Browsing by Subject "Hukuk"
Now showing 1 - 20 of 42
Results Per Page
Sort Options
Item Case report: The evaluation of a complex medico-legal case with syncope, diffuse subcutaneous emphsema, bilateral pneumothorax, and eustachian valve(2007) Mahmut AŞIRDİZER; M. Sunay YAVUZ; Ertuğrul TATLISUMAK; Yıldıray ZEYFEOĞLUBir yaralanma meydana geldiğinde onun nedeninin tanımlamak medikal araştırıcıların en önemli görevlerinden biridir. Bir yaralanma çocuk istismarı gibi bir şiddet, ev kazaları gibi bir kaza, yüksekten atlamalar gibi bir intihar teşebbüsüne bağlı olabileceği gibi bir hastalığı da izleyebilir. Keza iatrojenik olarak da meydana gelebilir. Mediko legal tanı gelişimi her zaman kolay değildir, özellikle çocuk bir kurbansa. Ananez ve çocuk ve ailesinin davranışlarının gözlenmesi çok önemli olsa da teşhis için daima yeterli değildir. Bu makalede sunulan olgu 9 yaşında bir erkek çocuktur. O evinin banyosunda bayıldıktan sonra Manisa Devlet Hastanesi1 nde yatırılmıştır. Hastane girişinde, bilinçsiz, TA: 180/110 mmHg, nabız 180/dakika, solunumu yüzeyel olarak saptanmış ve kafada, sağ frontal bölgede 2 cm çaplı dairevi sıyrık tanımlanmıştı. Olgu endotrakeal entübasyon sonrasında Celal Bayar üniversitesi Hastanesi1 ne sevkedilmişti. Üniversite hastanesi'nde senkop, boynunda, göğsünde ve karnında yaygın cilt altı amfizemi, bilateral pnömotoraks teşhis edilmişti. Ekokardiografide Östakian Valf saptandı. Hasta taburcu edildikten sonra adli rapor düzenlenmek üzere Adli Tıp Anabilim dalı'na gönderildi.Sunulan makalede östakian valfı,yaygın cilt altı amfizemi ve bilateral pnömotorakslı bir olgunun mediko legal değerlendirilmesini ve tarvam,hastalık,medical malpraktis veya komplikasyon arasındaki klinik görüşler arasında esas sebebin medikol legal tanısındaki zorlukları sunmaktayız.Item Yargıtay kararları ışığında marka kavramı ve marka hakkının tüketilmesi ilkesi(2009) Ramazan PATKAVAK; Alper ÖZBOYACI-Item Yargıtay kararları ışığında gayrimenkul üzerinde banka lehine tesis edilen ipotek ile ticari işletme rehninin kapsamlarının çatışması meselesi(2009) Alper Özboyacı; Mustafa Yasan-Item Mükellef haklarına vergi idaresi çalışanlarının bakışı(2010) Ramazan GÖKBUNAR; Güneş ÇETİNDünyada hukuk alanında bireyi korumaya yönelik girisimler, insan haklarının artan önemiyle birlikte mükellef haklarını ön plana çıkarmıstır. Vergi yönetimine mükellef açısından bakılmasını saglayan mükellef hakları kavramı, mükelleflerin vergiye uyumunu saglamak amacıyla kanunlarla tanınmıs haklar olarak tanımlanmaktadır. Mükellef hakları tüm dünyada ortaya çıkan yeni bir egilimdir. Mükellef hakları, küresellesen dünyada vergi idarelerinin etkinligini arttırmak için önemli bir konudur. Bu çalısmada, mükellef hakları kavramı kuramsal çerçevede incelenmistir. Ayrıca, vergi mükellefleri ile muhatap olan vergi yöneticilerinin mükellef hakları konusundaki görüsleri yapılan anket çalısmasıyla arastırılmıstır.Item Yolsuzlukla uluslararası alanda mücadele ve Türkiye’de yolsuzlukla mücadelenin kurumsal yapısı(2011) BURCU GEDİZ ORALYolsuzlukla mücadele, süreklilik ve her alanda uygulamayı gerektirir. Bu anlamda, yolsuzlukla mücadelenin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde yürütülmesi önem taşımaktadır. Çalışmada, yolsuzlukla mücadelede ulusal ve uluslararası kurumların önemi konusunda genel bir bakış açısı kazandırmak amaçlanmıştır. Kamuoyu tarafından desteklenen kararlı bir mücadeleyle başarıya ulaşılacaktır.Item Türkiye'de kamu yönetiminin demokratikleşmesi bağlamında idari usul yasa tasarısının değerlendirilmesi(2011) fatih demirİdari usul, hukuk devletinin gerçekleştirilmesinin önemli bir aracıdır. Türkiye’de Kamulaştırma Yasası, Vergi Usul Yasası, Kamu İhale Yasası, Devlet İhale Yasası, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Yasa, Polis Vazife ve Salahiyet Yasası gibi yasalarda idarenin eylemlerinde uyması gereken usul kurallarından bahsedilse de, tüm idari süreçler için geçerli olan bir usul sistemine ihtiyaç vardır. İdari usul konusu, 2. Dünya Savaşı’nı izleyen dönemde Amerika Birleşik Devletleri, İspanya, İtalya, Avusturya ve Almanya gibi ülkelerde genel yasa kapsamında ele alınmıştır. Türkiye’de de 1998 yılında düzenlenen uluslar arası sempozyumla birlikte genel bir idari usul yasasının oluşturulması yönünde çalışmalar başlamıştır, ancak gerek ele aldığı alanın ve ilgili olduğu mevzuatın çok geniş olması, gerekse bürokrasinin elindeki gücü bırakmak istememesi gibi nedenlerden dolayı 13 yıldır bu tasarı yasalaşmamıştır. Süreç tamamlandığında bu yasasın Türkiye’de kamu yönetiminin daha demokratik bir nitelik kazanması açısından olumlu sonuçlar doğurması beklenmektedir.Item 6102 Sayılı Türk ticaret kanunun 428. maddesinde düzenlenen organın temsilcisi ve bağımsız temsilcisi(2012) Özge AYANÇalışmamızın konusunu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile bir yenilik olarak getirilen pay sahibinin genel kurulda kitlesel (toplu) temsilciler aracılığıyla katılması oluşturmaktadır. Çalışmamızda özelikle kitlesel (toplu) temsilcilerden organın temsilcisi ve bağımsız temsilci incelenmiştir. Organın temsilcisi, şirket tarafından önerilen, şirketle herhangi bir şekilde ilişkisi bulunan bir kişidir. Bu kişi, kendisine temsil yetkisi veren pay sahipleri adına genel kurulda oy kullanıp gerekli diğer işlemleri yapabilir. Organın temsilcisinin şirket tarafından esas sözleşme hükmüne göre ilan edilmesi ve internet sitesine konularak pay sahiplerine bildirilmesi zorunludur. Organın temsilcisi tavsiye eden şirketin aynı zamanda bir bağımsız temsilci göstermesi gerekmektedir. Bağımsız temsilcinin, şirketten tamamen bağımsız ve tarafsız diğer bir kişi olması gerekir. Bağımsız temsilci organın temsilcisinin alternatifi ni oluşturur. Organın temsilcisi ve bağımsız temsilci, genel kurulda oylarını hangi yönde kullanacaklarını, gerekçeleriyle birlikte açıklayan bildirgeler yayınlamakla yükümlüdürler. Bu bildirgelerde yer alan bilgiler, pay sahibinin temsilciye talimatı niteliği taşır. Organın temsilcisi ve bağımsız temsilci temsil edecekleri payların sayısını, çeşidini, itibari değerini ve gruplarını şirkete bildirmekle yükümlüdürler. Anahtar Kelimeler: Organın temsilcisi,Bağımsız temsilci, Kurumsal temsil, Pay sahibinin temsili, Bildirim, Yetkisiz katılım.Item Anonim şirketin genel kurul kararı ile kendi paylarını iktisap etmesi veya rehin almasının koşulları (TTK 379)(2013) Özge AYAN6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda, 6762 sayılı önceki Ticaret Kanunumuzda yasak olan şirketin kendi paylarını iktisap etmesi sınırlı olarak serbest bırakılmıştır. Anonim şirketlerin genel kurul kararı ile, esas veya çıkarılmış sermayelerinin en az onda biri oranında paylarını iktisap edebilecekleri öngörülmüştür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile bir yenilik olarak getirilen anonim şirketin genel kurul kararı ile kendi paylarını iktisap ve rehin olarak kabul etmesinin koşulları çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır (TTK 379). Şirketin kendi paylarını genel kurul kararı ile iktisap edebilmesinin koşulları bulunmaktadır. Bu koşullar şunlardır: Şirketin bu konuda genel kurul kararı alması gerekmektedir. İktisap edilecek payların bedelleri düşüldükten sonra, kalan şirket net aktifinin, en az esas veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve esas sözleşme uyarınca dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçelerin toplamı kadar olması gerekir. İktisap edilecek payların bedellerinin tamamen ödenmiş olması gerekmektedir. Tüm bu koşullar gerçekleştiğinde, şirketin iktisap edebileceği kendi payları, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşmamalıdır. Tüm bu koşullar, şirketin kendi paylarını rehin olarak kabul etmesi halinde de aranır.Item AVRUPA BİRLİĞİ REKABET HUKUKUNDA HAKİM DURUMDA OLMAYAN TEŞEBBÜSLERİN TEK YANLI UYGULAMALARI(2013) HASAN KARAKILIÇHakim durumda olmayan bir teşebbüsün alıcılarına karşı başvurduğu tavsiye, uyarı, talimat veya istek gibi tek yanlı uygulamaların rekabeti sınırlayıcı anlaşmaları yasaklayan hükümler ile bağdaşırlığı önemli bir tartışma konusudur. Bu durum aynı zamanda rekabet hukukunun teşebbüslerin rekabet karşıtı davranışlarına yönelik maddi hükümlerinin kapsamı ile de ilgili bir sorundur. Rekabet hukukunda teşebbüslerin tek yanlı uygulamaları ancak hakim durumun kötüye kullanılması yasağı kapsamında değerlendirilmektedir. Hakim durumda olmayan üretici konumundaki bir teşebbüsün kendisi ile ticari ilişki içinde olan alıcılara karşı başvurduğu tek yanlı uygulamaların somut olayın özelliğine göre rekabeti sınırlayıcı bir anlaşma olarak değerlendirilmesi de mümkün olmakla birlikte, bu durum yine de tartışmalıdır. Çalışmamızda bu sorun Avrupa Birliği rekabet hukuku uygulaması açısından ele alınmıştırItem ULUSLARARASI VE TÜRKİYE HENTBOL FEDERASYONLARI OYUN KURALLARINDAN, MADDE 4:9'UN TIBBİ VE ADLİ YÖNDEN TARTIŞILMASI(2013) Hikmet VURGUN; Aytaç KOÇAK; Ekin Özgür AKTAŞ; Serkan ÇınarlıHer spor dalında yaralanma ve sakatlanma riski vardır. Ancak bu risklerin tamamen yok edilmesi veya azaltılmasına yönelik kuralların konulması ve önlem alınması o spor dalıyla ilgili federasyonların görevidir. Bu riskler futbol, hentbol, buz hokeyi, basketbol, vb. birbiriyle yakın temas halinde bulunan spor dallarında daha belirgindir. Bu nedenle bu tür spor dallarında yaralanma ve sakatlanmaları azaltmak için önlemler alınmaktadır. Örneğin, futbolda tekmelik ve tozluk takma zorunluluğu, buz hokeyinde kalecinin kask ve tam yüz koruması kaskı, diğer oyuncuların da yüz koruma kaskı giyme zorunluluğu, ayrıca boksörlerin dişlik takma zorunluluğu vardır. Daha birçok spor dalında buna benzer koruma tedbirleri bulunmaktadır. Bu derlemenin konusu; hentbol sporunda Uluslararası ve Türk Hentbol Federasyonu tarafından konulan oyun kuralları madde 4:9da belirtilen kask ve yüz koruyucu takma yasağı dır. Maske ve yüz koruyucusunun yasaklanması- nın hukuka aykırı olup olmadığı ve tıbbi sakıncaları tartışılmış, en azından kaleciler için yüz ve kafa travmalarını engelleyecek, oyun düzenini bozmayacak ve rakip için tehlike oluşturmayacak yeni bir düzenleme yapılmasının gerekliliği ve Hentbol Federasyonunun bu konuya dikkatinin çekilmesi amaçlanmıştır.Item TÜRKİYE DEMİRYOLU ULAŞTIRMASININ SERBESTLEŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME(2014) HASAN KARAKILIÇDemiryolu taşımacılığı genellikle dikey bütünleşik bir yapının olduğu bir pazardır. Dolayısıyla reform ve serbestleştirme çalışmaları açı- sından bu dikey bütünleşik yapının ayrıştırılması önem kazanmaktadır. Her ne kadar reform ve serbestleştirme açısından ayrıştırma bir zorunluluk olmasa da, ayrıştırmanın bu konuda bir yöntem olarak kullanıldı- ğını söyleyebiliriz. Ayrıştırma ve rekabet açısından demiryolu altyapısı ile demiryolu taşıma faaliyetlerini yürüten teşebbüslerin farklı olması önemlidir. Bu durumda demiryolu raylarını da kapsayan demiryolu altyapı işletim hizmeti genellikle kamusal veya özel bir teşebbüs tarafından yerine getirilirken, üçüncü taraf demiryolu taşıma teşebbüslerinin de bu altyapıdan ayrımcı olmayan bir erişim hakkı kapsamında yararlanması öngörülmektedir.Item İş hukuku ve sosyal güvenlik mevzuatı açısından geçici iş ilişkisi(2014) Müslim DEMİRTürkiyede çalışma hayatı ile ilgili iki önemli yasa vardır. Bunlar 4857 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanundur. Bu iki Kanunda da geçici iş ilişkisi ile ilgili hükümlere yer verilmiştir. Bu çalışmada geçici iş ilişkisi, hem İş Hu- kuku hem de sosyal güvenlik mevzuatı açısından ele alınmış ve uygulamada karşılaşılan çelişkili duruma ilişkin görüşümüz dile getirilmiştir.Item Limited ortaklıkta ek ödeme yükümlülüğü(2014) HASAN KARAKILIÇ6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun limited ortaklıklar hukuku açısından getirdiği önemli yenilik- lerden birisi de ek ödeme yükümlülüğüdür. Ek ödeme, limited ortaklıkta ortakların asıl borcu olan esas sermaye borcu dışında getirilen bir yükümlülüktür. Ek ödeme yükümlülüğü esas sermaye payına bağlı olarak ve ancak ortaklık sözleşmesi ile öngörülebilir. Ortaklık sözleşmesi ile getirilen ek ödeme yükümlülüğü, kanunda öngörülen koşulların gerçekleşmesi durumunda müdür/müdürler tarafından talep edilir ve ortaklığa nakdi ödemede bulunmak suretiyle yerine getirilir. Ek ödeme yükümlülüğü esasen bilanço açığını kapatmak suretiyle, ortaklığın içine düştüğü kötü finansal durumdan çıkmasına yardımcı olmak amacıyla getirilmiş bir kurumdur. Bununla birlikte gerek İsviçre ve gerekse Türk huku- kundaki tartışmalarda, ek ödeme yükümlülüğünün talebi konusundaki yeni hükümlerin esnek olduğu ve bu nedenle de kurumun amacının genişletildiği belirtilmektedir.Item Sosyal güvenlik mevzuatına aykırılıktan doğan suçlar ve kabahatler ile cezalarına ilişkin genel değerlendirmeler/öneriler(2014) Müslim DEMİRDevlet, belirli bir toprak parçası üzerinde teşkilatlanmış, temsilcisi olduğu toplumu idare eden ve her türlü tehlikeye karşı koruyan, kanunlar çıkarıp uygulayan ve toplumsal düzeni sağlayan egemen bir kurumdur. İnsanın olmadığı yerde devletten bahsetmek mümkün değildir. Yine devlet, kendisini oluşturan toplumun huzur ve mutluluğu için kurallar koyar ve uygular. Sosyal güvenlik, devlet tarafından toplumsal hayatı düzenlemek için geliştirilmiş bir sistemdir ve bu sistemin işlemesi için hukuk kurallarına ihtiyaç vardır. Günümüzde sosyal güvenlik sisteminin işlerliğini bozan hukuka aykırı eylemler olmaktadır. Bu eylemlerin bazıları suç niteliğinde iken bazıları kabahat niteliğindedir. Bu çalışmada sosyal güvenlik hukukunun birincil kaynağı olan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve ikincil mevzuatında (yönetmelikler, genelgeler ve tebliğler) yer alan hükümler doğrultusunda sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan suçları ve kabahatleri ile bunlar karşısında öngörülen cezalar ele alınmış ve bazı önerilerde bulunulmuştur.Item KIRKAĞAÇ BGDÂYET MAHKEMESG KAYIDLARI(2014) MEHMET GÜNAYOsmanlı Hukuk Sistemi Tanzimat Dönemine kadar klâsik karakterini koruyarak gelmiştir. Tanzimat'tan sonra ise batılı tarzda bazı değişikliklerin yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu sürecin ortaya çıkardığı düzenlemelerden birisi olan Bidâyet mahkemeleri ilk dereceli mahkemelerdendir. Bidâyet mahkemeleri yaygın mahkemelerden birisi olmasına rağmen yargılamalarına dair evrakı çok fazla günümüze intikal etmemiştir. Bu durum izaha muhtaçtır. Günümüze intikal eden az sayıdaki Bidayet mahkemesi kayıdlarından bir kısmı Kırkağaç mahkemesine aittir. Makalemizde bu kayıdlara; göre bidâyet mahkemelerinin görev alanları, yargılama usulleri ve o günkü toplumsal ilişkilerde oynadığı roller üzerinde durulacaktır.Item Vergi İcra Hukukunda Haciz ve Elektronik Haciz Uygulamaları, Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri*(2014) Burçin BURAN; Hatice YurtseverKamusal hizmetlerin topluma fayda sağlaması ve süreklilik göstermesi zorunluluğundan dolayı, kamu alacaklarının tahsilatının vadesinde yapılması son derece önemlidir. Ülkemizde kamu alacakları 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna (AATUHK) göre tahsil edilmektedir. Bu kanun, kamu alacaklarının tahsilini güvence altına alan tedbirler ile cebren tahsil yöntemlerini içermektedir. Kamu alacaklarının cebren tahsil yöntemlerinden en etkili olanı haciz yolu ile takiptir. Haciz, borçlunun mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince saptanan borçlu veya üçüncü kişilerin elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından kamu alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince el konulmasıdır (6183 sayılı AATUHK 62. md.). 2009 yılında uygulamaya konulan elektronik haciz (e-haciz) uygulaması ise, iş gücü ve zamandan tasarruf edilmesi maksadıyla Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından geliştirilmiştir. Çalışmada Türk Vergi Hukukunda haciz ve elektronik haciz uygulamasına yer verilecektir. Bu bağlamda haciz kavramı ve hukuki niteliği, Türkiyede kamu alacaklarının tahsilatında haciz ve e-haciz uygulamalarında yaşanan sorunlar ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri sunulmaya çalışılacaktır.Item TOPLU HAK ARAMADA ETKİN BİR YOL OLARAK MUKAYESELİ HUKUKTA VE TÜRK HUKUKUNDA SINIF DAVALARI(2014) Hande ÇELİK ŞAHİN; murat sahin-
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »