Repository logo
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
Repository logoRepository logo
  • Communities & Collections
  • All Contents
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Subject

Browsing by Subject "Kriminoloji ve Ceza Bilimi"

Now showing 1 - 20 of 31
Results Per Page
Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    Türkiye'de Gelir Dağılımı Eşitsizliğinin Bir Sonucu: Çocuk İşgücü
    (2007) melih ozcalik; Banu KARAMAN
    Dünya’da ve Türkiye’de gelir dağılımı eşitsizliği hükümetler açısından önemli bir problemdir. Bu durum daha çok kriz dönemlerinden sonra görülmektedir. Bireylerin ulusal gelirden adaletli pay alamamaları onları kendilerince çözüm üretmeye itmiştir. Bu çözümlerden en önemlisi de çocuk yaşta çalıştırılan işgücüdür. Bu çalışmada Dünya’da ve Türkiye’de gelir dağılımı eşitsizliği örnekleri incelenmiştir. Daha sonra Türkiye’de çalışan çocuklar sorunu ve çözüm yollarına değinilmiştir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Case report: The evaluation of a complex medico-legal case with syncope, diffuse subcutaneous emphsema, bilateral pneumothorax, and eustachian valve
    (2007) Mahmut AŞIRDİZER; M. Sunay YAVUZ; Ertuğrul TATLISUMAK; Yıldıray ZEYFEOĞLU
    Bir yaralanma meydana geldiğinde onun nedeninin tanımlamak medikal araştırıcıların en önemli görevlerinden biridir. Bir yaralanma çocuk istismarı gibi bir şiddet, ev kazaları gibi bir kaza, yüksekten atlamalar gibi bir intihar teşebbüsüne bağlı olabileceği gibi bir hastalığı da izleyebilir. Keza iatrojenik olarak da meydana gelebilir. Mediko legal tanı gelişimi her zaman kolay değildir, özellikle çocuk bir kurbansa. Ananez ve çocuk ve ailesinin davranışlarının gözlenmesi çok önemli olsa da teşhis için daima yeterli değildir. Bu makalede sunulan olgu 9 yaşında bir erkek çocuktur. O evinin banyosunda bayıldıktan sonra Manisa Devlet Hastanesi1 nde yatırılmıştır. Hastane girişinde, bilinçsiz, TA: 180/110 mmHg, nabız 180/dakika, solunumu yüzeyel olarak saptanmış ve kafada, sağ frontal bölgede 2 cm çaplı dairevi sıyrık tanımlanmıştı. Olgu endotrakeal entübasyon sonrasında Celal Bayar üniversitesi Hastanesi1 ne sevkedilmişti. Üniversite hastanesi'nde senkop, boynunda, göğsünde ve karnında yaygın cilt altı amfizemi, bilateral pnömotoraks teşhis edilmişti. Ekokardiografide Östakian Valf saptandı. Hasta taburcu edildikten sonra adli rapor düzenlenmek üzere Adli Tıp Anabilim dalı'na gönderildi.Sunulan makalede östakian valfı,yaygın cilt altı amfizemi ve bilateral pnömotorakslı bir olgunun mediko legal değerlendirilmesini ve tarvam,hastalık,medical malpraktis veya komplikasyon arasındaki klinik görüşler arasında esas sebebin medikol legal tanısındaki zorlukları sunmaktayız.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Çocuk istismarı ve ihmalinin çocuk bedeni üzerine etkileri
    (2008) Saliha ALTIPARMAK
    Çocuk istismarı ve ihmali dünyanın birçok ülkesinde bilim literatüründe yer alan bir konudur. Son yıllarda Türkiye'de çocuk istismarı ve ihmaline olan ilgi ve farkındalık artmaktadır. Bu makalenin amacı, çocuk istismarı/ihmalini tanıtmak, toplumun ve sağlık çalışanlarının dikkatini konuya çekmektir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Robbery-related homicides of taxi drivers in three big cities of Turkey between 1996 and 2006
    (2010) Şenal Berna ERASLAN; Nergis Canturk; Zafer Karadeniz; Mahmut AŞIRDİZER; Mehmet Sunay YAVUZ
    Amaç: Taksi şoförü cinayetleri, meslekle ilişkili cinayetler arasında en yüksek yaygınlığa sahiptir ve bu cinayetlerin çoğunun altında yatan sebep gasptır. Sunulan çalışmanın amacı, gasp amaçlı taksi şoförü cinayetlerini, bu cinayetlerde yer alan kurban ve saldırganların özelliklerini araştırmak ve bu cinayetleri azaltabilecek güvenlik önlemlerini tanımlamaktır.Hastalar ve Yöntemler: 1996-2006 yılları arasında İstanbul, Ankara ve İzmir şehirlerinde gasp amacıyla öldürülmüş taksi şoförlerine ait otopsi, olay yeri inceleme, güvenlik ve ölüm raporları incelendi.Bulgular: Toplam 109 taksi şoförü (tümü erkek; ort. yaş 41.6±12) gasp amacıyla öldürülmüştü. Kurbanların çoğu gece ve akşam saatlerinde (n=80; %90.9) (p<0.01) ve kenar mahallelerde (n=53, %52.48), (p<0.01) öldürülmüştü. Ateşli silahlar en sık kullanılan silahlardı (n=60, %55.05; p<0.01) ve öldürücü yaraların çoğu baş bölgesindeydi (n=61, %41.78; p<0.01). Taksilerde bulunan güvenlik önlemleri, taksi şoförü cinayetlerinin önlenmesinde yeterli olmamıştı.Sonuç: Teknolojik güvenlik cihazlarının kullanımı taksi şoförlerinin güvenliğinin sağlanmasında önemli bir yer tutmakla birlikte, bu problemin kesin çözümünün silahlanmanın önlenmesi ile mümkün olabileceğini düşünmekteyiz.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Analyses of suicidal deaths with shotguns in Istanbul, 1998-2007
    (2010) Nergis Canturk; Hüseyin SARI; Gürol CANTÜRK; MEHMET SUNAY YAVUZ; Mahmut AŞIRDİZER
    AMAÇ İntihar amaçlı ateşli silah ölümlerinin bazı özellikleri önceki çalışmalarda tanımlanmış ise de, av tüfekleri kullanılarak gerçekleştirilmiş intihar ölümlerine ait seriler, literatürde sınırlı sayıdadır. Bu çalışmanın amacı, intihar amaçlı av tüfeği ölümlerinin çeşitli özelliklerini tanımlamaktır. GEREÇ VE YÖNTEM 01 Ocak 1998 ile 31 Aralık 2007 tarihleri arasında Adli Tıp Kurumu, Morg İhtisas Dairesi tarafından düzenlenmiş, 36971 otopsi raporu geriye dönük olarak gözden geçirildi. BULGULAR Yetmiş üç intihar amaçlı av tüfeği ölüm olgusu değerlendirildi. Olguların 46’sı (%63) erkek, 27’si (%37) kadındı. Olguların çoğu (n=39, %53,4) 16-20 yaş grubunda yer almaktaydı (p<0,001). İntiharların 62’si (%84,9) kurbanın evinde meydana gelmişti (p<0,001). Yedi olguda intihar notu (%9,6) bulunmuştu. Giriş yaraları olguların büyük çoğunluğunda (n=29, %39,8) kafa bölgesinde iken (p<0,001), kadın kurbanlarda intihar için genellikle (n=12, %44,4) karın bölgesinde idi. Atış, olguların 56’sında (%76,7) tam temas halinde, bitişik atış (gevşek temas) mesafesinden gerçekleştirilmişti (p<0,001). Olguların %17,8’inde (n=13) kanda etil alkol saptanmıştı. SONUÇ Av tüfekleri ile intiharların önlenebilmesi için, av tüfeklerinin elde edilmesi ve kullanımı sıkı olarak kontrol edilmeli, eğitim çabaları erken ve geç adölesan dönemindeki gençlere ebeveynlerine yönelmeli, psikolojik destek merkezleri kurulmalıdır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Yolsuzlukla uluslararası alanda mücadele ve Türkiye’de yolsuzlukla mücadelenin kurumsal yapısı
    (2011) BURCU GEDİZ ORAL
    Yolsuzlukla mücadele, süreklilik ve her alanda uygulamayı gerektirir. Bu anlamda, yolsuzlukla mücadelenin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde yürütülmesi önem taşımaktadır. Çalışmada, yolsuzlukla mücadelede ulusal ve uluslararası kurumların önemi konusunda genel bir bakış açısı kazandırmak amaçlanmıştır. Kamuoyu tarafından desteklenen kararlı bir mücadeleyle başarıya ulaşılacaktır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Manisa’da kırsal bir bölgedeki 15-49 yaş evli kadınlarda depresif belirti yaygınlığı ve aile içi şiddetle ilişkisi
    (2011) Artuner DEVECİ; Beyhan CENGİZ ÖZYURT
    Amaç: 15-49 yaşları arasındaki evli kadınlarda depresif belirti yaygınlığının saptanması ve depresyon puanları ile aile içi şiddet ve sosyodemografik özellikler arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır.Yöntem: Bu çalışmada Manisa/Muradiye Sağlık Ocağı Bölgesi’nde yaşayan 15-49 yaş arası kadınlar örneklem grubu olarak seçilmiştir. Minumum örnek büyüklüğü 224 olarak hesaplanmış ve küme örneklem seçim yöntemi kullanılmıştır. Çalışmaya alınan 225 kadına sosyodemografik özellikler, aile içi şiddet ve depresif belirtileri saptamak amacı ile bir form ve Beck Depresyon Envanteri (BDE) verilmiştir. Elde edilen verilerin değerlendirmesinde tanımlayıcı istatistikler, tek değişkenli analizlerde tahmini rölatif risk kullanılmıştır. Çok değişkenli analizde lojistik regresyon analizi kullanılmıştır.Bulgular: Depresif belirti yaygınlığı (BDE≥17) %14.7 olarak saptanmıştır. Kadınların %32.9’u aile içi şiddete maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir. Çok değişkenli analizlere göre depresyon belirtileri aile içi şiddete maruz kalan ve kronik hastalığı olan kadınlar arasında önemli derecede yüksek bulunmuştur.Sonuç: Araştırma bölgesinde evli kadınlarda depresif belirti yaygınlığı ve aile içi şiddetin yüksek oranlarda görüldüğü bulundu. Araştırma bölgesinde koruyucu ruh sağlığı programları geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Bir ekonomik suç: Ödeme Tahhüdünü ihlal ve tazyik hapsi
    (2013) Uğur BAYTUN
    Salihli Meslek Yüksekokulu Öz: Ödeme taahhüdünü ihlal eden borçlu lar belirlenen süre içinde taahhütlerini yerine getirmedikleri takdirde tazyik hapsi olarak üç ay ile bir ay arasında değişen hapis cezası ile karşılaşmaktadırlar. Bu ceza borçlarını ödeme zorluğu içinde olan birçok küçük esnaf ve çiftçi nin işlerinin daha da bozulmasına yol açabilecek olan bir uygulamadır. Cezaevlerinin profesyonelmüdavimleri ile diyalog kurma ortamına gelen bu kişilerin profesyonel suçla tanışma tehlikeleri de bulunmaktadır. Basit ekonomik suçlara hürriyeti bağlayıcı cezadan vazgeçilmesi hem iş kaybı gibi telafisi zor olan sonuçların oluşmasını ortadan kaldıracak hem de esnaf ve çiftçiyi sabıkalı algısına düşmekten kurtaracaktır. Karşılıksız çek olayında hapis cezasının kaldırılması ve bu kanun çıkarılırken ortaya konan gerekçeler, taahhüdü ihlal sonucu uygulanan ceza için de geçerli kabul edilmelidir. Taahhüdü ihlale verilen hapis cezaları yerine, ekonomik cezaların takdir edilmesi ve ilgili yasanın bu şekilde yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Annelerden alınan bilgilerle çocuk istismarı ve etkileyen etkenler
    (2013) Figen Yardimci; Dilek ERGİN; Saliha ALTIPARMAK; Gülay YILDIRIM
    Amaç: Son yıllarda dünyada çocuk istismarı konusu gerek tıbbi, gerekse toplumsal açıdan giderek önem kazan- maya başlamıştır. Bu durum Türkiye için de geçerlidir. Konunun yeterince bildirilmemesi, tanı konulmasındaki güçlükler, yadsınması ve gizli kalması sorunun önemini daha da artırmaktadır. Çalışmanın amacı, çocuklara uygulanan istismar düzeylerinin ve etkileyen etkenlerin belirlenmesidir. Yöntem: Araştırma kesitsel tiptedir. Veriler 10.05.2010-10.07.2010 tarihleri arasında toplandı. Araştırma Türkiye‟de Batı Anadolu Bölgesindeki Manisa ve İç Anadolu Bölgesindeki Sivas illerinde yürütüldü; her ilden 300, toplam 600 anneye ulaşıldı. Verilerin toplanmasında Sosyodemografik Anket Formu, İstismar Anket Formu ve Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği kullanıldı. Sonuçlar: Çalışmada toplam 878 çocuğun annesine ulaşıldı. Çalışmada çocukların %64.8‟inin fiziksel istismar, %63.3‟ünün duygusal istismar, %36.0‟ının fiziksel ihmal, %7.0‟ının duygusal ihmale maruz kaldığı belirlendi. Tartışma: Çalış- mada sosyoekonomik düzeyi düşük, kocasından şiddet gören, çocukluğunda anne-babasından şiddet gören ve benlik saygısı düşük olan kadınların çocuklarına daha fazla şiddet uyguladıkları belirlenmiştir. Bu sorun ancak ailelerin ve toplumun şiddetin önlenmesine yönelik eğitilmesi, danışmanlık hizmetlerinin verilmesi ve destek sis- temlerinin sağlanması ile çözümlenebilir. Bu konuda sağlık çalışanlarına önemli görevler düşmektedir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    18. yüzyılda Yabanabad kazasında görülen kanunsuzluk hareketleri
    (2013) Mustafa KAYA
    Toplumsal hayatın huzurunu ve düzenini bozan kanunsuzluk hareketlerine, her toplumda olduğu gibi Osmanlı toplumunda da sıkça rastlanmıştır. Bu yasadışı hareketler, köyden kente kadar her türlü yerleşim yerinde görüldüğü gibi, duruma göre bireysel veya toplu olarak yapılagelmiştir. Huzurun sağlanması adına halktan gelen şikâyetleri her zaman dikkate alıp çözüm üreten devlet, özellikle mal ve parayı gasp etme, toprağa ya da haneye tecavüz, cana kastetme gibi olayların ve bunları yapan insanların her zaman karşısında olmuştur. Bu çalışma ile 18. yüzyılda Ankaranın Yabanabad kazasında görülen kanunsuzluk hareketleri, arşiv belgelerindeki ve şeriye sicillerindeki ilgili hükümler ve bilgiler doğrultusunda incelenmiş, böylelikle dönem içinde cereyan eden olayların hangi hallerde kanun dışı olarak nitelendiği, yapılan kanunsuzluklar karşısında halkın nasıl etkilendiği ve ne gibi tepkiler verdiği; devletin bu hareketlerde bulunanlara karşı nasıl bir tutum sergilediği ve nasıl bir çözüm ürettiği konuları üzerinde durulmuştur.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Gebelerin Eşi Tarafından Şiddete Maruz Kalma Durumları ve Şiddetle İlişkili Faktörlerin İncelenmesi
    (2014) Esma Sülü UĞURLU; Aslı Kalkım; Necla KIRMIZILAR ERSOY; TÜLAY SAĞKAL MİDİLLİ
    AMAÇ: Bu çalışma, kırsal alanda yaşayan gebelerin eşi tarafından şiddete maruz kalma durumları veşiddetle ilişkili faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır.YÖNTEM: Tanımlayıcı kesitsel tipteki bu araştırma, İzmir ili Ödemiş ilçesinin merkezinde bulunan beşAile Sağlığı Merkezinin (ASM) tamamında yürütülmüştür. Araştırmanın örneğini Aralık 2011- Şubat2012 tarihleri arasında araştırmanın yapıldığı ASMlere başvuran, çalışmaya katılmaya istekli olan 230gebe oluşturmuştur. Veriler literatür incelenerek hazırlanan soru formu aracılığı ile toplanmıştır. Soruformu gebelerin sosyodemografik özelliklerini içeren (8 soru), gebelikte fiziksel, duygusal, ekonomik vecinsel şiddeti belirlemeye yönelik (12 soru) olmak üzere toplam 20 sorudan oluşmuştur. Veriler,araştırmacılar tarafından yüz yüze görüşme tekniği ile toplanmış, sayı, yüzde dağılımları ve ki-kare testleriile değerlendirilmiştir.BULGULAR: Katılımcıların yaş ortalaması 25,75±4.63 (15-40 arası)dır. Gebelerin %83ünün isteyerekgebe kaldığı, %43ünün ilk gebeliği olduğu, %79,6sının gebelik süresince eşinin, %67sinin ailesinindestek olduğu, %32,6sının eşinin alkol kullandığı ancak hiç madde kullanmadığı saptanmıştır. Gebelerin%10,9unun fiziksel, %52,6sının duygusal, %31,7sinin ekonomik ve %8,3ünün cinsel şiddete maruzkalmıştır.SONUÇ: Araştırmada gebenin ve eşinin ilkokul mezunu olması, ekonomik durumun orta düzeyde olması,gebeliğin istenmemesi ve ailenin destek olmaması şiddetle en çok ilişkili faktörler olarak belirlenmiştir.Sağlık kurumları ve sağlık personeli tarafından gebelikte şiddetin belirlenmesine yönelik rutin taramalarınyapılması önerilmektedir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    KIRKAĞAÇ BGDÂYET MAHKEMESG KAYIDLARI
    (2014) MEHMET GÜNAY
    Osmanlı Hukuk Sistemi Tanzimat Dönemine kadar klâsik karakterini koruyarak gelmiştir. Tanzimat'tan sonra ise batılı tarzda bazı değişikliklerin yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu sürecin ortaya çıkardığı düzenlemelerden birisi olan Bidâyet mahkemeleri ilk dereceli mahkemelerdendir. Bidâyet mahkemeleri yaygın mahkemelerden birisi olmasına rağmen yargılamalarına dair evrakı çok fazla günümüze intikal etmemiştir. Bu durum izaha muhtaçtır. Günümüze intikal eden az sayıdaki Bidayet mahkemesi kayıdlarından bir kısmı Kırkağaç mahkemesine aittir. Makalemizde bu kayıdlara; göre bidâyet mahkemelerinin görev alanları, yargılama usulleri ve o günkü toplumsal ilişkilerde oynadığı roller üzerinde durulacaktır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Organize suç ve terör örgütleri ile mücadelede sivil silah: sosyal destekler
    (2014) ALİ RIZA GÖKBUNAR
    Topraklarında organize suç örgütlerinin faaliyet göstermediği hemen hemen hiç bir ülke yok gibidir. Başta uyuşturucu üretimi ve satışı olmak üzere yasa dışı piyasalarda faaliyetlerle bulunan organize suç örgütleri ülkelerin ekonomik yaşamlarında bazen devlet otoritesine karşı yerel bir güç odağı olabildiği gibi, bazen de devletin içinde yer alarak faaliyette yerleşerek faaliyetlerini yürütmektedirler. Yüzyıllardır, zengin ya da yoksul birçok ülkede yaşanmış ve yaşanmakta olan diğer önemli sorunlardan birisi de terörizmdir. Demokrasilerde istikrarsızlık yaratmak amacıyla şiddete dayalı örgütlü bir korkutma eylemi olarak tanımlanan terörizm, dünya üzerindeki milyonlarca insanın her an karşılaşabileceği bir tehlike olup onların hayatlarının bir parçası haline gelmiştir. Terörist örgütler amaçlarına ulaşabilmek için; faaliyetler uçak kaçırma, çocuk kaçırma, suikast, bombalama ve intihar saldırıları şeklinde faaliyetler yaparlarken, ülke ekonomilerine verdikleri zararların yanı sıra yüz binlerce masum insanın da ölümüne neden olmaktadırlar. Devletin temel amacı suç örgütlerini yok etmektir. Ancak terör ve organize suçlarla mücadele etmede sadece bu örgütlerle silahlı mücadelenin yanı sıra bu örgütlerin oluşumunda önemli olan yoksulluk, işsizlik, sosyal dışlama, eğitimsizlik gibi etkenlerle mücadele etmekte önemlidir. Bu çalışma terör ve organize suç örgütleriyle mücadelede sosyal desteklerin önemi belirtilecek ve ülkemize bu unsurlarla mücadeleye yönelik olarak sosyal desteklere ilişkin öneriler sunulacaktır
  • No Thumbnail Available
    Item
    Bütçe saydamlığı ve ekonomik özgürlüğün yolsuzluk üzerindeki etkisi
    (2014) GÜL KAYALIDERE; PELİN MASTAR ÖZCAN
    Yolsuzluk, ekonomik büyüme ve kalkınmayı olumsuz etkileyen önemli bir unsurdur. Yolsuzluğu önlemede bütçe saydamlığı ve ekonomik özgürlüklerin etkisinin olduğu vurgulanmaktadır. Çalışmada, bütçe saydamlığı ve ekonomik özgürlüklerin yolsuzlukla ilişkisi araştırılmıştır. Bu üç değişkenin, 2006-2012 dönemi için verilerine eksiksiz ulaşılabilen ülkeler seçilmiştir. İlk olarak değişkenlere ait korelasyon katsayıları hesaplanmıştır. Sonuç olarak, yolsuzluk ile bütçe saydamlığı ve ekonomik özgürlükler arasında negatif ve güçlü bir ilişki saptanmıştır. Daha sonra değişkenlerin ilişkisi yatay kesit regresyon analizi ile incelenmiştir. Ekonomik özgürlük ve saydamlık düzeyi arttıkça yolsuzluk düzeyinde azalma saptanmıştır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    SURİYELİ ÇOCUK ÇALIŞTIRAN BERBERLERİN SURİYELİLERE İLİŞKİN GÖRÜŞ VE DENEYİMLERİ
    (2022) MUSTAFA ÇAGRI AYALP; Cemre Bolgün; EDIP AYGÜLER
    2011 yılında başlayan Suriye savaşının ardından milyonlarca Suriyeli Türkiye’ye yerleşmiştir. Geçen yıllar içinde istihdam piyasası ve çalışma yaşamı hem Suriyeliler hem de yerel toplum açısından önemli bir sorun alanı haline gelmiştir. Bununla birlikte, çalışma yaşamıyla bağlantılı önemli sorunlardan biri de eğitim sistemine entegre olması gerekirken çalışma yaşamına mahkûm edilen Suriyeli çocuklardır. Türkiye’de Suriyeli çocuklar arasında çalışan oranının oldukça yüksek olduğu, bu çocukların ülkemizde kırsal alanlarda tarım sektöründe, kentsel alanlarda ise sanayide ve hizmet sektöründe ucuz işgücü olarak çalıştırıldığı görülmektedir. Suriyeli çocuk çalıştıran işyerleri gruplararası iletişimin, ayrımcılık ve dışlanmanın gözlenmesi açısından önem arz etmektedir. Bu araştırmanın amacı da Suriyeli çocuk çalıştıran berberlerin Suriyelilere ve çalıştırdıkları Suriyeli çocuklara yönelik görüş ve tutumlarını anlamaktır. Çalışma nitel araştırma yöntemiyle yürütülmüştür. Araştırma örneklemini Ankara ilinde faaliyet yürüten sekiz berber oluşturmaktadır. Bu kapsamda araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış bir görüşme yönergesi aracılığıyla 2022 yılının Mart ayında sekiz derinlemesine görüşme gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri (1) işverenlerin Suriyelilere yönelik genel görüş ve tutumları, (2) işverenler ve Suriyeli çocuklar arasındaki ilişki ve (3) sosyal mesafe, önyargı ve ayrımcılık olmak üzere üç tema altında incelenmiştir. Sonuç olarak, göç politikasının gözden geçirilmesi, toplumun güvenlik kaygılarının dikkate alınması, Türkiye’deki sosyal refah sisteminin geniş kitleleri kapsayacak şekilde geliştirilmesi, bu bağlamda çocuk yoksulluğuyla mücadele, eğitim seferberliği, gruplararası sosyal temasın yaygınlaştırılması gibi süreçler öne çıkmaktadır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Afganistan’da Ulus İnşa Süreci ve Çöküşü
    (2022) Orkun Sürücüoğlu
    11 Eylül saldırılarının ardından Afganistan’a askeri bir müdahale gerçekleştiren ABD, Taliban yönetimini devirdikten sonra ülkede bir ulus inşa süreci başlatarak yeni bir rejim kurulmasına öncülük etmiş ve yaklaşık 20 yıl boyunca bu rejime siyasi, askeri ve ekonomik destek vermiştir. Ancak gerek istikrarlı ve dış yardıma bağlı olmayan bir yapının tesis edilememesi gerekse de savaşın maliyetinin ABD ekonomisine getirdiği yük, Amerikan askerlerinin ülkeden çekilmesine yol açmıştır. Bu makalenin amacı Afganistan’daki rejime verilen tüm dış desteğe rağmen ulus inşa sürecinin bu kadar çabuk çökebilmesinin nedenlerini tartışmaktır. Bu doğrultuda Afgan halkının ihtiyaç ve talepleri ile uygulamaya koyulan ulus inşa projesinin bu ihtiyaç ve taleplere uyumu irdelenecektir. Bu bağlamda, öncelikle Afganistan’ın toplumsal yapısı belirli bir tarihsel arka plan çerçevesinde ortaya konulacak, ardından ABD öncülüğündeki ulus inşa sürecinin siyasi, iktisadi ve güvenlik boyutları uygulamadaki sorunlarıyla birlikte ele alınacaktır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    -
    (2022) Buğra Yıldırım; FATIH SAHIN; Ayşenur Gönül
    Müracaatçı şiddetinin sosyal hizmet uzmanları üzerinde kısa ve uzun vadeli psikososyal etkileri gözlenmektedir. Öte yandan sosyal hizmet ortamlarının müracaatçılardan gelecek her türlü saldırıya karşı risk kategorilerine ayrıldığı da bilinmektedir. Bu kesitsel araştırma tasarımına dayanan basit rastgele örnekleme çalışması, Türkiye’de SHUDER’e kayıtlı çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan 130 sosyal hizmet uzmanına karşı müracaatçı şiddeti ve müracaatçı şiddetini etkileyen faktörleri analiz etmiştir. En yaygın şiddet türü sözlü taciz/sözlü saldırıdır (%89.9). İlginç bir şekilde, şiddete maruz kalan sosyal hizmet uzmanlarının çoğunluğu (%70.2), maruz kaldıkları şiddetin tekrarlanacağını ve tetikte olduklarını açıkça ifade ettiler. Bu ifadeler aslında sosyal hizmet uzmanlarında görülen en yoğun psikososyal etkilerdi. Ayrıca sosyal hizmet ortamlarına göre sosyal hizmet uzmanlarının müracaatçı şiddetine maruz kalması arasında anlamlı bir fark olduğu görülmüştür (p˂0.05). Sonuç olarak araştırmanın bulguları, başarılı bir profesyonel yaşamın önündeki engelleri kaldırmak için sosyal hizmet uzmanlarının iş ortamlarına, müracaatçı şiddeti olmayan sosyal hizmet uygulama ortamlarına ve olumsuz psikososyal etkilerle karşılaşmamalarına olan ihtiyacın önemini ortaya koymuştur.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Son Yargıtay Kararları Işığında Vergi Kaçakçılığı Suçunda Failin Tespiti*
    (2022) Merve Tuba Rüzgar
    Vergi kaçırma suçu hem vergi gelirlerini azaltmakta hem de sosyal düzenin bozulmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla vergi kaçırma suçunun ekonomik düzeni etkilemesinin yanı sıra sosyolojik boyutları da bulunmaktadır. Bu nedenle devlet, vergi gelirlerinin azalmaması ve vergisini zamanında ödeyen mükelleflerin adalet duygularının zedelenmemesi için vergi kaçakçılığı suçu işleyen kişilere birtakım yaptırımlar uygulamaktadır. Ülkemizde vergi kaçakçılığı suçuna ilişkin düzenleme ve yaptırımlara Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde “Kaçakçılık Suçları ve Cezaları” başlığı altında yer verilmiştir. Bu çalışmanın amacı, vergi kaçakçılığı suçlarında failin tespitine ilişkin gerçek ve tüzel kişilerin durumunu ortaya koymak ve failin tespitine yönelik uygulamaları son Yargıtay Kararları ışığında incelemektir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Bireysel İş Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Anlaşma Belgelerinin Türk Borçlar Kanunu Madde 420/II Hükümleri Çerçevesinde Denetimi
    (2023) Dilek Dulay Yangın
    6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu md.2 uyarınca anılan düzenleme yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır. Bireysel iş uyuşmazlıkları bakımından işçi ve işverenin arabulucu önünde anlaşması genellikle işçinin birtakım haklardan feragat etmesi sonucunu doğurmaktadır. İş hukukunun emredici yapısı göz önünde tutulduğu vakit arabulucu huzurunda imzalanan anlaşma belgelerinin Türk Borçlar Kanunu md.420/II çerçevesinde denetlenmesinin mümkün olup olmadığı hususunda doktrinde çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Meselenin Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından da farklı tarihlerde verilen kararlarla ele alındığı görülmektedir. Özellikle Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin yeni tarihli bir kararı ile ortaya koyduğu esaslar arabuluculuk ile iş hukukunun emredici yapısının ne ölçüde bağdaştırılabileceği sorusunu akla getirmekte ve iş hukukunun ortaya çıkış amacı düşünüldüğünde endişe verici bir gidişata işaret etmektedir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Toplumun Madde Kullanım Bozukluğu Olan Kadınlara Yönelik Tutum ve Davranışları
    (2023) Gözde YILMAZ TUNCEL; DERYA KAYLI; GORKEM YARARBAS
    Amaç: Bu araştırmanın amacı, toplumun yasa dışı bağımlılık yapıcı madde kullanan kadınlara yönelik tutum ve davranışlarını tespit etmek ve bu tutumların sosyodemografik değişkenlerle ilişkisini incelemektir. Yöntem: Nicel yöntemle kesitsel türde gerçekleştirilmiş olan çalışmaya 18 yaş ve üzeri nüfus dahil edilmiştir. Araştırmada, sosyodemografik soruların yanı sıra literatür desteğiyle oluşturulmuş bağımlılık yapıcı madde kullanan kadınlara yönelik tutumları ele alan soru formu ve Bağımlılık Yapıcı Madde Kullanan Bireylere Yönelik Tutum ve Davranışlar Ölçeği (BYMT) kullanılmıştır. Çalışma Google Forms aracılığıyla ulaşılan 410 kişiyle online olarak gerçekleştirilmiştir ve katılımcıların %50’si kadın %50’si erkektir. Bulgular: Yasa dışı madde kullanan kadınlara yönelik erkeklerin daha fazla olumsuz tutum ve düşünceye sahip olduğu, eğitim düzeyi yükseldikçe olumsuz tutumların azaldığı ve 18 yaşına gelene kadar köyde veya ilçede yaşayan kişilerin ilde yaşayan kişilere kıyasla olumsuz tutumlarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Yasa dışı madde kullanan bireylere yönelik olumsuz tutumlar arttıkça katılımcıların, yasa dışı madde kullanan kadınlar şiddeti hak eder, tedavi olmaları zordur, erkeklerin yasa dışı madde kullanımı daha kabul edilebilirdir düşüncelerine katılma düzeyleri de artmaktadır. Sonuç: Kadın bağımlılara yönelik damgalayıcı tutum ve davranışların, madde kullanım alanında kadınların görünürlüğünü azaltıp kadınların tedaviye başvurma süreçlerini olumsuz etkileyebilmektedir. Toplum temelli çalışmaların ve cinsiyet farklılıklarını göz önünde bulunduran psikososyal tedavi süreçlerin uygulanmasının madde bağımlılığı ile mücadeleye destek sağlayacağı düşünülmektedir.
  • «
  • 1 (current)
  • 2
  • »

Manisa Celal Bayar University copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Cookie settings
  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback