Araştırma Çıktıları | TR - Dizin
Permanent URI for this community
Browse
Browsing by Subject "Antropoloji"
Now showing 1 - 5 of 5
Results Per Page
Sort Options
Item Aşık Remzi'nin Adanalı Eşine Yazdığı Otobiyografik Destan ve 19 Şiiri (Bir Aşığın Adana Sergüzeşti ve Duygu Dünyasındaki Yankıları)(2007) Kenan ERDOĞANBu çalışmada, Kırkağaçlı Âşık Mustafa Remzî’nin yazdığı bir destan ve 19 şiiri değerlendirilerek yayınlanacaktır. Aşık Mustafa, bu destanı ve şiirleri âşık olduğu ve evlendiği Adanalı eşinden ayrıldıktan sonra yazmıştır. Bir aşığın dramını ve hayat mücadelesini vermesi bakımından önemli bulduğumuz şiirler, aynı zamanda 1900’lu yılların başındaki sosyal hayat hakkında da bilgiler sunmaktadır. Bu nedenle destan ve şiirler, salt aşka düşmüş bir bireyin hikâyesi olarak değil, aynı zamanda bir devrin hikâyesi olarak da okunabilir.Item Bir gösteren olarak beden ve dili: Göstergebilim çerçevesinde göç romanı ve Dede Korkut Hikâyeleri'nin incelenmesi(2008) Ferhat KARABULUTYazıdan önce söz vardı. Sözden önce ve sözle birlikte bedenin dili vardı. İnsanoğlu duygu dünyasını yansıtmada ve kültürel birkimini sergilemede sözün yanına daima bedenin dilini de eklemiştir. Bedeni görsel bir alana yerleştiren ve bir imaj olarak sergileyen yaklaşımlar bütün dillerde tarihin en eski dönemlerinden bu yana önemini korumuştur. Dili, göstergelerden oluşan bir sistem olarak tanımlayan Ferdinan De Saussure, Peirce’in 19. yüzyılda gündeme getirdiği gösterge modeline eş zamanlı olarak yeni bir boyut getirmiştir. Saussure’ün daha çok dilsel bağlamda temellendirdiği gösterge modelini, görsel bağlamda ilk formülüze eden Charles S. Peirce, kendinden sonra Semioloji olarak adlandırılacak kuramın temelini atmış oldu. Charles S. Peirce’in ikon (icon), index (belirtke), sembol (symbol) olarak sistematize ettiği model üçlemesi, hem dilsel dünyanın hem de görsel dünyanın tanımlanmasında ve açıklanmasında önemli katkılarda bulundu. Charles S. Peirce, 19. yüzyılda modelini oluştururken, elbette göstergenin varlığı insanolğlunun tarihi kadar eskiye gitmekte idi. Dünyayı tanımlamada, olgulara ve olaylara getirelecek açıklamalarda, her birey, kuşkusuz, işaretleyenlere (signifier) ve işaretlenenlere (signified) başvurmuştur. Türk kültürünün hem art zamanlı hem de eş zamanlı yazılı kaynaklarında, bedeni veya beden unsurlarını gösterge modeline uygun kullanımlara çok sık rastlarız. Bu çalışmada, Türk kültürünün önemli eserlerinden olan Dede Korkut Hikâyeleri ve Mevlüt Süleymanlı’nın Göç romanında bedenin gösterge olarak kullanımı üzerinde durulacaktır. Dede Korkut Hikâyeleri, Peirce’in üçlemesi açısından bakıldığında oldukça zengin bir kaynak olarak karşımıza çıkar. Dede Korkut Hikâyeleri’nin yanında destansı bir anlatımla Türk Kültürün’de göç ve değişim olgusunu irdeleyen Azerbaycanlı Mevlüt Sülyemanlı da Göç romanında bedenin diline bir işaretleyen olarak sık sık başvurur. Göç romanında, yazar, Dede Korkut tarzı bir üslüp ile Karakelle Soyu’nun yerleşik hayata geçişini ve soyun güçlü ve zayıf yanlarını destansı bir dille verirken beden unsurlarından önemli ölçüde faydalanmaktadır. Bu iki eserin beden kültürü bağlamında incelenmesinde Gösterge Modeli’nden faydalanılırken, konuya sosyo-kültürel-tarihsel bir pencereden de bakılacak, yapısalcı bir bakış açısı modelin izahında kullanılacaktır.Item Seyahatnamelerde Kuzey Kafkasya Türkleri(2015) Ömer KARATAŞ; Serdar IŞIK19. Yüzyılda Kafkasyaya seyyahların yoğun olarak ilgi gösterdiklerinigörmekteyiz. Bu ilginin birçok sebebi vardır. Casusluk, askeri görev, ilmi araştırma,dağ sporları bu sebeplerden sadece birkaçıdır. Kafkasya coğrafyasına gelen seyyahlarburada yaşayan etnik çeşitliliğe dikkat etmişlerdir. Bu çeşitliliğe uygun olarak buradakihalklardan gördükleri sosyal yapı, adetler ve diğer bilgilere sıklıkla yer vermişlerdir.Kuzey Kafkasya genel olarak Çerkeslerin yaşadığı bir coğrafya olarak tanınmaktadır.Fakat burada sadece Çerkesler değil Türklerin de yaşadıklarını biliyoruz. Bu bağlamdaKafkasyaya 19. Yüzyılda gelen seyyahlar Kafkas Türkle riyle ilgili önemli bilgilervermişlerdir. Tatarlar, Karaçaylılar, Nogaylar, Kumuklar hakkında bilgi verilen KuzeyKafkasya Türkleridir. Bu çalışmamamızda 19.Yüzyıl seyyahlarının Kuzey KafkasyadakiTürkler hakkındaki bilgilerini ele alacağız.Item Kültürlerarası Yetkinlik Ölçeğinin Türkçeye Uyarlanması(2022) TUNCER OZDIL; EsraBu çalışmada, Chao (2014) tarafından geliştirilen Kültürlerarası Yetkinlik Ölçeğinin (KYÖ) Türkçeye uyarlama çalışmasının yapılması, geçerlilik ve güvenirliğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Test- tekrar test güvenirliği için ölçek öncelikle vakıf ve devlet üniversitelerinde okumakta olan 74 öğrenciye pilot bir çalışma uygulanarak değerlendirilmiştir. Test-tekrar test güvenirlik katsayısı 0,916 bulunmuştur. İkincil olarak 382 öğrenciye uygulanarak güvenirlik katsayısı 0,906 bulunmuştur. Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) sonucunda elde edilen uyum indeksleri kabul edilebilir sınırlar arasında yer almaktadır. Böylelikle dilimize uyarlanan 30 maddelik 5 boyutlu yapı istatistiksel olarak geçerlilik ve güvenilirlik bakımından doğrulanmıştır.Item Yanına Gelenlerin Hz. Peygamber’i Tanıyamadığını Gösteren Rivayetlerin Değerlendirilmesi(2023) Fatih BAYRAMHz. Peygamber’in fizikî yapısını da içeren beşeriyeti meselesi geleneksel ile modern peygamber tasavvuru arasındaki çatışma alanlarından bir tanesidir. Yanına gelenlerin Hz. Peygamber’i tanıyamadığını gösteren hadisler ise bu çatışmanın kendisini gösterdiği, geleneksel tasavvuru geçersiz kılıp modern olanı desteklediği düşünülen rivayet gruplarındandır. Ancak bu tür rivayetleri bir araya getirerek bağlamlarının tespitine odaklanan bir çalışma bulunmamaktadır. Bu da onların benimsenen herhangi bir yaklaşım için delil kılınmasını kolaylaştırmaktadır. Araştırmamız öncelikle bu rivayetleri tespit etmekte, akabinde ise hadis şerhlerinden de faydalanıp sekiz sorudan oluşan bir usule istinaden onların bağlamlarını-anlamlarını göstermeye çalışmakta, Hz. Peygamber’in herhangi bir beşer olup-olmamasına delaletlerini sorgulamaktadır. Neticede yaşadıkları sosyo-kültürel ortam, fizikî şartlar, sahip oldukları psikoloji ve Peygamber’in mütevazi kişiliği daha önce onu görmemiş olanların kendisini tanıyamamasına sebep olmuş görünmektedir. Rivayetler mütevaziliği dışında Hz. Peygamber’in beşeriyeti, fizikî özellikleri, sıradanlığı ya da olağanüstülüğü hakkında bir yargıda bulunma imkânı sunmamakta, tümüyle onu görmeye gelenlerle ilgili mâlûmat ortaya koymaktadır.