Browsing by Author "Muzaffer TEPEKAYA"
Now showing 1 - 4 of 4
Results Per Page
Sort Options
Item Türk ve Alman Belgeleri Işığında Trabzon'da Ermeni Tehcirinin Uygulanması(2005) Ramazan ÇALIK; Muzaffer TEPEKAYATrabzon'dan Ermeni tehciri üzerine bugüne kadar Türk ve Alman kaynakları ışığında teferruatlı bir çalışma yapılmamıştır. Bu eksiklik giderilmek amacıyla böyle bir çalışmaya teşebbüs edilmiştir. Bu makalede Alman diplomatlarının raporları ve Türk belgeleri temel alınarak Trabzon'daki Ermeni Tehciri değerlendirilmiştir. Alman diplomatlarının hazırlamış oldukları bu raporlar, tehcirin anlaşılması bakımından çok önemli olup aynı zamanda Trabzon'da bir \"Ermeni Soykırımı\" olmadığını da açıkça ortaya koymaktadır. Türk kaynakları da, Osmanlı Devleti'nin tehcir uygulamasında herhangi bir art niyetinin ve amacının olmadığını göstermektedir. Sonuç itibariyle hem Türk hem de Alman kaynaklarından Trabzon ve çevresinde \"Ermeni Soykırımı\" olmadığı anlaşılmaktadır.Item Birinci Dünya Savaşı Esnasında Anadolu'daki Salgın Hastalıklar ve Ermeniler(2006) Muzaffer TEPEKAYA; Ramazan ÇALIKSavaş ortamlarının getirdiği en büyük olumsuzluklardan biri bulaşıcı hastalıklardır. Osmanlı Devleti, başta Balkan Savaşları olmak üzere Birinci Dünya Savaşı esnasında da savaşın yanında bulaşıcı hastalıklarla da mücadele etmek zorunda kalmıştır. Balkan Savaşları’ndan sonra Anadolu’ya göçlerin fazlalaşmasıyla birlikte Birinci Dünya Savaşı sırasında Anadolu’da ve diğer cephelerde kolera, tifüs, veba, frengi vs. gibi salgın hastalıklar yaygınlaşmıştır. Bulaşıcı hastalıklar sadece cephedeki askerleri değil, sivil halkı da çok etkilemiştir. Zira sivil halk arasında salgın hastalıklardan ölümler, yine hastalıklar dolayısıyla cephede hayatını kaybeden askerlerin sayısından fazladır. Anadolu’da Türkler ve Müslümanlarla birlikte Ermeniler de salgın hastalıklardan dolayı büyük sıkıntılar çekmişlerdir. Özellikle göç yollarında ve Halep’e göç ettirilen Ermenilerden çok sayıda ölenler olmuştur. Devlet hastalıklardan ölümleri önlemek için bütün imkânlarını seferber ettiyse de çok başarılı olamamıştır. Ayrıca, hastalıklardan sadece cephede bulunan asker ve sivil halk değil diğer devletlerin temsilcileri arasından da hayatlarını kaybedenlerin olduğu görülmektedir.Item Selanik Vilayeti Almanya ve Fransa Konsoloslarının öldürülmesi olayı (6 Mayıs 1876)(2013) Muzaffer TEPEKAYA6 Mayıs 1876 tarihinde Osmanlı Devleti’nin Selanik Vilayeti Almanya ve Fransa Konsoloslarının öldürülmesi olayı, Alman, İngiliz ve Osmanlı kaynakları ışığında ele alınmıştır. Selanik'in Avrethisar kazasından bir Bulgar kızının, anlaştığı bir Müslüman genç ile evlenebilmek için İslamiyet’i seçmek istemesi üzerine Bulgarlar ve Rumların engellemesi ile karşılaştı. Çıkan tartışmalar üzerine cereyan eden olaylar sonucunda Selanik’teki Alman konsolosu Eric Abbot ile Fransız Konsolosu Jules Moulin öldürüldü. Yabancı devletlerin İstanbul'daki elçileri hadiseyi haber alır almaz Rusya elçisi İğnatiyef'in başkanlığında bir toplantı yaptılar. \"Mensup oldukları devletlere hadiseyi yazıp, donanma istemeye, karaya asker çıkarıp Selanik ve havalisini işgal ettirmeye\" karar verdiler. Derhal muhtelif devletlerin gemileri de, Selanik limanına geldiler. Bunun üzerine hemen harekete geçen Babıali, Selanik Valsi Refet Paşa’yı görevden aldı. Hadisede ismi geçen 54 kişi tutuklandı, elebaşları addedilen 6 kişi derhal idam edildi ve maktul konsolosların mensup oldukları devletlere teessür ve taziyelerle birlikte toplam 900.000 Frank konsolosların ailelerine tazminat ödendi. Böylece, Osmanlı Devleti’nin Selanik Vilayeti Almanya ve Fransa Konsoloslarının öldürülmesi olayı, Avrupa Devletleri’nin Selanik’e asker çıkarmasına gerek kalmadan çözüldü. Bu olayı, Bulgarlar ve Rumlar çıkarttıkları halde onlara hiç dokunulmadı. Almanya ve Fransa konsoloslarının feci ölümlerine sebebiyet verenler cezasız kaldı. Olay bütün elçi ve konsoloslar ile yabancı tüccarları korkuya, dolayısıyla devletleri Osmanlı Devleti aleyhine sevk etti.Item 1912 Osmanlı Meclisi Mebusan Seçimlerinde Saruhan (Manisa) Sancağı İttihat ve Terakki Fırkası adayı Yusuf Rıza Bey ve seçim beyannamesi(2013) Muzaffer TEPEKAYAII.Meşrutiyet’in ikinci dönem seçimi, ülke çapında 1912 yılı Ocak-Mart aylarında yapılmış ve Osmanlı demokrasi tarihine ilk erken genel seçimler olarak geçmiştir. Bu seçimlere iki fırka, İttihat ve Terakki Fırkası ile Hürriyet ve İtilaf Fırkası katılmıştır. İttihat ve Terakki Fırkası, seçimlerde büyük bir siyasal tahammülsüzlük göstermiş ve seçmenlere baskı uygulamıştır. Bu nedenle 1912 seçimleri “Sopalı Seçim” olarak adlandırılmıştır. Bu çerçevede Saruhan (Manisa) Sancağı’nda 1912 seçimlerinde İttihat ve Terakki Fırkası’ndan mebus adayı olan Yusuf Rıza Bey, genelde yaşanan siyasal kavga ve tartışmaların dışında kalan bir seçim beyannamesi** hazırlamıştır. Beyannamesinde aday olma sebeplerini, özgeçmişini ve yapacaklarını anlatmıştır.1912 yılında bir kişinin kendi iradesi ile mebus adayı olması ve propaganda yürütmesi Türk demokrasi tarihi açısından oldukça önemli bir gelişmedir. Bununla birlikte Yusuf Rıza Bey’in Saruhan Sancağı’ndan olmaması, seçim kazanamamasında etkili olduğu düşünülürse, bu da demokrasi tarihi açısından ders çıkarılacak bir uygulamadır. Sonuç itibariyle Yusuf Rıza Bey’in seçim beyannamesi ve propagandaları, Türk demokrasi tarihi için neredeyse bugün dahi kullanılabilecek olan bir ön model özelliği taşıdığı söylenebilir.