Repository logo
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
Repository logoRepository logo
  • Communities & Collections
  • All Contents
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Subject

Browsing by Subject "Geriatri ve Gerontoloji"

Now showing 1 - 20 of 27
Results Per Page
Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    Manisa kent merkezindeki huzur evinde kalan yaşlıların sosyo-demografik özelliklerinin beslenme durumları üzerindeki etkisi
    (2005) Nurgül GÜNGÖR; Sevgi NEHİR; Ferda ÖZBAŞARAN
    Amaç: Çalışmanın amacı Manisa kent merkezindeki iki huzurevinde kalan yaşlıların beslenme durumlarını saptamaktır. Yöntem ve Gereç: Çalışma Manisa kent merkezindeki iki huzurevinde kalan 71 yaşlı ile sürdürülmüştür. Veriler Temmuz-Ağustos 2004 tarihleri arasında, sosyo-demografik özelliklerin ve beslenme sorularının yer aldığı anket formu ile toplanmıştır. Araştırmanın analizi SPSS 10.0 paket programında yapılmıştır. Değerlendirmede; sayıyüzde dağılımı, İndependent T-Testi, Ki-Kare, Mann-Whitney U, Kruskall Wallis ve ANOVA testleri kullanılmıştır.Bulgular: Huzurevinde kalan yaşlıların yaş ortalaması 70.70±8.01 (min=46 max=84)'dir. Yaşlıların %60.6'sı erkek, %39.4 kadındır. Yaşlıların %54.9'nun, Beden Kitle İndeksi (BKİ) 19.9-26.0 normal aralığında yer almaktadır.Sonuç: Yaşlıların, bazı sosyo-demografik özelliklerinin beslenme durumlarını etkilediği saptanmıştır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Yaşlılara verilen eğitimin ilaç kullanım uyumuna etkisinin incelenmesi
    (2005) Gürol Gülşah ARSLAN; İsmet Eşer
    Giriş: Araştırma, kronik hastalığı olan yaşlılara verilen “bireyselleştirilmiş eğitim”in ilaç kullanım uyumu üzerine etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Gereç-Yöntem: İzmir Büyükşehir Belediyesi Gürçeşme Zübeyde Hanım Huzurevi’nde yürütülen bu çalışma yarı-deneysel tipte bir araştırmadır. Yaşlı hastaların reçeteleri kontrol edilerek ve “Yaşlıların İlaç Kullanımına İlişkin Öntest Soru Formu” uygulanarak yaşlıların ilaçlara ilişkin toplam bilgi puan ortalamaları saptanmış, ek olarak da reçeteleri kontrol edilerek ve ilaçları sayılarak eğitim öncesi ilaç uyum puan ortalamaları elde edilmiştir. Ardından “Bireyselleştirilmiş İlaç Kullanım Eğitim”i verilmiştir. Eğitimin etkinliğini saptamak için eğitimden 15 gün ve 6 ay sonra “Yaşlıların İlaç Kullanımına İlişkin Sontest Soru Formu” uygulanmış ve ilaçları sayılarak ilaçlara ilişkin toplam bilgi puan ortalaması ile ilaç uyum puan ortalamaları elde edilmiştir. Araştırmanın örneklemini araştırmanın sınırlılıklarına uyan 60 adet yaşlı oluşturmuştur. Verilerin değerlendirilmesinde iki eş arasındaki farkın önemlilik testi ve korelasyon analizi kullanılmıştır.Bulgular ve Sonuçlar: Yaşlıların eğitim öncesindeki ilaç uyum puan ortalamaları ile eğitimden 15 gün sonrası ilaç uyum puan ortalamaları arasında ve yaşlıların eğitim öncesi ilaç bilgi puan ortalamaları ile eğitimden 15 gün sonraki ilaç bilgi puan ortalamaları arasında pozitif yönde anlamlı fark olduğu saptanmıştır. Eğitimden 15 gün ve 6 ay sonrası ilaç uyum puan ortalamaları arasında ve ilaç bilgi puan ortalamaları arasındaki farkın anlamsız olduğu belirlenmiştir. Dolayısıyla, yaşlılara bireyselleştirilmiş ilaç eğitiminin verilmesi önerilmektedir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Perception of quality of life by a sample of Turkish older adults: WHOQOL-OLD project Turkish focus group results
    (2005) Erhan ESER; Cengiz Beyhan ÖZYURT; Sultan ESER; Caner FİDANER
    Amaç: Bu çalışmanın amacı bir sağlıkla ilgili genel yaşam kalitesi ölçeği olan Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği Yaşlı Modülünün (WHOQOL-OLD) oluşturma sürecinde yaşlıların algılanan sağlık ve yaşlılıkla ilgili olarak önceden belirlenmiş alanlara ilişkin tutum ve düşüncelerini ortaya koymak, eksik kalan boyutlar ile ilgili önerileri almaktır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma, Avrupa Birliği 5 inci Çerçeve Programı tarafından desteklenen WHOQOL-OLD projesine katılan 23 merkezden biri olan Izmir merkezinin verileri üzerinde yürütülmüş niteliksel bir çalışmadır. Her bir merkez 6 odak grup gerçekleştirmiştir. Bunlardan dördü yaşlı bireylerden oluşmuştur. Her bir odak grup bir moderatör ve bir gözlemci eşliğinde, bağımsız bir odada bir masa etrafında bir ses kayıt cihazı yardımıyla 4-6 yaşlı katılımcı (62-85 yaş), ile gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler 25 Aralık 2001 ve 4 şubat 2002 tarihleri arasında İzmir, Manisa ve Ankara'da yürütülmüştür.Bulgular: Üzerinde en çok ortaklaşılan yaşam kalitesi kavramları, sağlıklı olmak, bağımsız olmak (günlük faaliyetleri, herhangi birinden destek almadan yürütebilmek), bedensel olarak aktif olmak, huzur ve mutluluk içinde olmak, ekonomik açıdan bağımsız olmak ve özgürce dinlenebilme hakkıdır.WHOQOL-100 ölçeğinin 24 bölümü değerlendirildiğinde, 14 bölüm çok önemli, 6 bölüm kısman önemli, 4 bölüm de önemsiz bulunmuştur. Bunlardan “İş kapasitesi”, “İlaçlara (insulin hariç) tıbbi tedaviye bağımlı olmak” her iki cinsiyet için de önemsiz veya hemen hemen önemsiz olarak değerlendirilmiş; cinsel faliyetler yalnız kadınlar için, beden imgesi de yalnız erkekler için önemsiz bulunmuştur.Araştırmanın koordinatör merkezi (Edinburg) tarafından uzmanlar ve literature bilgileri ışığında hazırlanmış olan ek soru veya alanların tümü araştırmaya katılan yaşlılarınca da önemli kabul edilmişlerdir. Bunlar, Duyu işlevleri, Bilişsel kapasite, Sosyal destek veya ilişkiler, Sosyal izolasyon veya yalnızlık, Yaşam koşulları, Ekonomik durum, Kayıplarla başa çıkma ve Önemli yaşam olaylarıdır. Diğer merkezlerin odak gruplarında kısmen önemli Kabul edilen bazı maddeler Türk odak gruplarında “çok önemli” olarak ifade edilmişlerdir. Bunlar, Hastaneye yatma, yeti kaybı, aile ilişkileri, karar verme özgürlüğü, büyük anne büyük baba rolü, iştahın yerinde olmasıdır. Diğer taraftan, topluma katılım , yaşlılıkla ilgili negatif ayrımcılık, gönüllü faaliyetlere katılım ise diğerlerinin aksine araştırmamıza katılan yaşlılar için önemsiz bulunmuştur.Sonuç: WHOQOL-100 uzun bulunmuştur. Türk yaşlılarının toplumsal normları, kent kır ayrımı olmakla birlikte, çoğunlukla Doğu kültürlerinin özelliklerini yansıtmaktadır. Bu durum, Türkiye'de yaşlılara verilen koruyucu, sağaltıcı ve esenlendirici sağlık hizmetlerinde dikkate alınmalı, yaşam kalitesi gibi öznel değerlendirmeler, kısa, kolay anlaşılır ve yüz yüze sesli okunarak uygulanan ölçeklerle yapılmalıdır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Yaşlılarda hipertansiyon prevalansı: Manisa örneği
    (2006) Saliha ALTIPARMAK; müzeyyen ataseven; Osman ALTIPARMAK; Rahime Şahin; Gülten KARADENİZ
    Giriş: Hipertansiyon, görülme sıklığı yaşla artan toplumsal bir sağlık sorunudur. Erken tanı ile kontrol altına alınabilen, geç kalındığında, iskemik kalp hastalıkları, serebrovasküler hastalıklar gibi ölümcül seyreden komplikasyonlara yol açan bir hastalıktır. Bu çalışma kesitsel analitik yöntemle, 1 Nisan- 1 Haziran 2005 tarihlerinde Manisa İl Merkezindeki 65 yaş ve üzerindeki bireylerde hipertansiyon prevalansını ve risk faktörlerini saptamak amacıyla yapılmıştır.Yöntem ve Gereç: Sistematik örnekleme yöntemi ile seçilen 340 yaşlı katılımcının arteryel kan basınçları ve boy-vücut ağırlığı ölçümleri alınmıştır. Sosyodemoğrafik özellikleri, diyet yapma ve uyku sorunlarını soran bir anket yüzyüze görüşme yöntemi ile uygulanmıştır.Bulgular: Araştırmada 65 yaş ve üzerindeki bireylerde hipertansiyon sıklığı %61.8 bulunmuştur. Bireylerin %26.2'si normotensif olarak değerlendirilmiştir. Katılımcıların %27.1'inde sistolik hipertansiyon, %8.6'sında diyastolik hipertansiyon, %26.2'sinde sistolodiyastolik hipertansiyon bulunmaktadır. Hipertansiyonlu olanlar yaş, cinsiyet, eğitim durumu, medeni durum, diyet yapma ve uyku bozukluğu açısından hipertansiyonu olmayanlarla karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır (p> 0.05). BKİ'ne göre şişman olanlarda normal olanlara göre 2.38 kat daha fazla hipertansiyon görülme riski olduğu belirlenmiştir.Sonuç: Sonuç olarak çalışma bölgemizde yaşlılarda hipertansiyon prevalansı yüksektir. Bu bulgu yaşlı nüfusta hipertansiyon taramalarının yapılmasının gereğine ve yeterli ve dengeli beslenmenin önemine dikkat çekmektedir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Yaşlılarda kalça kırığı ve rehabilitasyon sorunları
    (2006) CANAN TIKIZ; Çiğdem TÜZÜN
    Kalça kırıkları disabilitenin önemli bir nedeni olarak yaşlı populasyonda sık görülen bir sorundur. Osteoporoz, Parkinson hastalığı ya da inme gibi nöromotor disfonksiyona neden olan hastalıklar, kognitif bozukluklar ve denge bozuklukları nedeniyle yaşlılar kalça kırıkları açısından genç populasyona göre daha yüksek risk altındadırlar. Bu hastalarda kırık öncesi fonksiyonel düzeye dönüş en iyi şekilde cerrahi tedavi ile mümkün olmaktadır. Ancak ileri yaş ve eşlik eden hastalıklar nedeniyle cerrahi sonrası komplikasyonlar daha fazla görülmekte ve buna bağlı olarak da mortalite hızı artmaktadır. Hayatta kalanlarda ise yaşam kalitesi belirgin şekilde olumsuz yönde etkilenebilmektedir. Bu yazıda amacımız yaşlı hastaların kalça kırıklarından korunması için alınması gereken önlemlerin yanı sıra, kalça kırıklı yaşlı bireylerin rehabilitasyonu ve rehabilitasyon aşamalarında karşılaşılabilecekleri sorunları gözden geçirmektir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Manisa Muradiye sağlık ocağı bölgesinde yaşlılarda kaza sıklığı ve kaza ile ilişkili faktörler
    (2007) Halime UĞURLU; Aslıhan ORUÇOĞLU; Alphan ECEBAY; Gönül Dinç; Ümit Cihan ATMAN
    Giriş: Yaşlılıkta kazalar morbidite ve mortalite açısından önemli bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Manisa Muradiye Sağlık Ocağı Bölgesinde 65 yaş ve üzeri nüfusta kaza sıklığını ve ilgili risk faktörlerini saptamak amacıyla bu çalışma planlanmıştır. Yöntem ve Gereç: Araştırma kesitsel tipte bir çalışmadır. Bölgede yaşayan 652 tane 65 yaş ve üzerinde kişiden sistematik rastgele örnekleme yöntemi ile seçilen 327 kişiye ulaşılması amaçlanmıştır. Bu kişilerden 323'üne (%98.7) ulaşılarak bir anket yardımıyla yüz yüze görüşülmesi şeklinde veriler toplanmıştır. Veriler SPSS for Windows 10.0 paket programında değerlendirilmiş, istatistiksel analizlerde Odds Oranı ve %95 güven aralığı kullanılmıştır.Bulgular: Araştırma grubundakilerin %31.6 sı son bir yıl içinde herhangi bir kaza geçirmiştir. Kazaların tipine göre, en fazla görülen kaza tipi %49.2 ile düşme, ikinci sıklıkta %22.2 ile kesici aletle yaralanma ve üçüncü sıklıkta %17.5 ile çarpmadır. Kazalar daha çok evde ve kış mevsiminde görülmektedir. Kadın olmak, yalnız yaşamak, sakatlığın olmayışı, unutkanlık kaza ile ilişkili faktörlerdir. Kazaların yarısında müdahale yapılmadığı, %21.3'ünde sağlık kuruluşuna başvurulduğu ya da sağlık personelinden yardım istendiği, diğerlerinde ise uygun olmayan müdahalelerin yapıldığı görülmektedir.Sonuç: Yaşlılarda kazaların sık görüldüğü; kazaların büyük bir bölümünü ev kazalarının oluşturması nedeniyle ev koşullarının kazayı önlemeye yönelik düzenlenmesi; özellikle kadınlar ve yalnız yaşayanların kazalar açısından eğitilmesi ve izlenmesi gereken gruplar olduğu sonucuna varılmıştır
  • No Thumbnail Available
    Item
    Manisa Muradiye bölgesindeki yaşlıların yaşam kalitesini etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi
    (2007) Erhan ESER; Sefa Nuri AKDEMİR; Özge KARAKOÇ; Beyhan CENGİZ ÖZYURT; İBRAHİM KARACA; Gökmen ÇOBAN
    Giriş: Bu çalışma Manisa Muradiye' de yaşayan 65 ve üzerindeki kişilerin yaşam kalitesi bileşenleri ve bu bileşenleri etkileyen değişkenleri ortaya koymayı amaçlamaktadır.Yöntem ve Gereç: Muradiye'de yaşayan 65 yaş ve üstü toplam 613 kişiyi temsil eden 200 yaşlıda çalışılmıştır. Yaşlıların yaşam kalitesi Dünya Sağlık Örgütü tarafından geliştirilen ve 6 alandan oluşan WHOQOL-OLD ölçeği ile değerlendirilmiştir. Verilerin analizinde student t testi ve lojistik regresyon analizi kullanılmıştır.Bulgular: Katılımcıların yaş ortalamaları 71.21+5.01'dir. Grubun %63.5'i evli, %43.7'si eğitimsiz olup, %70.0'i en az bir kronik hastalığı olduğunu, %84.0'ü evde aile desteği ile yaşadığını ve %16.0'sı herhangi bir sağlık güvencesi olmadığını belirtmiştir. WHOQOL- OLD alanları ortalama değerleri: “Duyusal yetiler” 11.15±2.32; “Özerklik” 12.72±2.52; “Geçmiş, bugün ve geleceğe ait aktiviteleri” 12.39±2.33; “Sosyal katılım” 11.52 ±2.59; “Ölüm ve ölmek” 10.84 ±3.33 ve “Yakınlık” 14.37±2.00 ve Toplam skor 3.04±0.32 olarak bulunmuştur.Sonuç: Çok değişkenli analizlerde yaşam kalitesini en çok etkileyen değişkenlerin günlük işlerini yaparken başkasına ihtiyaç duyma ve eğitim düzeyi olduğu bulunmuştur.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Manisa’da bir gecekondu bölgesinde 5-16 yaş grubunda enürezis nokturna sıklığı ve ilişkili faktörler
    (2007) Dilek ERGİN; Can H. HEKİMOĞLU; Şamil BUĞA; Atılay KAYSUDU; Erbay Pınar DÜNDAR; Nebi Sümer; Murat KURSES
    Amaç: Enürezis tüm toplumlarda yaygın olarak görülen bir sağlık sorunudur. Bu çalışmanın amacı bir gecekondu bölgesinde 5-16 yaş grubunda enuresis nokturna prevalansı, etkili risk faktörlerini belirlemek ve yaşam kalitesi ile ilişkisini değerlendirmektir.Gereç ve yöntem: 294 kişide yürütülen kesitsel çalışmada küme örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Çocuk ve ergenlere ait veri annelerinden yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Sosyodemografik değişkenler, enürezis nokturna ile ilgili risk faktörleri ve Türkçe adaptasyonu yapılan Kiddo-Kindl ile Kiddy- Kindl yaşam kalitesi ölçeklerinden oluşan anket formu ile veri toplanmıştır. Veri analizinde ki kare, t testi ve çok değişkenli analizlerde lojistik regresyon analizi kullanılmıştır.Bulgular: Araştırmada enürezis nokturna prevalansı %27,5’tir. Enürezis nokturna günlük idrar yapma sayısı sekiz ve daha fazla olan ço¬cuklarda 3,5 (1,1-10,8), tuvalete yetişememe durumunda 10,5 (3,8-29,2), tuvalet eğitiminde yanlış yöntemlerin kullanılması durumunda 2,3 (1,1-4,6), ilk alt ıslatmada ailenin cezalandırıcı yaklaşımında 2,2 (1,2 – 4,5) ve uykusu derin olan çocuklarda 2,3 (1,1 – 5,2) kat daha fazla görülmektedir. 5-7 yaş grubunda yaşam kalitesi ile enürezis nokturna arasında anlamlı ilişki bulunmamıştır. 8-16 yaş grubunda ise sadece özsaygı alanında puan ortalamalarının farklı olduğu belirlenmiştir. Sonuç: Enürezis nokturna prevalansı, gecekondu bölgesinde %27,5 ile dikkat çekici bir sıklıktadır. Farklı yerleşim birimlerinde yürütülecek çalışmalarla enürezis nokturna ve yaşam kalitesi arasındaki ilişkinin incelenmesine gereksinim vardır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    İzmir huzurevlerindeki yaşlılarda fekal inkontinans sıklığı ve yaşam kalitesi üzerine etkisi
    (2008) Serhat Bor; Özden DEDELİ; Cicek Fadiloglu; ILKER TURAN
    Giriş: Bu çalışmada amaç, fekal inkontinans sıklığı açısından yüksek riskli bir grup oluşturduğu düşünülen yaşlılarda, fekal inkontinans görülme sıklığı ve yaşlıların yaşam kalitesi üzerine etkisini belirlemektir.Gereç ve Yöntem: Araştırma, Eylül 2006-Kasım 2006 tarihleri arasında İzmir İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'ne bağlı üç huzurevinde yaşayan yaşlılardan seçilmiş toplam 304 kişilik örneklem ile yürütülmüştür. Araştırma verileri ülkemiz için geçerlilik ve güvenilirliği belirlenmiş olan “Fekal İnkontinans Yaşam Kalitesi Ölçeği (FİYKÖ), Fekal İnkontinans Ciddiyet İndeksi (FİCİ)” sosyodemografik özellikler ve barsak alışkanlıklarıyla ilgili maddeleri içeren soru formu kullanılarak toplanmıştır.Bulgular: Huzurevlerindeki yaşlıların %9.5'i fekal inkontinans tanımlamaktadır. FİYKÖ'nün depresyon/benlik algısı (12.5±4.6) ve utanma (4.2±2.6) ile ilgili alt ölçek puanlarının düşük çıkması nedeniyle, yaşlıların en çok psikososyal durumlarının olumsuz etkilendiği görülmüştür. Yaşlıların, FİYKÖ'nün depresyon/benlik algısı ve utanma alt ölçeklerinden aldıkları puan ortalamaları ile FİCİ'den almış oldukları puan ortalamaları arasında da anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir (r=-0.8 p<0.05; r=-0.9 p<0.05).Sonuç: Fekal inkontinans yaşlıların sağlığını ve yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Dışkı kaçırma tipi ve sıklığı ne boyutta olursa olsun yaşlı bireylerin fiziksel, sosyal, hijyenik ve psikolojik yönden kendilerini iyi hissetmeleri için bu konuda yaşlılara destek sağlanmalıdır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Huzurevinde yaşayan yaşlı bireylerin yaşam doyumu, sosyal destek düzeyleri ve etkileyen faktörler
    (2009) Saliha ALTIPARMAK
    Sosyal destek kaybının sağlık ile güçlü bir bağlantısı vardır. Sosyal destek yapısının sıklık ve kalitesinde değişim yaşlılarda özellikle kurumda yaşayan yaşlılarda daha fazla yaşanır. Bu çalışma, huzurevinde yaşayan yaşlı bireylerin algıladıkları sosyal destek ve yaşam doyumu düzeylerini ve sosyal destek ile yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla yapılmıştır.Çalışma Manisa il ve ilçelerindeki huzurevlerinde kalan yaşlılar üzerinde yürütülmüştür (n=130). Verilerin toplanmasında sosyodemografik anket formu, çok yönlü algılanan sosyal destek ölçeği ve yaşam doyumu ölçeği kullanılmıştır.Araştırma kapsamına alınan bireylerin yaş ortalaması 73.6±8.6'tür (43-93); çok yönlü algılanan sosyal destek ölçeğinden alınan puan dağılımı 44.7±1.7 (12-82); yaşam doyumu ölçeğinden alınan puan dağılımı 23.1±6.3'dır (6-35). Çalışmada sosyal desteğin gelir düzeyi iyi olanlarda iyi olmayanlara göre, kadınlarda erkeklere göre ve evli/dul olanlarda hiç evlenmemişlere göre daha iyi olduğu belirlenmiştir (p<0.05) . Sosyal destek ile yaşam doyumu arasında pozitif bir korelasyon vardır (r=0.312).Çalışma sonuçları, huzurevinde yaşayan bireylerin sosyal destek ve yaşam doyumunu artırmak için kurum ve arkadaş desteği öncelikli olarak sosyal desteklerini artırmaya yönelik düzenlemeler yapılmasının gerekliliğini göstermektedir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Determination of glycoconjugate residues of erythrocytes at different age groups of rats
    (2010) Ayça GÜMÜŞ; Erdal BULCAN
    Yaşlanma, moleküler bozulmaların neden olduğu hücre hasarını ve bunu takiben doku ve organların fonksiyonel olarak zayıflamasını içeren, zamana bağlı bir süreçtir. Hücre-hücre ve/veya hücre-ekstrasellüler matriks arasındaki tanıma olaylarında önemli moleküller olan hücre yüzey karbohidratlarının yaşlanma sürecindeki olası rolleri hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bu çalışmada, eritrositlerde membran glikoproteinlerine ait glukokonjugatların organizma yaşlanması sürecindeki değişiklikleri 1, 4 ve 7 aylık ratlarda lektin histokimyası ve lektin blotting yöntemleri kullanılarak belirlenmeye çalışıldı. Lektin histokimyası sonuçları, α(2→3) ve α(2→6) bağlı sialik asitlerin eritrosit membranlarında yoğun olduğunu, ancak bu yoğunluğun yaş ile birlikte belirgin bir azalmaya gittiğini göstermiştir. Aynı lektinler kullanarak yapılan blotting çalışmalarında benzer bulgular elde edilmiştir. Bu sonuçlar, sialik asit reaktivitesinin organizmanın yaşlanmasına bağımlı olarak azaldığını göstermektedir. Bu durum, (a) sialik içeren glukokonjugatların sadece eritrosit yaşlanması ile değil aynı zamanda organizmanın yaşlanması sürecinde de değişim gösterdiğini ya da (b) sialik asit içeren eritrosit sayısının yaşlanma ile azaldığını düşündürmüştür.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Dünya sağlık örgütü – Avrupa “yaşlanma tutumu anketi (AAQ)” Türkçe sürümünün (AYTA-TR) psikometrik özellikleri
    (2011) PINAR DÜNDAR; Caner FİDANER; Tümer PALA; Pınar BAYSAN; Erhan ESER; Sultan ESER; Gül GERÇEKLİOĞLU SAATLİ
    Giriş: Bu çalışma Dünya Sağlık Örgütü - Avrupa Yaşlanma Tutumu Anketi Türkçe sürümünün psikometrik çözümlenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem ve Gereç: Toplam 24 sorudan oluşan DSÖ - Avrupa Yaşlanma Tutumu Anketi (AYTA), her biri 8 soru içeren üç boyuttan (Psikososyal Kayıp -PK, Bedensel Değişim –BD ve Psikososyal Gelişme –PG ) (min 8 max 40) oluşur. Puan arttıkça algılanan yaşam kalitesi de iyileşmektedir. Bu çalışmada, 22merkezli AB 5.çerçeve QLRT-2000-00320 projesinin Türkiye verileri (n=833) sunulmuştur. Güvenilirlik (iç tutarlılık, madde analizi) ve Geçerlilik analizleri (Yapısal, Birleşim-Ayrışım geçerliliği ve Bilinen gruplar) uygulanmıştır. Bulgular: Yaşlılarının %38.7’si erkek, %32.3’ü evde desteksiz yaşamaktadır.Yaş ortalaması 72.7± 6.1’dir. PK, BD ve PG boyutlarının alfa değerleri sırasıyla 0.75, 0.74 ve 0.62dir. ’dir. BD boyutunda yer alan 7 no-lu soru ve PG boyutundaki 4 nolu soru iç tutarlılığı bozmaktadır. Yaş ve Gelir algısı kötüleştikçe tüm boyut skorları düşmektedir (p<0.05). Gelirden ve nesnel sağlıktan en çok etkilenen alan BD alanıdır (EB=0.50). PK ve BD skorları, evli, evde destek alarak yaşayanlarda daha yüksektir (p>0.05). Doğrulayıcı faktör analizi, BD boyutunda tatmin edici (RMESEA= 0.09; KU‹=0.93) PK boyutunda sınırda, PG boyutunda zayıf uyum göstermiştir. WHOQOL-BREF, WHOQOL- OLD ve YDÖ ile AYTA-TR olumlu birleşim-ayrışım geçerliliği göstermiştir. Sonuç: Bu araştırmanın bulguları ATYA-TR’nün Türk yaşlılarında kullanılabileceğini ancak Psikososyal Gelişme boyutundan elde edilecek sonuçların dikkatle yorumlanması gerektiğini ortaya koymuştur.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Huzurevindeki yaşlılarda kronik hastalık sıklığı ve ilaç kullanımları
    (2011) GÖKÇE DEMİR; Ayla Ünsal; Ayden ÖZKAN ÇOBAN; Gülşah ARSLAN GÜROL
    AMAÇ: Bu araştırmanın amacı, huzurevindeki yaşlılarda kronik hastalık sıklığını ve ilaç kullanımlarını belirlemektir.GEREÇ ve YÖNTEM: Veriler, Türkiye'nin iki ilinde yer alan üç huzurevinde yaşayan 126 bireyden Ekim-Aralık 2009 tarihleri arasında toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen soru formu kullanılmıştır. Veriler yüzdelik ve ki-kare testleri ile değerlendirilmiştir.BULGULAR: Yaşlıların %81.7'inde en az bir kronik hastalığın olduğu saptanmıştır. En sık rastlanan kronik hastalık hipertansiyondur (%22.3). Yaşlıların %75.4'ünün reçeteli, %7.9'unun reçetesiz, %5.6'sının hem reçeteli hem reçetesiz ilaç kullandığı, %11.1'inin ise hiç ilaç kullanmadığı saptanmıştır. Antihipertansif (%26.4), antiromatizmal (%23.5), antidiyabetik ve kardiyovasküler ilaçlar (%8.8) en sık kullandıkları reçeteli ilaçlardır. En sık kullandıkları reçetesiz ilaçlar ise analjeziklerdir. Yaşlıların sadece %4.5'i kullandıkları ilaçların yan etkilerinin olduğunu ifade etmiştir. Bu yan etkiler ise ağız kuruluğu, baş dönmesi, ishal ve mide yanması şeklindedir. Kronik hastalık varlığı ile yaş ve cinsiyet arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır (p>0.05).SONUÇ: Huzurevinde yaşayan bireylere kronik hastalık yönetimi ve ilaç kullanımı hakkında bilgiler verilebilir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Adaptation to Turkish Community and reliability-validity of adcs-adl scale
    (2011) Erhan ESER; Hatice MAVİOĞLU; Aysun İNCE
    Amaç: Bu çalışmada, Alzheimer hastalarının günlük yaşam aktivitelerini değerlendiren Alzheimer\\'s Disease Cooperative Study-Activities of Daily Living (ADCS-ADL) ölçeğinin, Türkçeye uyarlanarak, toplumumuzda geçerlilik ve güvenilirliğinin araştırılması ve ülkemizde Alzheimer hastalığı (AH) ile ilgili çalışmalarda kullanılabilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmaya, 32 Alzheimer, 10 kuşkulu demans (hafif kognitif bozukluk) hastası ve benzer yaş, eğitim düzeyi ve cinsiyet dağılımına sahip demansı olmayan 31 kontrol olgusu alındı. Her olguya ADCS-ADL, Modified Older Americans Resources and Services Procedures Instrument (MOARSI), Mini Mental State Examination (MMSE), Clinical Dementia Rating (CDR) ve Global Deterioration Scale(GDS) uygulandı. Demanslılara ve kuşkulu demansı olanlara ek olarak, Alzheimer Disease Assesment Scale-Cognitive Scale (ADAS-Cog) yapıldı. İç tutarlılık, test-tekrar test tutarlılığı, ayırdedici geçerlilik ve duyarlılık, eşzaman geçerliliği istatistiksel olarak analiz edildi. Bulgular: ADCS-ADL, AH olanları normallerden ve kuşkulu demanslardan anlamlı düzeyde ayırt etti (p:0.0001). Ayrıca demans evrelerine duyarlı bulundu (p:0.01). AH grubunda ADCS-ADL skoru ile MMSE (r:0.736), CDR (r:0.758), CDR toplam (r:0.828), GDS (r:0.743), MOARSI\\'nın temel günlük yaşam aktiviteleri bölümü (r:0.826) ve MOARSI\\'ın enstrümental günlük yaşam aktiviteleri bölümü (r:0.826) skorları arasında anlamlı korelasyon saptandı. ADAS-Cog ile korelasyon düşük (r:0.191) bulundu. ADCS-ADL iç tutarlılığı; AH,kuşkulu demans ve kontrol grubunda sırasıyla, α :0.937, 0.719, 0.758 bulundu. Test-tekrar test tutarlılığı oldukça yüksek (ICC=0.998) saptandı. Sonuç: Bu çalışma, ADCS-ADL\\'nin Türkçe uyarlamasının, Türk toplumunda bulunan Alzheimer hastalarının değerlendirilmesi ve takibinde geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğunu göstermiştir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Is the diagnosis of asthma different in elderly?
    (2012) Ayşın COŞKUN ŞAKAR; Arzu YORGANCIOĞLU
    Yaşlı popülasyonda astım yetersiz tanı ve tedavi almaktadır, ancak bu yaş grubunda mortalite oldukça yüksektir. Yaşlanmaya bağlı akciğerlerde gelişen fizyolojik değişiklikler, komorbid durumlar ve ilaç kullanımları tipik astım tablosunu yaş- lılarda değiştirebilmekte ve tanıda zorluk yaratmaktadır. Bu nedenle başta kronik obstrüktif akciğer hastalığı olmak üzere tüm ayırıcı durumları göz önüne alarak doğru tanı konulmalıdır, çünkü doğru hasta yönetimi hastalık morbidite ve mortalitesini değiştirecektir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Huzurevlerinde kalan yaşlılarda kaza sıklığı ve kaza ile ilişkili faktörler
    (2012) Gönül DİNÇ HORASAN; Saliha ALTIPARMAK
    Giriş: Yaşlılıkta kazalar morbidite ve mortalite açısından önemli bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmanın amacı huzurevlerinde kalan yaşlılarda kaza sıklığı, kaza oluşumunu etkileyen faktörlerin belirlenmesidir.Gereç ve Yöntem: Kesitsel tipteki çalışma Türkiye'nin Ege Bölgesinde yer alan Manisa kentindeki huzurevlerinin tamamında (n=4) yürütülmüştür. Çalışmanın verileri Mart 2010- Haziran 2010 arasında toplanmıştır. Araştırma evrenini huzurevlerindeki tüm yaşlılar oluşturmuştur (n=260). Huzurevi sağlık ekibinin verdiği bilgilere göre anketlere yanıt verebilecek düzeyde olan 210 yaşlı bireyin tümü ile görüşülmüştür (%80.8). Araştırma verilerinin toplanmasında üç anket formu kullanılmıştır; sosyo-demografik anket formu, kısa yetiyitimi anketi ve kaza sıklığı ve kaza oluşumunu etkileyen etmenlerin sorgulandığı soru formu. Veriler SPSS for 11.0 Windows istatistik paket programında değerlendirilmiştir. Veriler tanımlayıcı istatistikler, ki kare testi, eğimde ki kare testi ve lojistik regresyon analizi ile değerlendirilmiştir.Bulgular: Çalışmada huzur evinde kalan yaşlılarda son bir yılda en az bir kaza geçirme sıklığı %38.6 (n=81) olarak bulunmuştur. En sık görülen kaza tipi düşme (%63.3) ve en çok kaza geçirilen yer merdivenlerdir (%24.2). Kişiye bağlı kaza nedenlerinde denge bozukluğu (%20.2), çevreye bağlı kaza nedenlerinde zeminin düzensiz ve ıslak olması (%12.8) en sık görülen nedenlerdir. Çalışmada yardımcı araç kullanımı ve yeti yitiminin kazalar için önemli bir risk faktörü olduğu saptanmıştır.Sonuç: Huzur evinde yaşayan yaşlılarda kazalar sık görülmektedir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Circulating manganese superoxide dismutase (Mn-SOD, SOD2) levels and its Ala16Val polymorphism in patients with Alzheimer’s disease
    (2012) Esat KILINÇ; Ahmet VAR; Hatice MAVİOĞLU; Gönül DİNÇ HORASAN; Melek KARAÇAM; YEŞİM GÜVENÇ DEMİRAĞCI
    Giriş: Alzheimer hastalığının patogenezinde amiloid beta protein, DNA hasarı, serbest oksijen radikalleri ve mitokondrial fonsiyon bozukluğu gibi mekanizmaların sorumlu olduğu ileri sürülmektedir. Bu çalışma mitokondrideki en önemli radikal temizleyici olan mangan süperoksit dismutaz (MnSOD, SOD-2) üzerinde odaklanmıştır. Nörodejeneratif hastalıkların patogenezinde SOD-2 geninin en sık görülen varyasyonu olan Ala16Val gen polimorfizmi suçlanmaktadır. Bu nedenle SOD-2 enzim düzeylerinin ve Ala16Val gen polimorfizminin Alzheimer hastalığı ile ilişkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Alzheimer tanısı almış 55 hasta ile yaş ve cinsiyet uyumlu 62 kontrol dahil edilmiştir. Örneklerdeki protein SOD-2 enzim düzeyleri ve Ala16Val polimorfizmleri spektrofotometrik yöntemle ve real time pcr ile tayin edilmiştir. Bulgular: MnSOD düzeyleri Alzheimer hastalarında kontrol grubuna gore istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulunmuştur (sırasıyla, 144±67 U/gHb, 76±51 U/gHb , p=0.001). Ancak her iki grup arasında Ala16Val polimorfizmi açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır. Sonuç: Alzheimer hastalarında MnSOD’un mitokondri fonksiyonları açısından kritik bir antioksidan enzim olduğu ancak polimorfik yapısının hastalığın patofizyolojisine katkıda bulunmadığı düşüncesindeyiz.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Ağrısı olan yaşlı bireylerin yaşam kalitesinin incelenmesi
    (2013) Ayfer KARADAKOVAN; NURGÜL GÜNGÖR TAVŞANLI; hanife ozcelik
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, ağrısı olan yaşlı bireylerin yaşam kalitesini incelemektir.Gereç ve Yöntem: Araştırma İzmirde yerel yönetime ait bir huzurevinde yaşayan o an ağrısının olduğunu ifade eden 65 yaşüstü 84 yaşlı bireyle yürütüldü. Bireylerin sosyo-demografk özelliklerini belirlemek için 12 sorudan oluşan birey tanıtımformu, ağrı değerlendirmesi için McGill Melzack Ağrı Soru Formu ve WHOQOL-OLD - Yaşlı Yaşam Kalitesi Ölçeği uy-gulandı.Bulgular: Yaşam kalitesi ölçeği duyusal yetiler, geçmiş, bugün ve geleceğe ait aktiviteler, yakınlık alt alanları ve toplam puanlarıile o anki ağrı şiddeti arasında anlamlı ilişki olduğu belirlendi (p<0.05).Sonuç: Çalışmada yaşlı bireylerin sahip olduğu sosyodemografk özelliklerinin yanı sıra ağrının özellik, şiddet ve zamanlailişkisi gibi alt boyutlarının da yaşam kalitesini etkilediği belirlenmiştir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Effect of serum 25(OH) vitamin D On muscle strength and balance over 65 years of age: A cross sectional study
    (2014) Özlem CEMEROĞLU; Kevser GÖK; Haşim ÇAKIRBAY; Pelin PİŞTAV AKMEŞE; EMİNE RABİA KOÇ
    Amaç: Vitamin Dnin kırığa karşı koruyucu etkisi yanında, kas kuvvetini arttırarak düşmeleri azaltabileceği debilinmektedir. Kesitsel çalışmalarda düşük serum 25hidroksi vitamin D [25 (OH) D] seviyesinin kas kuvvetinde azalma, denge bozukluğu ve düşme riskinde artışlailişkisi gösterilmiştir. Bu çalışmada, yaşlı popülasyonda,serum 25 (OH) D konsantrasyonu ile elin kavrama kuv-veti ve denge arasındaki ilişkinin araştırılması ve klinikpratikte kuvvetinin vitamin D eksikliğine bağlı gelişenkas kuvvetsizliği ve düşme riskinin anlaşılmasında elkavrama kuvvetinin kullanılıp kullanılamayacağını araştırmak üzere planlandı.Materyal ve Metot: Kesitsel olarak planlanan buçalışmaya 65 yaş üstü, 53 katılımcı kabul edildi. Demografik özellikleri ve serum kalsiyum, fosfor, alkalen fosfataz (ALP), 25 OH D ve paratiroid hormon düzeylerinikapsayan laboratuar sonuçları değerlendirildi. Elin kavrama kuvveti, el dinamometresi ile, denge ise Berg DengeSkalası ile değerlendirildi. Bulgular: 25 (OH) D düzeylerine göre 20 ng/mL ninaltında ve üstünde olarak iki gruba ayrılan katılımcılarınel kavrama kuvvetleri ve Berg denge skalasının totalskorları karşılaştırıldı. Berg denge skalası total skoru, 25(OH) D düzeyi 20 ng/mL altında olan grupta diğer grubagöre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olaraksaptandı (r:0,627, p=0,000). Ayrıca, 25 (OH) D düzeyi 20ng/mLnin üstünde olan hastaların kavrama kuvvetleridaha yüksek bulundu (p=0,023 and p=0,037, sırası iledominant ve non-dominant eller için).Sonuçlar: Bu çalışma Vitamin Dnin kas kuvveti,fonksiyonu ve denge üzerine önemli etkileri olduğunudesteklemektedir. Geriatri popülasyonunda vitamin Deksikliğinin tedavisi kas kuvveti ve dengeyi düzelterekdüşmelere de engel olacaktır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    THE PREDICTORS OF IN-HOSPITAL MORTALITY IN HYPERTENSIVE ELDERLY INTENSIVE CARE UNIT PATIENTS WITH CORONAVIRUS DISEASE 2019
    (2022) NURULLAH ÇETİN; ibrahim halil özdemir
    Introduction: Advanced age is an important prognostic indicator for the mortality of coronavirus disease 2019, especially in patients over 65. Patients with chronic underlying conditions such as hypertension showed the worst outcomes. This study aimed to identify predictors of mortality in elderly hypertensive patients hospitalized in intensive care units. Materials and Methods: Demographic, clinical, treatment, and laboratory data were extracted from electronic medical records and compared between survivors and non-survivors. Univariate and multivariate logistic regression methods were used to explore the indicators of in-hospital mortality. Results: One hundred and ninety-eight patients with a median age of 75 years (65–94 years) were included in this study, of whom 95 were discharged from the intensive care units, and 103 died. Shortness of breath [hazard ratio (HR): 1.65, 95% confidence interval (CI): 1.04–2.61, p: 0.034], C-reactive protein (CRP)/albumin ratio (>51.32) (HR: 1.83, 95% CI: 1.12–2.97, p: 0.015), serum creatinine (>1.62 mg/dl) (HR: 2.04, 95% CI: 1.13–3.33, p: 0.001), aspartate transaminase (>34 u/l) (HR: 1.99, 95% CI: 1.28–3.09, p: 0.002), D-dimer (>781 ng/ml) (HR: 1.59, 95% CI: 1.04–2.43, p: 0.031), leukocyte (>12,000 ́ 103/μl) (HR: 1.68, 95% CI: 1.09–2.59, p: 0.018) and lymphocyte count, (≤660 ́ 103/μl) (HR: 1.76, 95% CI: 1.17–2.63, p: 0.006) were independent predictors for mortality in elderly hypertensive patients. Conclusion: Using these predictors with cut-off values can identify patients at risk of death and needing aggressive intervention earlier in the disease course.
  • «
  • 1 (current)
  • 2
  • »

Manisa Celal Bayar University copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Cookie settings
  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback