Browsing by Subject "Meteoroloji ve Atmosferik Bilimler"
Now showing 1 - 9 of 9
Results Per Page
Sort Options
Item Analysis of height affect on average wind speed by ANN(2011) Numan S. ÇETİN; Raşit ATAThe power generated by wind turbines depends on several factors. Two of them are the wind speed and the tower height of wind turbine. In this study, the annual average wind speed based on the tower height is predicted using Artificial Neural Networks (ANN) and comparisons made with conventional model approach. The backpropagation multi layer ANNs were used to estimate annual average wind speed for three locations in Turkey. The Model has been developed with the help of neural network methodology. It involves four input variables-wind speed of measured location, desired height on measured location, height above ground level of measured location and Hellmann coefficient and one output variables-annual average wind speed. The model accuracy is evaluated by comparing the conventional model results with the actual measured and calculated values.Item AKHİSAR BÖLGESİ İÇİN ORTALAMA RÜZGAR HIZLARINA BAĞLI RÜZGAR ESME SÜRELERİNİN YAPAY SİNİR AĞLARI İLE TAHMİNİ(2014) Raşit ATAGünümüzde enerjinin temiz, yerli ve yenilenebilir olması sadece ülkemizde değil tüm dünya ülkelerinde çoğunlukla kabul görmektedir. Alternatif ve temiz olan bu enerji kaynaklarından biri ve en önemlisi de rüzgar enerjisidir. Atmosferi kirleten fosil yakıtlarla karşılaştırıldığında rüzgar enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren sistemlerin hızlı bir şekilde geliştiği ve kullanıldığı görülmektedir. Rüzgar türbinlerinden elde edilen elektrik enerjisi birkaç faktöre bağlı olarak değişir. Bu faktörlerden ikisi ortalama rüzgar hızı ve rüzgar esme süreleridir. Bu çalışmada, Akhisar bölgesi için yıllık ortalama rüzgar hızı, Hellmann katsayısı, kule yüksekliği gibi parametrelere bağlı rüzgar esme süreleri Yapay Sinir Ağları (YSA) ile analiz edilmektedir. Rüzgar esme süreleri analizinde Rayleigh dağılımı'nın kullanıldığı geleneksel yöntem(GY) ile YSA'nın karşılaştırılması yapılmaktadırItem Gediz Nehri Medar Havzası Meteorolojik ve Hidrolojik Kuraklık Analizleri(2023) bülent çetin; Ahmet Ali KumanlıoğluAkarsu havzalarında oluşan kuraklık olaylarının sürdürülebilir yönetim açısından karakteristik özelliklerinin belirlenmesi önemlidir. Bu sebeple oluşan kuraklık olaylarının süre, şiddet gibi karakteristik özelliklerinin tanımlanabilinmesi amacıyla indis yöntemleri geliştirilmiştir. Sunulan çalışmada, Gediz havzasında yer alan Medar alt havzasının meteorolojik ve hidrolojik kuraklıkları en yaygın olarak kullanılan standardize yağış indisi (SPI), standardize yağış evapotranspirasyonu indisi (SPEI) ve standardize akım indisi (SRI) yöntemleri kullanılarak araştırılmıştır. Havzayı temsil eden Akhisar ve Sarılar meteoroloji istasyonlarınnda gözlemlenen meteorolojik veriler ile beraber Medar çayı üzerinde Medar Köprüsünde gözlemlenen akım değerleri kullanılarak 1971-2015 yılları arasında aylık, 3 aylık, 6 aylık ve 12 aylık zaman dilimlerinden meydana gelen meteorolojik ve hidrolojik kuraklar belirlenmiştir. İlgili zaman dilimlerinde meydana gelen kuraklıkların karakteristik özellikleri Run teorisi kullanılarak açıklanmıştır. Çalışma sonucunda meteorolojik ve hidrolojik kuraklıkların karakteristik ilişkileri belirlenmiştir.Item MODIS Verilerine göre İzmir ve Manisa Şehirleri ve Çevresinde Yüzey Sıcaklık Dağılışı ve Eğilimleri(2023) ŞENLİK YASİN FURKAN; Erkan YılmazHer geçen gün daha da hızla değişen ve gelişen şehirlerimizde, arazi örtüsü ve arazi kullanımı da aynı hızla değişmektedir. Bu değişimden etkilenen en önemli parametrelerden biri de yüzey sıcaklığıdır (YS). Bu çalışmada MODIS uydusunun verileri kullanılarak İzmir ve Manisa çevresinin 2002-2022 yılları arasındaki aylık ortalama YS ve eğilimleri belirlenmiş ve arazi örtüsü ile bu parametreler arasındaki ilişki ortaya konulmuştur. Elde edilen bulgulara göre YS’yi etkileyen en önemli faktörlerin denizellik-karasallık, arazi örtüsü ve yükselti olduğu anlaşılmıştır. Çalışma sahasındaki dağlık alanlar, su yüzeyleri ve orman sahaları düşük YS’ye sahipken, tarım arazileri, sanayi bölgeleri ve şehirsel alanlarda YS’nin yüksek olduğu görülmüştür. YS’nın en düşük olduğu yerler Manisa Dağı ve Bozdağlar gibi yükseltinin fazla olduğu yerlerde ve terselme etkisiyle Gediz Depresyonunda, ocak ayı gecelerinde tespit edilmiştir. En yüksek YS’ler ise temmuz ve ağustos aylarında, yine Gediz Depresyonunda ve Çal Dağı yamaçlarında belirlenmiştir. Özellikle İzmir ve Manisa şehir merkezlerinin yılın büyük bölümünde hem gündüzleri hem de geceleri yüzey ısı adası özelliği gösterdiği tespit edilmiştir. Mann-Kendall eğilim analizine göre; ocak, haziran, temmuz ve ağustos aylarının gündüzlerinde istatistiksel olarak anlamlı YS azalışları; şubat, temmuz, ağustos ve eylül aylarının gecelerinde ise istatistiksel olarak anlamlı YS artışları olduğu görülmüştür. Yaz ayları, gündüzleri anlamlı azalış, geceleri ise anlamlı artışlar göstermesiyle diğer aylara göre daha değişken bir özellik sunmuştur.Item Uzaktan Algılama Teknikleri ile Su Yüzeylerinin Tespit Edilmesinde Kullanılan Su Çıkarma İndekslerinin Performans Analizi(2023) Osman Salih YılmazBu çalışmada Türkiye’de bulunan farklı karakteristik özelliklere sahip Küçükçekmece, Köyceğiz, Burdur, Hazar ve Çıldır gölleri üzerinde sekiz farklı su çıkarma indeksi test edilmiş ve bu indekslerin performansları karşılaştırılmıştır. Su yüzeylerinin belirlenmesi için yapılan çalışmalarda en çok kullanılan NDVI, NDWI1, NDWI2, MNDWI, AWEInsh, AWEIsh, NDMI ve NWI indeksleri kullanılmıştır. Bu indeksler Google Earth Engine platformunda JavaScript kodları ile Sentinel-2 görüntüleri kullanılarak hesaplanmışlardır. Elde edilen indeksler üzerinde su ve su olamayan alanları belirlemek için ise otomatik eşikleme yapabilen Otsu yöntemi kullanılmıştır. Yapılan çalışmanın doğruluk değerlendirmesi için Google Earth Pro tarafından sağlanan WorldView-1/2/3, GeoEye-1 ve Airbus’ın Pleiades yüksek çözünürlüklü görüntüler kullanılmıştır. Değerlendirme, genel doğruluk, Kappa istatistiği ve F1-skor hesaplanarak gerçekleştirilmiştir. Kullanılan indekslerin su yüzeylerini tespit etmedeki başarılarının istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığı McNemar testi ile değerlendirilmiştir. Çalışmada en iyi performans gösteren NDW1 indeksi genel doğruluk (GD) değeri minimum %98.00, maksimum %98.94, Kappa istatistiği minimum 0.958, maksimum 0.996 ve F1-skor minimum %97.46, maksimum %98.84 olarak hesaplanmıştır. En kötü performans gösteren indeks olan NDMI için, GD değeri minimum %48.57, maksimum %89.60, Kappa istatistiği minimum 0.047, maksimum 0.703 ve F1-skor minimum %30.77, maksimum %76.77 hesaplanmıştır. Yapılan genel değerlendirme sonucu incelenen sekiz indeks arasında NDWI1 en başarılı, NDMI ise en başarısız çıkmıştır.Item A NEW FORCE MEASUREMENT MECHANISM IN WIND TUNNEL: CFD AND EXPERIMENTAL VALIDATION ON A CYLINDER(2023) Seda Arabacı; Emre KirazWind tunnel tests are experiments carried out in private and state-supported institutions, which are of great importance for studies in aerodynamics. Wind tunnels are essential in the defense industry, the automotive industry, and even the construction industry. In this study, a force sensor holder (FSH), in the open subsonic wind tunnel test room is designed, and it is made to measure angled structures, angled prototypes, and especially for wings. The critical angles of wings and the angles of attack are necessary, especially regarding aerodynamic performance. This force sensor holder can be adjusted at 0-90 degree angles and used experimentally. After holder manufacturing, experiments and CFD analysis are carried out at a 0 degree angle on the cylinder body. This study conducts a Computational Fluid Dynamics (CFD) analysis using Realizable k-ε, and SST k-ɷ turbulence models. In this study, the accuracy of the CFD analysis of the drag coefficient on a cylinder is evaluated through a comparison with both experimental and literature data. The results revealed that the CFD analysis has a deviation of 5,11% (using the Realizable k- model) and 5,22% (using the SST k- ɷ model) from the literature data. On the other hand, the experimental results show a discrepancy of 3,77% compared to the literature data. These findings demonstrate the effectiveness of the CFD analysis in predicting drag coefficients and highlight the importance of validating such simulations with experimental data.Item Investigation of the seismic response of irrigation channel using Coupled Eularian-Lagrangian approach(2024) Muhammet Ensar YIGIT; BETÜL ÜSTÜNERWhile devastating earthquakes affect cities, they can also cause serious damage to irrigation structures in agricultural areas. Cracks and structural deteriorations may occur in water structures using concrete such as dams, aqueducts and open channels. This study investigates the earthquake response of irrigation canals through fluid-structure interaction analysis. The earthquake response of an irrigation canal was examined by establishing fluid-structure interaction. Finite element models, with material properties and dimensions determined, were created and analysed with destructive earthquake records. In the finite element model, the behaviour of water inside the channel is simulated using the Coupled Eulerian-Lagrangian (CEL) approach. In the analyses, displacement and stress values were examined in the model without water, and in addition to these, fluctuations on the water surface were examined in the model with water. The observed changes are shown with graphs and contour diagrams. As a result, it was shown that hydrodynamic effects reduced horizontal displacements by 42% but increased the maximum principal tensile stresses by 49% and the maximum principal compressive stresses by 75%, compared to the non-water model. In addition, it was observed that in both models, the dynamic analysis values at the time of the earthquake increased by approximately 7‒13 times the static values before the earthquake. These findings underscore the importance of dynamic analysis using fluid-structure interactive models for safeguarding irrigation structures against seismic hazards, thereby ensuring food security in vulnerable agricultural regions. Therefore, it is important to perform dynamic analysis with fluid-structure interactive models for irrigation structures exposed to destructive earthquake forces.Item İstanbul Kent Atmosferindeki Aerosollerin Spektral, Konumsal ve Zamansal Analizi(2024) Funda Yüzlükoğlu; Kazım Kaba; Cahit YesilyaprakAtmosferde akışkan hava içinde sıvı ve/veya katı halde asılı bulunan parçacıklar “Atmosferik Aerosol” olarak tanımlanmaktadır. Aerosol hava, iklim, iklim değişikliği, hava kalitesi, halk sağlığı ve astronomi gibi pek çok disiplini etkileyen önemli bir olgudur. Bu çalışmada uzaktan algılama verileriyle İstanbul ili için atmosferik aerosollerin konumsal, zamansal ve spektral özellikleri incelenmiştir. Bu kapsamda İstanbul’un uzun dönem ortalama Aerosol Optik Derinliği (AOD), Angstrom Katsayısı, spektral AOD ve zamansal (aylık, mevsimlik ve yıllık) haritaları üretilerek konumsal, spektral ve zamansal değerlendirmeler yapılmıştır. Çalışmada Suomi-NPP uydusundaki VIIRS algılayıcısından elde edilen aerosol verileri kullanılmıştır. Bu çalışma ile İstanbul için nispeten fazla detay içeren yüksek çözünürlükte, alansal ve zamansal sürekliliğe sahip, en güncel ve pek çok disiplinde yapılan çalışmalara katkı sağlayacak AOD haritaları sunulmuştur. İstanbul ilinin yüksek AOD değerleri kentin güneyinde Marmara Denizi kıyı şeritleri ve nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu kıyıya yakın yerler ile Kuzeyde Sarıyer kıyıları ve nispeten Karadeniz’in kara ile buluştuğu kıyı kesimleridir. Kara üzerinde kentin nüfus yoğunluğu ve bitki örtüsü ile ilintili bir AOD değişimi vardır.Item Orman içi açıklıklara ait zamansal değişimlerin uzaktan algılama teknikleri ile Google Earth Engine platformunda tespit edilmesi: Trabzon-Düzköy İlçesi örneği(2024) Fatih KADI; Osman Salih YılmazBu çalışmada orman içi açıklıklardaki zamansal değişimlerin uzaktan algılama teknikleriyle Google Earth Engine Platformu’nda tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda meşcere haritalarından on adet orman içi açıklık alan belirlenmiştir. Bu alanları içine alacak genel bir çalışma alanı belirlenmiş ve Sentinel-2 görüntüleri üzerinden çalışma alanı rastgele orman algoritması ile sınıflandırılarak orman içi açıklıkların güncel durumları elde edilmiştir. Daha sonra ise tespit edilen orman içi açıklıkların Landsat görüntüleri üzerinden normalize edilmiş fark bitki örtüsü indeksi (NDVI) zaman serisi analizleri yapılarak bu açıklıkların vejetasyon değişimi ortaya konulmuştur. Sentinel-2 görüntüleri ile yapılan sınıflandırma çalışmasında orman, orman içi açıklık alanları ve boş alanlar olmak üzere arazi üç sınıfa ayrılmıştır. Yapılan sınıflandırma çalışmasının genel doğruluğu %89.46, Kappa istatistik değeri ise 0.810 hesaplanmıştır. Elde edilen orman içi açıklık alanları meşcere haritasındaki alanlar ile kıyaslandığında on bölge için ortalama %52.56 civarında kapalılık yönünde bir değişim olduğu görülmüştür. NDVI zaman serileri ile yapılan analizler sonucunda orman içi açıklık alanlardaki vejetasyonun genel olarak arttığı ve dolayısıyla alanların kapanma eğiliminde oldukları görülmüştür.