Browsing by Author "beyhan cengiz özyurt"
Now showing 1 - 9 of 9
Results Per Page
Sort Options
Item Manisa'da 11, 13 ve 15 yaş grubu okul çağı çocuklarında yaralanmalar ve yaralanma ile ilişkili bazı faktörler(2006) beyhan cengiz özyurt; Cemil ÖZCAN; Erhan ESER; Gönül DinçAmaç: Okul çağı çocuklarda yaralanma görülme sıklığını saptamak ve yaralanma ile ilişkili faktörleri belirlemek amaçlanmıştır. Yöntem: Kesitsel tipteki bu çalışma Mart 2004'de yürütülmüştür. Dünya Sağlık Örgülü \"Okul Çağı Çocuklarda Sağlık Davranışı\" çalışması kapsamında önerilen 11, 13, 15 yaş grubu öğrencilere ulaşılması amaçlanmıştır. Ulaşılması gereken minimum örnek büyüklüğü 1922 olarak hesaplanmış, 2004 öğrenci çalışmaya alınmıştır. Araştırma grubu, Manisa Merkez İlçedeki (toplam 21 okulda) ilköğretim okullarındaki 5. ve 7. sınıf, liselerin hazırlık ve 1. sınıflarının öğrenci listelerinden, tabakalı rasgele örnek seçim yöntemi ile belirlenmiştir. Veriler, öğrencilerden gözlem allında anket yöntemiyle toplanmıştır. Veriler, SPSS for Windows 10.0 istatistik paket programında değerlendirilmiş, istatistiksel analizlerde iki ve çok değişkenli tahmini rölatif riskler (lojistik regresyon analizi) hesaplanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin %18,0'inin son bir yılda en az bir kez tedavi olmayı gerektirecek şiddette yaralandıkları saplanmıştır. Yaralanmaların %56,0'sı spor faaliyetleri sırasında yaşanmıştır. Yaralanmaların yaşandığı yerlerin cadde/sokak (%31,9), ev (%28,3), okul ve çevresi (%20,4) ve spor alanları (%10,4) olduğu saptanmıştır. Yaralanmaların yalnızca %17,1'inin ezilme-siyah veya mavi çürüklerle, %82,9'unun ciddi sağlık sorunları (kırıklar,ezilme, baş ve boyun travması v.s) ile sonuçlandığı görülmüştür. Yaralanmaların erkek öğrencilerde (%22,2), kız öğrencilere (%13,9) kıyasla daha fazla görüldüğü saptanmıştır (p= 0.00). Sosyoekonomik düzeyin düşük olması ile sigara içme, alkol kullanma ve kavga deneyimi yaşama gibi sağlık riskli davranışlarının da yaralanmalarla istatistiksel olarak anlamlı düzeyde ilişkili olduğu belirlenmiştir. Sonuç: Araştırmanın sonuçlan, çalışmanın yapıldığı gençlerde yaralanmaların yaygın bir sorun olduğunu göstermektedir. Yaralanma açısından risk taşıyan faktörlerin cinsiyet, yaşın küçük olması, düşük sosyoekonomik düzey, sağlık açısından riskli diğer davranışların varlığı olarak saptanmıştır.Item Manisa yöresinde ilköğretim çocuklarında demir eksikliği anemisi prevalansı(2007) Hüseyin GÜLEN; Ali ONAĞ; Vildan ÜRK; beyhan cengiz özyurt; DILEK YILMAZ ÇIFTDOGANEmir eksikliği anemisi (DEA), çocukluk çağının en sık karşılaşılan sağlık sorunlarından biridir. Manisa il merkezinde ilköğretimçocuklarında demir eksikliği anemisi prevalansını saptamak ve tarama testi olarak hemoglobin, RDW ve ferritin’indeğerlendirilmesi amaçlandı. Çalışmaya Manisa il merkezinde 2004-2005 öğretim yılında ilköğretim okullarının 1.-5. sınıflarınadevam eden 7-11 yaş arasındaki öğrenciler alındı. Çalışmada 437’si erkek, 411’i kız olmak üzere toplam 848 öğrenci rasgeleörneklem yöntemiyle seçildi. Tüm çocuklara sosyodemografik özellikleri ile ilgili anket uygulandı ve hemogram, ferritin, serum demirve demir bağlama kapasiteleri çalışıldı. Toplam 848 çocuktan 12 sinde demir eksikliği anemisi saptandı ve prevalans %1.4 olarakhesaplandı. Anemi olmaksızın sadece demir eksikliği (DE) ise 199 (%24.7) çocukta tespit edildi. Sadece hematolojik parametrelerin(Hb, RDW) değerlendirilmesi ile demir eksikliği anemisi tanısı konulmasında sensitivite %91.7, spesifisite %98.0 olarak belirlenirken,pozitif prediktif değeri %40.7 ve negatif prediktif değeri %99.9 idi. Sadece RDW yüksekliği ile değerlendirilme yapıldığında ise buoranlar daha düşük bulundu. Demir eksikliği anemisi saptamada tarama testi olarak sadece hemoglobin ve RDW’nin yeterliolmadığı, serum ferritin düzeyi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldı.DItem Manisa'da kırsal bir bölgedeki ilkokul çocuklarında pasif sigara içicilik maruziyetinin değerlendirilmesi(2009) beyhan cengiz özyurtAmaç: Sigara dumanına maruz kalma çocuklarda önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu çalışmada ilkokul 3-5. sınıf öğrencilerinde pasif sigara içicilik maruziyetlerini belirlemek amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Kesitsel tipteki çalışma Aralık 2006'da yürütülmüştür. Çalışmaya toplam 305 öğrenci ve 277 ebeveyn katıldı. Araştırmanın verileri ilkokul çocukları ve ebeveynlere uygulanan standart bir anket formu aracılığıyla toplandı. Ebeveynler, sigara içme davranışları, ev koşulları ve çocuklarının solunum yolu hastalıklarıyla ilgili durumlarını içeren bir anket formunu yanıtladılar. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, ki-kare testi ve kappa analizi kullanıldı.Bulgular: Araştırmaya katılanlara göre çocukların %68.0'in evinde sigara içen ev halkı üyesi olduğu ve %58.3'ünün sigaraya maruz kaldıkları görülmüştür. Sigaraya maruz kalmakla solunum yolu hastalıkları arasında bir ilişki bulunamamıştır.Sonuç: Araştırmanın sonuçları, çalışmanın yapıldığı çocuklarda pasif sigara maruziyetinin yaygın bir sorun olduğunu göstermektedir. Evde sigara dumanına maruz kalmak çocuklarda önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir.Item Celal Bayar Üniversitesi sağlık grubu öğrencilerinde sigara ve astım prevalansı(2009) beyhan cengiz özyurt; PINAR ÇELİK; Tugba GÖKTALAYAmaç: Bu çalışmada Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Manisa Sağlık Yüksek Okulu ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu 1 ve 2. sınıf öğrencilerinin astım prevalansını belirlemek, olası risk faktörlerinin etkisini değerlendirmek ve sigara alışkanlıklarını saptamak amaçlandı.Gereç ve Yöntem: Yüz yüze görüşme yöntemi ile doldurtulan anket ECRHS anketi baz alınarak hazırlandı. Veriler şimdiki astım, kümülatif astım, astım benzeri semptom prevalansı olarak değerlendirildi.Bulgular: 392 öğrencinin 144'ü (%36.8) erkek, yaş ortalaması 19.3±1.57 idi. Şimdiki astım prevalansı, kümülatif astım prevalansı, astım benzeri semptom prevalansı sırasıyla %0.5, %2.0 ve %46.7, halen sigara içme oranı %16.1 idi. Halen sigara içme oranı erkeklerde daha fazla idi (p=0.001), Tıp Fakültesi öğrencilerinde daha azdı. Alerjik rinit, dermatit ve ailesel atopi sıklığı sırası ile %20.2, %46 ve %28.6 idi. Ailede astım hikayesi varlığı, aile bireylerinden annede astım olması ve alerjik rinit varlığı astım benzeri semptom prevalansını etkilerken öğrencinin kaldığı yer, cinsiyeti astım benzeri semptom prevalansını etkilememekteydi. Şimdiye kadar 6 ay veya daha uzun süre günde en az 1 tane olmak üzere sigara içmek göğüste hırıltı ya da ıslık sesi hissetme oranını anlamlı olarak etkilemekteydi.Sonuç: Sonuçta ilimizdeki üniversite öğrencilerindeki şimdiki astım prevalansı aynı yaş grubunda üniversite öğrencilerinde yapılan araştırmaların çoğunluğuna benzer bulunmuştur.Item Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin sigara içme durumu(2009) beyhan cengiz özyurtAmaç: Bu kesitsel araştırmada Celal Bayar Tıp Fakültesi öğrencilerinde sigara içme sıklığının saptanması amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: 2006-2007 öğrenim yılında fakültedeki toplam 429 öğrenciden araştırmaya katılmayı kabul eden 370?ine (%86.2) gözlem altında anket uygulanmıştır. Veri analizinde tanımlayıcı istatistikler ve ki-kare testi kullanılmıştır. Bulgular: Yüz doksan dördü (%52.4) erkek olan öğrencilerin yaş ortalaması 20.62±1.83 yıldı. Öğrencilerin 45?i (%12.2) her gün, 6?sı (%1.6) bazen sigara içiyordu. Sigara içme yaygınlığı erkek öğrencilerde, kız öğrencilerden belirgin derecede yüksekti (erkek: %21.1, kız: %5.7) (p<0.001). Sınıflar arasında sigara içme alışkanlığı açısından anlamlı farklılık saptandı (p<0.001). En sık sigaraya başlama nedeni arkadaşlardı (%56.8). Halen sigara içen öğrencilerden 20?si (%39.2) sigarayı bırakmak istemekte, 10?u (%19.6) istememekte, 21?i (%41.2) ise kararsızdı. Sigara içen öğrencilerden 40?ı (%78.4) sigarayı bırakmayı denemiş olduğunu belirtti. Sonuç: Sigara içme oranının yüksek olduğu tıp fakültesi öğrencilerinin sigara konusunda daha fazla bilinçlendirilmesi gerektiği söylenebilir.Item Manisa’da kırsal bir bölgede yaşayan 45 yaş ve üzeri erkeklerde kardiovasküler hastalık riski(2010) beyhan cengiz özyurtBu araştırma Manisa Muradiye bölgesi Atatürk Mahallesinde yaşayan 45 yaş ve üzerindeki erkeklerin kardiovasküler hastalık (KVH) riskini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Kesitsel tipteki araştırmada Atatürk Mahallesinde yaşayan 45 yaş ve üzeri erkeklerin tamamı araştırma kapsamına alınmış ve 203 kişi araştırma evrenini oluşturmuş, bunlardan 193’üne (katılım hızı %95.1) ulaşılmıştır. Araştırma grubuna demografik, sosyoekonomik ve KVH’nın risk faktörlerine ilişkin soruları içeren anket formu uygulanmıştır. KVH risk durumları TEKHARF puanlama sistemine göre yapılmıştır. Veri analizinde tek değişkenli ve çok değişkenli riskler %95 güven aralığında hesaplanmıştır. Araştırmamıza katılanların yaş ortalaması 60.1±11.5 dır. Araştırmaya katılanlarda; hipertansiyon %48.7, diabetes mellitus %6.7, abdominal obezite %33.2, sigara içme %63.2, alkol kullanma %33.7, spor yapma %39.4 olarak saptanmıştır. KVH risk faktörleri skorlama cetveline göre katılımcıların % 22.3’ü düşük, % 34.7’si orta, ve %43.0’ı ise yüksek risk grubunda yer almaktadır. Muradiye bölgesinde yaşayan 45 yaş üzeri erkeklerde kardiovasküler hastalık riskinin yüksek olduğu bulundu. Çok değişkenli analizlerde kardiovasküler hastalık riskini en çok etkileyen değişkenlerin alkol kullanma, sedanter olma ve çalışıyor olmak olduğu bulunmuştur.Item Image-Guided Percutaneous Drainage Reduces the Need for Surgical Interventions in Patients with Tubo-Ovarian Abscess: A Cohort Study(2023) gökhan pekindil; Fatih Düzgün; Duygu Uçar Kartal; beyhan cengiz özyurt; Pinar Solmaz HasdemirObjective: Management of tubo-ovarian abscess (TOA) is a challenging healthcare problem especially in reproductive age women. The aim of this study is to determine the current role of image-guided primary percutaneous drainage in avoidance of surgical intervention in the management of TOA. Material and Methods: A total of 76 patients hospitalized in our tertiary care center with the diagnosis of TOA were retrospectively evaluated. The study population was divided into 2 groups based on the treatment modalities as antibiotic treatment (n=48) and image-guided percutaneous drainage (n=28) and evaluated in terms of clinical and laboratory characteristics and the requirement for surgical intervention. Results: Surgical intervention was required in 1 (3.6%) patient treated with percutaneous drainage and in 10 (20.8%) patients treated with antibiotics (p=0.036). The choice of treatment modality was independent of demographic characteristics, clinical and laboratory findings. The size of TOA in percutaneous drainage group was significantly larger compared to the antibiotic treatment group (mean 6.75±1.886 cm versus 5.92±5.88 cm, respectively, p=0.047). Rehospitalization during follow-up was higher among patients treated with antibiotics only compared to percutaneous drainage group (p=0.06). Conclusion: Percutaneous drainage is an acceptable treatment option including large-sized TOA and decreases the requirement of surgical intervention in selected cases.Item Pandemi Hastanesinde Çalışanlarda Covid-19 Fobisi: Kesitsel Çalışma(2023) Nihan Yalçıner Durgu; EROL OZAN; Kadir AŞÇIBAŞI; Mürvet Sungur; beyhan cengiz özyurtAmaç: Bu araştırmanın amacı pandemi hastanesinde çalışanlarda pandemi sürecinde Covid-19 fobisine ilişkin faktörleri belirlemektir. Yöntem: Araştırma, 14.07.2020 ile 15.10.2020 tarihleri arasında 361 sağlık çalışanı ile gerçekleştirildi. Veriler, sosyodemografik özellikleri, çalışma ve yaşam koşullarını belirlemek için 28 soruluk bir form ve Covid-19 Fobi Ölçeği (C19P-S) ile toplandı. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 39.82±7.37 olup, %69.8’i kadın, %14.4’ü doktor, %41.6’sı hemşire, %8’i diğer sağlık personeli ve %36’sı diğer personeldir. C19P-S puanları kadınlarda, aylık geliri giderinden düşük olanlarda, hanede ≥4 kişiden fazla yaşayanlarda, kronik hastalığı olanlarda, pandeminin çalışma koşulları üzerinde büyük ve aşırı etkisi olanlarda, Y Devlet Hastanesi personelinde, karantina için evi dışında başka bir yerde ikamet edenler ile aile, akraba veya komşuları arasında Covid-19 hastası bulunanlarda daha yüksek bulunmuştur. Sonuç: Yoğun ve yüksek riskli çalışma düzeninin yeniden planlanması, uygun koşulların sağlanması, salgınlarda iş deneyimi az olan çalışanlar için planlama yapılması ve salgının pandemi hastanesi personelinin aile ve sosyal yaşamları üzerindeki etkisinin ele alınması olumsuz psikolojik etkileri azaltabilir.Item Sleep quality and related factors in individuals aged 20 and over consulting primary health care centers(2024) Zeynep Ceyda Buran; beyhan cengiz özyurtObjective: This cross-sectional study aimed to evaluate the prevalence of poor sleep quality and to identify related factors among adults. Methods: This study was among adults aged ≥20 years registered at Primary Health Care Center in August-September 2022. Primary outcome was sleep quality, which was assessed by Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI). Secondary outcomes were sociodemographic, lifestyle, health characteristics, sleep-related factors, anxiety-depression. Chi-square test for categorical variables was used in univariate analysis, logistic regression models in multivariate analysis was used. SPSS version 23.0 was used for analysis, type-1 error accepted as 0.05. Results: Participant’s average age was 40.98±13.68 years. 34.6% of participants had poor sleep quality. 12.7% of them had abnormal level anxiety while 8.5% had abnormal level depression. Between total PSQI score and anxiety-depression, there was a moderate positive correlation (r=.375,p