Repository logo
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
Repository logoRepository logo
  • Communities & Collections
  • All Contents
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Ramazan Ekinci"

Now showing 1 - 8 of 8
Results Per Page
Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    16. Asırda yazılmış Mensur bir nasihatnâme: Abdülkerim Bin Mehmed’in Nesâyihü’l-Ebrâr’ı
    (2012) Ramazan Ekinci
    İnsanları iyiye, doğruya ve güzele yöneltmek; topluma faydalı, ahlâklı bireyler yetismesini sağlamak maksadıyla kaleme alınan eserlere nasihat-nâme, pend-nâme, öğüt-nâme vb. adlar verilir. Ahlâkî-didaktik nitelikteki bu eserlerin manzum ve mensur örnekleri mevcuttur. Mensur nasihat-nâmelerden biri de tefsir, hukuk, akaid, dil ve edebiyat alanında birçok eser yazan, fetvalarıyla ve uzun süre seyhülislâmlık makamında bulunmasıyla meshur olan Seyhülislâm Ebüssuûd Efendi’nin torunu Abdülkerim bin Mehmed tarafından kaleme alınan Nesâyihü’l-ebrâr adlı eserdir. Bu makalede, yurtiçi ve yurtdısındaki kütüphanelerde ondan fazla nüshası bulunan Nesâyihü’l-ebrâr tanıtılacak; ulasabildiğimiz kaynaklar doğrultusunda eserin müellifi Abdülkerim bin Mehmed’in hayatı üzerinde durulacak ve söz konusu nasihat-nâmenin dört nüshası esas alınarak tenkitli metni verilecektir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    OSMANLI KÜLTÜR MERKEZLERİNDEN VARDAR YENİCESİ VE TEZKİRELERE GÖRE VARDAR YENİCESİ ŞAİRLERİ
    (2012) Ramazan Ekinci
    Osmanlı kültür tarihinde, Balkan coğrafyasındaki Üsküp, Filibe,Manastır, Prizren, Selânik, Belgrad, Vardar Yenicesi gibi şehirlerinönemi çok büyüktür. XIV. asır sonlarına doğru Osmanlı hâkimiyetinegirmeye başlayan bu şehirlere, Anadolu’dan getirilen Türkmenleryerleştirilmiş ve böylece Balkanlar’ın Türkleşmesi hedeflenmiştir. Çoğuakıncı beyi olan bu şehirlerin yöneticileri, imâr ve iskân faaliyetlerinehız vermiş, buralara câmi, han, hamam, imârethane vb. sosyalkurumların yanı sıra mektep, medrese, külliye gibi kültürel kurumlarinşa etmişlerdir. Bu merkezlerde yetişen âlim, şair, nâsir vemutasavvıflar klâsik Türk edebiyatı ve kültürünün en kıymetli simâlarıarasında yer almaktadır.Çalışmamızın esasını teşkil eden şehir, bugün Yunanistansınırları içinde kalan; Usûlî, Hayâlî ve Hayretî gibi klâsik Türk şiirininönemli şairlerinin yetiştiği Vardar Yenicesi’dir. Bu yazıda, VardarYenicesi’nin Osmanlı hâkimiyetine geçtiği XIV. asırdan, şehrin eldençıktığı Balkan Savaşları’na kadarki zaman zarfında yetiştirdiği şairlerele alınacaktır. Anadolu sahasında yazılmış ilk tezkireler olan Sehî veGarîbî tezkirelerinden başlanılarak, XX. asır biyografik kaynaklarındanOsmanlı Müellifleri ve Tuhfe-i Nâilî’ye kadar yirmi bir farklı eser taranmışve Vardar Yenicesi’nden olduğu bildirilen yirmi bir şair tespit edilmiştir.Tezkirelerden hareketle ‘Abdülganî-i Vardârî, ‘Aşkî, Âgehî, Beyâzî,Derûnî, Garîbî, Günâhî, Hâfız Mahmûd Efendi, Hayâlî, Hayretî,Mehmed, Râzî Mahmûd, Râzî Yûsuf, Rûhî, Selmân / İlâhî, Sıdkî, Sırrî,Şânî, Tâbî, Usûlî ve Yûsuf Sîneçâk hakkında bilgi verilecektir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    FEHÎM-İ KADÎM'İN LATÎFELERİ: TERCÜME-İ LETÂYİF-İ KİBÂR-I KÜMMELÎN
    (2013) Ramazan Ekinci
    XVII. yüzyıl Türk Edebiyatının mühim şairleri arasında gösterilen ve genç yaşta vefat eden Fehîm-i Kadîm (ö. 1647) diğer eserlerinden ziyade divanıyla meşhurdur. Bunda gerek üslûp sahibi bir şair olması gerekse Sebk-i Hindî tarzının edebiyatımızdaki ilk temsilcileri arasında yer alması etkilidir. Ayrıca şairin divanındaki edebî zevk ve hissiyât diğer eserleriyle mukayese edilemeyecek kadar yoğundur. Genellikle kaynaklarda Fehîm'in divanından bahsedilir ve diğer eserleri hakkındaki mütalâalara, birkaç kaynak istisna edilirse, sıkça rastlanmaz. Bazı edebiyat tarihi araştırmacılarına göre Fehîm, çocuk denilebilecek yaşta olmasına rağmen bir divan tertip etmiş, farklı türlerde eserler kaleme almıştır. Şairin divanı dışında, müstehcen ibârelerle dolu bir Şehrengîz'i; yedi yüz civarında kelâm-ı kibâr, darb-ı mesel ve deyimden müteşekkil Durûb-ı Emsâl-i Türkî adlı atasözleri mecmuası; Arap, Arnavut, Ermeni, Rum, Yahudi, Tatar, Acem, Kürt, Türk ve kendi ağzından konuşmaların yer aldığı Bahr-i Tavil'i; bazı din büyüklerine (Hz. Peygamber, Hz. Ali vb.), tarihî şahsiyetlere (Harun Reşid, Behlûl-i Dânâ, Câhız, Cûhâ vb.) ve bir kısmı da meçhûl kimselere ait latife ve Nasreddin Hoca'ya ait bazı fıkraların yer aldığı Tercüme-i Letâyif-i Kibâr-ı Kümmelîn adlı letâyifnâmesi vardır. Tercüme-i Letâyif-i Kibâr-ı Kümmelîn'de sebeb-i telif kısmının da bulunduğu bir mukaddime, yetmiş iki latîfe ve Nasreddin Hoca'ya ait on üç fıkra bulunmaktadır. Eserdeki latife ve fıkraların bir kısmı müstehcen niteliktedir. Bu yazıda söz konusu letâyifnâme incelenerek metnin ayrıntılı değerlendirilmesi yapılacak ve latîfelerden örnekler sunulacaktır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    DEDE ÖMER RÛŞENÎ'NİN BİR NA'TININ YANKILARI
    (2013) Ramazan Ekinci
    Klâsik Türk edebiyatı tarihinde bazı şiirler vardır ki tesirleri asırlar boyu sürmüştür. Hem yazıldıkları dönemin edebiyat meclislerinde münevver kimseler tarafından beğeniyle okunmuş, hem toplumdaki şiir meraklılarınca elden ele dolaştırılarak mecmualara kaydedilmiş, hem de mûsikîşinaslar tarafından bestelenerek mûsikî fasıllarında icrâ edilmiştir. Farklı muhit ve zamanlarda muhtelif şairlerce bu tür şiirlere nazireler yazılmış, tahmis ve tesdisler kaleme alınmıştır. Bu türdeki şiirlerden birisi de XV. asır mutasavvıf şairlerinden Dede Ömer Rûşenî'nin Çün doğup tutdu cihân yüzünü hüsnün güneşi1412 Kim ola sevmeye bu vech ile sen mâhveşi matlalı gazel nazım şekliyle yazılmış na'tıdır. Bu şiir, yazıldığı XV. asırdan XX. yüzyıla kadar on sekiz farklı şair tarafından tahmis ve tesdis edilmiş, birçok makamda da bestelenmiştir. XVIII. asır biyografi yazarlarından H. Hüseyin Ayvansarâyî, Vefeyât-ı Ayvansarâyî adlı tezkire niteliğindeki kitabında, bu na'tın çok beğenildiğini bildirerek esere yapılan tahmislerden on dördünü bir araya getirdiğini söyler. Elimizde, bu küçük mecmuanın müstakil nüshası bulunmamakla birlikte, Vefeyât-ı Ayvansarâyî'nin bir yazmasının sonunda (Uşşâkî Tekkesi 365) Rûşenî'nin na'tına yazılmış birisi tesdis, on altısı tahmis olan on yedi şiir kayıtlıdır. Bu eser, muhtemelen Ayvansarâyî'nin bir araya getirdiğini söylediği derlemenin genişletilmiş hâlidir. Ayrıca bu derlemeden haberdâr olan Hüseyin Vassâf da mahut na'ta bir tahmis yazmıştır. Bu yazıda, öncelikle Rûşenî'nin söz konusu na'tı incelenerek Ayvansarâyî'nin bahsettiği derleme üzerinde durulacaktır. Ardından bu şiiri tahmis eden Nâlî, İzzî, Vahîd, Nazîm, Nahîfî, Fennî, Mü'minzâde Hasîb, Mehmed Râsim, Hâkim, Müstakimzâde, Salâhî, Kânî, İbrahim Necâtî, Hassân Ahmed, Sıdkî, Hâlikî, Hüseyin Vassâf ve tesdis eden Zamîrî'nin kısa biyografilerinin yanı sıra, bahis konusu tahmislerin ve tesdisin transkripsiyonlu metni verilecektir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Hâkim Mehmed efendi'nin divanında yer almayan şiirleri
    (2013) Ramazan Ekinci
    Klâsik Türk edebiyatında şairler, hayatlarının muhtelif zamanlarında yazdıkları şiirleri belli ölçüler dairesinde bir araya getirerek divanlarını hazırlamışlardır. Divanlarını tamamladıktan sonra da şiir yazmaya devam eden şairlerin son şiirleri, divanlarının eski nüshalarında yer almamıştır. Genellikle bu şiirler, şiir meraklılarınca mecmualara kaydedilmiş yahut şair, şairin dostları veya müstensihler tarafından divanın yeni nüshalarına ilave edilmiştir. Özellikle son dönemlerde mecmualar üzerine yapılan çalışmaların artmasıyla birçok şairin divanında yer almayan şiirleri tespit edilerek yayımlanmıştır. Böylelikle klâsik Türk edebiyatı şairlerinin bütün şiirlerinin yer aldığı divanların tertip edilmesine zemin hazırlanmaktadır. Bu makalenin konusunu da XVIII. asrın hattat ve vak anüvis şairlerinden Hâkim Mehmed Efendinin divanında yer almayan şiirleri oluşturmaktadır. Çalışmada Hâkimin hayatı ve eserleri üzerinde durulduktan sonra söz konusu şiirlerin transkripsiyonlu metinleri verilecektir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    TÜrk hiciv edebiyatının sıradışı bir şairi: Küfrî - İ bahâyî ve eserlerinden örnekler
    (2014) Ramazan Ekinci
    İlk örneklerini XI. asırda vermeye başlayan klasik Türk edebiyatındaaşk, sevinç, özlem, heyecan vb. duyguların sevkiyle yazılmış lirikşiirler; edebiyatın ahlâkî yönünü vurgulayan hikemî eserler; Hz.Peygamber, bazı din ve devlet büyüklerine duyulan muhabbetinsonucu kaleme alınan övgü dolu manzum ve mensur metinler önemlibir yekûn teşkil eder. İnsanın hislerine hitap eden, beğeni ve takdiriniamaçlayan bu edebî mahsullerin gölgesinde kalmış olsa da ihmaledilmemesi gereken bir de hiciv edebiyatımız vardır. Gerek sosyal ve siyasî hadiselerin tesiri gerek şahsî husumetlerinetkisiyle vücuda getirilen hiciv numunelerine ilk olarak XIV. ve XV.asırlarda kaleme alınan eğitici eserlerde rastlanmaktadır. ÖzellikleXVI. asırdan itibaren hiciv edebiyatı ürünleri ve temsilcilerindemühim bir artış görülmektedir. XVII. yüzyıl ise Türk hicivedebiyatının en renkli simalarının yaşadığı bir dönem olarak kabuledilmektedir. Başta hem kaside hem de hiciv alanında edebiyattarihimizin en meşhur şairlerinden Nefʻ î olmak üzere Kaf-zâde Fâizî,Ganî-zâde Nâdirî, Veysî, Nevʻ î-zâde Atâyî, Mantıkî, Riyâzî, Fehîm,Bahâyî, Tarzî, Tıflî bu asrın hiciv ve hezel sahasında şiirler kalemealmış şahsiyetleridir. Bunlar içinde Küfrî-i Bahâyînin ayrı bir yerivardır. Bahâyî, Dîvân ının hemen hemen tamamını hiciv, hezel veküfür ihtiva eden manzumelere ayırmıştır. Ayrıca şair bununla dayetinmemiş, mesleği olan müneccimlik gereği hazırladığı Takvîmül-Kavîm ( Ahkâm-ı Külliye) adlı mensur eserini de hiciv ve tehziletahsis etmiştir. Bu çalışmada, başta şairin hayatı üzerinde durulacak,eserlerinin nüshaları ve muhtevası incelenerek Takvîmül-Kavîm veDîvân-ı Hezeliyyâttan örnekler sunulacaktır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    H İLMÎ AND HIS MASNAVI CALLED CİDÂL- İ ŞÂH ESʻAD BÂ- VEZÎR
    (2015) Ramazan Ekinci
    There are many Turkish manuscripts in the manuscript libraries in abroad.Although the catalogues of these works taken out of the country at differenttimes were written long time ago, the deficiency and mistakes in thecatalogues prevent many manuscript come to light. Its sole copy in thisstudying is registered in numbered Ms. Or. Oct. 3681 in Germany NationalLibrary, masnavi named Cidâl- i Şâh Esʻad bâ- Vezîr, the name of which isinformed as Bahs u Cedel in the catalogues and is said that it belongs apoet nicknamed Hilmi, will be dealt. It will be discussed about which Hilmiwas the author of the text and will be tried to determine by starting from theclues. In this mesnevi having value in terms of art history, there are 6miniatures made appropriately to the context. In the work having uniqueidentification concerning the subject, intertwined two stories are told. In theframe story, the discussions king of the Buhara Şah Esʻad and his vizier in acouncil about whether there was a carefree/lighthearted human in theworld, and their journey in order to find lighhearted human at the end oftheir discussions; in the original story, the experiences of Şah Bȋ- gam whomthey met with during this journey are told. After assessing in terms of theshape and content of the work in this studying, transcribed text will beincluded
  • No Thumbnail Available
    Item
    SEVGİLİYE VE DOST(LAR)A MEKTUPLAR: MÜNŞEÂT-I NAHîFî
    (2015) Ramazan Ekinci
    Nahîfî mahlaslı şairlerin en meşhuru olan ve edebiyat tarihimizdeMesnevi Mütercimi unvanıyla bilinen Mehmed Süleyman Nahîfî (?-1738), bir asra yaklaşan uzun bir ömür sürmüş; bu süre içerisinde çeşitli devlet görevlerinde (yeniçerilik, sefir kâtipliği, şıkk-ı sânî defterdarlığı vb.) bulunmanın yanı sıra, hem nazım hem de nesir alanında birçok eser kaleme almıştır. Hayatı, sanatı ve eserleriyle alâkalı birçok makale yazılan, tez hazırlanan Nahîfînin mensur telifatından Münşeât, bugüne kadar pek bilinmeyen ve üzerinde fazla bir çalışma yapılmayan mektuplardan meydana gelmektedir. Farklı zamanlarda yazılmış sekiz mektuptan oluşan Münşeâttaki beş mektup, şairin sevdiğine yazdığı âşıkâne söyleyiş ve edebî ifadelerle yüklü samimi hislerini yansıtmaktadır. Geriye kalan üç mektuptan ikisini bir dostuna veya dostlarına yazdığı, diğerini ise hüner gösterme maksadıyla kaleme aldığı düşünülmektedir. Münşeâtta yer alan şiirlerin (1i Farsça olan 18 müfred, 17 beyitlik bir kıta, tamamlanmamış 4 gazel, biri Hamamnâme olan 2 gazel) hiçbirinin şairin Dîvânında yer almaması, eserin kıymetini daha da artırmaktadır. Bu makalede Nahîfînin Münşeâtı incelenecek; metnin nüsha(ları) ve muhtevası hakkında ayrıntılı bilgi verilecektir. Çalışmanın sonunda şairin hayatı ve edebî şahsiyetine yönelik bazı yeni bilgilerin bulunduğu Münşeâtın transkripsiyonlu metni verilecektir.

Manisa Celal Bayar University copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Cookie settings
  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback