanmıştır. Farelerde yapılan çalışmalarda da helment infeksiyonuna sahip farelerin kolit, ensefalit, tip 1 diyabet ve astım gibi hastalıklara yakalanmadıkları gözlenmiştir. Benzeri klinik çalışmalarla da helment verilmesinin ülseratif kolit ve Crohn hastalığının aktivitesinde azalmaya neden olduğu gösterilmiştir. Bu makalede helmentlerle immun yanıt hastalıkları arasındaki ilişkinin tedavi edici düzeylerde olma olasılıklarını araştıran çalışmalar derlenmiştir. Ancak bu konuda hâlâ çok sayıda araştırmaya ihtiyaç bulunmaktadır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Okullarda Düzenli Aralıklarla Gerçekleştirilen Kontroller Saç Biti (Pediculus capitis) İnsidansını Düşürmekte Yeterli Olabilir mi?
    (2012) Serhan Görgün; Veciha Özge ERMİŞ; Hasan MUSLU; Cemal BİLAÇ; Nogay GİRGİNKARDEŞLER; Tuğba TABAK; İBRAHİM CÜNEYT BALCIOĞLU; YUSUF OZBEL; Kor YERELİ; Özgür Kurt; Tuba Oyur; MEHMET EMİN LİMONCU; Hakan Kavur
    Çalışmamızda Manisa'nın Osmancalı ve Maldan köylerindeki ilköğretim okullarında aynı yaş grubundaki çocuklarda belirli aralıklarla saç biti (Pediculus capitis) taramaları yapılmış ve çocuklardaki bit varlığındaki değişimler izlenerek kaydedilmiştir. Bu bağlamda, 2008 ve 2009 yıllarının Mayıs ve Kasım aylarında o zaman için yeni geliştirilmiş bir bit tarağı (PDC®, KSL Consulting, Helsinge, Danimarka) kullanılarak yapılan düzenli taramalarda, (1565'i Osmancalı, 526'sı Maldan'dan) toplam 2091 çocuk çalışmaya dâhil edilmiştir. Sonuçların değerlendirilmesi SPSS® v.15 programının CHAID ve lojistik regresyon analizi kullanılarak yapılmıştır. Düzenli aralıklarla toplam 4 kez gerçekleştirilen taramalar sonucunda, kızlarda saç biti infestasyonunun erkeklerden çok daha yüksek düzeylerde olduğu (P<0.001), Osmancalı'daki erkek öğrencilerdeki insidansın Maldan'daki erkeklerin yaklaşık 3 katı olduğu (P=0.002) gözlenmiştir. Ayrıca, düzenli tarama ve tedaviler sonucunda kızlardaki saç biti infestasyonunun anlamlı düzeyde azaldığı belirlenmiştir (P=0.001). Bu çalışmanın sonuçları, saç biti infestasyonunun kontrol altına alınmasında düzenli aralıklarla yapılan muayene ve tedavilerin özellikle kırsal kesimde başarılı olabileceğini göstermiştir
  • No Thumbnail Available
    Item
    Genotyping of Giardia lamblia in a Cohort of Turkish Patients:A Search for a Relationship between Symptoms and Genotypes
    (2012) Özgür Kurt; İBRAHİM CÜNEYT BALCIOĞLU; Ahmet Ozbilgin; NEVIN TURGAY; Kor YERELİ; Naser SEVİL; HANDE DAĞCI; Aslı TETİK; KORAY ERGÜNAY; Seray ÖZENSOY TÖZ
    Giardia lamblia ile yapılan moleküler düzeydeki çalışmalar iki farklı genotipin farklı klinik belirtilere sahip olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bununla birlikte, hangi genotipin ne tür klinik belirtilere neden olduğuna dair henüz kesin bulgular elde edilmiş değildir. Bu araştırmada Türkiye'nin Manisa yöresinden elde edilen G. lamblia izolatları polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) ve sonrasında DNA dizi analizi yöntemleriyle araştırılmış ve saptanan genotipler ile hastalardaki klinik semptomlar arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Toplam 63 hastadan DNA örnekleri izole edilmiş ve bunların 54'üne Xho I restriksiyon enzimi kullanılarak RFLP analizi uygulanmıştır. Sonuçlar incelendiğinde, 54 örneğin 38'inin (%70.37) A, 16'sının ise (%29.63) B genotipine ait olduğu belirlenmiştir. Kadın hasta sayısının B genotipinde anlamlı düzeyde daha fazla olduğu (p=0.18), ayrıca hastalarda birlikte bulunan karın ağrısı ve ishal yakınması ile G. lamblia B genotipi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir (ki-kare testi, 10.52; P<0.05). Hastaların yaşı ya da yakınmaları ile G. lamblia genotipleri arasında başka anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır. A genotipine ait bir ve B genotipine ait iki ayrı (B1 alt tipine ait bir ve B genotipine ait bir olmak üzere) örneğin PZR ürünlerinin DNA dizileri, çoklu dizi analizi yöntemiyle birbirleriyle ve NCBI veb sitesindeki ilgili DNA dizileri ile karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak G. lamblia'ya ait tpi gen bölgesi üzerinde A ve B (B1 ve B) genotiplerine özgü bölgeler tespit edilmiştir. Daha fazla hasta örneği kullanılarak yapılacak ileri çalışmalarla elde edilen sonuçların değerlendirilmesi gerekmektedir. Sonraki çalışmamızda, tpi gen bölgesine özgü bir prob tasarlamak suretiyle daha hızlı ve güvenilir analizler yapılmasında kullanacağımız bir gerçek zamanlı PZR (GZ-PZR) testi geliştirmeyi amaçlamaktayız

Manisa Celal Bayar University copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Cookie settings
  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback