Browsing by Subject "Jeoloji"
Now showing 1 - 19 of 19
Results Per Page
Sort Options
Item Davras dağı ve çevresinde yüzeylenen kumtaşlarındaki ayrışma ve ayrışma şekilleri(2005) Ali BİLGİN; Koray SÖNMEZ; Ergün DAYANDavras dağı ve çevresinde yüzeylenen kumtaşı üzerinde görülen, ayrışma ve ayrışma şekilleri gerek arazide, gerekse laboratuvarda incelenmiştir .Hem kış hem de yaz aylarında kumtaşında oluşan çözülme şekilleri gözlenmiş, yapılan bu gözlemlerin sonucunda, kumtaşındaki ayrışmanın farklı mevsimlerde değişikliklere uğradığı belirlenmiştir.Kumtaşlarında ayrışma şekilleri olarak eliptik oyuklar belirlenmiştir. Bu şekiller tafonilere benzemekle beraber, almanca kaynaklarda tafonilerden farklı bir şekilde, \"Bröckelöcher\" olarak adlandırılmaktadır.Eliptik oyuklar tafonilerden farklı olarak, yüzeyi kabuk bağlamamış kayaçlarda oluşmaktadır.Eliptik oyukların oluştuğu kay aç yüzeyleri kabuk bağlamamış olmakla birlikte, kay aç içlerinin belirli kısımlarda dirençli hatlar oluşturduğu görülmektedir .Bunlar sadece kurak iklimlere özgü şekiller olmayıp, aksine günümüzdeki her iklim şartlarında izlenilebilir.Eliptik oyuklar yanında kumtaşlarında gözlenilen diğer bir çözülme şekli ise kanalcıklı lapyalar dır.Bu lapyalar kumtaşı içinde gelişmiş olmalarına rağmen \"yalancı lapyalar\" (pseudokarren) şeklinde tanımlanmamaktadır. Araştırma sahasında bu çözülmenin etkinliği oldukça karışık ve doku oluşturan çok sayıdaki faktörlere bağlıdır.Item Torbalı Ovasının kuzey ve güney kesimlerinin alüvyal gelişimi ve doğal ortam değişmelerine etkileri(2006) Ergün SARIÖZ; Serdar VardarBu çalışma, Metropolis antik kentinin doğusunda, kuzey-güney doðrultusunda uzanan Torbalı Ovası'ndaki alüvyal gelişim ile değişen coğrafi çevrenin ve tarihsel süreçteki çevresel etkilerinin bir ölçüde aydınlatılması amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla ilk olarak bölgedeki sondajların verileri toplanmış, sondaj örneklerinin analizleri yapılmış ve makro-mikro biyolojik unsurlar ile fosiller farklı yaşama ortamlarının göstergesi olarak ele alınmıştır. Çalışma sonucu Holosen öncesi temelden günümüzdeki ova yüzeyine kadar üç temel alüvyal birim ayrılmıştır. Bu birimler kuzey ve güney ovalarına ait farklı doğal çevre şartlarının etkisi ile birbirinden farklı ortamları yansıtmaktadır. Torbalı Ovası'nın kuzey kesiminde belirlenen birimler, Holosen öncesi temel dolgular, gölbataklık dolguları ve Fetrek çayının taşkın dolgularıdır. Bundan farklı olarak, Torbalı Ovası'nın güney kesiminde, temelde Holosen öncesi ova yüzeyine ait dolgular, üzerinde gölsel-sığ denizel-azmak (su ortamı) ortam sedimanları ve nihayetinde bugünkü ova yüzeyine kadar Küçük Menderes ırmağının taşkın ovası sedimanlarının bulunduğu belirlenmiştir. Taban suyu seviyesinin yüksek olduğu ve ovanın göllerle ve bataklıklarla kaplı olduğu antik dönemde, bundan etkilenen yakın çevredeki kültürlerin (Metropolis örneğinde olduğu gibi) yamaçlara ve etek bölümlerine yerleştiği ve daha sonraları, değişen ortamın etkisiyle, yerleşimlerin ova ortasında kurulduğu ve geliştiği anlaşılmaktadır.Item Seyhan Baraj Gölü kuzeyinde Handere Formasyonu zemin türü incelemesi(2007) Osman GÜNAYDIN; ALİ GÖKOĞLU; MehmetBu çalışmayla Adana ili sınırları içerisinde geniş bir yayılım gösteren Handere Formasyonu zemin türü araştırılmıştır. Bu amaçla Handere Formasyonundan alınan örnekler laboratuvarda ASTM (2003) standartlarına göre incelenmiştir. Deneyler sonucunda zeminin tane boyu, Atterberg (kıvam) limitleri, özgül ağırlık ve aktivite gibi özellikleri tespit edilmiştir. Elde edilen indis değerleri ile Casagrande ve Polidori plastisite abağı kullanılarak Handere Formasyonun zemin türü belirlenmiş ve karşılaştırılması yapılmıştır. Handere Formasyonunun zemin türünün Casagrande plastisite abağına göre CL tipi zemin grubuna; Polidori plastisite abağına göre ML tipi zemin grubuna girdiği belirlenmiştir.Item Fuzzy decision support system to determine swell/shrink factor affecting earthwork optimization of highways(2008) Gökhan ALTINDAŞ; A. Hilmi LAV; A. Burak GÖKTEPE; Selim ALTUNThe optimization of cut and fill volumes of a highway infrastructure is crucial for minimizing the total earthwork cost. Borrow material swells after excavation and shrinks when mechanical compaction is applied; in this respect, it may be misleading to calculate cut-fill volumes directly without considering the amount of swelling and/or shrinkage. On the other hand, determination of such factors characterizing shrinkage/swelling behavior is highly ambiguous. The aim of this paper is to present the applicability of a fuzzy rule-based system for choosing swelling/shrinkage factors affecting the precision of earthwork optimization. This approach may assist in any highway alignment procedure to handle cut and fill volumes more accurately.Item Yer bilimlerinde veri madenciliği uygulaması(2008) Mehmet Seval KAYGULUÖZET: Bu makalede Seyitömer Kömür Havzası'ndan elde edilen verilerin kullanıldığı bir veri madenciliği uygulaması sunulmaktadır. Veri madenciliği çıplak gözle görülemeyen ve klasik yöntemlerle ulaşılması uzun zaman alan bilgilerin bilgisayar yardımı ile elde edilmesini sağlayan yöntemler bütünüdür. YOK Ulusal Tez Merkezi' nde bulunan tezler incelendiğinde özellikle tıp ve ticaret alanlarında çalışmaların bulunduğu ancak yer bilimleri ile ilgili bir teze rastlanılmamıştır. Seyitömer Kömür Havzası'nda geçmiş yıllarda yapılan sondajlarda elde edilen veriler, sondaj stampında gösterilen formasyonların cinsi, derinliği ve kalınlığıdır. Bu verilerin bilgisayar ortamında yapılacak araştırmalarda kolaylık sağlayabilecek biçimde düzenlenmesi gerekmektedir. Seyitömer verilerinin ön incelemesi formasyonların isimlendirilmesinde bir standardın bulunmadığını göstermiştir. Ancak, araştırmacıların isteklerinin ne olabileceğini saptamak amacı ile konunun uzmanları tarafından yazılmış olan makaleler incelenmiş ve bazı uzmanlarla görüşmeler yapılmıştır. Bu çalışmalar amacın belirlenmesine yardımcı olmuştur. Litoloji adlandırmasının standartlaştırılmasma yardımcı olmak, açılan sondajların derinliklerinin ve sondaj sayısının azaltılmasını sağlamak birer hedef olarak seçilmiştir. Bu hedeflere ulaşabilmek için özetleme ve özellikle koşulların kullanıcı tarafından belirlendiği, sınıflandırılmalara yer verilmiştir. Bu işlemler, veri girişinin herhangi bir aşamasında uygulanabilecek şekilde düzenlenmiştir. Her yeni sondaj bilgisi girildiğinde çizelge ve/veya şekiller biçiminde elde edilen sonuçlara bakarak arazideki çalışmaların bir sonraki aşamasında yapılması gerekenler konusunda daha tutarlı kararlar almak mümkün olabilecektir. Sonuçlar bize, son kömürlü düzeyden sonra çoğunlukla görülen formasyonların bilinmesi sondaj derinliklerinin, seçilen bir formasyonun sondajlarda ilk rastlanılma derinliğine göre sondajların sınıflandırılması tabakalaşmanın eğilimini göstererek sondaj sayılarının azaltılmasına yardımcı olabileceğini göstermiştir.Item The prediction of swell percent and swell pressure by using neural networks(2011) Nazmi GÜNEŞ; YUSUF ERZİNExpansive soils exhibit significantly high volumetric deformations and so pose a serious threat to stability of the structures and foundations. Thus, determination of their swelling properties (i.e. swelling potential and swell pressure) becomes essential. However, measurement of the swelling properties is time-consuming and requires special and expensive equipment. With this in view, efforts were made to develop artificial neural network (ANN) and multiple regression analysis (MRA) models that can be employed for estimating swell percent and swell pressure. To achieve this, the results of free swell tests performed on statically compacted specimens of Kaolinite-Bentonite clay mixtures with varying soil properties were used. Two different ANN (ANN-1 and ANN-2) and MRA (MRA-1 and MRA-2) models have been developed: ANN-1 and MRA-1 models for predicting swell percent and ANN-2 and MRA-2 models for predicting swell pressure. The results obtained from ANN and MRA models were compared vis-à-vis those obtained from the experiments. The values predicted from the ANN models match the experimental values much better than those obtained from MRA models. Moreover, several performance indices such as determination coefficient ($R^ 2$), variance account for (VAF), mean absolute error (MAE), and root mean square error (RMSE) were calculated to check the prediction capacity of the ANN and MRA models developed. The obtained indices make it clear that the constructed ANN models have shown higher prediction performance than MRA models. It has been demonstrated that the ANN models can be used satisfactorily to predict swell percent and swell pressure as a rapid inexpensive substitute for laboratory techniques.Item Evaluation of abdominal computed tomography findings in patients with COVID-19: a multicenter study(2023) Basak Gulpinar; Ayşe Erden; SEZER KULA; Aysegul Gursoy Coruh; Digdem Kuru Oz; Çağlar Uzun; Bumin Değirmenci; Fatih Alper; Sonay Aydin; SAFİYE GÜREL; bircan alan; Fatih Düzgün; gökhan pekindil; Bayram Kahraman; CANAN ALTAY; oğuz dicle; Ezgi Guler; mustafa harman; Nevin Aydın; onur solmaz; Leyla KARACA; Zeynep Maras Ozdemir; Merve Gulbiz Dagoglu Kartal; Görkem Durak; Yüksel BALCI; Kaan Esen; Baki Yağcı; Özlem Güngör; HATICE KELES; HASAN ERYESİL; funda barlik; Işıl Başara Akın; Ali Karaosmanoglu; Nevra Elmas; Huseyin Odaman; Ceyda Civan Kus; Mecit Kantarci; Mehmet Seker; irem işlek; Serdar Aslan; Cengiz Erol; yusuf can; Mustafa Nasuh Ozmen; GÜLŞEN YÜCEL OĞUZDOĞAN; Ahmet Yalcin; elif Gündoğdu; Aysegul Cansu; AHMET BURAK KALE; Elif Ofluoğlu Tuncer; FERHAT CAN PISKIN; Hale Çolakoğlu Er; Musturay Karcaaltincaba; Mehmet Ruhi Onur; yakup ozbay; Ilkay Idilman; Selma Uysal Ramadan; Ozgur Appak; Melahat Kul; Erdal Karavaş; akın levent; HAKAN ARTAS; Türkkan Kaygusuz; Mustafa Faraşat; Feramuz Apaydın; Meltem Nass Duce; Aysegul Sagir Kahraman; mesude tosun; Mehmet Selim Nural; ilkay Çamlıdağ; Mustafa arda Onar; KAAN BALLI; Cansu Öztürk; Duygu Herek; yasemin bilgili; Alper Göncüoğlu; Pelin Zeynep Bekin Sarıkaya; Barış BakırPURPOSE To evaluate the frequency of abdominal computed tomography (CT) findings in patients with coronavirus disease-2019 (COVID-19) and interrogate the relationship between abdominal CT findings and patient demographic features, clinical findings, and laboratory test results as well as the CT atherosclerosis score in the abdominal aorta. METHODS This study was designed as a multicenter retrospective study. The abdominal CT findings of 1.181 patients with positive abdominal symptoms from 26 tertiary medical centers with a positive polymerase chain-reaction test for severe acute respiratory syndrome coronavirus 2 were reviewed. The frequency of ischemic and non-ischemic CT findings as well as the association between CT findings, clinical features, and abdominal aortic calcific atherosclerosis score (AA-CAS) were recorded. RESULTS Ischemic and non-ischemic abdominal CT findings were detected in 240 (20.3%) and 328 (27.7%) patients, respectively. In 147 patients (12.4%), intra-abdominal malignancy was present. The most frequent ischemic abdominal CT findings were bowel wall thickening (n = 120; 10.2%) and perivascular infiltration (n = 40; 3.4%). As for non-ischemic findings, colitis (n = 91; 7.7%) and small bowel inflammation (n = 73; 6.2%) constituted the most frequent disease processes. The duration of hospital stay was found to be higher in patients with abdominal CT findings than in patients without any positive findings (13.8 ± 13 vs. 10.4 ± 12.8 days, P < 0.001). The frequency of abdominal CT findings was significantly higher in patients who did not survive the infection than in patients who were discharged after recovery (41.7% vs. 27.4%, P < 0.001). Increased AA-CAS was found to be associated with a higher risk of ischemic conditions in abdominal CT examinations. CONCLUSION Abdominal symptoms in patients with COVID-19 are usually associated with positive CT findings. The presence of ischemic findings on CT correlates with poor COVID-19 outcomes. A high AA-CAS is associated with abdominal ischemic findings in patients with COVID-19.Item Frekans oranı yöntemiyle coğrafi bilgi sistemi ortamında heyelan duyarlılık haritasının üretilmesi: Manisa, Demirci, Tekeler Köyü örneği(2023) Osman Salih YılmazBu çalışmada 2009 yılında meydana gelen ve afet bölgesi olarak ilan edilen Manisa ili, Demirci ilçesi sınırlarında bulunan Tekeleler köyünün heyelan duyarlılık haritası coğrafi bilgi sistemi tabanlı frekans oranı yöntemi kullanılarak üretilmiştir. Heyelan duyarlılık analizinde yağış, eğim, bakı, yükseklik, akarsuya uzaklık, yola uzaklık, arazi kullanımı, litoloji, eğrisellik, topografik nemlilik indeksi, normalize edilmiş fark bitki örtüsü indeksi koşullandırma faktörleri olarak seçilmiştir. Heyelan olan bölgeden Google Earth görüntüleri kullanılarak örnek rastgele noktalar belirlenmiş, belirlenen noktalar %70’i eğitim %30’u test için iki sınıfa bölünmüştür. Üretilen heyelan duyarlılık haritası çok düşük, düşük, orta, yüksek ve çok yüksek olmak üzere beş farklı sınıfa ayrılmıştır. Bu sınıflar içerisinde kalan alanlar sırasıyla tüm alanın %11,36, %39,61, %34,32, %12,89 ve %1,81’ini kapladığı görülmüştür. Heyelan duyarlılık haritasının doğruluğu alıcı işletim karakteristiği eğrisi altında kalan alan dikkate alınarak hesaplanmıştır. AUC değeri başarı oranı %95,14 ve tahmin oranı %94,11 olarak bulunmuştur. Bu çalışma ile frekans oranı yöntemi kullanılarak heyelan duyarlılık haritalarının başarılı bir şekilde üretilebileceği gösterilmiştir. Ayrıca bulunan sonuç haritanın olası muhtemel heyelanlar için bir öngörü niteliğinde olduğu, afet yönetim ve planlama çalışmalarına entegre edilebileceği sonucuna varılmıştır.Item Dose Determination of Fluvial Sediments in Manisa(2023) mujde durukan gultepe; Arzu EgeQuartz, which is one of the most abundant minerals in nature, can be found in magmatic and metamorphic forms, as well as the usual components of granite and sedimentary formations. Quartz minerals, which are also known as the main component of quartzites, are also known as gangue minerals in many mineralizations. Quartz samples from two different sampling levels, namely the Kaletepe lower and the Kaletepe upper region, used in the study were prepared. Thermoluminescence (TL) glow curves of the samples exposed to radiation with a 90Sr/90Y β source were recorded with a TLD reader. While peaks were obtained at approximately 270 °C from the glow curves of the Kaletepe lower samples irradiated with β source, peaks were obtained at approximately 270 °C and 350 °C from the Kaletepe upper samples. When the annual average dose and age values of the lower and upper Kaletepe samples are examined, it can be said that it was formed in a time period of ~8000 years between two areas with a height difference of 130m.Item AKCİĞER KONTÜZYON HACMİ: GERÇEKTEN BİLİYOR MUSUNUZ?(2023) CUMHUR MURAT TULAY; Ekim Saglam GurmenAmaç Pulmoner kontüzyon, künt göğüs travmasının en yaygın komplikasyonlarından biridir. Bir hekimin pulmoner kontüzyonun boyutunu ve gerçek miktarını belirlemesi bazen çok zordur. Çalışmanın amacı bilgisayarlı tomografi görüntüleri üzerinde Cavalieri prensibi ile manuel planimetri yöntemini kullanarak doğru pulmoner kontüzyon hacmini ölçmektir. Gereç ve Yöntem Çalışma “Acil Tıp Kliniğine”, akciğer kontüzyonu ile başvuran 76 hasta üzerinde yapıldı. Hasta verileri retrospektif olarak tarandı ve akciğer kontüzyonu olan hastaların bilgisayarlı tomografi görüntüleri akciğer kontüzyon hacmini hesaplamak için incelendi. Tüm akciğer kesitlerinde ölçüm yapıldıktan sonra, sistemik randomize örnekleme ile 6-8-10 kesitte akciğer kontüzyon hacmi hesaplandı. Kontüzyon hacmi iki bağımsız gözlemci tarafından manuel planimetri yöntemi kullanılarak hesaplandı. Bulgular Tüm kesit ölçümlerinden elde edilen ortalama kontüzyon hacmi %34.23 ± 17.56 idi. Kontüzyon hacmi 6 kesit ölçümünde %27,98±15,05, 8 kesitte %30,66±16,07 ve 10 kesitte %32,47±16,97 idi. Bland Altman grafiklerini incelediğimizde 10 kesitten elde edilen ortalama farkın 6 ve 8 kesit ölçümlerine göre daha küçük olduğu ve güven aralığının daha dar olduğu görülmektedir. Dolayısıyla 10 kesit ölçümünün yaklaşık %95 doğruluk oranı ile tüm akciğer kontüzyon ölçümlerine en yakın değerlendirmeyi verdiğini söyleyebiliriz. Sonuç Akciğer kontüzyon hacmi, BT'de tüm akciğer alanı ölçümü olmaksızın sistematik rastgele örnekleme ile manuel planimetri yöntemi kullanılarak yüksek gözlemciler arası ve gözlemci içi uyum ile objektif olarak değerlendirilebilir.Item Uzaktan Algılama Teknikleri ile Su Yüzeylerinin Tespit Edilmesinde Kullanılan Su Çıkarma İndekslerinin Performans Analizi(2023) Osman Salih YılmazBu çalışmada Türkiye’de bulunan farklı karakteristik özelliklere sahip Küçükçekmece, Köyceğiz, Burdur, Hazar ve Çıldır gölleri üzerinde sekiz farklı su çıkarma indeksi test edilmiş ve bu indekslerin performansları karşılaştırılmıştır. Su yüzeylerinin belirlenmesi için yapılan çalışmalarda en çok kullanılan NDVI, NDWI1, NDWI2, MNDWI, AWEInsh, AWEIsh, NDMI ve NWI indeksleri kullanılmıştır. Bu indeksler Google Earth Engine platformunda JavaScript kodları ile Sentinel-2 görüntüleri kullanılarak hesaplanmışlardır. Elde edilen indeksler üzerinde su ve su olamayan alanları belirlemek için ise otomatik eşikleme yapabilen Otsu yöntemi kullanılmıştır. Yapılan çalışmanın doğruluk değerlendirmesi için Google Earth Pro tarafından sağlanan WorldView-1/2/3, GeoEye-1 ve Airbus’ın Pleiades yüksek çözünürlüklü görüntüler kullanılmıştır. Değerlendirme, genel doğruluk, Kappa istatistiği ve F1-skor hesaplanarak gerçekleştirilmiştir. Kullanılan indekslerin su yüzeylerini tespit etmedeki başarılarının istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığı McNemar testi ile değerlendirilmiştir. Çalışmada en iyi performans gösteren NDW1 indeksi genel doğruluk (GD) değeri minimum %98.00, maksimum %98.94, Kappa istatistiği minimum 0.958, maksimum 0.996 ve F1-skor minimum %97.46, maksimum %98.84 olarak hesaplanmıştır. En kötü performans gösteren indeks olan NDMI için, GD değeri minimum %48.57, maksimum %89.60, Kappa istatistiği minimum 0.047, maksimum 0.703 ve F1-skor minimum %30.77, maksimum %76.77 hesaplanmıştır. Yapılan genel değerlendirme sonucu incelenen sekiz indeks arasında NDWI1 en başarılı, NDMI ise en başarısız çıkmıştır.Item Kazıklarla Güçlendirilmiş Şevlerde Monte Carlo Simülasyon Yöntemi Uygulaması(2024) yesim tuskan; yusuf erzinBu çalışmada, kazıklarla güçlendirilmiş bir şevin simülasyon modeli geliştirilmiştir. Manisa-İzmir Devlet Yolu (Türkiye) doğu kesiminde yer alan hasar görmüş bir şevin güvenlik sayısının (FS) kemerlenme etkisi göz önüne alınarak değerlendirilmesi için iki boyutlu sonlu elemanlar yöntemi (2D-FEM) kullanılmıştır. Ek olarak, güvenilirliğe dayalı bir tasarım yöntemi olan Monte Carlo Simülasyonu (MCS), deprem sırasında güçlendirilmiş şevlerin stabilitesini ve güçlendirilmiş şevlerin kayma olasılığını doğru bir şekilde tahmin etmek için kullanılmıştır. Olasılık ve istatistiksel teori bilgisi, önerilen problemi çözmek ve herhangi bir fiziksel test olmaksızın sayısal çözümler üretmek için deterministik çalışmalarda kullanılmaktadır. Geliştirilen MCS ve FEM modellerinin tahmin kapasitesini değerlendirmek için güvenilirlik indeksi ve yenilme olasılığı hesaplanmıştır. Son olarak, hesaplanan indisler hem geliştirilmiş MCS'nin hem de FEM'in heyelanın FS değerlerini oldukça verimli bir şekilde tahmin edebildiğini açıkça ortaya koymaktadır.Item Farklı Tip Lif ve Kimyasal Katkı İçeren Çimento Harçlarının Mekanik ve Dayanıklılık Özellikleri(2024) dilan çankal; Gökhan Kaplan; Ali Ugur OzturkBeton gibi çimento esaslı malzemelerin mekanik ve dayanıklılık özelliklerinin iyileştirilmesi çok önemlidir. Çimento esaslı malzeme üretiminde lif kullanımı önemli bir alternatiftir. Bu çalışmada, çimento harcında cam ve bazalt lifi kullanılarak işlenebilirlik, bazı mekanik ve dayanıklılık özellikleri incelenmiştir. Karışımda agrega yerine ağırlıkça %0,8 ve %1 oranında bazalt ve cam lifi kullanılmıştır. Ayrıca, polikarboksilat esaslı hiperakışkanlaştırıcı ve modifiye fosfonat esaslı süper akışkanlaştırıcının çeşitli oranlarda liflerle uyumluluğu test edilmiştir. 7 ve 28 günlük su küründen sonra deneyler yapılmış ve kür sürelerinin etkisi de belirlenmiştir. Bazalt lifi içerikli eğilme dayanımı değerleri, cam lifi içerikli numunelere göre daha fazla bulunmuştur. Ancak cam lifi içerikli numunelerde yüksek basınç dayanımı elde edilmiştir. Mekanik özelliklerde elde edilen olumlu sonuçların yanı sıra, liflerin aşınma ve asit direnci (30 gün boyunca %10 hidroklorik asit çözeltisi) üzerindeki etkileri de olumlu sonuçlar sağlamıştır.Item The effect of the gravity on the earthquake performance of roller compacted concrete dams(2024) Fethi Şermet; Murat Emre Kartal; Muhammet Ensar YIGIT; Emin HÖKELEKLİRoller compacted concrete (RCC) is a dry concrete mixture often utilized in the construction of large dams. The interlayer of the RCC dam, which is the weakest plane of the structure, can easily fail under hydraulic shear load, geological impact, earthquake force and environmental impact. In this study linear and performance analyzes were carried out for eight different scenarios for foundation effect, gravity effect and empty and full reservoir situations. In analyses, the earthquake response and performance of the Akçakoca RCC Dam, taking into account the interaction between the dam and the water. The reservoir water behavior is simulated using the Eulerian-Lagrangian coupled (CEL) approach with finite elements modeling. Linear analyses reveal that hydrodynamic pressure leads to increased displacements and principal stresses. The earthquake performance evaluation of the Akçakoca RCC dam indicates that critical concrete damages are expected based on linear time-history analyses conducted for both empty and full reservoir scenarios. Besides, according to this study, gravity effect clearly increases the earthquake performance of the dam.Item Ankara Çayı Havzası’nın Kentsel Planlama Kapsamında Taşkın Duyarlılığı Açısından Değerlendirilmesi(2024) Volkan Müftüoğlu; YEKTA KÖSE; SÜKRAN SAHINİklim değişikliği ve kentleşme sonucu ortaya çıkan olumsuz durumlardan biri de taşkındır. Doğal olarak oluşan ya da insan faaliyetleri nedeniyle artış gösteren taşkın olayları, yaşandığı bölgede eko- nomik ve sosyal faaliyetleri kesintiye uğratmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Ankara Çayı Havzasında taşkın riski bulunan alanların belirlenmesi ve kentsel planlama kapsamında değerlendirilmesidir. Çoklu karar verme tekniklerinden Analitik Hiyerarşi Süreci uygulanarak çalışma alanına ilişkin 9 farklı katmanın ağırlıkları ve taşkın üzerine etki dereceleri saptanmıştır. Taşkın riskinin modellen- mesi aşamasında; ArcMap yazılımı yardımıyla ağırlıklı toplam değerler hesaplanmıştır. Taşkının neden olacağı afetlerden korunabilmek için imar planları oluşturulurken veya yenilenirken taşkın yatakları hidro-meteorolojik analiz ve modeller ile ayrıntılı bir şekildezamansal ve mekânsal olarak ortaya konulmalıdır. Kentleşme ile bozulan hidrolojik döngü, öncelikli olarak sel ve taşkın olayların- daki artış ile kendini göstermektedir. Bu süreç, yer altı suyu besleniminde azalma, toprak kaybı, akar- sularda su varlığının azalması biçimindeki bozunumlarla devam etmektedir. Bu bağlamda taşkın riskinin, döngüsel etkileşim içinde olduğu ekolojik süreçlerle bütünleşik yönetilmesi kritik olarak önemlidir.Item Determination of alternative forest road routes using produced landslide susceptibility maps: A case study of Tonya (Trabzon), Türkiye(2024) Fatih KADI; Osman Salih YılmazFirstly, Landslide Susceptibility Maps of the study area were produced using Frequency Ratio and Modified Information Value models. Nine factors were defined and the Landslide Inventory Map was used to produce these maps. In the Landslide Susceptibility Maps obtained from the Frequency Ratio and Modified Information Value models, the total percentages of high and very high-risk areas were calculated as 10% and 15%, respectively. To determine the accuracy of the produced Landslide Susceptibility Maps, the success and the prediction rates were calculated using the receiver operating curve. The success rates of the Frequency Ratio and Modified Information Value models were 82.1% and 83.4%, respectively, and the prediction rates were 79.7% and 80.9%. In the second part of the study, the risk situations of 125 km of forest roads were examined on the map obtained by combining the Landslide Susceptibility Maps. As a result of these investigations, it was found that 4.28% (5.4 km) of the forest roads are in very high areas and 4.27% (5.3 km) in areas with high landslide risk areas. In the last part of the study, as an alternative to forest roads with high and very high landslide risk, 9 new forest road routes with a total length of 5.77 km were produced by performing costpath analysis in with geographic information systems.Item Kum Bentonit Karışımında Sızıntı Suyunun Hidrolik İletkenliğe Etkisi(2024) SEDA DURUKANBu çalışmada düzenli atık depolama sahaları altında geçirimsiz tabaka olarak da kullanılan kum-bentonit karışımlarının sızıntı suyu karşısındaki geçirimsizlik davranışı incelenmiştir. Bu amaçla kum-bentonit karışımı içerisinden sızıntı suyunun geçirildiği esnek duvarlı hidrolik iletkenlik deneyine tabi tutulmuştur. Literatürde genel olarak musluk suyu ya da yapay kirleticiler ile gerçekleştirilen hidrolik iletkenlik deneyleri, bu çalışmada orijinal sızıntı suyu ile gerçekleştirilmiştir. Sızıntı suyu olarak da Ege Bölgesinden seçilen bir katı atık depolama sahasından elde edilen sızıntı suları kullanılmıştır. Kum-bentonit karışımının oranı kuru ağırlıkça %10 bentonit içerecek şekilde hazırlanmıştır. Deney esnasında sızıntı suyunun giriş ve çıkış sıvılarının bazı kimyasal analizleri de gerçekleştirilmiştir. Ölçülen hidrolik iletkenlik değerlerinin sınır koşullara yakın olmak kaydı ile, kriterleri sağladığı belirlenmiştir. Bununla beraber, musluk suyu sonuçlarına göre artış görüldüğü de dikkati çekmiştir. Ortam pH’ı tüm deneylerde bazik olarak ölçülmüştür. Sızıntı suyuna ait giriş sıvısının elektriksel iletkenliğinin, tüm örneklerin çıkış sıvılarının elektriksel iletkenliğine oranı 1’in altında kalmıştır. Bu durum deneyin sonlandırıldığı anda katyon değişimlerinin sonlanmadığını işaret etmektedir. Son olarak da giriş ve çıkış sıvılarındaki bazı alkali ve toprak alkali metali iyonlarındaki değişimler ölçülmüş, karışımdaki kilin sızıntı suyu maruziyeti altında mineral yapısındaki değişimler belirlenmiş ve hidrolik iletkenliğe etkisi de tartışılarak sunulmuştur.Item Şiddet-Süre-Frekans Bağıntıları için Ağırlıklı Süperpozisyon Çekme İtme Algoritmasında Farklı Kaotik Harita Performanslarının Karşılaştırılması(2024) Mumin Emre Senol; Mustafa Erkan TURAN; Tulin CetinBu çalışmada, Ağırlıklı Süper Pozisyon Çekme İtme (Weighted Superposition Attraction Repulsion, WSAR) algoritmasında kaotik haritaların literatürde ilk defa kullanılarak kaotik WSAR versiyonlarının geliştirilmesi ve algoritmanın performansına olan etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, standart WSAR algoritmasına ait adım fonksiyonu yerine 11 adet bir boyutlu kaotik haritaların kullanılmasıyla WSAR algoritmasının çeşitli kaotik versiyonları oluşturulmuştur. Yağmur suyu kanalizasyonu ve menfez gibi su yapılarının tasarım debilerinin belirlenmesinde kullanılan şiddet-süre-frekans (ŞSF) bağıntılarına ait parametrelerin belirlenmesi problemi ele alınmıştır. Toplamda 16 adet ŞSF bağıntılarına ait parametreler, İzmir meteoroloji istasyonunun verileri kullanılarak belirlenmiştir. Performans ölçütü olarak ortalama kare hata değeri (MSE) seçilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, ŞSF bağıntıları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın varlığı gözlemlenmiştir. Bu fark, belirli bir ŞSF bağıntısının kullanılmasının diğer ŞSF bağıntılarının kullanılmasına kıyasla algoritmanın performansı üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymuştur. Kaotik haritaların algoritmanın performansına etkisi incelendiğinde ise, bazı ŞSF bağıntılarında standart WSAR algoritmasının adım fonksiyonu yerine kaotik haritaların kullanılmasının algoritmanın performansı üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etki oluşturduğu görülmüştür.Item Dynamic response of Akcakoca RCC Dam including galleries(2024) Muhammet Ensar YIGIT; Murat Emre Kartal; Fethi Şermet; Emin HÖKELEKLİDams are structures that demand a significant amount of concrete, making them costly constructions. Hence, various alternative methods are employed for dam construction, one of which is the use of Roller Compacted Concrete (RCC). This is a case study, which focuses on examining the behavior of RCC dams with and without galleries under seismic excitations, considering the Akçakoca RCC dam in Düzce Province. The seismic ground motion data from the 1999 Düzce earthquake were utilized. The impact of galleries inside the concrete dams was investigated through stress and displacement, considering both empty and full reservoir conditions. The Eulerian-Lagrangian coupled (CEL) approach was employed for two-dimensional fluid finite elements. This study revealed that reservoir water and galleries have a notable influence on the behavior of dams under seismic forces. In cases with reservoirs and galleries, stress and displacement values increased, and critical changes in stresses were observed around gallery areas. Therefore, careful design considerations are essential for dams with galleries under significant seismic forces.