Repository logo
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
Repository logoRepository logo
  • Communities & Collections
  • All Contents
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "huseyin elbi"

Now showing 1 - 10 of 10
Results Per Page
Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    GOLD 2013 rehberine göre aile hekimliği sisteminde KOAH'a yaklaşım Family physicians' approach to COPD according to GOLD guidelines 2013
    (2014) huseyin elbi
    Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) önlenebilir birhastalık olup, ilerleyici hava akım kısıtlılığı ile karakterizedir. KOAH, gerek gelişmiş gerekse de gelişmekte olanülkelerde sağlık harcamalarında giderek artan ve büyük birpaya sahip olması nedeniyle önemli bir sağlık sorunu oluşturmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) öngörülerine göre,2020 yılında KOAHın bütün dünyada 5.hastalık ve sakatlık nedeni olurken, mortalitenin de 6. sebebi olacağı beklenmektedir. GOLD (Global Initiative for Chronic ObstructiveLung Disease) 2013 raporuna rehberine göre hastalığın ortaya çıkmasında en önemli risk faktörünün sigara olduğu kabuledilse de; KOAH mesleki maruziyet, sosyoekonomik durumve genetik yatkınlık gibi değişik öyküler durumlar sonucundaoluşan bir hastalıktır ve her bir bireyde rol alan nedenlerinetkinliği farklılık gösterir. Bundan dolayı günümüzün birincibasamak sağlık hizmetinin verildiği aile hekimliği sistemindeKOAHa doğru ve etkili yaklaşım önem taşımaktadır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Attitudes of a Group of Family Physicians on Complementary and Alternative Treatments
    (2015) Kurtulus Ongel; Umut Gök Balcı; Nilay ÇÖLBE; FEYZA NAZİK; huseyin elbi
    Giriş: Bu çalışmada aile hekimlerinin tamamlayıcı ve alternatif tedavilere karşı tutumlarının ortaya koyulması amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmaya Afyonkarahisar Halk Sağlığı Müdürlüğü Aile Hekimliği Birimine bağlı olarak çalışan 78 aile hekimi katılmıştır. Katılan aile hekimlerine tamamlayıcı ve alternatif tedavi uygulamaları hakkındaki tutumlarını değerlendirmek amacıyla oluşturulan bir anket formu uygulanmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan aile hekimlerinde tamamlayıcı ve alternatif tedavi yöntemlerinin etkinliğine inanma %83,3 (n=65), tamamlayıcı ve alternatif tedavi yöntemlerinden herhangi birini kullanma %75,,6 (n=59) olarak izlenmiştir. Aile hekimleri %80,,8 oranında tamamlayıcı ve alternatif tedavi yöntemlerini hastalarına tavsiye etmektedir. En çok tavsiye ettikleri yöntem bitkisel ilaçlar ve vitaminlerdir (%79,,5). Kırk yaş ve altı aile hekimlerinde enerji terapileri ve akupunktur uygulamalarını kullanmanın istatistiksel anlamlı olarak yüksek olduğu görülmektedir (p<0,05). Çalışma süresi 10 yıl ve altında olan aile hekimlerinin tamamlayıcı ve alternatif tedavi kullanma oranları %35,,6, 10 yılın üzerinde olanların ise %64,,4tür (p<0,05). Sonuç: Aile hekimlerinin tamamlayıcı ve alternatif tedavilere karşı tutumlarını belirlemeye yönelik yapılmış olan bu çalışmada, aile hekimlerinin tamamlayıcı ve alternatif tedavi yöntemlerini kullanma ve güvenme yüzdesi birinci basamak hekimlerinde daha önce yapılan çalışmalar ile uyumlu olarak gözlenmiştir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    HOW AWARE ARE FAMILY PHYSICIANS OF THE SOCIAL LIFE AND LONELINESS OF OLDER PEOPLE?
    (2022) Fatih Özcan; EROL OZAN; huseyin elbi; Özge ceyla Üstündağ
    Introduction: The consequences of social isolation and loneliness on health and well-being in old age are increasingly being acknowledged. In this study, we examined how older patients perceive their social relationships and loneliness and explored family physicians’ awareness of these issues. Materials and Methods: This descriptive study evaluated social relations and the loneliness of older patients using the UCLA loneliness scale (UCLA- LS), the Nottingham Health Profile Social Isolation (NHP-SI) subscale, and a social relations questionnaire. The responses of these patients to loneliness and being socially active were compared with the reactions of family physicians to the same topics. Results: Five family physicians and 200 older patients participated in this study. According to the patients’ education levels and economic status, both scales exhibited significant differences. A significant correlation was found between chronic disease and UCLA loneliness on the scale, while a significant difference was found in the social isolation subscale according to those who lived with. Moreover, the family physicians clearly understood the relationship between living alone and their economic status. Conclusion: This study revealed that the social isolation of older patients was affected by their education level, economic status, and who they lived with. It was also found that loneliness was affected by education level, financial situation, chronic disease, and disability.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Preeklampsi Olgularında Ortalama Trombosit Hacmi ve Trombosit Düzeylerinin İncelenmesi
    (2022) Fatih Özcan; huseyin elbi; hilal ikbal damar
    Giriş ve Amaç: Preeklampsi; hipertansiyon, proteinüri ve/veya organ hasarı ile seyreden gebeliğe özgü bir hastalıktır. Bu çalışmada, gebelikte rutin takiplerin yapıldığı birinci basamakta bazı hematolojik parametrelere göre preeklampsinin öngörülebilir olup olmadığının araştırılması amaçlanmıştır.\rGereç ve Yöntemler: Bu retrospektif çalışmaya 58 preeklampsili gebe ve 116 sağlıklı gebe dahil edildi. Preeklampsi grubunda tanı anına ve tanıdan 2-6 hafta öncesine ait iki farklı hemogram sonucu; kontrol grubu için doğum zamanı ve doğumdan 2-6 hafta öncesine ait iki farklı hemogram sonucu çalışmaya dahil edildi.\rBulgular: Preeklampsi grubunun ikinci hemogram sonuçlarında trombosit sayısı, NLR ve PLR düzeyleri ilk hemogram sonuçlarına göre daha düşük, MPV düzeyleri daha yüksek olarak bulundu. ROC analizi sonucu, MPV’nin 8.95 (fL) kabul edildiği cut-off değerinde preeklampsiyi öngörmedeki duyarlılığı %75,9 ve özgüllüğü %33,3 olarak saptandı.\rSonuç: Çalışmamızın sonuçlarını literatürle karşılaştırdığımızda MPV, NLR ve PLR verilerinin preeklampsi tanılı hastaları öngörmede kullanılabilir olduğu değerlendirildi. MPV’de yükselme, NLR ve PLR’de düşme eğiliminin preeklampsiyi öngörmede kullanılabilmesi için daha fazla hasta sayılı ve uzun süreli çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    FRAILTY AND RELATED FACTORS IN ELDERLY PATIENTS WITH CHRONIC KIDNEY DISEASE
    (2023) huseyin elbi; AYSUN TORAMAN; ALPER ALP
    Introduction: Chronic kidney disease and frailty are two crucial clinical conditions increasing in prevalence globally. Both lead to severe complications that increase mortality and morbidity in patients. Conditions that may potentiate frailty in chronic kidney disease patients may complicate the follow-up of chronic disease and complicate long-term survival in this patient group. In this study, we aimed to evaluate frailty and related factors in chronic kidney disease patients over 65 years of age who were on dialysis and who were not. Materials and Methods: This cross-sectional study was carried out in geriatric chronic kidney disease patients followed in nephrology outpatient clinics or undergoing routine hemodialysis. Frailty was assessed using a scoring scale. Laboratory findings and their relationship with demographic and epidemiological data were investigated. Results: One hundred eighty-eight patients aged 65 and over were included in our study. Of the patients, 92 were female, and 96 were male. The mean age was 72.86 years. We found frailty in 82 patients (43.6%). Female gender, over 75 years old, under dialysis treatment, low-income status, and low education level were parameters significantly associated with frailty. In the regression analysis, we found that economic status and dialysis were variables that independently affected frailty in chronic kidney disease patients. Conclusions: In our study, the frequency of frailty was found to be high. Practical management and early assessment of frailty seem rational with the basic nephrological approach in patients with chronic kidney disease. Considering the high mortality rate among frail patients, we think these patients should be followed up more closely.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Hipertansiyon Tanılı Hastaların İzlemlerinde Sağlık Kuruluşu Tercihleri ve Etkileyen Faktörler
    (2023) Fatih Özcan; Merve Vatansever Balcan; huseyin elbi
    Amaç: Bu çalışmada, üçüncü basamak bir sağlık kuruluşuna başvuran hipertansiyon hastalarının izlemlerinde sağlık kuruluşu tercihini etkileyen nedenlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Bu tanımlayıcı çalışma, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hastanesi kardiyoloji polikliniğine başvuran 286 hipertansiyon tanılı hastada yapılmıştır. Çalışmada katılımcılara tanıtıcı bilgi formu ve araştırma ekibi tarafından literatür taranarak hazırlanmış hipertansiyon hastalığı ve takibi ile ilgili anket formu yüz yüze görüşme yöntemiyle uygulanmıştır. Bulgular: İki yüz seksen altı katılımcının yaş ortalaması 61,53±12,05 yıldır ve %54,2’si 60 yaş ve üzeridir. Hipertansiyon tedavi izleminde katılımcıların %72’si üniversite hastanesini, %57,3’ü aile sağlığı merkezini, %23,8’i devlet hastanesini tercih etmiştir. Altmış yaş üzeri ve lise öncesi eğitim düzeyine sahip katılımcılar hipertansiyon tedavi izlemlerinde yoğunlukla aile sağlığı merkezini tercih etmektedir. Sonuç: Bu çalışmada, katılımcıların hipertansiyon tedavi izlemlerini birden fazla sağlık kuruluşunda yaptırdıkları ve bunun yanında izlemlerini tanı aldıkları merkezde yaptırma eğiliminde oldukları gözlenmiştir. Hipertansiyon tedavi izleminde sağlık kuruluşu tercihlerini anlamlı düzeyde etkileyen faktörler arasında yaş, eğitim durumu, hipertansiyon tanısı aldığı merkez ve aile hekiminin tedavilerini etkin bulma durumu bulunmaktadır. Bu bağlamda birinci basamak yönetiminin toplumun her kesimine hitap ediyor oluşuna ve periyodik sağlık muayenelerine önem verilmelidir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Aile hekimliği polikliniğine başvuran hastalarda anal semptom varlığının sorgulanması
    (2023) Fatih Özcan; FATIH OZBAY; ESRA COŞAR ÇOBANLAR; RUKİYE KURAL ATAK; Merve Vatansever Balcan; huseyin elbi; TUGBA BODUR
    Giriş: Anal bölge hastalıkları konunun hassasiyeti nedeniyle hastalar tarafından genellikle saklanmaktadır. Anal bölge hastalık semptomlarının birinci basamakta sorgulanması ve başarılı yönetimi altta yatan hastalıkların geç teşhis edilmesini önleyecektir. Bu araştırmanın amacı herhangi bir nedenle birinci basamağa başvuran hastaların anal semptomlarının varlığını araştırmaktır. Yöntem: Araştırmamız tanımlayıcı tipte bir çalışmadır. Polikliniğe başvuran 18 ve üzeri yaş hastalara 5 farklı Araştırma Görevlisi tarafından literatür taranarak oluşturulan bir anket formu uygulanmıştır. Olasılıksız örneklem ile maksimum bireye ulaşılması hedeflenmiştir. Bulgular: Araştırmaya dahil edilen 165 katılımcının %64,8'i kadın, %35,2'si erkek olup, yaş ortalaması 35,69±14,53’tür (Min:18, Max:75). Sorgulama sonrası 46 hastada (%27,9) anal semptom saptandı. En çok bildirilen semptomlar %14,5 oranında (n=24) kabızlık, %7,9 oranında makatta ağrı (n=13), %7,3’ü (n=12) oranında makatta kanama, %5,5 oranında (n=9) anal şişlik ve %3,6 oranında (n=6) makatta kaşıntı idi. Bu hastaların %81,8’i orta şiddet ve üstünde bir rahatsızlık derecesinde semptomları olduğunda doktorlarıyla paylaşabileceğini belirtmiştir. %86,1’i(n=142) ise gerektiğinde anal muayeneyi kabul edeceğini söylemiştir. Sonuç: Genel popülasyonda anal semptom prevalansının saptanması önem taşımaktadır. Bu semptomlar ciddi ağrı ve rahatsızlığa sebep olarak yaşam kalitesini etkilese de hastalar tarafından nadiren paylaşılmaktadır. Rutin anal bölge semptomlarının sorgulanması ve muayene, yönetimin daha etkili şekilde yapılmasını sağlar. Vakaların büyük çoğunluğu birinci basamakta muayene sonrası tanı alabilir. Dolayısıyla bu hastalıkların erken tanı ve tedavisi için birinci basamak önem kazanmaktadır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    THE ROLE OF ENDOSCOPY-INDEPENDENT GASTROINTESTINAL BLEEDING SCORES IN PREDICTING 30-DAY MORTALITY IN AGED OVER 65
    (2024) huseyin elbi; Merve Vatansever Balcan; TAHİR BURAN; Elmas Kasap
    Introduction: The aim of this study was to assess the power of clinical findings and scoring systems to predict mortality in patients over 65 years of age with non-variceal upper gastrointestinal bleeding. Materials and Method: Data on demographic profiles and risk estimation scores were retrospectively extracted from electronic hospital medical records and other electronic databases using a standard data extraction form. The AIMS65, pre-Rockall, modified Glasgow-Blatchford, T, and Baylor bleeding scores were calculated to estimate the 30-day mortality risk. The inclusion criteria were patients aged 65 and over who presented with active bleeding symptoms and had been diagnosed with acute upper gastrointestinal bleeding by the gastroenterology department. Results: The mean age was 75.23 years, and 23.6% of the patients died within 30 days. The 30-day mortality was associated with albumin levels, malignancy, and intensive care unit hospitalization. An inverse relationship was found between the albumin level and mortality, whereas the presence of cancer and the need for intensive care were associated with 2.8-fold and 2.2-fold increases in the risk of death, respectively. The AIMS65 score (AUC: 0.794) had the highest discriminative ability to predict 30-day mortality among all risk scores. Conclusion: Albumin levels, malignancy presence, and ICU admission were indicators of mortality risk in elderly patients with upper gastrointestinal bleeding. Calculating all the scores, excluding the Baylor Bleeding score, is beneficial for assessing the risk of mortality associated with upper gastrointestinal bleeding. The AIMS65 score demonstrates the highest discriminative ability. However, using these risk-scoring systems necessitates additional data.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Atina İnsomnia Ölçeğinin Türkçeye Uyarlanması ve Psikometrik Özellikleri
    (2024) huseyin elbi; melike batum; Ece Özlem Öztürk; Merve Vatansever Balcan; AYSIN KISABAY; Hikmet Yılmaz; Omer Aydemir
    Amaç: Araştırmada Soldatos ve ark. tarafından geliştirilmiş “Atina İnsomnia Ölçeği”nin Türkçe’ye uyarlanması, geçerlik ve güvenirlik analizlerinin yapılması amaçlanmıştır. Yöntem: Bu araştırma Aile hekimliği, Nöroloji (Uyku Polikliniğine) ve Psikiyatri polikliniklerine uykusuzluk şikâyeti ile başvuru yapan 215 hastada yürütülmüştür. Katılımcılara Tanıtıcı Bilgi Formu, sekiz maddeli Atina İnsomnia Ölçeği ve Pittsburg Uyku Kalitesi Endeksi uygulanmıştır. Ölçeğin dil uyarlamasının sonrasında güvenilirlik analizi için tutarlılık katsayısı olarak Cronbach alfa değeri kullanılmıştır. Yapısal geçerlilik için açıklayıcı faktör analizi, birlikte geçerlik için Atina İnsomnia Ölçeği ve alt ölçekleri ile Pittsburg Uyku Kalitesi Endeksi arasındaki korelasyon katsayıları incelenmiştir. Bulgular: Araştırmada Atina İnsomnia Ölçeği’nin Cronbach alfa katsayısı 0,87 olarak hesaplanmıştır. Faktör analizine uygunluk için Kaiser-Meyer- Olkin değeri yeterli değerlendirilmiştir. Açıklayıcı faktör analizinde özdeğerleri >1 olan ve varyansın %73,4’ünü açıklayan iki faktörlü bir yapı elde edilmiştir. Atina İnsomnia Ölçeği için açıklayıcı faktör analizi sonuçlarına göre sekiz maddenin faktör yüklerinin mutlak değeri 0,650 ile 0,865 arasında değişmektedir. Atina İnsomnia Ölçeği toplam puanı ve alt boyutları ile uyku kalitesini değerlendiren bir ölçek olan Pittsburg Uyku Kalitesi Endeksi arasındaki korelasyon katsayıları 0,489–0,725 (p<0,01) arasında bulunmuştur. Ayırt edici geçerlilikte ise ölçeğin hastalarla sağlıklı gönüllüleri ayırt ettiği saptanmıştır (Z=2,630, p=0,009). Sonuç: Atina İnsomnia Ölçeğinin Türkçe dilinde yeterli güvenilirlik ve geçerliliğe sahip olduğu gösterilmiştir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Aile Sağlığı Merkezlerine Kayıtlı COVID-19 Geçiren 40-80 yaş Arası Hastalarda Post Travmatik Stres Bozukluğunun Değerlendirilmesi
    (2024) TUGBA BODUR; huseyin elbi; Fatih Özcan
    Amaç: Koronavirüs Hastalığı-2019 (COVID-19) hastala- rının pandemi döneminde Post Travmatik Stres Bozukluğu (PTSB) düzeylerinin araştırılması ve bu durumun sosyode- mografik ve diğer çevresel faktörlerle ilişkisinin saptan- ması amaçlanmıştır. Materyal ve Metot: Araştırmamız 5 farklı Aile Sağlığı Merkezine kayıtlı, COVID-19 geçiren 40-80 yaş arası 200 bireye, 20 soruluk bir anket ve Olayların Etkisi Ölçeği (OEÖ) uygulanan kesitsel tanımlayıcı bir araştırmadır. Bulgular: Katılımcıların ortalama OEÖ puanı 19,9±8,9 olup kadınlarda, bekarlarda, eğitim seviyesi ilköğretim ve öncesi olan ve koronavirüs hastalığı sonrası semptom de- vamı olan bireylerde anlamlı olarak daha yüksek saptan- mıştır (p<0,05). OEÖ’nün PTSB için tanı koydurucu ke- sim değeri 30 alındığında, çalışmaya katılan bireylerin 26’sında (%13) PTSB açısından risk vardır. Sonuç: Katılımcıların COVID-19 sonrası PTSB risk düze- yi, salgının ilk zamanlarına göre düşük saptanmıştır. Bu düşüklüğün sebebi hastalığın toplumda daha iyi tanınır hale gelmesi, aşı uygulamalarının yaygınlaşması, karantina gibi kısıtlayıcı önlemlerin gevşetilmesidir. Bu yöndeki faaliyetler, gelecekteki olası salgınlarla mücadele açısın- dan da önem taşımaktadır.

Manisa Celal Bayar University copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Cookie settings
  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback