Browsing by Author "Talat ECEMİŞ"
Now showing 1 - 10 of 10
Results Per Page
Sort Options
Item Hemodiyaliz hastalarında Staphylococcus aureus burun taşıyıcılığı ve suşların antibiyotik direnci(2005) Seyhun KÜRŞAT; Beril ÖZBAKKALOĞLU; Talat ECEMİŞ; Süheyla SÜRÜCÜOĞLU; Semra KURUTEPEStaphylococcus aureus infeksiyonları hemodiyaliz hastalarında en önemli morbidite ve mortalite nedenlerinden biri olmayı sürdürmektedir. Bu çalışmada Manisa bölgesinde hemodiyalize giren 94 hemodiyaliz hastasında ve 50 kontrolde S.aureus burun taşıyıcılığı ve izole edilen suşlarda metisilin direncinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Hemodiyaliz hastalarının 31 (% 33)'inde S.aureus burun taşıyıcılığı saptanırken kontrol grubunun 8 (% 16)'inde saptanmıştır (p<0.05). MRSA taşıyıcılığı hemodiyaliz hastalarının 10 (% ll)'unda saptanırken kontrol grubunun yalnızca 1 (% 2) 'inde saptanmış, ancak bu fark, muhtemelen suş sayılarının küçüklüğü nedeniyle, istatistik olarak anlamsız bulunmuştur (p>0.05).Item Manisa bölgesinde pirazinamid-monorezistan Mycobacterium tuberculosis(2008) Süheyla SÜRÜCÜOĞLU; Talat ECEMİŞ; NURİ ÖZTÜRKPirazinamid (PZA), tüberkülozun tedavisinde kullanılan primer ilaçlardan biridir. Mycobacterium tu-berculosis'in PZA direncini belirlemede BACTEC 460TB yöntemi referans yöntem olarak kabul edilmektedir. Bu yöntemin klasik duyarlılık yöntemlerine göre daha pahalı olması nedeniyle, PZA'nın duyarlılık testi yapılacak primer ilaçlar paneline alınıp alınmamasına, her toplum kendi koşullarına göre karar vermelidir. Bu kararda göz önünde bulundurulması gereken en önemli faktör, toplumdaki PZA direnç oranı, özellikle de PZA monorezistans oranıdır. Bu çalışmada bölgemizde izole edilen M.tuberculosis kompleks (MTBC) klinik izolatlarında PZA monorezistansı oranının belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, Manisa bölgesinden izole edilen, rifampisin, etambutol, izoniazid ve streptomisine duyarlı 109 MTBC suşunun PZA'ya karşı duyarlılıkları BACTEC 460TB (Becton Dickinson, MD) test yöntemiyle belirlenmiştir. Çalışma sonucunda, PZA dışındaki tüm primer ilaçlara duyarlı olan 109 MTBC izolatının 2 (%1.8)'sinde PZA'ya direnç saptanmıştır. Pirazinamid-monorezistan izolatlardan birinin M.bovis diğerinin ise M.tuberculosis olduğu moleküler yöntemle (Genotype MTBC, Hain Lifescience, Germany) belirlenmiştir. Sonuç olarak, bölgemizde PZA monorezistansının düşük düzeyde olması nedeniyle, PZA'nın primer duyarlılık test paneline eklenmesine gerek olmadığı düşünülmüştür.Item Seroprevalance of Chlamydophila pneumoniae in patients with Alzheimer's disease and vascular dementia(2010) Hatice MAVİOĞLU; Melek KARAÇAM; Talat ECEMİŞ; Tamer ŞANLIDAĞ; Nuri ÖZKÜTÜK; Sinem AKÇALISon yıllarda, bir hücre içi patojeni olan ve kronik enfeksiyon yapabilen Chlamydophila pneumoniae'nın bazı demans türlerinde etkili olabileceği ileri sürülmüş, bunu doğrulayan yada çürüten çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmanın amacı C. pneumoniae enfeksiyonu ile Alzheimer ve vasküler demans hastalıkları arasında bir ilişki olup olmadığını serolojik olarak incelemektir. 54 Alzheimer, 29 vasküler demanslı hastada ve 50 kontrolde C. pneumoniae IgG ve IgA antikorlarını araştırdık ve sonuçları istatistiksel olarak karşılaştırdık. C. pneumoniae IgG, Alzheimer'lı hastaların 25'inde (%49.2), vasküler demanslı hastaların 15'inde (%51.8) ve kontrollerin 22'sinde (%44) bulunurken, IgA için sırasıyla 6 (%11.1), 2 (%6.9) ve 3 (%6) pozitiflik tespit edildi. Bu çalışmada, Alzheimer ve vasküler demansla C. pneumoniae arasındaki anlamlı bir ilişki için serolojik bir kanıt bulunmadı.Item Hastanede yatan hastaların alt solunum yolu örneklerinden izole edilen Gram-negatif bakterilerde antimikrobiyal direnç(2011) Hörü GAZi; Nuray GÜRSEV; Süheyla SÜRÜCÜOĞLU; Semra KURUTEPE; Talat ECEMİŞAmaç: Bu çalışmada, hastanemizde yatarak tedavi gören hastaların alt solunum yolu örneklerinden izole edilen Gram-negatif bakterilerin cinslere göre dağılımı ve antibiyotik direnç oranlarının belirlenerek, ampirik antibiyotik tedavisinin yönlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntemler: Ocak 2008-Aralık 2010 tarihleri arasında Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Bakteriyoloji Laboratuvarına gönderilen alt solunum yolu örnekleri retrospektif olarak incelenmiştir. Bulgular: Yatarak tedavi gören hastalara ait örneklerden 853 Gram-negatif bakteri izole edilmiştir. A. baumannii suşlarında karbapenem (%85) ve çoğul ilaç direnci oranları (%47), P. aeruginosa için saptanan oranlardan daha yüksek bulunmuştur (%30 ve %19.2). Enterobacteriaceae ailesine ait bakterilerde en yüksek direnç oranları siprofloksasine ve trimetoprim/sülfametoksazole karşı saptanırken, karbapenem direncine rastlanmamıştır. Sonuçlar: Duyarlılık test sonuçlarına dayanarak etkin tedavi protokollerinin uygulanmasının dirençli bakterilerin neden olduğu nozokomiyal alt solunum infeksiyonlarının önlenmesinde yararlı olacağı düşünülmüştür.Item Riskli hastalarda metisiline dirençli Staphylococcus aureus taşıyıcılığının belirlenmesinde hızlı tanı testlerinin değerlendirilmesi(2011) Melek SAKARYA; Talat ECEMİŞ; Süheyla SÜRÜCÜOĞLU; Hörü GAZi; Semra KURUTEPEMetisilin dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de mortalitesi yüksek hastane kökenli enfeksiyonlara yol açan bir bakteridir. Hastanelerde MRSA kaynağı sıklıkla MRSA ile kolonize veya enfekte hastalar ve MRSA taşıyıcısı sağlık çalışanlarıdır. Günümüzde MRSA taraması amacı ile kullanılan klasik kültür yöntemlerinin geç sonuç vermesi nedeniyle, taşıyıcıların saptanmasında hızlı ve güvenilir tanı yöntemlerine giderek daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Bu araştırmada riskli hastalarda MRSA taşıyıcılığının belirlenmesinde CHROMagar’ın ve moleküler yöntemlerden GeneOhm MRSA gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonunun (PZR) kullanılabilirliği değerlendirilmiştir. Yöntem: Celal Bayar Üniversitesi Hastanesi Yoğun Bakım Üniteleri’nde tedavi edilmekte olan ve MRSA enfeksiyonu için risk taşıyan 131 hasta ve bu hastalar ile temas eden 46 sağlık personeli olmak üzere toplam 177 kişiden burun sürüntüsü örneği alınmıştır. Kültür yöntemi olarak koyun kanlı agara ve CHROMagar’a doğrudan ekim yöntemi ve triptik soy broth’da zenginleştirme yapıldıktan sonra CHROMagar’a aktarma ekimi kullanılmıştır. PZR yöntemi üretici firmanın önerilerine uygun olarak Smart Cycler II hızlı DNA amplifikasyon sistemi ile çalışılmıştır.Item Chlamydia trachomatis tanısında kullanılan hücre kültürü, hibridizasyon ve direkt flöresan antikor testlerinin karşılaştırılması(2011) Seda VATANSEVER; Beril ÖZBAKKALOĞLU; Candan Cicek; Talat ECEMİŞ; Sermet Sağol; Elçin AKDUMANAMAÇ: Bu çalışmanın amacı genital Chlamydia trachomatis enfeksiyonlarının tanısında hibridizasyon ve direkt flöresan antikor testlerinin güvenilirliğini araştırmaktır. YÖNTEMLER: Yüz infertil kadından alınan servikal sürüntü örneği hibridizasyon, direkt flöresan antikor testi ve standart tanı yöntemi olan hücre kültür yöntemi ile incelenerek testlerin duyarlılık, özgüllük, pozitif ve negatif prediktif değerleri karşılaştırılmıştır. BULGULAR: Örneklerin 11’inde hücre kültürü ile C. trachomatis saptanmıştır. Direkt flöresan antikor testi ile yedi, hibridizasyon testi ile 19 örnek pozitif bulunmuştur. Direkt flöresan antikor ve hibridizasyon testleri için duyarlılık sırasıyla %54,5, %81,8; özgüllük %98,9, %88,8; pozitif prediktif değer %85,7, %47,4; negatif prediktif değer %94,6, %97,5 olarak hesaplanmıştır. SONUÇ: Sonuç olarak C. trachomatis tanısında tek bir yöntemin yeterli duyarlılık ve özgüllüğe sahip olmadığı, alınan sonuçların ikinci bir yöntem ile doğrulanması gerektiği ve hibridizasyon yönteminin diğer yöntemlere oranla hızlı ve etkin olduğu sonucuna varılmıştır.Item Manisa bölgesinde otomikoz etkenleri, 1995-2011(2012) Kenan Değerli; Talat ECEMİŞ; KIVANC GUNHAN; Tolga BAŞKESEN; ELÇİN KAL ÇAKMAKLIOĞULLARIOtomikozlar, mantarların dış kulak yolunda oluşturduğu enfeksiyonlar olup, tüm dünyada, özellikle de tropik ve subtropik bölgelerde yaygın olarak görülmektedir. Ancak ülkemizde otomikozun etyolojik etkenleriyle ilgili epidemiyolojik veriler sınırlıdır. Bu retrospektif çalışmada, Manisa ve çevresindeki otomikoz etkenlerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya, Şubat 1995-Temmuz 2011 tarihleri arasında Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde klinik olarak otomikoz ön tanısı konulan 2279 olgu [1465’i erkek, 813’ü kadın; yaş aralığı 1-87 (ortalama: 41.7) yıl] dahil edilmiştir. Hastalardan alınan dış kulak yolu sürüntü örnekleri rutin mikolojik yöntemlerle değerlendirilmiş; izole edilen mantarların tanımlanması konvansiyonel yöntemlerle ve ayrıca mayalar için API 20C AUX (bio-Mérieux, Fransa) sistemiyle yapılmıştır. Çalışmamızda örneklerin %28 (638/2279)’inin direkt mikroskobik inceleme sonuçları pozitif bulunmuş, %24 (544/2279)’ünden de mantar izolasyonu yapılmıştır. İzolatların %66 (359/544)’sı küf, %34 (185/544)’ü ise maya türü mantar olarak tanımlanmıştır. Tanımlanan küf türlerinin sıklık sırasına göre dağılımı; Aspergillus niger (180), Aspergillus fumigatus (95), Aspergillus terreus (32), Aspergillus flavus (23), Aspergillus spp. (14), Penicillium spp. (13), Trichophyton spp. (T.rubrum 1, T.mentagrophytes 1); maya türlerinin ise dağılımı Candida tropicalis (97), Candida albicans (39), Candida parapsilosis (21), Candida glabrata (19), Candida kefyr (4), Candida guilliermondii (2), Candida krusei (1), Geotrichum candidum (1) ve Trichosporon capitatum (1) olarak belirlenmiştir. Küf mantarlarının %96 (344/359)’sının Aspergillus spp., maya mantarlarının ise %99 (183/185)’unun Candida spp. olduğu dikkati çekmiştir. Çalışmamızın sonuçları, bölgemizde otomikoz etkenleri arasında ilk sırada dermatofit dışı küfler olan Aspergillus türlerinin yer aldığını, bunları sırasıyla Candida türlerinin ve daha az sıklıkta da dermatofitlerin izlediğini göstermiştir. Bu verilerin, ülkemiz epidemiyolojik verilerine katkıda bulunacağı ve ayrıca tedavi için antifungal ilaç seçiminde yol gösterici olacağı düşünülmüştür.Item Üst solunum yolu infeksiyonlu çocuklarda viral etkenlerin multipleks PCR ile araştırılması(2012) Sinem AKÇALI; Hasan Yüksel; Özge YILMAZ; Tamer ŞANLIDAĞ; Talat ECEMİŞAmaç: Bu çalışmada, akut üst solunum yolu semptomlu çocuklarda test edilmiş “viral solunum paneli” sonuçlarını değerlendirdik. Yöntemler: Toplam 160 semptomlu çocuğun nazofaringeal sürüntü örneklerinin multipleks PCR ile test edilmiş sonuçları incelendi. Bulgular: Hastaların 55 (%34.4)’i pozitifti. Beş hastada (%3.1) çift etken, bir hastada (%0.6) ise üç etken bulundu. En sık olarak insan rinovirüs 14 hastada (%25.4) tespit edildi. Sonuç: Etken viruslarının sıklığının ortaya konulduğu çalışmada, çok sayıda virusu aynı anda ve kısa sürede tespit edebilen multipleks PCR’ın güvenilir bir test olduğu sonucuna varıldı.Item Toplum kökenli Pnömonisi olan erişkin hastalarda konvansiyonel ve multipleks PCR yöntemleriyle bakteriyel etiyolojinin araştırılması(2012) Serir ÖZKAN AKTOĞU; Can Bicmen; Talat ECEMİŞ; Süheyla SÜRÜCÜOĞLU; Semra KURUTEPE; PINAR ÇELİK; Aylin ÖZGEN ALPAYDINToplum kökenli pnömoni (TKP), hayatı tehdit eden ciddi bir hastalık olup, gelişmiş tanı yöntemlerine rağmen olguların %50sinden fazlasında etiyolojik etken saptanamamaktadır. Etiyolojinin belirlenmesinde en sık kullanılan tanı yöntemleri kültür ve serolojik testlerdir. TKP olgularında erken ve doğru teda- vinin mortaliteyi azaltması nedeniyle hızlı ve güvenilir tanı yöntemlerine ihtiyaç vardır. Bu çalışmada, TKPli erişkin hastalarda konvansiyonel yöntemler ve multipleks polimeraz zincir reaksiyonu/reverse line blot hibridizasyon (M-PCR/RLBH) yöntemiyle bakteriyel etiyolojinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya, Kasım 2008-Kasım 2010 tarihleri arasında hastanemize başvuran ve klinik olarak TKP tanısı alan 128 olgu (94ü erkek; yaş aralığı: 19-81 yıl, ortalama yaş: 58 yıl) dahil edilmiştir. Hastalardan alınan solunum yolu örnekleri (balgam ve/veya bronkoalveoler lavaj), M-PCR/RLBH (GenID®, Autoimmun Diagnostika GmbH, Almanya) yöntemiyle Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae, Moraxella catarrhalis, Mycoplasma pneumoniae, Chlamydia pneumoniae ve Legionella pneumophilaya ait nükleik asit varlığı yönünden araştırılmıştır. Örneklerin eş zamanlı olarak, %5 koyun kanlı, çikolata, Haemophilus izolasyon, BCYE (buffered charcoal yeast extract)-selektif agar ve EMB besiyerlerinde kültürü yapılmıştır. Hastaların serum örneklerinde C.pneumoniae IgM ve IgG antikorları, mikroimmünofloresans yöntemiyle (Focus Diagnostic, ABD); L.pneumophila ve M.pneumoniaeya özgül IgM ve IgG antikorları ise indirekt immünofloresan antikor yöntemiyle (Euroimmun, Almanya) araştırılmıştır. Çalışmamızda, TKPli 128 hastanın 59 (%46.1)unda toplam 73 adet bakteriyolojik etken tanımlanmıştır. En sık saptanan mikroorganizma S.pneumoniae olmuş (n= 32, %25), bunu H.influenzae ve M.pneumoniae (n= 9, %7), gram-negatif basiller (n= 10, %7.8), M.catarrhalis (n= 6, %4.7),C.pneumoniae (n= 4, %3.2), L.pneumophila (n= 2, %1.6) ve Staphylococcus aureus (n= 1, %1.4) izlemiştir. Olguların 15 (%11.7)inde atipik etkenler saptanmış; 14 (%10.9) hastada çok etkenli karışık enfeksiyon varlığı izlenmiştir. M-PCR/RLBH yöntemiyle araştırılan mik-roorganizmalar (S.pneumoniae, H.influenzae, M.catarrhalis, C.pneumoniae, L.pneumophila ve M.pneumo-niae) olguların %41.4 (53/128) ünde saptanırken, konvansiyonel yöntemlerle bu etkenler %23.4(30/128) olguda tanımlanmış ve bu fark anlamlı bulunmuştur (p< 0.05). Sonuç olarak verilerimiz, M-PCR/RLBH yönteminin, TKP olgularında bakteriyel etiyolojinin belirlenmesinde konvansiyonel yöntemle-re katkı sağladığını göstermiş (saptama oranı %23.4ten %41.4e yükselmiştir); bölgemizde TKP olgula-rının başlangıç tedavisinin S.pneumoniae, M.pneumoniae ve H.influenzae yı kapsayacak şekilde olması gerektiğini vurgulamıştır.Item Manisa'da retrospektif onikomikoz çalışması: 2003-2010(2013) Aylin ERTMERCAN TÜREL; Talat ECEMİŞ; Hörü GAZi; Kenan Değerli; Semra KURUTEPEAmaç: Bu çalışma Manisada onikomikoz etkenlerini tespit etmek ve mikolojik tanı testlerini değerlendirmek amacıyla gerçekleştirildi. Gereç ve Yöntem: Yedi yıllık dönemde onikomikoz klinik ön tanısıyla mikoloji laboratuvarına sevk edilerek direkt mik- roskobik bakısı (DMB) ve kültürü yapılmış 3518 kişinin kayıt- ları retrospektif olarak incelendi ve istatistiksel analizi yapıl- dı. Bulgular: Toplam 940 hastanın kültüründe üreme tespit edildi. Kültür altın standart olarak kabul edilerek, DMB duyarlılığı %87.7, özgüllüğü ise %52.2 olarak bulundu. Pozi- tif ve negatif prediktif değerler sırasıyla %40.1 ve %92 he- saplandı ve her iki test arasındaki uyum ise %61.7di. Kül- türde en sık izole edilen etkenin Trichophyton rubrum oldu- ğu tespit edildi. Sonuç: Onikomikoz tanısı için sadece klinik tanı ve DMBnin yeterli olamayacağı, kültürün de gerekli olduğu sonucuna varıldı.