Repository logo
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
Repository logoRepository logo
  • Communities & Collections
  • All Contents
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Ahmet Ozbilgin"

Now showing 1 - 20 of 34
Results Per Page
Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    Trichomonas vaginalis'in in vitro kültüründe serum gerekli mi?
    (2005) M. Emin LİMONCU; Ali A. KİLİMCİOĞLU; Ahmet Ozbilgin; Özgür Kurt
    Ülkemizde cinsel ilişki ile bulaşan hastalık etkenleri arasında sık görülen Trichomonas vaginalis'in tanısı, taze preparatların mikroskop altında incelenmesi ve alınan materyalin besiyeri ortamına ekilerek değerlendirilmesi ile konulmaktadır. Parazitin üretilmesi için serumun gerekli olup olmadığını saptamak amacı ile bu çalışma yapılmıştır. Trichomonas vaginalis'in in vitro üretilmesinde Beyin-Kalp (BH) ve modifiye Tiyoglikolat (NaT) besiyerleri serum ile ve serumsuz olarak hazırlanmış, üretme kapasiteleri ve tanısal etkinlikleri TYM (Trypticase-yeast extact-maltose) besiyeri ile karşılaştırmıştır. Besiyerlerine 1X10 5 canlı T. vaginalis trofozoitleri ekilmiş, 24 saat ara ile dokuz gün boyunca üreme fazları ve canlılıkları değerlendirilmiştir. Trofozoitlerin üreme durumu incelendiğinde, en fazla üremenin 72. saatte serum içermeyen BH besiyerinde olduğu (35x105 tane/ml) görülmüştür. Sonraki günlerde serum içermeyen besiyerlerindeki üremenin TYM besiyeri ile eşdeğer düzeyde olduğu, sekizinci günde ise sadece serum içermeyen besiyerlerinde trofozoitlerin canlı kaldığı saptanmıştır. Serum içermeyen besiyerleri laboratuvarlarda rahatlıkla bulunan malzemeler kullanılarak kolay hazırlanabilmekte, ayrıca serum ilave edilirken oluşabilecek kontaminasyon riski en aza indirilmektedir. Bu bulgular ışığında, serum içermeyen besiyerlerinin T. vaginalis kültüründe ve pasajların sürekliliğinde rahatlıkla kullanılabileceği, hem laboratuvarlarda hem alan çalışmalarında avantaj sağlayabileceği kanısına varılmıştır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Manisa'da vajinal akıntılı kadınlarda Trichomonas vaginalis sıklığı
    (2005) İpek ÖSTAN; M. Emin LİMONCU; A. Ali KİLİMCİOĞLU; Ahmet Ozbilgin; Uğur SÖZEN
    Trichomonas vaginalis'm neden olduğu enfeksiyon, kadınlar arasında en sık görülen cinsel yolla bulaşan hastalıklardan biri olarak tanımlanmakta ve enfeksiyonun sıklığı farklı toplumlarda değişkenlikler göstermektedir. Bu çalışma Manisa yöresinde, vajinal akıntılı hastalarda T. vaginalis sıklığını araştırmak amacı ile planlanmıştır. Bu amaçla, Şubat-Haziran.2004 tarihleri arasında, Manisa Doğumevi ve Polikliniklerine, vajinal akıntı ve vulva kaşıntısı yakınması ile başvuran, yaş aralığı 17- 63 olan 233 kadından ve kontrol grubu olarak da rutin jinekolojik muayene için başvuran, vajinal akıntı ve vulva kaşıntısı olmayan 100 kadından vajinal akıntı örneği alınmıştır. Steril eküvyon ile, vajina arka forniksinden alınan örnekler, Trypticase - yeast extract - maltose (TYM) besiyeri içine alınarak direkt bakı ve kültür yöntemi ile incelenmislerdir. Direkt bakı ve kültür yöntemlerinin her ikisiyle, 233 vajinitli hastanın 11 'inde (%4,7) T. vaginalis saptanmıştır. 100 kontrol grubu kadında ise her iki yöntemde de etkene rastlanmamıştır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Manisa ilinde 2002 – 2004 yılları arasında saptanan sıtma olgularının değerlendirilmesi
    (2006) Ahmet Ozbilgin; M. Emin LİMONCU; M.Ali TÜYSÜSZ; Galip KÖROĞLU; İpek ÖSTAN
    Manisa ili Ege Bölgesinin en gelişmiş tarım ve sanayi merkezlerinden biri olduğundan, belli dönemlerde işçi hareketi fazla olmakta, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden yoğun göç akımı olurken göç edenlerle etmeyenler arasında ziyaret ağırlıklı karşılıklı nüfus hareketi zaman zaman artmaktadır. Bu nedenle Manisa ili, sıtma hastalığının mevsimsel olarak yüksek düzeylere çıkabildiği bir ilimiz olarak, sıtma ile savaşı aktif olarak sürdürmektedir. Bu makalemizde, Manisa İl Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Şubesinde, Sıtma Savaş Dispanseri tarafından son üç yılda toplanan sıtma olguları incelenmiştir. Sıtma hastalığının bölgedeki durumu, önceki yıllar ile kıyaslanarak değerlendirilmiş ve olgu sayılarının dikkat çekici bir düşüş gösterdiği gözlenmiştir. 2002, 2003 ve 2004 yıllarının sırası ile yıllık sıtma olguları: 14, 5 ve 5 olarak saptanmıştır. Olguların, yerli ve dışarıdan gelenlere göre, yaş gruplarına göre, saptandığı aylara göre ayrı ayrı değerlendirmesi yapılmıştır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Bağışıklık sistemi sağlam bir çocukta ısosporiasis: Olgu sunumu
    (2007) Cüneyt BALCIOĞLU; Enis KAYRAN; Özgür Kurt; Ahmet Ozbilgin; M. Emin LİMONCU; şükran köse
    Manisa’nın bir köyünde bağırsak parazitlerinin insidansını saptamak amacıyla yapılan saha çalışması sırasında isosporiasis tanısı alan bağışıklık sistemi sağlam 12 yaşında erkek çocuk olgu sunulmaktadır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Klinik ipuçları: Amebiyazis
    (2008) Kamil AŞAR; Ahmet Ozbilgin
    -
  • No Thumbnail Available
    Item
    Sıtma modeli etkenleri ile kriyoprezervasyon çalışmaları ve kriyobanka oluşturulması
    (2010) İpek ÖSTAN; Ahmet Ozbilgin; Kamil AŞAR; Tuba TABAK
    Amaç: Kriyoprezervasyon basit olarak dondurarak saklama olup amacı, gerekli olduğunda donmuş hücreleri ısıtarak canlılıklarını, fonksiyonlarını ve antijenik yapılarını bozmadan tekrar elde etmektir.Yöntemler: Bu çalışmada Plasmodium yoelii ve Plasmodium berghei ile enfekte farelerden elde edilen ve %20 oranında parasitemisi bulunan eritrositlere koruyucu olarak son konsantrasyonu %15 olacak şekilde dimetil sülfoksid (DMSO) eklenmiştir. Her iki Plasmodium türünün bulunduğu tüpler sırasıyla oda ısısında 10 dakika, +4ºC de 30 dakika, -20ºC de 90 dakika tutulduktan sonra -80ºC de korunmuşlardır. Bir kısmı burada bırakılırken bir kısmı da -80ºC de 3 saat bekletildikten sonra -196ºC lik sıvı azot tankına kaldırılmıştır. Altı ay boyunca ayda bir her saklama grubundan alınan örnekler 37ºC' lik su banyosunda hızla çözdürülmüş ve eritrosit süspansiyonları farelere intravenöz olarak verilerek parazitemi takip edilmiştir.Bulgular: Enfekte eritrositlerde bulunan P. yoelii ve P. berghei'nin -80ºC ve -196ºC'lik sıcaklıklarda. 1. aydan 6. aya kadar ayni oranda canlılıklarını ve virülanslarını koruyarak farelerde enfeksiyon oluşturabildikleri saptanmıştır.Sonuç: P. yoelii ve P. berghei'nin eritrosit formlarının dondurularak başarı ile saklanmasının mümkün olabileceği görülmüştür. Bu da Plasmodium ve diğer parazit suşlarının saklanması için kriyobankaların kurulabileceğini ve bunun birçok avantajı beraberinde getirebileceğini düşündürmektedir
  • No Thumbnail Available
    Item
    Türkiye'de yayılış gösteren bazı endemik bitki türlerinin sıtma modellerinde antimalaryal etkisinin araştırılması: klinik öncesi tarama testleri
    (2011) İpek ÖSTAN; Hüsniye SAĞLAM; Ahmet Ozbilgin; CENK DURMUŞKAHYA
    -
  • No Thumbnail Available
    Item
    Manisa il ve ilçelerinde saptanan sivrisinek türlerinin (Diptera: Culicidae) yaşam alanları ve mevsimsel değişikliklere göre değerlendirilmesi
    (2011) Ahmet Ozbilgin; Özgür Kurt; Hasan MUSLU
    Amaç: Manisa ilinde yaşayan sivrisinek türlerini ve bunların neden olabileceği enfeksiyon hastalıklarını belirlemek amacıyla, Ekim 2008-Ekim 2009 arası sucul habitatlardan sivrisinek larva örnekleri toplanarak tür tayini yapılmıştır. Yöntemler: Çalışma alanlarında yüzey suyundan standart larva toplama kepçesi yardımıyla sivrisinek larvaları toplanmıştır. Toplanan 1. ve 2. evre sivrisinek larvaları laboratuvara getirilmiş, 3. ve 4. evre larva haline geldiklerinde tür tayinleri yapılmış ve ergin hale gelene dek laboratuarda tutulmuşlardır. Ayrıca, habitat suyunda bulunan sivrisinek pupaları ile 3. ve 4. evre larvalarından ergin hale geçenlerin tür tayinleri de yapılmıştır. Bulgular: Çalışmada toplam 8098 larvanın örneklemesi yapılmış ve Culex pipiens ile Culex martinii’nin Manisa’daki baskın türler olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar Manisa’da Culex cinsine bağlı üç [Culex (Culex) pipiens, Culex (Neoculex) martinii ve Culex (Maillotia) deserticola], Culiseta cinsine bağlı iki [Culiseta (Culiseta) annulata ve Culiseta (Allotheobaldia) longiareolata] ve Anopheles cinsine ait bir türün [Anopheles (Cellia) superpictus] bulunduğunu göstermiştir. Sonuç: Manisa ilinde sıtma vektörü An. superpictus ile, tularemi ve Batı Nil Virüsü gibi birçok arbovirüsün vektörleri olan Cx. pipiens, Cs. annulata ve Cs. longaireolata’nın yerleşik olduğu tespit edilmiştir. Çalışmanın ikinci aşamasında toplanan sivrisineklerde enfeksiyon ajanı mikroorganizmaların varlığı araştırılacaktır. Bu gibi çalışmaların daha geniş ölçekli olarak yürütülmesi bölgemizde görülebilecek vektör hastalıklarına karşı önlem alınmasına katkıda bulunacaktır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Genotyping of Giardia lamblia in a Cohort of Turkish Patients:A Search for a Relationship between Symptoms and Genotypes
    (2012) Özgür Kurt; İBRAHİM CÜNEYT BALCIOĞLU; Ahmet Ozbilgin; NEVIN TURGAY; Kor YERELİ; Naser SEVİL; HANDE DAĞCI; Aslı TETİK; KORAY ERGÜNAY; Seray ÖZENSOY TÖZ
    Giardia lamblia ile yapılan moleküler düzeydeki çalışmalar iki farklı genotipin farklı klinik belirtilere sahip olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bununla birlikte, hangi genotipin ne tür klinik belirtilere neden olduğuna dair henüz kesin bulgular elde edilmiş değildir. Bu araştırmada Türkiye'nin Manisa yöresinden elde edilen G. lamblia izolatları polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) ve sonrasında DNA dizi analizi yöntemleriyle araştırılmış ve saptanan genotipler ile hastalardaki klinik semptomlar arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Toplam 63 hastadan DNA örnekleri izole edilmiş ve bunların 54'üne Xho I restriksiyon enzimi kullanılarak RFLP analizi uygulanmıştır. Sonuçlar incelendiğinde, 54 örneğin 38'inin (%70.37) A, 16'sının ise (%29.63) B genotipine ait olduğu belirlenmiştir. Kadın hasta sayısının B genotipinde anlamlı düzeyde daha fazla olduğu (p=0.18), ayrıca hastalarda birlikte bulunan karın ağrısı ve ishal yakınması ile G. lamblia B genotipi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir (ki-kare testi, 10.52; P<0.05). Hastaların yaşı ya da yakınmaları ile G. lamblia genotipleri arasında başka anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır. A genotipine ait bir ve B genotipine ait iki ayrı (B1 alt tipine ait bir ve B genotipine ait bir olmak üzere) örneğin PZR ürünlerinin DNA dizileri, çoklu dizi analizi yöntemiyle birbirleriyle ve NCBI veb sitesindeki ilgili DNA dizileri ile karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak G. lamblia'ya ait tpi gen bölgesi üzerinde A ve B (B1 ve B) genotiplerine özgü bölgeler tespit edilmiştir. Daha fazla hasta örneği kullanılarak yapılacak ileri çalışmalarla elde edilen sonuçların değerlendirilmesi gerekmektedir. Sonraki çalışmamızda, tpi gen bölgesine özgü bir prob tasarlamak suretiyle daha hızlı ve güvenilir analizler yapılmasında kullanacağımız bir gerçek zamanlı PZR (GZ-PZR) testi geliştirmeyi amaçlamaktayız
  • No Thumbnail Available
    Item
    The in vitro Effects of Azithromycin and Clarithromycin on Promastigotes and Amastigotes of Leishmania tropica
    (2012) Z. Ülgen OK; İbrahim Cüneyt BALCIOĞLU; Nogay GİRGİNKARDEŞLER; YUSUF OZBEL; Ahmet Ozbilgin
    Leishmania (L.) tropica, Türkiye'de dahil olmak üzere Eski Dünya'da kutanöz leishmaniasisden (KL) sorumlu en önemli türdür. KL tedavisinde intralezyoner ve intramuskuler yoldan beş değerlikli antimon bileşikleri yaygın olarak kullanılmaktadır, fakat bu ajanlara karşı artan direnç alternatif ilaçların geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu çalışmada, makrolid grubundan iki antibiyotik olan azitromisin ve klaritromisinin L. topica'nın RPMI 1640 besiyerindeki promastigotlar ve makrofaj serisindeki amastigotlar üzerine olan antileishmanial aktiviteleri değerlendirilmiştir. Azitromisin ve klaritromisinin promastigotlar üzerindeki ED50 değerleri sırasıyla 5 µg/ml ve <5 µg/ml olarak, amastigotlar üzerindeki ED50 değerleri sırasıyla 50-75 µg/ml ve <3 µg/ml olarak bulunurken ED90 değerleri promastigotlar üzerinde 75 µg/ml ve 25 µg/ml olarak, amastigotlar üzerinde ise 100 µg/ml ve 10 µg/ml olarak bulunmuştur. Bu çalışmada, azitromisin ve klaritromisinin in vitro olarak L. tropica promastigot ve amastigotları üzerine etkili olduğu gösterilmiştir. Klaritromisin her iki parazit formunda da daha düşük dozlarda azitromisinden daha etkili olduğu belirlenmiştir. Bu ilaçların kullanım şekli ve dozajlarının belirlenmesi için hücre içi konsantrasyonlarının saptanması amacıyla in vivo çalışmaların planlanması gerektiği kanısına varılmıştır
  • No Thumbnail Available
    Item
    Feconomics®: A Simple, Novel and Fast Technique for Stool Concentration in Parasitology Laboratory
    (2012) Işın AKYAR; Tanıl KOCAGÖZ; Serhan Görgün; Ahmet Ozbilgin; Özgür Kurt
    Feconomics® parazitoloji tanısı için yeni geliştirilen kullanıma hazır bir kit olup içerdiği emici boncuklar ile santrifüj ya da flotasyona gerek duyulmadan dışkının konsantre edilmesini sağlayabilmektedir. Bağırsak parazitlerinin tanısında Feconomics®'in etkililiğini değerlendirmek amacıyla, Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı laboratuvarlarında karşılaştırmalı, çift-kör bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla, laboratuvara rutin inceleme için gönderilen dışkı örnekleri (1. Grup, n=251) hem rutin uygulanan formol etil asetat konsantrasyon (FEAK) yöntemi ile hem de Feconomics® ile konsantre edilmiştir. Hasta örneklerinde saptanan helmintlerin sayısı çok az olduğundan, laboratuvardaki hayvan modellerinden elde edilen helmintler de çalışmaya dâhil edilmiştir (2. Grup, n=11). Dışkı örneklerinden hazırlanan Lugol preparatları ile bazı pozitif örneklerin trikrom ve Kinyoun preparatları uzmanlarca mikroskobik olarak değerlendirilmiştir. Yapılan incelemelerde, 1. Grup'taki 251 örneğin 103'ünün (%41.04) bir ya da birden fazla bağırsak paraziti içerdiği belirlenmiş, bunların 76 (%30.28)'sı FEAK, 96 (%38.25)'sı ise Feconomics® ile pozitif bulunmuştur. İki yöntem arasındaki fark anlamlı bulunmuştur (P=0.000). İkinci gruptaki 11 örneğin tamamında her iki yöntemle aynı parazitler tespit edilmiştir. Saptanan kist ya da yumurta formundaki parazitlerin yapısal bütünlük ya da mikroskobik görünümleri açısından iki yöntem arasında herhangi bir farklılığa rastlanmamıştır, ancak parazitlerin trofozoit formlarının sadece Feconomics® ile saptanabildiği dikkat çekmiştir. Elde edilen veriler değerlendirildiğinde, Feconomics® ile gerek FEAK'a göre daha fazla sayıda parazit saptandığından, gerekse sadece trofozoit formu bulunan Dientamoeba fragilis gibi parazitlerin tespit edilmesi mümkün olduğundan, Feconomics®'in parazitoloji laboratuvarları için hızlı ve etkili bir konsantrasyon kiti olarak kullanılabileceği düşünülmüştür
  • No Thumbnail Available
    Item
    Plasmodium berghei'nin in vitro kültürü: Klorokin ve artesunat ilaç direnç testlerinin uygulanması
    (2013) İpek ÖSTAN; Ahmet Ozbilgin; Özgür Kurt
    Çalışmamızın amacı Plasmodium bergheinin kısa dönem kültüründe uygulanacak ilaç direnç testlerinin laboratuarımızda yerleştirilmesi olmuştur. İlk aşamada P. bergheinin genç trofozoitlerini barındıran enfekte fare kanlarının in vitro olarak, 24 saatlik eritrosit içi evrim döngüsünün tamamlanması gerçekleştirilmiştir. İkinci aşamada klorokin ve artesunat ilaç konsantrasyonlarının parazitin eritrosit içi gelişimini inhibe etme oranları tespit edilmiştir. Sonuçlarımıza göre, kısa dönem in vitro kültür testlerinde P. berghei parazitleri eritrositer şizogoni evrelerini tamamlamış, enfekte eritrositlerde merozoit oluşumları gözlenmiştir. Klorokin ve artesunat ile yapılan ilaç direnç testlerinde ise artesunat ilacının antipasmodiyal etkisinin daha fazla olduğu saptanmıştır
  • No Thumbnail Available
    Item
    In vitro efficacy of quercus infectoria oliv. and achillea millefolium L. extracts against Blastocystis spp. isolates
    (2013) Ahmet Ozbilgin; İpek ÖSTAN; Tuba TABAK; Veciha Özge ERMİŞ; Özgür Kurt; Ali Ahmet KİLİMCİOĞLU; Hüsniye Kayalar; CENK DURMUŞKAHYA
    Blastocystis spp, insanların ve birçok hayvanın gastrointestinal sistemine yerleşen yaygın bir bağırsak parazitidir. Yaklaşık 100 yıl önce tanımlanmış olmasına rağmen, yaşam döngüsü, patojenitesi ve tedavisini içeren birçok konu halen gizemini korumaktadır. Geçmişten bugüne Anadoluda çok sayıda bitki halk tarafından tedavi amacıyla kullanılmıştır. Bu projede ishale karşı kullanılan bitkilerden ülkemizde yetişen Quercus infectoria (Fagaceae) ve Achillea millefoliumun hekzan ve metanol ile hazırlanan ekstrelerinin in vitro ortamda Blastocystis spp.lerin üremesi üzerine etkileri incelenmiştir. Bitki ekstrelerinin LC50 değeri Brine Shrimp yöntemi, EC50 değeri Graphpad Prism 5® istatistik yöntemi kullanılarak saptanmıştır. Sonuç olarak, A. millefoliumun metanol ekstresinin LC50 (500 μg/ml) ve EC50 (198.8 μg/ml) konsantrasyonları diğer ekstrelerle kıyaslandığında en düşük bulunmuş, anti-Blastocystis aktivitesinin ise metronidazol grubunun değerlerine en yakın olduğu ve sitotoksik aktivite göstermediği saptanmıştır. Bu sonuçlar A. millefoliumun metanol ekstresinin, ileride yapılacak geniş kapsamlı çalışmalarla doğrulandığında, Blastocystis spp. enfeksiyonlarının tedavisinde yeni bir seçenek olabileceğini göstermektedir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Türkiye de Yetişen Bitki Türlerinin Leishmania tropica üzerinde Anti-Leishmanial Etkisinin in vitro ve in vivo Olarak Araştırılması
    (2013) CENK DURMUŞKAHYA; İpek ÖSTAN; Seray TÖZ ÖZENSOY; Fadile ZEYREK; Hüsniye Kayalar; Özgür Kurt; İbrahim Cüneyt BALCIOĞLU; Cumhur GÜNDÜZ; YUSUF OZBEL; Hatice ERTABAKLAR; Ahmet Ozbilgin
    -
  • No Thumbnail Available
    Item
    Investigation of in vitro antileishmanial activity of moxifloxacin, linezolid and caspofungin on leishmania tropica promastigotes
    (2013) Mehmet Emln LİMONCU; İbrahim Cüneyt BALCIOĞLU; Ahmet Ozbilgin; MİNE HOŞGÖR LİMONCU; BAYRI ERAÇ; TUĞBA ÇAVUŞOĞLU
    Amaç: Bu çalışmada, Leishmania tropica üzerine moksifloksasin ve linezolid ile kaspofunginin, potansiyel anti-leishmanial etkilerinin in vitro olarak araştırılması amaçlandı. Yöntemler: Tüm ajanların in vitro etkisi mikrodilüsyon yöntemiyle araştırıldı. Bu amaçla moksifloksasin, linezolid ve kaspofunginin 4096 μg/mL-0.008 μg/mL arasındaki konsantrasyonlarda seri dilüsyonları yapıldı. Ardından uygun besiyerinde inkübe edilen promastigotlar hemositometre ile sayıldı ve besiyeri+antibiyotik veya antifungal içeren kuyucuklardaki son konsantrasyonları 2.5x106 hücre/mL olacak şekilde ayarlandı. İnkübasyondan sonra canlı promastigotlar hemositometre ile sayıldı ve ajanların %50 inhibitör konsantrasyonları (IK50) kontrollerle karşılaştırılarak belirlendi. Bulgular: Moksifloksasin, linezolid ve kaspofunginin in vitro IK50 değerleri sırasıyla 194.7 μg/mL, 896 μg/mL ve 235.7 μg/mL olarak bulundu. Sonuç: Moksifloksasinin, L. tropica promastigotlarına karşı çalışılan diğer ajanlara göre daha düşük konsantrasyonlarda etkili olduğu sonucuna varıldı. (Turkiye Parazitol Derg 2013; 37: 1-3)
  • No Thumbnail Available
    Item
    Türkiye de Kutanöz Leishmaniasis Hastalarından İzole Edilen Leishmania Suşlarındaki Farklılıkların Genotipik Ve Proteomik Yöntemlerle Araştırılması ve Fare Modelinde Klinik Yansımalarının Belirlenmesi
    (2014) Cumhur GÜNDÜZ; İpek ÖSTAN; Özgür Kurt; Tanıl KOCAGÖZ; Ahmet Ozbilgin; Gülnaz ÇULHA; Işın AKYAR; fadile yildiz zeyrek; Seray Töz
    -
  • No Thumbnail Available
    Item
    Manisa İlinde 2008-2012 Yılları Arasında Saptanan Sıtma Olgularının Değerlendirilmesi
    (2014) bayram pektaş; Oğuz Alp ÖZDEMİR; Koray Oncel; ibrahim çavuş; Ahmet Ozbilgin; AYŞEGÜL AKSOY GÖKMEN
    Amaç: Manisa ilinde 2008-2012 yılları arasında Manisa İl Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi'ne bağlı Sıtma Kontrol Birimi verileri kullanılarak beş yıllık dönemde sıtma prevalansını belirlemek amaçlanmıştır.Yöntemler: Olgular yaş, cinsiyet, parazit türü ve seyahat ettikleri yerlere göre değerlendirilmiştir. Bulgular: Bu çalışmada Manisa il Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi'ne bağlı Sıtma Kontrol Birimi tarafından 2008-2012 yılları arasında aktif ve pasif surveyans ile toplam 86955 kişiden alınan kan örneğinde 6 yurt dışı kaynaklı sıtma olgusu tespit edilmiş ve pozitiflik oranının %0,007 olduğu belirlenmiştir. Sonuç: Türkiye'de başarılı eradikasyon çalışmaları ile sıtma olguları oldukça azalmasına rağmen, uluslararası seyahatlerin ve göç hareketlerinin artmasıyla yurt dışı kaynaklı sıtma olguları uygun olmayan ya da yetersiz profilaksi nedeniyle her an ciddi bir endemi oluşturma potansiyeli taşımaktadır. Olguların tamamının yurtdışı kaynaklı olması nedeniyle, özellikle bu konuya dikkat çekmek amacıyla bu yayın hazırlanmıştır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Clinical Exacerbation Developing During Treatment of Cutaneous Leishmaniasis: An Id Reaction?
    (2014) Hacer Altın SÜRÜCÜ; Enver TURAN; Ahmet Ozbilgin; Yavuz YEŞİLOVA; Mustafa Aksoy
    -
  • No Thumbnail Available
    Item
    Kutanöz Leyşmanyazis Tanısında Alternatif Bifazik Nutrient Besiyeri*
    (2015) Mustafa Demirci; Koray Oncel; Oğuz Alp ÖZDEMİR; ibrahim çavuş; Berrin Uzun; Selçuk Kaya; Erkan YULA; Ahmet Ozbilgin; AYŞEGÜL AKSOY GÖKMEN; Şemsettin KARACA; bayram pektaş; serdar güngör
    Leishmania türü parazitlerin oluşturduğu kutanöz leyşmanyazis (KL), deride uzun süren nodüloülseratif yaralarla seyreden bir hastalık tablosudur. Enfekte tatarcıkların kan emmesi sırasında insanlara bulaşan hastalık, dünyada yaklaşık 98 ülkede endemiktir. Laboratuvar tanısında altın standart yöntemler, mikroskopik olarak amastigotların gösterilmesi ve NNN (Novy-MacNeal-Nicolle) besiyerinde promastigotların üretilmesidir. Bu çalışmada, promastigotların üretilmesinde rutin besiyeri olarak kullanılan bifazik NNN besiyeri ile mikrobiyoloji laboratuvarlarında kolaylıkla hazırlanabilen bifazik nutrient besiyerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışmada klinik örnek olarak, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi dermatoloji polikliniğine başvuran KL ön tanılı 47 yaşında kadın hastanın deri lezyonundan alınan aspirasyon sıvısı kullanılmıştır. Lezyon aspirat örneği, mikroskopi, iki ayrı besiyerinde kültür ve gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu (Rt-PCR) yöntemleriyle değerlendirilmiştir. Örnekten hazırlanan yayma preparatın Giemsa ile boyalı mikroskopik incelemesinde Leishmania amastigotları görülmüştür. Rt-PCR ile, Leishmania parazitinin ITS1 bölgesine özgü tasarlanan primer ve problar ile L.tropicaya uygun erime eğrisi saptanmıştır. Kültür için NNN (NNN + RPMI 1640 + %10 fetal dana serumu) ve bifazik nutrient (nutrient agar + nutrient buyyon + %10 fetal dana serumu) besiyerlerineüçer adet ekim yapılmış; kültürler 10 gün boyunca 27°Cde inkübe edilmiş ve üçüncü, yedinci ve onuncu günlerde üreyen promastigotlar sayılmıştır. NNN ve nutrient besiyerlerinde Leishmania promastigotları üçüncü günde saptanmaya başlanmıştır. NNN besiyerinde üçüncü, yedinci ve onuncu günlerde sırasıyla, 105/ml, 106/ml ve 108/ml yoğunlukta promastigot saptanmış, bu değerler nutrient besiyeri için sırasıyla, 106/ml, 107/ml ve 108/ml olarak belirlenmiştir. Promastigot sayısı üçüncü ve yedinci günlerde nutrient besiyerinde fazlayken, onuncu günde her iki besiyerinde üreyen promastigot sayıları eşitlenmiştir. Sonuç olarak KL tanısında nutrient besiyeri; rutinde kullanılan besiyerine alternatif, mikrobiyoloji ve parazitoloji laboratuvarlarında kolaylıkla temin edilebilen, raf ömrü uzun bir besiyeri olması açısından önemlidir. Bifazik nutrient besiyerinin, NNN besiyerinin bulunmadığı ya da temin edilemediği laboratuvarlarda tanıya yardımcı bir besiyeri olarak kullanılabileceği düşünülmüştür.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Şırnak İli ve Çevresinden Toplanan Prangos ferulacea\rve Ferula orientalis Ekstrelerinin Türkiye’den İzole \rEdilmiş Leishmania tropica’ya Karşı Anti-Leishmanial \rEtkilerinin Araştırılması
    (2022) Cumhur GÜNDÜZ; Hüsniye Kayalar; Nogay Girginkardesler; Ahmet Ozbilgin; Şirin Sahra CEYLAN; Sefer Özer BABAT; ibrahim çavuş
    Leishmaniasis, Leishmania cinsi protozoonların neden olduğu vektör kaynaklı bir hastalıktır. Leishmaniasis \rdünya genelinde tropik, subtropik alanlarda bulunan 98 ülkede/bölgede görülen bir hastalıklar grubudur. \rDünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre bu bölgelerde yaklaşık 350 milyon insanın risk altında olduğu \rve yaklaşık 12 milyon insanın da enfekte olduğu tahmin edilmektedir. Leishmaniasisin üç ana klinik formuna \rbağlı yılda yaklaşık 1.2 milyon yeni olgunun görülmekte ve tedavisinde son yıllarda endemik bölgelere göre \rgiderek artan ilaç direncine rastlanmaktadır. Bu nedenle bitki kaynaklı etken maddelere ilgi son yıllarda artmakta ve in vitro çalışmalarda yeni anti-leishmanial ilaçlar araştırılmaktadır. Bu çalışmada, yeni bir tedavi ilacı \rolarak Şırnak kırsalından toplanan Prangos ferulacea ve Ferula orientalis bitkilerinden elde edilen ekstrelerin \rLeishmania tropica’ya karşı anti-leishmanial etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. P.ferulaceae ve F.orientalis\rbitkilerinin kök, gövde ve meyve kısımlarının su, kloroform ve etanol ekstreleri elde edilerek sitotoksik aktivite testleri yapılmıştır. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Parazit Bankasından temin edilen L.tropica promastigotları (MHOM/TR/2012/CBCL-LT) RPMI 1640 besiyerinde çoğaltılmıştır. Her bir ekstrenin farklı oranlarda hazırlanan konsantrasyonları kullanılarak L.tropica promastigotları ile in vitro testleri yapılmış ve etkinliği XTT \rtesti ile değerlendirilerek IC50 değerleri belirlenmiştir. Pozitif kontrol olarak amfoterisin B (AmpB), sitotoksisite testi için de WI-38 fetal akciğer fibroblast hücre hattı kullanılmıştır. Bitki ekstrelerinin en düşük IC50 değerleri; P.ferulaceae bitkisinin kök kloroform ekstresi 36 µg/ml, meyve kloroform ekstresi 20 µg/ml; F.orientalis\rbitkisinin kök etanol ekstresi 2.5 µg/ml, meyve etanol ekstresi 48 µg/ml, gövde kloroform ekstresi 24 µg/\rml ve meyve kloroform ekstresi 3.1 µg/ml olarak bulunmuştur. Ayrıca çalışmamızda sadece P.ferulaceae\rkök etanol ekstresinin WI-38 fetal akciğer fibroblast hücre hattı üzerine 72. saate 65.19 µg/ml’de sitotoksik \raktivite gösterdiği saptanmıştır. Ülkemizde yüksek rakımlı bölgelerinde yetişen P.ferulaceae ve F.orientalis\rbitkilerinin L.tropica’ya karşı potansiyel anti-leishmanial aktivitesi ilk kez çalışılmıştır. Anti-leishmanial aktivitelerini incelediğimiz 18 bitki ekstresi arasında en düşük IC50 değerine sahip olanların P.ferulaceae kök etanol \rekstresi ve meyve kloroform ekstresi olduğu belirlenmiştir. Bu araştırmada elde edilen verilerin P.ferulaceae\rve F.orientalis bitkilerinin anti-leishmanial aktiviteleri konusunda etken madde saptanması açısından yararlı \rolacağı düşünülmektedir
  • «
  • 1 (current)
  • 2
  • »

Manisa Celal Bayar University copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Cookie settings
  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback