Repository logo
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
Repository logoRepository logo
  • Communities & Collections
  • All Contents
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Teoman Coskun"

Now showing 1 - 5 of 5
Results Per Page
Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    Granülomatöz mastit: Cerrahi tedavi-rekürrens ilişkisi
    (2006) Teoman Coskun; Ali Rıza KANDİLOĞLU; Eray KARA; cihan göktan; YILMAZ GÜLER
    Kliniğimizde granülomatöz mastit tanısı alan 5 hasta retrospektif olarak incelendi. Hastaların yaş ortalaması 36,8 (24-47) idi. Klinik olarak üç hasta, radyolojik olarak ise dört hasta malign kitle tanısı aldı. Tedavide, ilk ameliyatta üç hastaya eksizyonel biyopsi, bir hastaya abse drenajı+insizyonel biyopsi ve bir hastaya insizyonel biyopsi uygulandı. İki hastada nüks görüldü. İlk operasyonunda abse drenajı+insizyonel biyopsi yapılan bir hastada üç ay sonrasında aynı memede nüks görüldü ve ikinci operasyonda abse drenajı yapıldı. İkinci operasyondan 4 ay sonra aynı memede nüks görülen hastaya eksizyonel biyopsi uygulandı ve son 2 yıllık takibinde nüks görülmedi. İlk operasyonunda insizyonel biyopsi uygulanan hastada ise, yedi ay sonra aynı memede nüks görüldü ve eksizyonel biyopsi yapıldı. Bu operasyondan 11 ay sonra karşı memede nüks görülen hastaya malignite şüphesiyle insizyonel biyopsi uygulandı ve 3 ay sonrasında aynı memede nüks görüldü. Eksizyonel biyopsi sonrası hastanın 6 aylık takibinde nüks görülmedi.İdiyopatik granülomatöz mastitli hastaların preoperatif olarak genellikle abse ya da meme kanseri tanısı almaları nedeniyle yapılan abse drenajı ya da insizyonel biyopsi gibi sınırlı cerrahi girişimlerden sonra nüks riski yüksek görünmektedir. Bu nedenle granülomatöz mastit düşünülen yada nüks nedeniyle opere edilen hastalarda, lokal nüksü önlemek için geniş lokal eksizyon yapılmasının en uygun cerrahi yaklaşım olduğunu düşünmekteyiz.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Primary squamous cell carcinoma of the breast: A case report and immunohistochemical features for differential diagnosis
    (2010) Ali Rıza KANDİLOĞLU; cihan göktan; Peyker Temiz; Teoman Coskun; Gülin ŞİMŞEK
    Sağ memesinde hızlı büyüyen kitle yakınmasıyla başvuran 68 yaşında postmenopozal kadın hastaya tru-cut biyopsisi, lezyonun infiltratif yapısı ve immunohistokimyasal olarak c-erbB-2 (HER2/neu) ve progesteron reseptör pozitifliğine dayanarak “invaziv duktal karsinom” tanısı kondu. Hasta dört kür kemoterapiye (adriyamisin ve siklofosfamid) kısmi yanıt verdi. Kemoterapi sonrası modifiye radikal mastektomi ve aksiller lenf nodu diseksiyonu (level III) uygulandı. Makroskopik olarak üst iç ve dış kadranda 5 cm çaplı, kirli beyaz, solid, düzensiz sınırlı, merkezi kısmı nekrotik ve hemorajik tümör saptandı. Mikroskopik olarak kötü diferansiye skuamöz hücreli karsinom (SCC) niteliğindeki tümör çevresinde skuamöz metaplazili intraduktal epitelial hiperplazi ve multipl küçük SCC odakları gözlendi. Tümör, kemoterapiye bağlı regresyonu yansıtan nekrotik, hemorajik ve fibrotik alanlar içermekte idi. Deri tutulumu izlenmedi. İmmunohistokimyasal olarak tümörde CK7, CK8, CK19, HMW-CK ve E-cadherin diffüz, CEA fokal pozitifti. Östrojen ve progesteron reseptörleri ve c-erbB-2 negatifti. Materyalden ayıklanan 20 lenf nodundan beşi metastatikti. Klinik olartak skuamöz hücreli karsinomun gelişebileceği diğer organlar tarandı ve başka bir yerde herhangi bir tümör görülmedi. Operasyon sonrası oral kemoterapi (kapesitabin) alan hasta, bir yıldır sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürmektedir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Diagnostic values of mammography, ultrasonography and dynamic enhanced magnetic resonance imaging in breast lesions
    (2011) Işıl BAŞARAN; İHSAN ŞEBNEM ÖRGÜÇ; Teoman Coskun
    Amaç: Meme lezyonlarının karakterize edilmesinde konvansiyonel mamografi (MM) ve ultrasonografi (US) korelasyonu ilk tercih edilecek yaygın ve kolay uygulanabilir radyolojik inceleme yöntemleridir. Ancak seçilmiş olgularda meme lezyonlarının tanımlanmasında konvansiyonel kontrastlı manyetik rezonans görüntüleme (MRG) problem çözücü yöntem olarak kullanılmaktadır. Çalışmamızda amacımız, tek başlarına ve birlikte kullanıldıklarında her üç inceleme yöntemlerinin tanı değerlerinin araştırılmasıdır. Hastalar ve Yöntem: Kasım 2009 – Nisan 2010 tarihleri arasında Celal Bayar Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Mamografi Ünitesi’ne başvuran, 50 kadın olguya, farklı endikasyonlarla MM, US ve dinamik kontrastlı MRG uygulamaları gerçekleştirildi. Çalışmamızda değerlendirmeye 52 lezyon dahil edildi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen malign lezyonların prevalansı hesaplandı. Bulunan tüm lezyonlar “Breast Imaging Reporting and Data System” (BI-RADS) (Meme Görüntüleme Raporlama ve Veri Sistemi) sınıflamasına göre sınıflandırılıp her inceleme için duyarlılık, özgüllük, negatif prediktif değer, pozitif prediktif değerler bulundu. Ayrıca her inceleme yöntemi kendi arasında karşılaştırılıp duyarlılık ve özgüllükleri hesaplandı. Sonuç: Tüm bu bulgulara bakıldığında malign meme kitlelerinin tanısında dinamik kontrastlı MRG tüm tetkiklerden üstün bulundu. Ancak maliyet, ulaşılabilirlik, kontrast madde kullanımı, uygulama ve değerlendirme güçlüğü nedeniyle meme MRG’nin tanısal amaçlı değil de MM ve US’a ek olarak problem çözücü olarak kullanımı uygundur.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Contribution of kinetic characteristics of axillary lymph nodes to the diagnosis in breast magnetic resonance imaging
    (2012) Şebnem ÖNGÜÇ; gökhan pekindil; Işıl BAŞARA AKIN; Teoman Coskun
    Amaç: Çalışmamızda insan fetuslarında Oddi sfinkteri’nin fetal dönem boyunca morfometrik gelişiminin araştırılması amaçlandı. Materyal ve Metod: Çalışmaya, yaşları 14–40 gebelik haftası yaşı arasında değişen ve eksternal patolojisi veya anomalisi olmayan, toplam 113 adet insan fetusu (67 erkek, 46 kız) dahil edildi. Fetusların genel eksternal ölçümleri yapıldıktan sonra abdomen diseksiyonu ile duodenum, pankreas ve Oddi sfinkteri’nin lokalizasyonu belirlendi. Duodenum iç duvarında Oddi sfinkterinin yerleşim yerinden mikroskobik inceleme için histolojik doku örnekleri alındı. Işık mikroskobisinde; her bir fetusta Oddi sfinkterini oluşturan ductus koledocus ve ductus pankreatikus’tan total dış çap, lümen çapı, kanalların total duvar kalınlığı ve kanallar arası mesafe parametreleri ölçüldü. Her bir hafta ve trimester için ölçümlerin standart sapmaları hesaplandı. Bulgular: Ölçülen parametrelerden ductus koledocus duvar kalınlığı hariç diğer parametreler ile gestasyonel yaş arasında anlamlı korelasyon ilişkisi vardı (p<0.001). Koledok duvar kalınlığı fetal dönemin ilk yarısında artarken, ikinci yarısında koledok lümeninin genişlemesinden dolayı miada doğru giderek azalıyordu. Cinsler arasında parametreler yönünden fark bulunamadı (p>0.05). Sonuç: Çalışmamızda elde edilen verilerin, fetal dönemde, intrauterin olgularda Oddi sfinkter bölgesinin gelişiminin değerlendirilmesine katkıda bulunacağını düşünmekteyiz.
  • No Thumbnail Available
    Item
    The role of dıffusıon weıghted ımagıng ın the assessment of axıllary lymph nodes
    (2013) Şebnem ÖRGÜÇ; Teoman Coskun; Işıl BAŞARA AKIN
    Amaç: Pek çok çalışma difüzyon ağırlıklı görüntülemenin (DAG) malign meme lezyonlarının benign lezyonlardan ayırmada güçlü yöntem olduğunu göster- miştir. Bu kullanıma ek olarak, primer tümörle benzer doku karakteristiğine sahip olduğundan DAG, aksiller lenf nodlarının değerlendiriminde de kullanı- labilir. Yöntem ve Gereçler: Yüz on kadın hasta ve 214 meme dokusunda, kontrastlı dinamik manyetik rezonans görüntüleme ve DAG uyguladık. Yüz yetmiş yedi aksillada, 187 lenf nodunda (142 benign ve 45 malign) Apparent diffusion co- efficient (ADC) değerleri ölçüldü. Malign lenf nodu tanısı histopatolojik olarak, benign lenf nodu tanısı klinik ve görüntüleme bulguları ile konuldu. Bulgular: Ortalama ADC değerleri, malign lenf nodları için 1.00x10-3 mm2/s, benign lenf nodları için 1.39x10-3 mm2/s’dir. Malign lenf nodlarında ADC de- ğerleri benign olanlardan belirgin düşüktür (p=0.001). Cut-off ADC değeri 1.22 x10-3 mm2/s Kabul edildiğinde, sensitivite %75.6 ve spesifisite %71.1 olarak hesaplandı. Sonuç: Ön bulgularımıza göre, preoperatif dönemde malign ve benign aksiller lenf nodlarının ayrımında ADC ölçümlerinin kullanışlı olabileceğini önermek- tedir. Geniş serilerle yapılan ileri çalışmalar DAG’deki sonuçlara güveni arttıra- caktır.

Manisa Celal Bayar University copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Cookie settings
  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback