Browsing by Subject "Biyomalzemeler"
Now showing 1 - 10 of 10
Results Per Page
Sort Options
Item $Ti_6Al_4V$ malzeme yüzeyine olusturulan kalsiyum fosfat kaplamanın kırılma tokluğunun incelenmesi(2010) Hakan ÇETİNEL; Ahmet PASİNLİ; Ibrahim AYDINBu çalısmada Ti6Al4V malzeme yüzeyinde yeni metotla olusturulan kalsiyum fosfat (CaP) kaplamanın Vickers indentasyon yöntemi ile kırılma tokluğunun incelenmesi amaçlanmıstır. Ti6Al4V malzeme yüzeyine NaOH ile aktivasyon islemi uygulanmıs ve CaP kaplanmıstır. Olusturulan CaP kaplamanın, elastise modülü, sertlik değerleri, kaplama kalınlığı ölçülmüs, kaplama yüzeyinin XRD analizi yapılmıs, SEM görüntüleri ve IR Spektrumları alınmıstır. Vickers indentasyon metodu uygulanarak kırılma tokluğu belirlenmistir. Bu çalısma sonucunda NaOH ile aktive edilmis Ti6Al4V üzerinde olusturulan CaP kaplaması için kırılma tokluğu (K1C) değeri 0,39 MPa m1/2 olarak bulunmustur.Item Farklı implant materyalleri üzerinde osteoblasta farklılaştırılmış kemik iliği stromal kök hücrelerinin (KİSKH) kemik tamirindeki rolü(2012) H. S. VATANSEVER; ÖZDAL F. KURT; S. İ. DELİLOĞLU GÜRHAN; İ. TUĞLUAmaç: Doku mühendisliği yardımı ile materyaller üzerinde kemik iliği stromal kök hücrelerinin etkileşmesinin yeni kemik oluşumuna katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu çalışmada, farklı dolgu materyalleri üzerinde, medyum ile osteoblasta farklılaştırılan kemik iliği stromal kök hücrelerinin, in vivo ortamda kemik yara modeline implantasyonları sonucunda yara iyileşmesindeki etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Erişkin erkek sıçan tibiasından elde edilen kemik iliği hücreleri, α-MEM, %10 fetal bovine serum, penisilin, streptomisin ve gentamisin içeren kontrol besi ortamında (KBO) üç farklı dolgu materyalleri olan Cellulose Tip I (BM1), Cellulose Tip II (BM2) ve Gelatine (BM3) üzerinde kültüre edildi. Yüzeye tutunmayan hücreler besi ortamının alınmasıyla uzaklaştırıldı ve materyal yüzeyine tutunmuş olan hücreler deksametazone, β-gliserofosfat ve askorbik asit içeren osteoblastik besi ortamı (OBO) ile inkübe edildi. Farklılaşan hücreler, osteonektin (ON) ve osteokalsin (OK) markırları ile osteoblasta dönme yetenekleri, vonkossa (VK) ve alkalen fosfataz (ALP) aktiviteleri ile kemikleşme ve mineralizasyon kapasiteleri saptandı. Tamirdeki etkinlikleri histolojik ve morfometrik yöntemle araştırıldı.Bulgular: Değişik materyaller üzerinde farklılaşan hücrelerin adhesyon, çoğalma ve farklılaşma kapasitelerinin arttığı ve biyomateryallerin üzerlerindeki hücreler ile implantasyonları sonrasında deneysel yara bölgesinde daha iyi tedavi yaptıkları bulundu.Sonuç: Kullanılan materyaller ile hücreler arasındaki olumlu etkileşmenin anlaşılması, gelecekte hastaların yaşam kalitesinde bir umut olacak olan doku mühendisliğinin klinik tedavideki önemi için büyük yarar sağlayacaktır.Item Comparison of The Histopathologic Outcome of Three Different Allograft Used For The Repair of Spinal Dural Defect in Rats(2013) Özer ÖNER; MESUT METE; İbrahim Burak ATCI; Ali KÜPELİOĞLU; Yusuf ERŞAHİN; Mahmut Camlar; Ümit KOCAMAN; Füsun ÖZER DEMİRÇİVİ; Emrah AkçayAmaç: Duramater tamiri nöroşirürjikal yaklaşımlardan sonra mortalite ve morbiditeyietkileyen en önemli faktörlerden biridir. Altın standart duramaterin, su geçirmez şekildesütüre edilmesi veya perikranium, temporal fasya gibi otogreftlerle duraplasti yapılmasıdır.Bu işlem özellikle acil durumlarda dura kenarlarının kısalması nedeniyle mümkünolmayabilir. Çalışmamızda ratlarda deneysel dura defekti yaparak en etkili yapay dura greftinibelirlemeyi amaçladık.Materyal ve Metod: Ağırlıkları 280-320 gr arasında değişen, eşit sayıda erkek ve dişi toplam28 adet wistar albino cinsi rat kullanıldı. Hayvanlar, kontrol (n=7 Grup-1), kollojen matriksgreft (n=7 Grup-2), selülöz greft (n=7 Grup-3) ve teflon greft (n=7 Grup-4) olmak üzere 4gruba ayrıldı. Ratlar 30 gün sonra kesilip hasarlı dura mater kısımları çıkarıldı ve kesitlerialındı. Tüm histopatolojik kesitler ışık mikroskobu kullanılarak yapıldı. Histolojik çalışmadafibroblastik aktivite, yeni kapiller oluşumu, inflamatuar reaksiyon, yabancı cisim reaksiyonuve kapsül formasyonu değerlendirilip sonuçlar karşılaştırıldı.Sonuç: Fibroblastik aktivite en fazla teflon grubunda görülürken yeni kapiller oluşumu,inflamatuar reaksiyon ve kapsül oluşumu en fazla sellüloz grubunda görüldü. Karar: Budeneysel model, selülözün hasarlı duramater tamirinde en etkili yapay dura grefti olduğunugöstermi tir.Item Torsiyonel yorulma testi sırasında kırılan kardan miline ait çatallı flanş parçasının hasar analizi(2023) osman çulha; Efe ISIK; ONUR AKKAŞBu çalışmada, ağır ticari araçlarda kullanılan kardan miline ait çatallı flanş birim parçasının torsiyonel yorulma testi sırasında meydana gelen hasarın analizi ve karakterizasyonu gerçekleştirilmiştir. Malzeme bilimindeki üretim-yapı-özellik ve performans ilişkisine göre hasarın kök nedeninin tespit edilmesi amacıyla çatallı flanş üretiminde kullanılan yuvarlak çelik hammaddenin kimyasal analizi, sertlik ölçümü, tane boyutu analizi, dekarbürizasyon ölçümü, inklüzyon analizi ve taramalı elektron mikroskobu yardımı ile mikroyapı incelemeleri ile hammadde karakterizasyonu tamamlanmıştır. İlave olarak, çatallı flanş birim parçasının tasarımının doğrulanmasında sonlu elemanlar analizi kullanılarak söz konusu çalışma desteklenmiştir. Yapılan çalışmalar neticesinde, çelik hammaddeden elde edilen değerler 41Cr4 ıslah TS EN ISO 683-2 standardına göre uygun olduğu tespit edilmesine rağmen SEM incelemesi ve EDX analizlerinde mikroyapıda uzamış MnS inklüzyonları ve metal matris ile MnS inklüzyonlarının ara yüzeylerinde çatlak tespit edilmiştir. Aynı kapsamda yapılan çatallı flanş birim parça karakterizasyonu sonucunda da MnS oranının hammadde ile aynı seviyede ASTM E45 standardına göre 2-4 μm x 898-1.181 μm değerlerinde olduğu ve A tipi 3,0-3,5 değerine eşdeğer olduğu belirlenmiştir. Yüzey altı bölge MnS inklüzyon oluşumlarının çatlak ilerleme bölgeleri oluşturduğu tespit edilmiştir.Item Sıcak presleme yoluyla üretilen Al6061/GNP kompozitlerin aşınma özelliklerine üretim parametrelerinin etkisi(2023) Turker Turkoglu; SARE ÇELIK; Nail ASLAN; ENVER ATİKBu çalışmada, alüminyum farklı oranlarda grafen nano plaka (GNP) ile takviyelerindirilerek elde edilen kompozit malzemenin tribolojik özellikleri incelenmiştir. Bu kapsamda, numuneler sıcak pres cihazında belirlenmiş olan parametreler altında üretilmiştir. Kompozitlerin aşınma karakteristikleri ball on disk aşınma test metodu kullanılarak belirlenmiştir. Ball on disk test sonuçları ağırlıkça %1 oranında GNP içeren, 600 °C sinterlenen, 45 dakika süresince sinterlenen Al6061/GNPs kopozitlerin en iyi aşınma direncine sahip olduğunu göstermiştir. GNP takviyesi sayesinde, takviyelendirilmemiş Al malzemesiyle kıyaslandığında aşınma oranında %61 azalma elde edilmiştir. Sürtünme katsayısı üzerinde üretim parametrelerinin etkisi Taguchi yöntemi ile araştırılmıştır ve kompozitlerin sürtünme katsayısı üzerinde en etkin parametrenin ağırlıkça GNP oranının olduğu belirlenmiştir. GNP'nin yapıya belli oranlarda eklendiğinde aşınma oranını azaltan önemli bir takviye malzemesi olduğunu sonuçlar göstermiştir.Item BaTiO3/SrTiO3@MO Hibrit Nanoyağlayıcılar için Termofiziksel Özelliklerin Araştırılması(2023) Mustafa AkkayaSon yıllarda ısıtma sistemlerinde nanoakışkanlar, soğutma ve iklimlendirme sistemlerinde de nanoyağlayıcılar çalışma sıvısı olarak kullanılmaktadır. Isı transfer özelliklerin gelişiminde, bu süspansiyonlarda metal oksitlere ve karbon bazlı bileşiklere yoğun şekilde yer verilmektedir. Birden fazla nanopartikülün hibrit olarak birleştirilmesiyle elde edilen nanoyağlayıcılar sıklıkla kullanılmaktadır. Bu bağlamda, BaTiO3/SrTiO3@MO hibrit nanoyağlayıcısının yoğunluk, ısı kapasitesi, termal iletkenlik ve viskozite gibi termofiziksel özellikleri hesaplanmıştır ve karşılaştırmalar yapılmıştır. Çalışmada hibrit yapı içerisinde katı parçacık olarak BaTiO3 ve SrTiO3 nanopartikülleri kullanılmıştır. Nanoyağlayıcı içerisindeki nanopartiküllerin termofiziksel özellikleri de incelenmiştir. Nanopartiküllerin, hibrit yapı içerisindeki karıştırma oranı 1:1 olarak katkılanmıştır. Ayrıca, 100 ml mineral yağ (MO) içerisindeki partükül kütle fraksiyonu %1.0 olarak belirlenmiştir. Tekli ve hibrit nanoyağlayıcıların termofiziksel özellikleri kıyaslandığında, soğutma sistemleri için hibrit yapıların performansının daha iyi olduğu görülmüştür.Item Fotopolimerizasyon Yöntemi ile Terpolimer Adsorbentlerin Sentezi ve Karakterizasyonu: Ağır Metal Adsorpsiyon Kapasitelerinin İncelenmesi(2023) Gözde MURAT SALTANBu çalışmada, 1-vinil imidazol, metil metakrilat ve 2-allilfenol monomerleri ile fotopolimerizasyon yöntemi kullanılarak poli(allilfenol-ko-metilmetakrilat-ko-vinil imidazol) (PAMV) terpolimer adsorbanlar sentezlenmiştir. Benzofenon fotobaşlatıcı ile oda sıcaklığında ve solventsiz ortamda gerçekleştirilen çalışmada ortalama 400 nm uzunluğunda UV-A lambaları kullanıldı. Farklı mol oranları kullanılarak elde edilen PAMV polimerlerinin yapısal ve yüzey analizleri 1H-Nükleer Manyetik Rezonans (1H-NMR), Fourier-Transform Infrared Spektroskopisi (FT-IR), X-Işını Fotoelektron Spektroskopisi (XPS), Taramalı Elektron Mikroskopisi- Enerji Dağılımlı X-Işını (SEM-EDX) ve termal karakterizasyonu termogravimetrik (TG) yöntemleri kullanılarak gerçekleştirildi. Adsorpsiyon çalışmaları için İndüktif Eşleşmiş Plazma Kütle Spektrometresi (ICP- MS) kullanılmıştır. Optimizasyon koşulları pH 2, 4, 6, 8 ve 10 olarak belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre adsorbanların maksimum verimde çalıştığı pH aralığı 6-10 arasındadır. Birçok farklı metal üzerinde çalışılmış olmasına rağmen elde edilen polimerik adsorbanın kadmiyum, krom ve civa metal iyonları üzerindeki tutma kapasitesi oldukça dikkat çekicidir.Item Potential Anti-SARS-CoV-2 Effects of Gossypol and AT-101: Molecular Docking Study Against Angiotensin Converting Enzyme 2(2024) Suleyman ILHAN; harika atmacaThis study explores the potential anti-SARS-CoV-2 effects of gossypol (GP) and its AT-101 derivative through in silico molecular docking simulations. GP and AT-101 are natural and modified compounds, respectively, with promising biological activities. Using Autodock Vina software, molecular docking simulations were performed to assess the binding interactions between GP, AT-101, and the receptor binding domain of angiotensin-converting enzyme 2 (ACE2) which plays a vital role in facilitating viral entry into host cells. The docking results revealed that GP and AT-101 exhibited favorable interactions with ACE2, suggesting their potential as anti-SARS-CoV-2 agents. GP formed seven hydrogen bonds with ACE2, while AT-101 formed eight, indicating more stable binding and superior interaction. However, it is important to acknowledge that these findings are based on in silico modeling and further research is required to validate the antiviral properties of l and AT-101 in vitro and in vivo. Moreover, the long-term safety and efficacy of these compounds for COVID-19 treatment warrant further investigation through clinical trials. In conclusion, this in silico study provides preliminary evidence of the potential anti-SARS-CoV-2 effects of GP and AT-101 by demonstrating their ability to interact with ACE2. However, it is important to acknowledge that these findings are based on in silico modeling and further research is required to validate the antiviral properties of GP and AT-101 in vitro and in vivo.