Browsing by Author "MEHMET SUNAY YAVUZ"
Now showing 1 - 11 of 11
Results Per Page
Sort Options
Item 20.Basım yılında Adli Tıp Dergisi'nin kalitatif ve kantitatif değerlendirilmesi(2006) MEHMET SUNAY YAVUZ; Mahmut AŞIRDİZER; Yıldıray ZEYFEOĞLUAdli Tıp Dergisi, 1985 yılında yayım yaşantısına başlamış, 1998 ve 1999 yıllarında kesintiye uğramış ise de, 2006 yılı itibariyle 20. basım yılına erişmiş ve halen Türkiye'deki adli tıp camiasının en köklü bilimsel yayın organıdır. Adli tıp alanında pek çok bilim insanının bilgilerini ve çalışmalarının ürünlerini paylaşmasına aracı olmuş, yine pek çok yabancı bilim insanının da ülkemiz bilim alanına katkılarına öncülük etmiştir. Bu çalışmanın amacı, Adli Tıp Dergisi' nin bugüne kadar olan yayım profilini inceleyerek, ulusal ve uluslararası bilim dünyasında daha tanınır hale gelmesi için gerekenleri ortaya koymak; derginin ulusal ve uluslararası atıf indekslerinde yer alması için öneriler sunmaktır. Bu amaç ile, Adli Tıp Dergisi' nde 20 yıl boyunca yayınlanmış olan tüm makaleler incelenerek ve atıf indekslerinde yapılan sitasyonlar taranarak, makalelerin türleri, yurtdışı adresli makalelerin sayıları ve nitelikleri, makalelerin yıllara göre dağılımı, Adli Tıp Dergisi' nde yayınlanmış makalelere ulusal ve uluslararası dergilerde yapılmış atıfların sayı ve oranları ile makalelerin diğer özellikleri kalitatif ve kantitatif olarak değerlendirilmiştir. 2001 ve 2002 yıllarında 4 cilt şeklinde ayrı sayı olarak yayımlandıktan sonra, Adli Tıp Dergisi ile birleştiği deklare edilen, Klinik Adli Tıp dergisi de belirtilen kıstaslar doğrultusunda irdelenmiş,Adli Tıp Dergisi' nin yukarda sınırlarını çizdiğimiz amaca yönelik olarak gelecekte daha iyi bir konuma sahip olabilmesi için, bugün sürdürülmekte olan çalışmalara ve gelecekte yapılması gerekenlere ait önerilere yer verilmiştir.Item Incorrect identification in forensic medicine (wrong conclusion): A case report(2010) Yıldıray ZEYFEOĞLU; Tarık ULUÇAY; MEHMET SUNAY YAVUZ; Mahmut AŞIRDİZERMuayene edilen hastalarda bulunan lezyonların doğru tanımlanması, adli tıp uygulamaları kadar hekimlik mesleğinde de son derece önemlidir. Ancak, pratisyen ve klinisyen hekimler çoğu zaman kendilerine başvuran hastalardaki lezyon ve bulguları tanımlama ve bunları kayıt altına alma konusunda gereken önemi göstermemekte, lezyonları eksik ya da hatalı olarak tanımlamakta, bu da özellikle adli olgu niteliği taşıyan travmatik olayların yorumlanmasında ve yargılanma aşamasında doğru kararların oluşmasına engel teşkil etmektedir. Bu yazıda, trafik kazası sonucu müracaat ettiği hastanede yapılan ilk muayene sırasında göğüs üzerinde saptanan lezyon ?ray şeklinde ekimoz? olarak tanımlanmış, dolayısıyla adli makamlar tarafından ?şiddet veya istismara maruz kalmış olabileceği? düşüncesi ile şüpheli olarak değerlendirilmiş ve çözümlenmesi amacıyla anabilim dalımıza gönderilmiş dokuz yaşında bir erkek çocuk olgusu, adli tıbbi çözümleme yönünden irdelenmiştir. Hasta ile ilk karşılaşan hekimlerin adli olguların değerlendirmesinde yeterince dikkat, özen veya önem göstermemeleri ya da gerekli bilgi donanımına sahip olmamaları sonucunda neden olabilecekleri adli yorum ve yargı hatalarına bir örnek teşkil eden olgu, konunun önemi nedeniyle ilginç bulunarak sunulmuştur.Item Analyses of suicidal deaths with shotguns in Istanbul, 1998-2007(2010) Nergis Canturk; Hüseyin SARI; Gürol CANTÜRK; MEHMET SUNAY YAVUZ; Mahmut AŞIRDİZERAMAÇ İntihar amaçlı ateşli silah ölümlerinin bazı özellikleri önceki çalışmalarda tanımlanmış ise de, av tüfekleri kullanılarak gerçekleştirilmiş intihar ölümlerine ait seriler, literatürde sınırlı sayıdadır. Bu çalışmanın amacı, intihar amaçlı av tüfeği ölümlerinin çeşitli özelliklerini tanımlamaktır. GEREÇ VE YÖNTEM 01 Ocak 1998 ile 31 Aralık 2007 tarihleri arasında Adli Tıp Kurumu, Morg İhtisas Dairesi tarafından düzenlenmiş, 36971 otopsi raporu geriye dönük olarak gözden geçirildi. BULGULAR Yetmiş üç intihar amaçlı av tüfeği ölüm olgusu değerlendirildi. Olguların 46’sı (%63) erkek, 27’si (%37) kadındı. Olguların çoğu (n=39, %53,4) 16-20 yaş grubunda yer almaktaydı (p<0,001). İntiharların 62’si (%84,9) kurbanın evinde meydana gelmişti (p<0,001). Yedi olguda intihar notu (%9,6) bulunmuştu. Giriş yaraları olguların büyük çoğunluğunda (n=29, %39,8) kafa bölgesinde iken (p<0,001), kadın kurbanlarda intihar için genellikle (n=12, %44,4) karın bölgesinde idi. Atış, olguların 56’sında (%76,7) tam temas halinde, bitişik atış (gevşek temas) mesafesinden gerçekleştirilmişti (p<0,001). Olguların %17,8’inde (n=13) kanda etil alkol saptanmıştı. SONUÇ Av tüfekleri ile intiharların önlenebilmesi için, av tüfeklerinin elde edilmesi ve kullanımı sıkı olarak kontrol edilmeli, eğitim çabaları erken ve geç adölesan dönemindeki gençlere ebeveynlerine yönelmeli, psikolojik destek merkezleri kurulmalıdır.Item Medico-legal importance of nonsexually transmitted condyloma acuminatum in two children(2011) Tarık ULUÇAY; Yeşim TUYJİ; Mehmet Gökhan DİZDAR; Yıldıray ZEYFEOĞLU; MEHMET SUNAY YAVUZ; Mahmut AŞIRDİZERGiriş: Kondiloma aküminatanın etkeni insan papillomavirüsü (HPV) dür. Kondiloma aküminata erişkinlerde yaygın olarak cinsel yolla bulaşan hastalıklardan biridir. Çocuklarda görülmesi nadir olup, cinsel istismara eşlik edebilmektedir. Olgular: Bu makalede, cinsel istismarı kurbanı olarak adli muayene için gönderilmiş, kondiloma aküminatalı iki çocuk olgu sunulmuştur. Biz bu olguların her ikisinde cinsel istismarın adli-tıbbi kanıtlarının bulunmadığı sonucuna ulaştık. Olgularda cinsel yol dışındaki olası bulaşma yolları araştırıldı. Tartışma: Türk Ceza Kanunu’nun 280. maddesine göre, klinisyenler kondiloma aküminatalı tüm çocukları, şüpheli cinsel istismar olguları olarak yasal mercilere bildirmekle yükümlüdür. Bu genellikle bir sosyal probleme yol açmakta; çocukların babaları veya erkek kardeşleri yasal merciler ve aile bireyleri önünde şüpheli olarak istenmeyen davranışlara maruz kalmaktadırlar. Sonuç olarak, benzer olgularla karşılaşan doktorların, öncelikle olguları adli tıp bölümlerine danıştıktan sonra adli tıp uzmanının olayın çocuğun cinsel istismarı kararını takiben adli makamlara bildirmesi gerektiğini düşünmekteyiz.Item Kimliklendirme için kulak kepçesi morfolojisinin kullanılabilirlik sınırlarının tanımlanması(2012) MEHMET SUNAY YAVUZ; Ertuğrul TATLISUMAK; Beyhan ÖZYURT; Mahmut AŞIRDİZERAmaç: Bu çalışmada, pozitif ve negatif kimliklendirme için kulağın morfolojik görünümünün kullanılabilirliğinin değerlendirilmesi ve deneyimli gönüllüler tarafından çıplak gözle tespit kullanılarak kulak kimliklendirmesinde doğruluk oranlarının belirlenmesi amaçlandı. Yöntemler: Bu çalışma üç aşamada uygulandı: 30 erkek ve 30 kadın gönüllünün (18-26 yaş arasında) 120 kulak görüntüsünün (60 sağ ve 60 sol) toplanması, kimliklendirme deneyimi olan 20 gönüllünün yorumları ve SPSS-11 İstatistik Programı ile istatistiksel analiz. Bulgular: Doğru cevap oranları orantısal hesaplama ile % 86,5 ve olasılık hesaplamasıyla %99,73 olarak bulundu. Yanlış cevapların toplam oranı erkek gönüllülerde orantısal hesaplama ile % 12,5, olasılık hesaplamasıyla % 0,25 iken, kadın gönüllülerde sırasıyla orantısal hesaplama ile % 14,5, olasılık hesaplamasıyla % 0,29 idi (p>0,05). Yanlış cevapların toplam oranı sol kulakta, sağ kulaktan iki kattan daha fazlaydı. Sonuç: Çıplak gözle kulak görüntülerinin bire bir karşılaştırması, şüpheli kişiler arasında suçun fail(ler)inin ayırt edilmesi için, polis memurları tarafından uygulanan ilk elemenin bir bölümü olarak kullanılabilir.Item KULAK KEPÇESİ MORFOLOJİSİNDEN KİMLİKLENDİRMEDE GÖZLEMCİ CİNSİYETİNİN ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI(2013) MEHMET SUNAY YAVUZ; Beyhan ÖZYURT; Mahmut AŞIRDİZER; Ertuğrul TATLISUMAKAmaç:Yüz görüntü tanımlaması adlikimliklendirmenin önemli birparçasıdır. Adli tıp uygulamalarında,bu metot, olay yerindekişüphelilerin yüzünün tanımlanması,yüz tanımlamasındanözelliklerin tespiti ve şüphelilerinyüz görüntülerini bir kriminalveri tabanı ile karşılaş-tırmak için kullanılmaktadır.Görsel algı ve idrak etmedesıklıkla cinsiyet farklılıklarınınbelirgin etkileri bildirilmiştir.Bu çalışmanın amaçları, deneyimsizgönüllüler tarafındançıplak göz ile kulak kepçesişekillerinin morfolojik görünü-münün kullanımı ile kulaktankimliklendirmeninin doğrulukoranlarını tespit etmek ve erkek-kadıngözlemcilerin doğrulukoranlarını karşılaştırmaktır.Yöntemler:Bu çalışma üç aşamada uygulandı:30 erkek ve 30 kadın gö-nüllünün (18-26 yaş arasında)120 kulak görüntüsünün (60 sağve 60 sol) toplanması, kimliklendirmedeneyimi olmayan 100 gö-nüllünün (50 erkek ve 50 kadın)gözlemleri ve SPSS-11 İstatistikProgramı ile istatistiksel analiz.Bulgular:Doğru cevap oranları orantısalhesaplama yöntemi iletüm gözlemciler için %84,9(SD:13,43), erkek gözlemcileriçin %84,1 (SD:11,68), kadıngözlemciler için %85,7(SD:15,05) olarak hesaplandı.Erkek gözlemciler ve kadıngözlemciler arasında doğrulukoranları farkı istatistiksel olarakanlamlı değildi (p>0,05).Sonuç:İdrak etmeye yönelik görevlerde,kadın ve erkeklerin farklılıklarıiyi bilinmekte ise de,cinsler arasında kulak kepçesiimajlarından kimliklendirme yeteneğindebir fark bu çalışmadatespit edilememiştir. Her ikicinsiyetten adli bilimciler, aynıgüvenilirlik ile kulak kepçesindenkimliklendirmede hizmetverebilirler.Item Zmir'de yapılmış mediko-legal otopsilerde büyük damar yaralanmaları saptanan olguların değerlendirilmesi(2014) Yıldıray ZEYFEOĞLU; MEHMET SUNAY YAVUZ; Mehmet Tunahan ALTUNDAĞ; Mahmut AŞIRDİZER; Tarık ULUÇAY; Mustafa DALGIÇ; Murat KÖKERAMAÇ: Bu çalışmada İzmirde yapılan mediko-legal otopsilerde büyük damar yaralanması saptanan olguların özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. YÖNTEMLER: 1 Ocak 2010 - 31 Aralık 2012 tarihleri arasındaki 3 yıllık sürede, İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığında otopsisi yapılan tüm olguların raporları retrospektif olarak gözden geçirilmiştir. Büyük damar yaralanması saptanan olgularda, yaş, cinsiyet, yaralanmanın lokalizasyonu, yaralanmanın tipi, olay yerinde ölüm oranı, olayların aylara ve mevsimlere göre dağılımı, orijin, yaralanan büyük damarlar ve eşlik eden organ lezyonları değerlendirilmiştir. İstatistiksel hesaplamalar için SPSS 15.0 programı kullanılmıştır. BULGULAR: Toplam 6174 mediko-legal otopsinin 365inde (%5.9) büyük damar yaralanmaları saptanmıştı. Bu olguların %83.8i (n=306) erkek, %16.2si (n=59) kadındı. Olgular 11-88 yaş arasında dağılmakta olup, yaş ortalaması 41.2±15.9 olarak saptandı. 202 olguda büyük arterlerde, 46 olguda büyük venlerde ve 117 olguda ise hem büyük arter hem de büyük venlerde yaralanma tespit edilmişti. 39 olguda büyük damar yaralanmalarına kardiyak yaralanma da eşlik etmekteydi. 365 olgunun 120si (%32.9) ateşli silah, 107si (%29.3) kesici-delici alet, 99u (%27.1) trafik kazası, 39u (%10.7) ise diğer künt travma yaralanmalarına maruz kalmışlardı. Olguların büyük çoğunluğu (n=253; %69.3) olay yerinde ölmüştü. SONUÇ: Literatürde klinik olarak büyük damar yaralanmalarını tanımlayan pek çok çalışma olmasına karşın, büyük damar yaralanmaları ile ilişkili ölümleri ele alan sınırlı sayıda kaynak bulunmaktadır. Çalışmamızın sınırlı sayıdaki literatür bilgisine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Item Künt veya penetran kardiyak yaralanma sonucu ölümlerin retrospektif değerlendirilmesi(2015) Mustafa DALGIÇ; Murat KÖKER; Tarık ULUÇAY; MEHMET SUNAY YAVUZ; Mehmet Tunahan ALTUNDAĞ; Yıkdıray ZEYFEOĞLU; Mahmut AŞIRDİZERAMAÇ: Bu çalışmada İzmirde yapılan otopsilerde künt veya penetran kardiyak yaralanma sonucu ölümlerin özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. YÖNTEMLER: 1 Ocak 2010 - 31 Aralık 2012 tarihleri arasındaki 3 yıllık sürede, İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığında otopsisi yapılan tüm olguların raporları retrospektif olarak gözden geçirilmiştir. Künt veya penetran kardiyak yaralanma sonucu öldüğü saptanan olgularda, yaş, cinsiyet, yaralanmanın lokalizasyonu, yaralanmanın tipi, olay yerinde ölüm oranı, olayların aylara ve mevsimlere göre dağılımı, eşlik eden organ lezyonları, iç kanama miktarları ve toksikolojik analiz sonuçları değerlendirilmiştir. İstatistiksel hesaplamalar için SPSS 15.0 programı kullanılmıştır. BULGULAR: Toplam 6174 otopsinin 209unda (%3,4) ölüm künt veya penetran kardiyak yaralanma sonucu meydana gelmişti. Bu olguların %81,3ü (n=170) erkek, %18,7si (n=39) kadındı. Olguların yaş ortalamaları 37±15,5 (erkek olgularda: 37,3±15,3, kadın olgularda: 35,5±16,5) olarak saptandı. Kardiyak yaralanmalar olguların 150sinde (%71,8) tek bir odacığı ilgilendirirken, 59unda (%28,2) birden fazla odacık yaralanması bulunmaktaydı. 133 olguda sol ventrikül, 112 olguda sağ ventrikül, 58 olguda sağ atrium, 44 olguda sol atrium yaralanması tanımlanmış; hiçbir olguda aurikula yaralanması tanımlanmamıştı. 209 olgunun 91i (%43,5) kesici-delici alet, 80i (%38,3) ateşli silah, 19u (%9,1) trafik kazası, 19u (%9,1) ise diğer künt travma yaralanmalarına maruz kalmışlardı. Olguların yaklaşık ¾ü (n=159; %76,1) olay yerinde ölmüştü. SONUÇ: Çalışmada kalp yaralanmalarının mortalite oranlarının hala yüksek olduğu tespit edilmiştir. Hastane öncesi bakım hizmetlerinin daha iyi ve daha hızlı hale getirilmesi konusunda yapılacak çalışmaların mortalite oranlarını düşürebileceğini düşünmekteyiItem Türkiye’den Adli Tıp Alanında Yapılmış Yayınların Bibliyometrik Analizi(2022) MEHMET SUNAY YAVUZ; Volkan Zeybek; Gökmen KARABAĞAmaç: Bu bibliyometrik çalışmanın amacı, Türkiye’den 40 yıllık bir dönemde, adli tıp alanında yayınlanmış uluslararası makalelerin konu başlıklarının, yayın sayısındaki değişimin, yapılan atıfların ve yayınlandıkları dergilerin analiz edilmesidir. Yöntem: Web of Science (WoS) veri tabanlarına dahil edilen 1980-2020 yılları arasındaki yayınlar değerlendirildi. WoS veri tabanında, Web of Science Category alanına “legal medicine” ve ülke alanına “Turkey” yazılarak WoS içindeki tüm indeksler dahil edilerek 1980-2020 yılları seçilerek yapılan aramada sunulan çalışmaların içinde sadece “document type: article” olanlar çalışmamıza dahil edilmiştir. Bulgular: Türkiye’den adli tıp alanında yapılmış 613 makale olduğu, en fazla yayının (%10) 2016 yılında olduğu ve en çok makalenin yayınlandığı derginin “Forensic Science International” olduğu anlaşılmıştır. Makalelerin toplam 6202 atıf aldığı, en çok atıfın 760 (%12,2) atıf ile 2020 yılında yapıldığı anlaşılmıştır. En sık kullanılan anahtar kelimelerin “forensic science” (%21,8), “autopsy” (%10,9) ve “Turkey” (%8,4) olduğu gözlenmiştir. Yazarların bağlı olduğu kurumlara bakıldığında; 879’unun (%57,1) Türkiye’deki üniversiteler, 194’ünün (%12,6) Adalet Bakanlığı, 134’ünün (%8,8) Sağlık Bakanlığı olduğu görülmüştür. Sonuç: Bu çalışma, adli tıpla ilgili 40 yıllık süreçte Türkiye’den araştırmacıların yaptığı makalelerin bütüncül bir değerlendirmesini yapan ilk çalışmadır. Yıllar içinde adli tıp alanında yaşanan zorluklara rağmen, bu alanda yapılan çalışmaların sayısının arttığı ve bu çalışmalara yapılan atıfların da arttığı ortaya konmuştur.Item Compassion fatigue among forensic medicine specialists in Türkiye: A cross-sectional study(2023) Volkan Zeybek; Gökmen KARABAĞ; MEHMET SUNAY YAVUZ; Yusuf AYDIN; Fatih Turan; EMINE NUR YILMAZ; Şilan SINGINCompassion fatigue explains the reduced caregiving capacity of healthcare workers as a consequence of repeated exposure to patients' suffering. It is aimed to evaluate compassion fatigue and factors affecting this situation in forensic medicine specialists who evaluate cases that are victims of permanent trauma due to their profession. Data collection forms including demographic data and a short compassion fatigue scale (SCFS) in healthcare workers were filled out online by volunteer forensic experts. 113 forensic experts participated. It was determined that participants' total SCFS score average was 36.86±21.01, secondary trauma sub-dimension average was 12.39±7.74, occupational burnout sub-dimension average was 24.47±14.52. The total mean score of SCFS of the participants who evaluated less sexual assault was statistically significantly higher. The total mean score of SCFS and the mean of occupational burnout sub-dimension of the participants who did autopsy were found to be statistically significantly lower. The occupational burnout sub-dimension average of those who performed autopsy above the monthly autopsy median value was found to be statistically significantly lower. Sub-dimension average of burnout of participants in the first five years of their professional life was found to be statistically significantly higher. It is noteworthy that total and sub-dimension average scores of forensic medicine specialists in Turkey are significantly lower than those of different professions, especially health workers, in different countries. While this may be an indication that occupational depersonalization has developed over the years among forensic medicine specialists in Turkey, especially those who evaluate autopsy and sexual assault cases, from a different perspective, it can be said that increasing professional experience and working in harmony with the education received have a positive effect on compassion fatigue and burnout.Item The Importance of Radiological Imaging In The Medicolegal Evaluation of Gunshot Wounds: A Case Report(2023) aylin akın; İrem Erbaş; Gökmen KARABAĞ; MEHMET SUNAY YAVUZ; Volkan ZeybekDetermining the shooting direction in gunshot wounds is very important, especially in cases where the number of suspects is more than one. In cases of gunshot wounds, a detailed anamnesis should be taken and an examination should be performed, it should be investigated whether the injury caused a bone fracture, and the diagnosis should be confirmed by radiological examinations. With the use of radiological examinations, the direction of the shot can be determined by evaluating the appearance of the metal fragments separated from the bullet core, which crashes into the bone tissue and bone fragments. Radiological imaging of a 32-year-old male patient who was injured in the left leg area with a firearm and was sent to Forensic Medicine Department of Medical School of Manisa Celal Bayar University to determine the shooting direction was evaluated. The case, whose entrance-exit holes were distinguished and the direction of the shot was determined by radiological imaging, is presented to guide the medicolegal evaluation.