Araştırma Çıktıları | TR - Dizin
Permanent URI for this community
Browse
Browsing by Subject "Androloji"
Now showing 1 - 12 of 12
Results Per Page
Sort Options
Item Manisa kent merkezinde 20-40 yaş arası genç yetişkinlerde erektil disfonksiyon prevalansı ve eşlik eden faktörler(2008) Coşkun BÜYÜKSU; T.Cüneyt KARATAŞ; Oktay Üçer; Bilal GÜMÜŞErektil disfonksiyon dünya çapında erkekleri etkileyen ciddi bir problemdir. Yapılan çalışmalar ED prevalansının ülkeden ülkeye değiştiğini göstermektedir. Türkiye ve diğer dünya ülkelerinde yapılan çalışmalarda ED genellikle 40 yaş ve üzeri erkeklerde araştırılmıştır. Biz bu çalışmada; Manisa kent merkezinde yaşayan 20-40 yaş arası genç erkek popülasyonda ED prevalansını ve ED’nin sosyodemografik özellikler, medikal durumlar ve yaşam tarzı ile ilişkisini araştırdık. IIEF formu ve sosyodemografik özellikler, medikal durumlar ve yaşam tarzının sorgulandığı bir form ile Manisa şehir merke-zinde yaşayan, seksüel bir partneri olan, 20-40 yaş arası 558 erkek değerlendirmeye alındı. Tüm veriler kişilerin kendi bildirimlerinden elde edildi. ED; yok, hafif, hafif-orta, orta ve ağır olmak üzere sınıflandırıldı. İstatistiksel analiz için Chi-square ve Student-T testi kullanıldı. ED genel prevalansı %35.5 idi. ED prevalansı ciddi 1.6% (n=9), orta 3.6% (n=20), orta-hafif 10.2% (n=57), hafif 20.1% (n=112) idi. Alkol tüketimi ve eğitim durumu, ED ile belirgin ters ilişkili saptandı. Medeni durum ve sigara kullanımı ile ED arasında ilişki saptanamadı. Bu çalışmada, ED’nin 20-40 yaş arası erkeklerin üçte birini etkilediği görülmektedir. Cinselliğin tabu sayıldığı kapalı toplumlarda, genç erişkinlerdeki erektil disfonksiyonu saptayabilmek için, başka nedenler ile kliniklere başvurmuş bu erkeklerin ED açısındanda sorgulanmasını önermekteyiz.Item Şeker hastalığına eşlik eden erektil disfonksiyonun yaşam kalitesi üzerine etkileri: longitudinal kontrollü bir çalışma(2008) Coşkun BÜYÜKSU; Oktay Üçer; Meftun OKUR; Teoman Cüneyt KARATAŞ; Erol Özmen; BİLAL-İ HABEŞ GÜMÜŞErektil disfonksiyon şeker hastası erkeklerde sık görülen bir istenmeyen yan etkidir. Yayınlarda erektil disfonksiyonu olan şeker hastalarında yaşam kalitesini araştıran az sayıda yayın bulunmaktadır. Sunulan çalışmada, şeker hastası olan ve olmayan erektil disfonksiyon hastalarının yaşam kaliteleri araştırıldı.Çalışmaya, üroloji polikiniğine erektil disfonksiyon yakınması ile başvuran 82 şeker hastası, 85 şeker hastası olmayan hasta ve 65 normal erkek olmak üzere toplam 232 kişi alındı. Çalışma ve kontrol grubundaki erkeklere IIEF (Uluslararası Erektil Fonksiyon İndeksi), CES-D (Epidemiyolojik Çalışmalar Merkezi-Depresyon Skalası), BAE (Beck Anksiyete Ölçeği) ve PIED (Erektil Disfonksiyonun Psikolojik Etkisi) formları doldurtuldu. Sildenafil sitrat ile tedaviye başlanıldı ve tedavi sonrası 3., 6. ve 9. aylarda aynı formlar tekrar doldurtuldu.Şker hastası olan ve olmayan erektil disfonksiyon hastalarında yaşam kalitesinin olumsuz olarak etkilendiği görüldü. Erektil disfonksiyonun şeker hastalarında daha şiddetli olduğu ve tedavi sonrası 3. ve 6. aylarda hem yaşam kalitesininde hem de erektil disfonksiyonda anlamlı düzelme olduğu saptandı.Tüm bu veriler, şeker hastalarında erektil disfonksiyon tedavisinin yaşam kalitesini olumlu yönde etkileyeceğini göstermektedir. Şeker hastalarının erektil fonksiyonları mutlaka sorgulanmalıdır.Item Erektil disfonksiyon tedavisinde fosfodiesteraz tip 5 baskılayıcısı: Hasta tercihinin rolü(2009) Bilali GÜMÜŞ; Oktay Üçer; AHMET ADİL ESEN; Ali Feyzullah ŞAHİN; Omer Demir; Ertan CanAMAÇ: Çalışmamızda erektil disfonksiyon (ED) nedeniyle fosfodiesteraz tip 5 baskılayıcı (PDE5B) ilaç kullanan hastalarda tedaviye nasıl başlanıldığı ve ilk kez ilaç kullanacak hastalarda PDE5B başlanırken hastanın ilaç tercihini nasıl yaptığının araştırılması. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmaya Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ve 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji polikliniklerine ED nedeniyle ilk kez başvuran hastalar alındı. Çalışma verileri hastaların demografik bilgilerini, eğitim düzeyini, aylık gelir düzeylerini ve PDE5B tercihlerini sorgulayan hasta sorgulama formları aracılığıyla toplandı. Hastaların ereksiyon kalitesi Uluslararası Erektil Fonksiyon Sorgulama Formu (IIEF) ile sorgulandı. Daha önce PDE5B kullanan hastaların tedaviye nasıl başladıkları ve tedavi başarıları sorgulandı. İlk kez tedavi önerilecek hastaların ise ilaç tercihini nelerin etkilediği değerlendirildi. BULGULAR: Çalışmaya ED nedeniyle daha önce herhangi bir tedavi kullanmayan 75 (primer hasta), daha önce herhangi bir şekilde PDE5B kullanan 46 hasta (sekonder hasta) olmak üzere toplam 121 hasta alındı. Primer ve sekonder hastaların ortalama yaş, IIEF erektil fonksiyon alt grup skoru ve ED süreleri sırasıyla; 53,3±8,3 yıl, 10,9±6,0, 18,2±13,7 ay ve 53,0±l 1,9 yıl, 12,4±5,6 ve 27,2±19,8 ay olarak bulundu. Sekonder hastalarda PDE5B önerisinin 35 (%76) hastada doktor, 11 hastada (%24) ise diğer sağlık çalışanı veya arkadaşı tarafından yapıldığı belirlendi. Sekonder hastalarda PDE5B ilaç özellikleri önerinin doktor tarafından yapıldığı grupta 29 (%83) diğer grupta ise 3 (%27) hastada anlatıldığı belirlendi. Hastaların %43'ü tedaviye devam ederken ilacı bırakan hastaların en sık ilaç bırakma nedenleri tedavinin etkisiz oluşu %26, yan etki görülmesi veya yan etki endişesi %13 ve maliyet %13 olarak bulundu. Primer hastaların hemen tamamı (73 hasta; %97) PDE5B seçimini doktorunun yapmasını istedi. SONUÇ: Ülkemizde hastaların büyük çoğunluğunun ED tedavisine yönelik kullanılan PDE5B hakkında bilgisi yoktur. Hastaların pek çoğu ED tedavisine yönelik PDE5B ajanları doktor kontrolü dışında kullanmaktadır. Erektil disfonksiyon tedavi seçiminin hasta ve mümkünse eşi ile yapılmasını önermekteyiz. PDE5B ajanlarıyla tedavi başarısı bu şekilde artırılabilir.Item Diklofenak’ın deneysel testis torsiyonundaki etkileri(2009) Can Taneli; Erol MİR; Aydın ŞENCAN; ABDÜLKADIR GENÇ; Ömer YILMAZ; NALAN NESE; Cüneyt GÜNŞAR; Zafer DAĞLARAmaç: Spermatik kord torsiyonunun geç testiküler etkilerini ve diklofenak’ın testis hasarı üzerindeki rolünü deneysel olarak araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Birinci grup (G1) ratlarda, 4 saatlik sol testis torsiyonu sonrası detorsiyon uygulandı. 2. grup ratlarda (G2), 4 saatlik torsiyon periyodunu takiben detorsiyon ve Diklofenak (2,5 mg/kg İM) uygulandı. Son grupta ise, (G3) 4 saatlik torsiyonu takiben detorsiyon ve Diklofenak ile birlikte Verapamil (10 mg/kg/İM) uygulandı. 4 hafta sonra bilateral orkiektomi yapıldı. Spermatogenik aktivite derecesi ve seminifer tübül çapları değerlendirildi. Bulgular: Testis ağırlıkları değerlendirildiğinde en yüksek değerler Diklofenak grubunda saptanırken, Verapamil grubunun hem ipsilateral ve hem de kontralateral testislerde anlamlı olarak düşük değerlerde olduğu görüldü. Torsiyone testislerin seminifer tübül çapları açısından değerlendirildiğinde, ‘G1 ve G2’ (p:0,002), ‘G1 ve G3’ (p:0,04) ve ‘G2 ve G3’ (p:0,02) grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu. En fazla çap artışı Diklofenak grubunda idi. Karşı taraf testisler seminifer tübül çapları açısından değerlendirildiğinde ise ‘G1 ve G3’ (p:0,03), ‘G2 ve G3’ (p:0,003) grupları arasındaki farklılıklar anlamlı idi. Torsiyone testisler spermatogenik aktivite derecesi açısından değerlendirildiğinde ‘G1 ve G2’ (p:0.005), ‘G1 ve G3’ (p:0.004) ve ‘G2 ve G3’(p:0.02) grupları arasında anlamlı farklılıklar vardı. Karşı taraf testisleri açısından bakıldığında ise, ‘G1 ve G2’ (p:0.003) ve ‘G1 ve G3’(p:0.007) grupları aralarındaki farklılıklar anlamlı bulundu. Sonuç: Tek taraflı torsiyon-detorsiyon ipsilateral testisde kalıcı hasar oluşturur. Diklofenak bu hasarları kısmen önlemektedir. Yeterli araştırmalar sonrasında testis torsiyonlu hastalarda Diklofenak kullanımı yararlı olabilir.Item Comparison of audiovisual sexual stimulation test with nocturnal penile tumescence test in the evaluation of erectile dysfunction by using RigiScan(2010) Bilal GÜMÜŞ; Teman Cüneyt KARATAŞ; Yusuf Ziya ATEŞÇİ; Oktay Üçer; Mehmet İNCİRCİAmaç: Erektil disfonksiyon (ED) tanısında nokturnal penil tümesans (NPT) testi zaman kaybına ve rahatsızlığa neden olan, rölatif olarak pahalı bir yöntemdir. Bu çalışmanın amacı nokturnal ve erotik ereksiyon arasındaki ilişkiyi açıklamak ve medikasyonlu ve medikasyonsuz vizüel seksüel stimulasyon (VSS) testinin tanısal etkinliğini incelemektir. Gereç ve yöntem: ED’si olan toplam 30 hasta çalışmaya alındı. Hastalara International Index of Erectile Function-5 (IIEF-5) formu doldurtuldu. RigiScan Plus ile tüm hastalara VSS ve NPT testleri uygulandı. VSS testleri medikasyonlu (50 mg sildenafil sitrat) ve medikasyonsuz olarak yapıldı. Hastalar NPT ve VSS test sonuçlarına göre psikojenik ve organik olarak iki gruba ayrıldı. Bulgular: Çalışma grubundaki hastaların ortalama yaşı 46.4 (23-69), IIEF-5 skoru 10.8±4.5 idi. Pozitif NPT testi olan 21 hastanın 18’inde (%85.7) VSS testi de pozitif bulundu. Negatif NPT testi olan 9 hastanın ise 7’sinde (%77.8) VSS testi negatif idi. Psikojenik grupta VSS testinin spesifitesi %85.7 ve sensitivitesi %77.8 olarak bulundu. Toplam doğruluk oranı ise %83.3 idi. Sonuç: VSS testi ile karşılaştırıldığında NPT testi daha pahalı, can sıkıcı ve rahatsız edicidir. Her iki testin etkinliği benzer olmasına rağmen VSS testi daha avanyajlı gibi durmaktadır. ED tanısında tanı yöntemi olarak medikasyonsuz VSS’yi başlangıç değerlendirmesinde önermekteyiz. VSS negatif olan hastalarda ise medikasyonlu VSS tanıda ikinci aşama olarak kullanılmalıdır.Item Penis boyutlarında değişiklik yapmaya yönelik uygulanan tedavi prosedürleri(2012) Bilal GÜMÜŞ; Mehmet Bilgehan YÜKSELErkekler çeşitli nedenlerle penis ölçülerine bağlı kaygı yaşayabilmektedir. Çoğu zaman bu kaygı, bu kişileri kendi başlarına kontrolsüz bir çare arayışı içine sokmaktadır. Penis boyunun verdiği sıkıntı nedeniyle çare arayan erkekler için gerek cerrahi dışı ve gerekse de cerrahi yoluyla uygulanan çeşitli tedavi alternatifleri mevcuttur. Ancak bu konuya ait tedavi kılavuzlarının ve kanıta dayalı çalışmaların eksikliği nedeniyle bu konuda hala standart bir tedavi prosedürü ortaya koyulamamıştır. Bu yazıda penis büyütücü olasılıkları ve küçük penis şikâyeti ile gelen kişilere hekimin genel yaklaşımının nasıl olması gerektiği konusunda literatür eşliğinde bilgi verilmesi amaçlandı.Item Erektil disfonksiyon tedavisinde penil protez implantasyonu uygulaması sonuçlarımız: 9 yıllık cerrahi deneyim analizi(2012) Mehmet Bilgehan YÜKSEL; Bilal GÜMÜŞ; Erdem ÖZBEK; Volkan TATLIAmaç: Bu çalışmada penil protez implantasyonu konusunda 9 yıllık klinik deneyimimizin aktarılması amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: 2003- 2011 yılları arasında kliniğimizde erektil disfonksiyon (ED) tanısı ile penil protez implantasyonu yapılmış 94 hastanın verileri retrospektif olarak incelendi. Protez cerrahisi yapılacak tüm hastalarla cerrahi öncesi bilgilendirme amaçlı bire bir görüşme yapıldı. Protez cerrahisi öncesi tüm hastalar istisnasız olarak bölgesel mekanik temizlik sonrası cerrahiye alındı. Protez implantasyonu için penoskrotal kesi kullanıldı. Bulgular: 94 hastaya penil protez implantasyonu yapıldı. Yaş ortalaması 58.76’ydı. 43 hasta radikal pelvik cerrahi sonrası gelişen ve 51 hasta ise radikal cerrahi dışı organik nedenlerle oluşmuş ED’ a sahipti. Uygulanan ptotezlerin 48’ i bükülebilir ve 46’ sı şişirilebilir protez olup bunların da 42’si 2 parçalı ve 4’ü ise 3 parçalı protezdi. Ortalama cerrahi süresi 70,01 dakikaydı. 94 uygulamanın 87’si (%92.5) başarılı sonuçlandı. 6 hastada cerrahi sonrası penil ağrı, 1 hastada penoskrotal hassasiyet ve kaşıntılı lezyon, 6 hastada cerrahi sonrası enfeksiyon ve 2 hastada mekanik protez arızası gözlendi. Enfeksiyon gelişen 2 hasta medikal yolla tedavi edilirken, 4 hastada protez çıkarılıp enfeksiyon tedavisi sonrası tekrar malleable protez takılarak tedavi sağlandı. Mekanik protez arızası oluşan 2 hastada fonksiyonu bozulmuş protez çıkarılıp yerine 2 parçalı şişirilebilir protez takıldı. Ayrıca 3 parçalı protez takılan bir hastada hastanın penil ağrı ve protezi kullanamama şikayetleri nedeniyle protez çıkarıldı; ancak hasta istemediği için tekrar yeni protez takılmadı. Sonuç: Kliniğimizde penil protez implantasyonu kabul edilir başarı oranı ve makul komplikasyon oranları ile uygulanan bir tedavi yöntemidir.Item Andropoz: Erkek menopozu mu?(2013) SELDA İLDAN ÇALIM; Ahsen ŞİRİN“Andropoz” ya da yaşlanmayla ortaya çıkan“hipogonadizm” terimleri, erkeklerde testosteronun azalması olarak tanımlanmaktadır. Andropoz, erkek menopozu olarak da adlandırılmaktadır. Andropoz ile menopoz arasında benzerlikler olsa da her iki durum arasında farklılıklar bulunmaktadır. Menopoz, östrojen ve progesteron hormonlarında ani bir düşme ile ortaya çıkarken; andropozda, yaşın ilerlemesiyle birlikte testosteron hormonunda yavaş yavaş azalma görülür. Menopozda fertilite tamamen ortadan kalkarken, andropozda fertilite çok ileri yaşlara kadar devam edebilmektedir. Bu makalede, andropoz terimi, belirtileri, tedavisi hakkında güncel bilgileri gözden geçirmek amaçlanmıştır. Sağlık çalışanları andropoz konusunda daha duyarlı olmalı ve hastaları hormon replasman tadavisi hakkında yeteri kadar bilgilendirmelidir.Item The effect of varicocele on the right testicular blood flow in patients with left varicocele(2014) Bilal GÜMÜŞ; Serdar Tarhan; Oktay Üçer; M. Oğuz ŞAHİNAmaç: Varikosel hastalarında görülen sperm parametre bozukluğu hakkında çok sayıda teori ileri sürülmüştür. Bu teorilerden biri de, testisin arteriyel kan akımındaki deği- şikliklerdir. Biz çalışmamızda; sol varikoseli ve normal sağ testisi olan hastaların sağ ve sol testislerindeki arteriyel kan akım değerlerini karşılaştırmayı amaçladık. Yöntemler: Üroloji polikliniğine başvuran ve fizik muayenesinde sol varikosel saptanan 41 erkek çalışmaya alındı. Sağ ve sol testislerindeki kan akımını değerlendirmek için tüm hastalara renkli doopler ultrason yapıldı.Her iki testisteki testiküler, kapsüler ve intratestiküler arterlerdeki pik sistolik hız, end diyastolik hız, resisitive ve pulsatilite indeksleri ölçüldü. Semen parametreleri de ayrıca değerlendirildi. Her iki testisin kan akım değerleri karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmaya katılan hastaların yaş ortalaması 25,95±5,27(16-37) idi. Tüm hastaların sperm parametre ortalamaları; mldeki sayı(milyon) 31,56±19,05, hareket(%) 51,21±22,27, morfoloji(%) 12,75±2,97 ve total motil sperm sayısı 54,92±47,46 olarak belirlendi. Testiküler arter ile bu arterin testis içindeki dalları olan kapsüler ve parankimal arterlerin pik sistolik hızları, diastol sonu hızları, direnç ve pulsatilite indeksleri arasında her iki testis karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı(p>0,05). Sonuç: Sağ ve sol testiküler akım değerlerinde anlamlı bir farklılık saptanmaması, çalışmanın sperm parametreleri normal sınırlarda olan bir grupla yapılmasına bağlanabilir. Sperm parametreleri etkilenmiş başka bir sol varikoselli hasta grubuyla karşılaştırmalı olarak yapılacak yeni çalışmalara gereksinim duyulmaktadır.Item The treatment of late-onset hypogonadism(2014) Oktay Üçer; BİLAL-İ HABEŞ GÜMÜŞLate-onset hypogonadism (LOH) in aging men is a clinical and biochemical syndrome caused by an age-re -lated decline in testosterone. Despite published in guidelines and recommendations, uncertainty surroundsthe profle of clinical symptoms as well as the biochemical threshold of diagnosis. The only evidence-basedtreatment of late-onset hypogonadism is testosterone replacement therapy. The actual available evidenceof the long-term risks and outcomes of testosterone-replacement therapy remains very limited, and care -fully designed placebo-controlled trials of testosterone administration to assess the risks and benefts ofsuch a therapy are required. Until such evidence is available, testosterone treatment should be restricted toelderly men with very low testosterone levels in the presence of clinical symptoms, and the advantages anddisadvantages need to be accurately assessed. Careful monitoring of potential side effects is necessary. Thepurpose of this review is to discuss what is known and what remains unclear with respect to the benefts andrisks of testosterone replacement treatment.Item Changing the Demographic Characteristics of Males with Erectile\rDysfunction During the Coronavirus Disease-2019 Pandemic: A Multi-\rinstitutional Comparative Analysis with the Non-pandemic Period(2022) Şakir ONGUN; Oktay ÜÇER; Ozan Bozkurt; Ege SARIKAYA; Mehmet Oguz Sahin; Mustafa Ozan HORSANALI; bilgin öztürk; Bora İrer; Omer Demir; Volkan Şen; Sedat EĞRİBOYUN; Onur KİZERObjective: This study aimed to present the impact of coronavirus disease-2019 pandemic on seeking treatment in patients with erectile dysfunction\r(ED) and compare the clinical characteristics, demographics, and laboratory analysis of patients with ED during and before the pandemic period.\rMaterials and Methods: The clinical and demographic characteristics and laboratory analysis of patients with ED were compared between the\rtime interval of March 9, 2020, to June 1, 2020, and the previous 3 months from the pandemics. The International Index of Erectile Function-5\rquestionnaire was used to assess ED and the results from two groups were compared.\rResults: A 76.4% decreased total number of outpatient clinics and a 70.9% decreased number of patients with ED was observed; however a\rsignificant increase was detected in the ratio of patients with ED to the total number of patients during the pandemic period (1.7% vs. 2.1%,\rp=0.008). The median age of patients was smaller in the pandemic period. Mild ED was significantly higher in the pandemic period and moderate\rED was detected higher in the period before the pandemic.\rConclusion: The admission rate of patients with ED has increased in the pandemic period. The patients presenting with ED during the pandemic\rperiod were younger, with milder ED symptomsItem Spermdeki odorant reseptörlerin rolü ve infertilite\rile ilişkisi(2022) Gulsen Z. Karaman; Seda VatanseverFertilizasyon sürecinde memeli spermlerinin oositin yerini tespit etme-\rsi, flagellar hareketi düzenleyen, hem fiziksel hem de kimyasal ipuçla-\rrına bağlıdır. Bu işaretlerin nasıl tespit edildiği ve hareketin yönünü\rnasıl belirlediği büyük oranda bilinmemektedir. Odorant reseptörler\r(OR) hücre zarında bulunan ve koku moleküllerinin tespitinden so-\rrumlu reseptörlerdir ve insan kemoreseptörlerinin en büyük grubunu\roluştururlar. Olfaktör duyu sistemi dışında testis ve sperm gibi çeşitli\rektopik dokularda da OR’ler bulunmaktadır. Spermlerin kadın üreme\rsisteminde oositi bulabilmesi için sperm yüzeyinde belirli kemoresep-\rtörlerin eksprese edilmesi gereklidir. Bu ektopik OR’lerin fertilizasyon\rsırasında kemotaksiste rolü olabileceği öne sürülmüştür. Spermin oosite\ryolculuğu sırasında kemotaksiste probleme yol açabilecek olası bir kusur\rinfertiliteye neden olabilir. Erkek infertilite nedenlerinin yaklaşık ola-\rrak %50’si idiyopatik olup olası nedenlerden bir kısmını OR kusurları\roluşturabilir. Bu derlemede, spermde bulunan OR’ler ve hastalıklar ile\rilişkisi ele alınmıştır.