Repository logo
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
Repository logoRepository logo
  • Communities & Collections
  • All Contents
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Subject

Browsing by Subject "Toksikoloji"

Now showing 1 - 11 of 11
Results Per Page
Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    Uranyumun kimyasal zehirliliği
    (2007) F. Serap EREEŞ; Ümran Hiçsönmez; SERMİN ÇAM KAYNAR
    Dünya kabuğunda doğal olarak bulunan uranyum, aktinit grubunda alfa yayınlayan radyoaktif bir elementtir. Bu nedenle uzun yarı ömürlü uranyum izotopları olan U-235 ve U-238, radyoaktif zehirliliğe sahiptirler. Ancak doğal izotopik yapıdaki uranyum bileşiği (U-doğal) radyolojik zehirlilikten ziyade kimyasal zehirlilikten gelen daha büyük bir risk oluşturmaktadır. Her hangi bir şekilde vücut içerine uranyum alındığında onun kimyasal zehirliliği de düşünülmelidir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Türkiye’de bitkisel ilaçlara bakış
    (2009) Necdet ÖZBİLGİN; Hüseyin ATABAY; Ö. Aslan KALAFATÇILAR; O. Murat KOÇTÜRK
    İnsanların karşılaştığı en önemli sorunların başında hastalıklar gelmektedir. Kısaca sağlık sorunları olarak da adlandırılan bu hastalıkların tedavisi için önemli ölçüde sentetik ilaçlar kullanılmaktadır. Sentetik ilaçların fiyatlarının yüksekliği ve çeşitli yan etkilerinin olması, son zamanlarda halkın bitkisel ilaçlara olan talebini ciddi bir şekilde arttırmıştır. Bu araştırma, Türkiye’de halkın bitkisel ilaçlara bakışını tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Araştırma, Türkiye’de seçilen 28 ilde yapılan 1053 posta surveyi verilerinden elde edilen bilgiler ışığında değerlendirilmiştir. Tesbit edilen çeşitli kriterlere göre, araştırmadan şu sonuçlar alınmıştır: 645 kişinin bitkisel ilaç kullandığı, bunların % 79’unun olumlu sonuçlar aldığı saptanmıştır. Hekim reçetesi dışında bitkisel ilaç kullanımı, okur-yazar olmayan gurupta %55.10 ile en yüksek oranı alırkan, ilkokul mezunlarında bu oran % 47.11 olarak en düşük düzeyde bulunmuştur.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Sağlık eğitimi alan 3 ve 4. sınıf öğrencilerinde sigara kullanımı ve etkileyen faktörler: İzlem araştırması
    (2011) Tugba GÖKTALAY; Ayşın ŞAKAR COŞKUN; Beyhan CENGİZ ÖZYURT; PINAR ÇELİK
    2006-2007 öğretim döneminde, 1 ve 2. sınıfta okuyan Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Manisa Sağlık Yüksekokulu öğrencilerinin sigara kullanım düzeyleri sorgulandı. Aynı öğrencilerin 3 ve 4. sınıfta iken; sigara kullanım düzeyinin değişip değişmediğinin belirlenmesi, bu durumu etkileyen faktörlerin saptanması ve 19 Temmuz 2009 tarihinde yürürlüğe giren yasaya karşı tutumun belirlenmesi amaçlandı. Katılım hızı %80.42 olan çalışma bir izlem araştırmasıdır. Sigara kullanım düzeyi ve etkileyen faktörleri sorgulayan 26 sorudan oluşan yapılandırılmış anket formu hazırlandı. Etik kurul onayından sonra anketler, gözetim altında öğrencilerin sınıflarında toplandı. Yeni anket oluşturulurken ilk anketteki sigara kullanımı ile ilgili sorular değiştirilmeden alındı. İzlem çalışmasında ulaşılan 263 öğrencinin 189'u kız, 74'ü erkek idi. Sigara içmeyi deneme oranı %49, ortalama sigara deneme yaşı 15.7 ± 4.01 (0-23) yıl idi. Erkeklerde ve tıp fakültesinde okuyanlarda sigara içmeyi deneme yaşı daha erkendi. Altı ay ve üzerinde sigara içme oranı ile halen sigara içme oranı artmıştı (p< 0.05). Kızlarda ve tıp fakültesinde okuyan, yurtta kalan, ailesinde sigara içilen öğrencilerde sigara içimi daha fazla idi (p< 0.05). Merak en önemli başlama nedeni (%55.2), ağız kokusu, dişlerde sararma gibi sigaranın hoş olmayan etkisi (%91.7) en sık bırakma nedeniydi. Sigarayı bırakmayı deneme oranı %56.6 idi. Sigara bırakma poliklinikleri hakkında bilgi sahibi olma oranı %75.1, yasanın etkili olacağını düşünme oranı %83.3 idi. Sonuçta sigarayı deneme ve sigara içme oranı zaman içinde artmıştır. Tıp fakültesi öğrencilerinde sigara konusunda eğitimin daha erken sınıflarda yapılmasının, diğer yardımcı sağlık personeli yetiştiren bölümlerde de bu konuda eğitime yer verilmesinin, aynı zamanda öğrencilerin kulüpler ya da çeşitli etkinlikler aracılığıyla sigara ile mücadelenin içine çekilmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    HORMESİS: TOKSİK AJANLARIN DÜŞÜK DOZLARINA UYUM SAĞLAMADA ÖNCÜL FENOMEN
    (2012) Selim UZUNOĞLU; Aslı KISIM
    Hormesis, toksik maddelerin düşük konsantrasyonlarında yaşamı devam ettirebilmeyi ve bu maddelere karşı geliştirilen adaptif olguları açıklamak için öne sürülen bir kavramdır. Bu kavram, toksik molekül ve ortam şartlarının hem yaşamı destekleyici hem de yok edici iki zıt etkiye (bifazik etki) sahip olduğunu ifade eder. Toksik ajanların düşük dozları ile aktifleşen hormesis mekanizması, canlılara adaptif cevap kazandı- rır. Hücrelerdeki adaptif cevabın özel bir şekli olan hormesiste, koruyucu proteinler, antioksidan enzimler ve şaperon proteinleri rol alır. Hormetik uyaranlara bağlı olarak artış gösteren bu moleküller, hücrenin ayakta kalmasını destekler. Hormetik uyaranlar, cevaplar ve bunların düzenlenmesi, hormetik sistemin bileşenlerini oluşturur. Organizmalardaki hormetik olayların moleküler ve hücresel seviyede anlaşılması; yeni ilaçların geliştirilmesinde, hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde yeni ufuklar açacaktır. Ayrıca son yıllarda toksik ajanların hormetik davranışları, mahkemeye delil olarak sunulmaya başlanmış, büyük ceza indirimleri sağlanmış veya davalar dü- şürülmüştür. Dolayısıyla maruz kalınan toksik maddenin doz cevap ilişkisinin yorumlanmasında bilirkişiler ve yargıçlar, hormesis olgusunu dikkate almalı ve toplanan deliller bu olgu ışığında değerlendirilmelidir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Çok ilaca dirençli tüberküloz izolatlarında yaygın ilaç direncinin araştırılması
    (2013) Tunçer HAZNEDAROĞLU; Bayhan BEKTÖRE; DİLEK ŞATANA; Mustafa ÖZYURT; CENGIZ ÇAVUSOGLU; Orhan BAYLAN; Nuri ÖZKÜTÜK; Engin SEBER
    Son yıllarda tüm dünyada ilaca dirençli tüberküloz (TB) olgularında izlenen artış, halk sağlığını önemli derecede tehdit etmektedir. Yaygın ilaca dirençli TB (YİD-TB), birinci seçenek anti-TB ilaçlardan izoniazid ve rifampisin direncine [çok ilaca dirençli TB (ÇİD-TB) tanımı] ek olarak herhangi bir florokinolona ve parenteral verilen ikinci seçenek anti-TB ilaçlardan en azından birisine direnç gelişmesi durumudur. Birinci seçenek anti-TB ilaçlardan olumlu yanıt alınamayan ÇİD-TB olgularında uygulanan anti-TB tedavi, klinik izolatların varsa ikinci seçenek anti-TB ilaç in vitro duyarlılık test sonuçlarına, yoksa standart tedavi protokollerine göre yapılmaktadır. Bireysel anti-TB tedavinin, ideal olarak izolatın duyarlılık test sonuçlarına bakılarak yapılması önerilse de, ikinci seçenek anti-TB ilaç duyarlılık testlerinin sıklıkla yapılamadığı ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde her zaman standart tedavi protokollerine gereksinim duyulmaktadır. Bu nedenle, uygun standart tedavi protokollerinin oluşturulabilmesi için ulusal ve bölgesel ölçekli direnç paternlerini ortaya koyacak çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çalışmada, İstanbul, İzmir ve Manisa illerinin değişik sağlık merkezlerinde soyutlanan 81 ÇİD-TB izolatında, yaygın ilaç direnç varlığının araştırılması ile Marmara ve Ege Bölgelerinde YİD-TB insidansının belirlenmesine yönelik çalışmalara katkı sağlanması amaçlanmış; aynı zamanda klinisyenlere ÇİD-TB hastalarının tedavisinde ikinci seçenek anti- TB ilaçların seçimi konusunda faydalanabilecekleri epidemiyolojik verilerin sunulması hedeflenmiştir. İzolatların birinci ve ikinci seçenek anti-TB ilaçlara duyarlılık durumları, tam otomatize florometrik BACTEC MGIT 960 cihazında (Becton Dickinson, ABD) modifiye Middlebrook 7H9 sıvı besiyeri kullanılarak araştırılmıştır. Çalışmaya dahil edilen 81 ÇİD-TB izolatının 43 (%53.1)ü İstanbul, 26 (%32.1)sı İzmir ve 12 (%14.8)si Manisa ilinde yaşayan hastalardan soyutlanmıştır. Çalışma sonucunda YİD-TB tanımına uyan izolat saptanmamıştır. ÇİD-TB izolatlarının ikinci seçenek anti-TB ilaçlara direnç oranları, amikasin ve kanamisin için %1.2, ofloksasin ve levofloksasin için %2.5, kapreomisin için %14.8, etiyonamid için %37 olarak belirlenmiş, linezolide ise direnç tespit edilmemiştir. Levofloksasin-ofloksasin (p< 0.01), amikasin- kanamisin (p= 0.01) ve streptomisin-etiyonamid (p= 0.04) ilaçları arasında direnç durumları bakımından istatistiksel olarak anlamlı düzeyde uyum bulunduğu belirlenmiştir. Çalışmada, ÇİD-TB izolatlarında YİD-TBnin görülmediği, etiyonamid ve kapreomisine karşı direncin yüksek bulunduğu, ÇİD-TB tedavisinde parenteral aminoglikozid grubundan amikasin veya kanamisinle birlikte, kinolonların ve yeterli klinik çalışmalar sonrası linezolidin güvenle kullanılabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Investigation of the toxicity of acetamiprid in SH-SY5Y neural\rcells
    (2022) Mustafa ÖZTATLICI; HULYA OZTATLICI; Suna Karadeniz Saygılı; İlker Deniz Cingöz; İsmail Kaya
    Aim: Acetamiprid (ACE) is one of the most widely used neonicotinoids globally to protect\rcrops from insects. In this study aimed to investigate the potential neurotoxic activity of\racetamiprid on human neuroblastoma cell line SH-SY5Y cells.\rMaterials and Methods: MTT and Muse analysis were performed to examine the\reffect on cell viability. Increasing doses of ACE were administered for 24 hours in SHSY5\rneuroblastoma cell lines. NOS1, NOS2, NOS3; caspase-3 for assessment of apoptosis;\rKi67 immunocytochemical staining was performed to evaluate proliferation, and relative\rmRNA values of these markers were measured by qRT-PCR analysis method to evaluate\rthe efficacy of ACE on oxidative stress in neuroblastoma cell lines\rResults: The IC50 value for ACE 24 hours was found to be 21.35 mM. In SHSY5 cells,\rthe immunoreactivity of NOS1, NOS3, and caspase-3 markers in the ACE applied group\rincreased statistically significantly compared to the control group; Ki67 immunoreactivity\ralso decreased (p < 0.05). qRT-PCR results were consistent with immunocytochemical\rfindings, and relative mRNA values increased in ACE groups compared to the control\rgroup. Ki67 relative mRNA values decreased compared to the control group.\rConclusion: In our study, it was found that ACE suppressed proliferation in SH-SY5Y\rcells, induced apoptosis, and caused cell toxicity by increasing oxidative stress.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Phytochemicals of Hibiscus sabdariffa with Therapeutic Potential against SARS-CoV-2: A Molecular Docking Study
    (2023) EMEL AKBABA; deniz karatas
    In this study, the possible interactions of 17 phytochemicals that were reported as the most abundant biomolecules of Hibiscus sabdariffa, including many organic acids as well as catechin and quercetin derivatives, with 3CLpro and PLpro proteases of SARS-CoV-2 have been investigated via molecular docking. Caffeoylshikimic acid/3CLpro showed the lowest binding energy (-7.72 kcal/mol) with seven H-bonds. The second-lowest binding energy was computed in the chlorogenic acid/3CLpro complex (-7.18 kcal/mol), which was found to form 6 H-bonds. Also, low binding energies of cianidanol (-7.10 kcal/mol), cryptochlorogenic acid (-6.67 kcal/mol), and kaempferol (-6.82 kcal/mol) were calculated to 3CLpro with several H-bond interactions. Nelfinavir (-10.16 kcal/mol) and remdesivir (-6.40 kcal/mol), which have been used against COVID-19, were obtained to have low binding energies to 3CLpro with 3 H-bond formations each. On the other hand, the nicotiflorin/PLpro complex, which had the lowest binding energy (-7.40 kcal/mol), was found to have only 1 H-bond interaction. The second-lowest binding energy was reported in chlorogenic acid/PLpro (-7.20 kcal/mol), which was found to possess four H-bonds. On the other hand, epigallocatechin gallate/PLpro, which was shown to have a -5.95 kcal/mol binding energy, was found to form 8 H-bond interactions. Furthermore, the quercetin pentosylhexoside/PLpro complex was monitored to have low binding energy (-6.54 kcal/mol) with 9 H-bonds, which stands as the highest number of H-bonds in all complexes. Therefore, several molecules of Hibiscus sabdariffa were found to have strong binding affinity to the main proteases of SARS-CoV-2. This study suggests many compounds, including caffeoylshikimic acid and nicotiflorin, to inhibit 3CLpro and PLpro activities. As a result, numerous chemicals derived from Hibiscus sabdariffa have the potential to be employed therapeutically against SARS-CoV-2 infection.
  • No Thumbnail Available
    Item
    In silico Screening of the Potential Anti-SARS-CoV-2 Activities of Peptides from Vipera ammodytes ammodytes Venom by Molecular Docking
    (2023) Suleyman ILHAN
    The coronavirus disease 2019 (COVID-19) is induced by the SARS-CoV-2 virus, which caused the global pandemic, infecting approximately 608.328.548 confirmed cases and bringing about 6.501.469 deaths worldwide, as WHO stated in September 2022. The disease is more deadly due to the lack of specific drug molecules or a treatment plan. Therefore, the development of potent pharmacological compounds is urgently required to combat COVID-19. Due to their biological actions, snake venoms constitute a source of potentially beneficial medicinal compounds. Vipera ammodytes ammodytes (VA) is a viper species whose venom has been shown to have anti-proliferative, antimetastatic, anti-cancer, and anti-microbial activities. This in silico study was conducted to evaluate the efficacy of selected VA venom proteins (Adamalysin II, Ammodytoxin A, Ammodytin L, L-amino acid oxidase) against molecular targets; Main protease (3CLpro) and Angiotensin-Converting Enzyme 2 (ACE2) by molecular docking study. Molecular docking investigations were performed by using AutoDock Vina software. All compounds displayed negative binding energy values to 3CLpro and ACE2, suggesting that their interactions with the active sites were favourable. L-amino acid oxidase had the highest binding affinity with both 3CLpro and ACE2. This study revealed for the first time that VA venom proteins are functional inhibitors of 3CLpro and ACE2 activities, and the components of VA venom can be considered potential SARS-CoV-2 inhibitors. However, more studies are needed to validate these compounds in vitro and in vivo.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Venom Peptides of Crotalus atrox Against SARS-Cov-2 Spike Protein and Human ACE2 Receptor by Molecular Docking Analysis
    (2023) Suleyman ILHAN
    Venoms are composed of about 100 to 500 pharmacologically active compounds. Less than 0.01% of these compounds have been identified and a significant majority of them act on unknown receptors. Here, the potential Severe Acute Respiratory Syndrome Coronavirus 2 (SARS-CoV-2) activities of selected Crotalus atrox venom peptides (CVPs) including Atrolysin D (AD), vascular apoptosis-inducing protein-1 (VAIP-1), Catrocollastatin (CC), and Calcium-Free Phospholipase A2 (CFP) were investigated via molecular docking analysis. CVPs were docked against human angiotensin-converting enzyme-2 (ACE-2) and 3-chymotrypsin-like protease (3CLpro) viral spike protein. All CVPs had low binding energies to both 3CLpro and ACE2, suggesting that they interacted strongly with the active sites of enzymes, compared to the reference drugs lopinavir and ritonavir. The binding energy of 3CLpro was -139.517 kcal/mol, -96.239 kcal/mol, -121.590 kcal/mol, -259.424 kcal/mol with AD, VAIP-1, CC, and CFP, respectively. CFP showed a very strong binding activity with 3CLpro, suggesting that it could be a very effective compound in inhibiting the SARS-CoV-2 virus. The binding energy of ACE2 was -101.165 kcal/mol, -73.064 kcal/mol, -106.918 kcal/mol, -82.830 kcal/mol with AD, VAIP-1, CC, and CFP, respectively. AD made a much stronger bond with ACE2 than reference drugs, showing that it could be used as a virus-protective component in humans. The results suggest a potential drug candidate for the development of therapeutics against Coronavirus disease 2019 (COVID-19). In vitro and in vivo experiments are needed to confirm these compounds' potential preventive and therapeutic effects.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Ticari Doğal Aktif Bileşenlerin Sıtma Tedavisindeki Etkinliğinin Araştırılması
    (2024) Ahmet Ozbilgin; YENER ÖZEL; ibrahim çavuş
    Amaç: Bu çalışmada, çeşitli biyolojik aktiviteleri yanında, güçlü antimikrobiyal etkinlikleri gösterilmiş olan kafeik asit, oleik asit ve oleuropin’in in vitro sitotoksik aktivitesi ve in vivo antimalaryal etkinliğinin sıtma modelinde araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmamızda, kafeik asit, oleik asit, oleuropin, klorokin ve tedavi almayan grup olmak üzere her bir grupta beşer fareden toplam beş grup oluşturulmuştur. Tüm farelere 2.5 x 10⁷ parazit/mL Plasmodium berghei ile enfekte eritrosit süspansiyonu intraperitoneal olarak uygulanmıştır. Belirlenen dozlardaki etken maddeler farelere oral yol ile dört gün testine uygun olarak verilmiş ve farelerdeki parazitemi durumu farelerin kuyruk ucundan alınan kandan yapılan yayma preparatlar ile 27 gün boyunca kontrol edilmiştir. Bulgular: Tedavi almayan gruptaki farelerin ortalama parazitemi yüzdesi dokuzuncu gün %33, kafeik asit grubu farelerin 25. gün %30.8, oleik asit grubu farelerin 11. gün %28.6, oleuropein grubu farelerin 11. gün %31.2 olarak saptanmıştır. Kafeik asit grubu farelerin tedavi almayan gruptaki farelere göre yaşam süresinin 16 gün uzadığı gözlenmiştir. Kontrol grubu farelerde deney süresi boyunca yapılan Giemsa boyalı ince yayma preparatlarında parazite rastlanmamıştır. Sonuç: Özellikle kafeik asit olmak üzere üç etken maddenin de in vivo fare modelinde parazit gelişimini baskıladığı ve farelerin yaşam süresini uzattığı tespit edilmiştir. Bu çalışmadan elde edilen veriler, söz konusu etken maddelerin yeni nesil antimalaryaller olarak daha kapsamlı çalışılması için literatüre önemli katkılar sunacaktır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Potential Anti-SARS-CoV-2 Effects of Gossypol and AT-101: Molecular Docking Study Against Angiotensin Converting Enzyme 2
    (2024) Suleyman ILHAN; harika atmaca
    This study explores the potential anti-SARS-CoV-2 effects of gossypol (GP) and its AT-101 derivative through in silico molecular docking simulations. GP and AT-101 are natural and modified compounds, respectively, with promising biological activities. Using Autodock Vina software, molecular docking simulations were performed to assess the binding interactions between GP, AT-101, and the receptor binding domain of angiotensin-converting enzyme 2 (ACE2) which plays a vital role in facilitating viral entry into host cells. The docking results revealed that GP and AT-101 exhibited favorable interactions with ACE2, suggesting their potential as anti-SARS-CoV-2 agents. GP formed seven hydrogen bonds with ACE2, while AT-101 formed eight, indicating more stable binding and superior interaction. However, it is important to acknowledge that these findings are based on in silico modeling and further research is required to validate the antiviral properties of l and AT-101 in vitro and in vivo. Moreover, the long-term safety and efficacy of these compounds for COVID-19 treatment warrant further investigation through clinical trials. In conclusion, this in silico study provides preliminary evidence of the potential anti-SARS-CoV-2 effects of GP and AT-101 by demonstrating their ability to interact with ACE2. However, it is important to acknowledge that these findings are based on in silico modeling and further research is required to validate the antiviral properties of GP and AT-101 in vitro and in vivo.

Manisa Celal Bayar University copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Cookie settings
  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback