Fakülteler
Permanent URI for this community
Browse
Browsing by Published Material "Kitap - Ulusal"
Now showing 1 - 10 of 10
Results Per Page
Sort Options
Item Yeniden yapılanma veya yeniden yapılanma: Vergi idaresi ve denetimi için işte bütün mesele bu(Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Yayınları, 2002) Gökbunar, Ramazan; Tezcan, Keramettin; Utkuseven, Ahmet; Gökbunar, Ramazan; Fakülteler > İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi > Maliye BölümüRasyonel bir vergi sistemi oluşturmak amacıyla vergi sisteminin yeniden yapılandırılması sürekli gündemde olan bir konudur. Son yıllarda yüksek oranlı vergilere, vergi bürokrasisine tepki ile daha fazla gelir elde etmeye yönelik vergi politikalarına karşı kamuoyu hoşnutsuzluğu giderek artmaktadır. Büyüyen kamu harcamalarının karşılanabilmesi için yeni mali kaynaklara ihtiyaç duyulması, vergi sisteminin karmaşıklaşması, vergi yüklerinin çeşitli kesimler üzerindeki dağılımının adaletsiz hale gelmesi, yüksek marjinal vergi oranlarının ekonomik kararları olumsuz etkilemesi, kayıtdışı ekonominin büyümesi, mevcut vergi sisteminin ekonomideki yapısal katılıkları artırması vb. nedenler dolayısıyla vergi reform talepleri artmıştır. Vergi sistemi kavramı vergi yasaları kadar, bu yasaları uygulamak durumunda olan “vergi idaresi” ni ve bu yasaların hukuki denetimini yapan “vergi yargısı”nı da kapsamaktadır. Ekonomik yapıyı ve vergi tekniğine ilişkin sosyo-psikolojik koşulları dikkate alarak mevcut amaçlarla optimum biçimde uyum sağlamış rasyonel bir vergi sisteminin oluşturulması tüm ülkelerde sürekli gündemdedir. Günümüzde özellikle gelişmekte olan bir çok ülke, kamu harcamalarını finanse etmek için yeterli vergi geliri toplayamamaktan dolayı, önemli boyutlarda mali sorunlarla karşı karşıyadır. Bu nedenle, özellikle son yıllarda hemen hemen bütün ülkelerde vergi sisteminin basit, adil ve etkin hale getirilmesi yanında, vergiyi tabana yaymak, vergi matrahlarını yükseltmek ve daha fazla vergi toplamak için vergi idaresinin etkinliğinin artırılması açısından önemli çalışmalar yapılmaktadır. Bir ülkede, mükelleflerin vergi sistemine olan güvenini oluşturabilmenin en önemli koşullarından biri, mükelleflerin vergi idaresinin etkin olduğuna inanmalarının sağlanmasıdır. Bu nedenle, vergi idaresinin yeniden yapılandırılması, gelişmekte olan ülkelerde olduğu kadar gelişmiş ülkelerde de sürekli gündemde tutulan önemli bir sorundur. Yapısal açıdan vergi idaresi, vergileme olayının uygulandığı bir organizasyon ve bir kadrodur. Geniş anlamıyla, vergi yasalarının hazırlandığı, görüşülüp karara bağlandığı, yasalaştıktan sonra bunların uygulandığı, uygulama sonuçlarında ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözüme bağlandığı bütün kuruluşlar, personel ve araçlar vergi idaresinin yapısal yönünü oluşturur. Ülkemizde vergileme gayretlerinin azlığı, vergi uygulamalarında başarısızlık ve vergi kaybının önlenememiş olması, vergi idaresinde yeniden yapılandırma çabalarının yoğunlaştırılmasının gereğine dikkatleri çekmektedir. Ülkemizde son yıllarda makroekonomik dengelerin bozulmasında ve istikrarsızlığın giderek kronik bir hal almasında temel faktör kamu açıklarıdır. Kamu açıkları sorununun kaynağında kamu harcamaları ile gelirleri arasındaki dengenin kurulamaması yatmaktadır. Kamu harcamalarında etkinliğin sağlanamaması ve savurganlığın önlenememesi sorununun bir yönünü oluştururken, etkili olmayan vergi uygulamaları ve vergi idaresinin yeniden yapılandırılamaması ise diğer yönünü oluşturmaktadır. Vergi kaçakları önlenebildiği takdirde, Türkiye bugün topladığı vergilerin en az %80 fazlası kadar (GSMH’nm %13.7’si) vergi toplayabilecek kapasitededir. Mevcut vergi oranları ile GSMH’nin %30.5’i kadar vergi toplanabilmesi mümkündür. Ancak takip edilen yanlış politikalar nedeni ile vergi gelirlerini artırmada etkin önlemler alınamamış ve artan bütçe harcamalarının - özellikle yakın yıllarda - borçla finanse edilmesi yolu seçilmiştir. Siyasi otoritelerin basiretsizlikleri yüzünden vergi potansiyelinden yararlanamayan ülkemiz, kıt kaynaklarını da verimli bir şekilde kullanamamaktadır.Item II. et ürünleri çalıştayı(Celal Bayar Üniversitesi, 2012-12) Kayaardı, Semra; Çağındı, Özlem; Dağbağlı, Seval; Kayaardı, Semra; Çağındı, Özlem; Dağbağlı, Seval; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Gıda Mühendisliği Bölümü; Kayaardı, Semra; Çağındı, Özlem; Dağbağlı, SevalÖnemli ölçüde protein açığı bulunan ülkemizde özellikle hayvansal protein açığının kapatılması için mevcut hammaddelerin verimli bir şekilde kullanımına özen gösterilmesi önemli bir konudur. Bu durum hem ülke ve hem de dünya ekonomisi açısından önemlidir. Bu anlamda mekanik olarak kemiklerinden ayrılmış et (MAE)’lerin, et teknolojisine katkısı dikkat çekicidir. Mekanik olarak kemiklerinden ayrılmış et (MAE); gövde/karkas üzerindeki etin normal yollarla ayrılmasından sonra kemik üzerinde kalan etlerle, et kemik ayrımı pahalıya mal olan yumurta verimini tamamlamış anaç tavuk etleri ve balık etlerinin mekanik olarak ayrılması işlemidir. Günümüzde binlerce ton kırmızı ve beyaz et, mekanik olarak kemiklerinden ayrılarak ileri derecede işlenmiş et ürünleri üretiminde kullanılmaktadır.Mekanik olarak kemiklerinden ayrılmış piliç eti, yoğunluğu ve düşük maliyetinden dolayı emülsifiye et ürünlerinin üretiminde sıkça kullanılmaktadır.Son 20 yılda Türkiye’de de piliç eti tüketiminde bir artış gözlenmekte, özellikle piliç but, göğüs ve kanat gibi parçalara olan talep sürekli artmaktadır. Artan talep nedeniyle piliç karkasının göğüs kafesi, sırt ve boyunu içeren yaklaşık % 40'lara varan kısmı geride kalır. Bu kalan parçalar genellikle mekanik olarak kemiklerinden ayrılarak islenir ve teknolojiye kazandırılır.Yüzeylerinde yenilebilecek birçok et mevcut olan bu bölgelerin etleri mekanik olarak ayrılarak ekonomiye dahil edilebilmektedir. Mekanik olarak ayrılmış etler yüksek emülsiyon stabiliteleri, emülsiyon kapasiteleri ve su tutma özellikleri yanında çok ucuz olmaları ile hayvansal protein kaynağı olarak et teknolojisinde salam, sosis gibi emülsifiye et ürünlerinin üretimi yanında köfte, burger tipi ürünlerin üretiminde kullanımı hızla yaygınlaşmıştır. Lizin, löysin ve histidin gibi esansiyel aminoasitleri içermesi gibi tüm bu olumlu etkilerinin yanında başka bir takım olumsuz özelliklerinden dolayı, ileri işlenmiş ürün üretiminde kullanımı kısıtlanmaktadır. Mekanik olarak ayrılmış etlerin ürün içindeki fonksiyonel özelliklerini geliştirmek için çeşitli modifikasyonlar yapılması ve elde edilen ürünlerin kalsiyum, demir, flor ve fosfor gibi mineral maddeler ile protein, yağ ve rutubet gibi kimyasal bileşimi ve mikrobiyolojik özellikleri yönünden standart kriterler koyularak bu özelliklerin uygunluğunun denetlenmesi önemlidir. Böylelikle mekanik olarak ayrılmış etler, işlenmiş ürünlerde daha güvenli ve daha denetlenebilir bir kullanım alanı bulacaktır.Item Prof. Dr. Naci Birol Muter'e armağan(Celal Bayar Üniversitesi Yayınları, 2014) Fakülteler > İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi > Maliye Bölümü; Gökbunar, Ramazan; Miynat, Mustafa; Kovancılar, Birol; Canbay, Tülin; Cura, Serkan; Tunçay, Barış; Çürük, AliNaci Birol Muter, 1 Ocak 1944 tarihinde İnegöl/Bursa’da doğmuştur, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümünden 1966 yılında mezun olmuştur. Montpellier Üniversitesinde Doktora Programını “Le Systeme Fiscal et Le Développement Economique de La Turquie” isimli teziyle 1972 yılında tamamlamıştır. Naci Birol Muter iyi derecede Fransızca bilmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. Naci Birol Muter, 1975 yılında Ankara Akademisi’nde öğretim görevliliğine başlamıştır, 1981 yılında Yrd. Doç. Dr. ünvanını, “Dış Ticaretin Düzenlenmesi ve İhracatın Teşvikinde Maliye Politikası Araçları” isimli teziyle 1983 yılında Doçent ünvanını, 1989 yılında ise Profesör ünvanını almış olup, 1991 yılında Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde Maliye Bölüm Başkanlığı görevine başlamıştır. 1993-1995 yılları arasında Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde Dekan Yardımcılığı görevini yürütmüştür. 1994-1999 yılları arasında Celal Bayar Üniversitesi Salihli Meslek Yüksekokulu’nda müdürlük yapmış olup, 1999-2002 yılları arasında ise Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde Dekanlık yapmıştır. 2003 yılında ise Sosyal Bilimler Enstitüsünde müdürlük yapmıştır. Daha sonra ise Celal Bayar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu müdürlüğü ve 2009-2010 yılları arasında Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde Dekanlık görevini tekrar yerine getirmiştir. Naci Birol Muter akademik kariyeri boyunca 21 adet yüksek lisans tezi, 11 adet de doktora tezi yönetmiş olup, 2011 yılında Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümünden emekliye ayrılmıştır.Item GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MANİSA Şehzade II. Mehmet ve Manisa Tarihi - Kültürü - Ekonomisi Cilt 1(Manisa Celal Bayar Üniversitesi Yayınları, 2018) Fakülteler > İnsan Ve Toplum Bilimleri Fakültesi > Tarih Bölümü; Tepekaya, Muzaffer; Atar, Zafer; Altınordu, MuratEser, 26-28 Ekim 2017 tarihinde Türk Tarih Kurumu iş birliği ile Manisa Celal Bayar Üniversitesince düzenlenen "Uluslararası Manisa Sempozyumu" bildirilerinden oluşmaktadır.Item GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MANİSA Şehzade II. Mehmet ve Manisa Tarihi - Kültürü - Ekonomisi Cilt 3(Manisa Celal Bayar Üniversitesi Yayınları, 2018) Fakülteler > İnsan Ve Toplum Bilimleri Fakültesi > Tarih Bölümü; Çağlar, İlker Mümin; Çiftçioğlu, Ferdi; Ustaoğlu, Züleyha; Altınordu, MuratEser, 26-28 Ekim 2017 tarihinde Türk Tarih Kurumu iş birliği ile Manisa Celal Bayar Üniversitesince düzenlenen "Uluslararası Manisa Sempozyumu" bildirilerinden oluşmaktadır.Item GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MANİSA Şehzade II. Mehmet ve Manisa Tarihi - Kültürü – Ekonomisi Cilt 2(Manisa Celal Bayar Üniversitesi Yayınları, 2018) Fakülteler > İnsan Ve Toplum Bilimleri Fakültesi > Tarih Bölümü; Berber, Ferhat; Durgun, H. Harika; Aydoğan, Betül; Altınordu, MuratEser, 26-28 Ekim 2017 tarihinde Türk Tarih Kurumu iş birliği ile Manisa Celal Bayar Üniversitesince düzenlenen "Uluslararası Manisa Sempozyumu" bildirilerinden oluşmaktadır.Item Engelsiz bilişim 2019(Manisa Celal Bayar Üniversitesi Yayınları, 2019-12-27) Tecim, Vahap; Kalaç, Mustafa Özhan; Tecim, Vahap; Kalaç, Mustafa ÖzhanToplam 50 maddeden oluşan ve taraf olan devletlere, engellilere karşı ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve onların yaşam standartlarını yükseltmek gibi yükümlülükler getiren BM Engelli Hakları sözleşmesinde: “Fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel çevreye, sağlık ve eğitim hizmetlerine, bilgiye ve iletişime erişimin engellilerin tüm insan haklarından ve temel özgürlüklerden tam yararlanmasını sağlamadaki öneminin kabul edileceği” maddesi yer almaktadır. Bu kapsamda en önemli unsurlardan birisi de hiç şüphesiz ki internet ve bilişim teknolojileridir. Son 10 yılda bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, üretim araçlarının revizyonunu zorunlu kıldığı gibi bireylerin yaşamlarını temelden etkileyecek farklı birçok ürüne sahip olabilmeyi de mümkün kılmaktadır. Teknoloji kullanımında yaş seviyesi aşağıya çekilirken, üretilip empoze edilen değil, talep doğrultusunda kısa sürede ortaya çıkan ürün ve hizmetlerin insanlara anında sunulabilmesi, teknolojinin günümüzdeki boyutunu göstermektedir. 2019 verilerine göre dünyada 7.67 milyar nüfusun 4.38 milyarı (%56) internet kullanmakta, 5.11 milyarı (%67) mobil cihaz kullanmakta, 3.48 milyarı (%45) aktif sosyal medya kullanıcısı ve 3.25 milyarı (%42) mobil sosyal medya kullanıcısı. Her yıl nüfus ortalama %1 artarken internet ve sosyal medya kullanımları %9-10 dolaylarında artmaktadır. Aynı şekilde Türkiye istatistikler incelendiğinde; yine 2019 yılında 82.44 milyon olan nüfusun 59.36 milyonu (%72) internet kullanmakta, 76.34 milyonu (%93) mobil cihaz kullanmakta, 52.00 milyonu (%63) aktif sosyal medya kullanıcısı ve44.00 milyonu (%53) aktif mobil sosyal medya kullanıcısı. Türkiye’de de nüfus artışı %1.2 seviyelerinde olup internet kullanımı %9.3 dolaylarında gerçekleşmiştir. Bu rakamlar dünyada ve Türkiye’de internet ve teknoloji kullanımı son derece hızla yükselmekte ve bireyler mobil cihazlar üzerinden sosyal medya başta olmak üzere uygulamalara erişmektedirler. Bu çarpıcı rakamlar engelli bireylerin de mobil cihazlar kullanmalarını ve hayatlarını kolaylaştıracak bir çok uygulamaya burada eriştiklerini göstermektedir. Buradan hareketle, teknolojinin engelleri kaldırmakta önemli etkisi olduğu görülmektedir. Bilişim teknoloji ve hizmetleri bir taraftan engelli bireylerin hizmetlere erişiminde önemli bir araç olurken, bir taraftan da onların eğitim, istihdam ve sosyal hayata entegre olmasına imkân tanımaktadır. Bilişimin engelli bireyler için bir başka önemi ise, kendilerini kolay geliştirebilecekleri ve başarılı olabilecekleri bir meslek olabilmesidir. İşitme engellilerin çok başarılı grafik tasarımcı olabilmesi, başarılı görme engelli yazılım geliştiriciler ve diğer örnekler bunun en önemli göstergesi olmuştur. Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nin Sekretaryasını yaptığı Türkiye Engelsiz Bilişim platformu son 10 yıldır ülke sınırlarını taşan organizasyonlar ile bilişim teknolojilerinin sağlamış olduğu her türlü yeniliği engelli bireylerin kullanıma yönelik çalışmaların ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Her türden engelli vatandaşların bir araya geldiği organizasyonlarda yeni teknolojilerin engellilere değen noktaları tartışılıp yön verilmektedir. Özellikle bilişim teknoloji ve hizmetlerinde evrensel tasarım çalışmalarının gelişmesi ve artık uygulama örneklerinin artması konusunda önemli katkı sunmaktadır. Bu yayının ana hedefi 2019 yılı itibariyle Türkiye’de engelsiz bilişim konusundaki yaklaşımları algıları ve uygulamaları irdelemek ve engelliler açısından teknoloji faktörünün ve uygulamalarının önemini bir kez daha ilgililere aktarmaktır. İçerikler Türkiye Engelsiz Bilişim Platformunun 2019 yılında yapmış olduğu organizasyonda sunulan ve yeni teknolojilerin engelliye ulaşmasını sağlayan bildirilerin genişletilmiş makalelerinden oluşmaktadır. Kitabın bu alanda katkı yapmasını temenni eder, gerek engelsiz bilişim çalışmalarında gerekse bu kitabın yayınlaması aşamasında desteklerini esirgemeyen Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet ATAÇ’a, kitabımızın hazırlanmasında emeği geçen tüm bölüm yazarlarımıza, kitabımızı yayınlayan MCBÜ Basım Evi Müdürlüğü’ne ve son olarak siz okurlarımıza teşekkür ederiz. Saygılarımızla Prof.Dr. Vahap TECİM Dr.Öğr.Üyesi Mustafa Özhan KALAÇ Aralık 2019Item COVİD-19 mücadelesi kapsamında uzaktan eğitim sürecinde engelli öğrencilerin durumu sorunlar ve çözüm önerileri(Manisa Celal Bayar Üniversitesi Yayınları, 2020-11-25) Kalaç, Mustafa Özhan; Telli, Gonca; Erönal, Yeşim; Erönal, Sezai Serhat; Kalaç, Mustafa Özhan; Fakülteler > Salihli İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi > İşletme Bölümüİnsanlar doğuştan gelen ya da sonradan maruz kalınan bazı nedenlerden dolayı engelli yani özel gereksinimli olabilmektedir. Engelli bireyler, toplumda diğer bireylerle eşit haklara sahiplerdir. Engellilerin de bu haklardan eşit şekilde yararlanabilmesi için sosyal ve ekonomik bütünleşme sürecinde, kendi geleceğini tayin edebilme konusunda söz sahibi olmalıdır. Toplam 50 maddeden oluşan ve taraf olan devletlere, engellilere karşı ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve onların yaşam standartlarını yükseltmek gibi yükümlülükler getiren BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nde: “Fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel çevreye, sağlık ve eğitim hizmetlerine, bilgiye ve iletişime erişimin engellilerin tüm insan haklarından ve temel özgürlüklerden tam yararlanmasını sağlamadaki öneminin kabul edileceği” maddesi yer almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, küresel nüfusun yaklaşık %15’i yani bir milyardan fazla insan engelli olarak yaşamakta ve 2050 yılında bu sayının iki katına çıkarak iki milyar olması beklenmektedir (WHO, 2018). Biz bu çalışmada engellilerin eğitim hakkı üzerinde durarak Covid-19’da engellilerin de eğitim almak zorunda kaldığı uzaktan eğitim sürecinde durumlarını ve gelişmeleri irdelemek istiyoruz. TÜİK tarafından 2011 yılında gerçekleştirilen Türkiye Nüfus ve Konut Araştırması dahilinde Washington Grubu kriterleri dikkate alınarak oluşturulan engellilik modülüne yer verilmiştir. Bu araştırmaya göre Türkiye’de süreğen hastalıklar hariç olmak üzere, nüfusun % 6,9’u, en az bir engeli olduğunu ifade ederken, nüfusun, %3,3’ü yürümede veya merdiven çıkmada / inmede, %1,4’ü görmede, %1,1’i duymada, %0,7’si konuşmada, %2’si yaşıtlarına göre öğrenmede / basit dört işlem yapmada / hatırlamada / dikkatini toplamada, %4,1’i taşımada / tutmada zorluk yaşadığını ifade etmiştir. Cinsiyet bazında bu oran erkeklerde %5.9, kadınlarda ise %7.9’dur. 2011 Nüfus ve Konut Araştırmas’ına göre en az bir engeli olan 6 yaşın üstündeki nüfusun %23,3’ü okuma yazma bilmeyen kişilerden oluşmaktadır. Diğer bir ifadeyle, genel nüfus için okuma yazma bilme oranı %95.5 iken en az bir engeli olan nüfusun okuma yazma bilme oranı toplamda %76.7 olarak bulunmuştur. Bu oran erkeklerde %89.1 iken kadınlarda %67.6 olarak ortaya çıkmıştır. Engelli bireylerden %19’u ise okuma yazma bilmekle birlikte, bir okul bitirmemiştir. Sonuç olarak engelli bireylerin yaklaşık olarak yarıya yakını (%42,3) bir eğitim almamıştır. (Kalaç ve Kılınç, 2019) Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 13 Aralık 2006 tarihinde kabul edilen Engellilerin Haklarına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, 24. maddesi gereği taraf devletler, engellilerin eğitim hakkını tanır. Bu hakkın fırsat eşitliği temelinde ve ayrımcılık yapılmaksızın sağlanması için eğitim sisteminin bütünleştirici bir şekilde her seviyede engellileri içine alarak onlara ömür boyu öğrenim imkânı sağlar. Eğitim hakkının yaşama geçirilmesi için gerekli tedbirleri alır. Engellilerin toplumun eşit üyeleri olarak eğitime tam ve eşit katılımlarını kolaylaştırmak için yaşamı ve sosyal gelişim becerilerini öğrenmelerini sağlar. Engellilerin ayrımcılığa uğramaksızın diğer bireylerle eşit koşullar altında, genel yükseköğretime, mesleki eğitime, erişkin eğitimine ve ömür boyu süren eğitime erişimini sağlar. Taraf devletler bu amaçla engellilerin ihtiyaçlarına uygun makul düzenlemelerin yapılmasını temin eder (Orhan ve Genç, 2017). Covid-19 tüm toplumu eşit şekilde tehdit ettiğinden engelliler de bu tehditten paylarına düşeni almaktadır. Ayrıca engellilik konusunda yapılacak olan çalışmaların tüm topluma pozitif yansımaları söz konusu olmakta ve hatta gelişmişliğin birer göstergesi haline dönüşmektedir. Bu kitapta, Covid-19 mücadelesi kapsamında uzaktan eğitim sürecinde engelli öğrencilerin durumu, sorunlar ve çözüm önerileri irdelenmektedir. Amaç, engellilere yönelik çalışmaların daha etkin ve doğru şekilde ortaya konmasıdır. Eksikliklerin ve gereksinimlerin ne olduğuna dair yapılması gerekenler açısından bir rehber niteliğindedir. İlk aşamada Covid-19 sonrasında yaşananlar ve eğitime yansımaları ele alınmaktadır. Daha sonra genel itibariyle eğitim alanında yaşananlar, ilköğretim düzeyinden üniversite düzeyine kadar ele alınmıştır. Eğitim sürecindeki hızlı değişim ve uzaktan eğitime hızlı geçişin etkileri ve engellilerin de herkesle eşit eğitim hakkı almasına dair haklarından faydalanmaları konusunda yeni gereklilikler ele alınmıştır. vi Bu kitapta aynı zamanda uzaktan eğitime geçişte yaşanan sorunlar ve pandemi sonrasına ilişkin olarak engelliler ve ailelerine yönelik olarak Türkiye Engelsiz Bilişim Platformu tarafından başlatılan uzaktan eğitim etkinliğine ve erişilebilirliğine ilişkin çalışma sonuçları üzerinde durulacaktır.Item Sosyal bilimlerde akademik çalışmalar I(İzmir Akademi Derneği, 2021-10-18) Aydın, Ömer; Özen, Ahmet; Ortaç, Sevgi; Ülgen, Alp Osman; Öztornacı, Engin; Sevim, Cenk; İşler, Kutay; Kutluay Tutar, Filiz; Çelik Kara, Aylin; Babuşcu, Şenol; Hazar, Adalet; Aydın, Ömer; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü; Aydın, ÖmerSosyal bilimler hayatın tam merkezinden doğan akademik bir disiplindir. İnsanın muhatabı olan her şey ile ilgilenen, inceleyen, araştıran ve bu şekilde gelişmeye, dönüşmeye ve ilerlemeye kapı açan bir alandır. Bu alanda farklı alt disiplinler yer almaktadır. Bu geniş alanda farklı çalışmaları bir araya getirmek amacı ile ortaya çıkardığımız bu eser; bilim insanları başta olmak üzere, araştırmacılar, öğrenciler ve diğer ilgili tüm taraflara katkı sunmak amacı ile yayınlanmıştır. Kitabın ilk bölümünde yazarlar günümüz teknolojilerinin ortaya çıkardığı psikolojik durumlardan bir tanesini olan internet bağımlılığına bağlı gelişmeleri takip edememe korkusunun iktisadi hayat bağlamında incelemesine yer vermiştir. İkinci bölümde ise, serbest meslek kazançlarında gelir vergisi ve katma değer vergisi açısından vergiyi doğuran olayın önemi irdelenmiştir. Üçüncü bölümde, enerji piyasaları incelenmiş ve bu bağlamdaki kamu mali politikası değerlendirilmiştir. Sonraki bölümde günümüz enerji kaynakları ve teknolojileri sunularak güncel enerji jeopolitiğine ait değerlendirmelerde bulunulmuştur. Beşinci bölümde yazarlar, dünyadaki farklı ülkelerdeki örnekleri ele alarak yolsuzlukla mücadele bağlamında karşılaştırmalar ve değerlendirmelere yer vermişlerdir. Son olarak altıncı bölümde Türkiye’deki büyük ölçekli mevduat bankalarında faiz dışı gelirlerin banka performansına etkisi değerlendirilmiştir.Item Sosyal bilimlerde akademik çalışmalar II(İzmir Akademi Derneği, 2021-10-18) Aydın, Ömer; Manaz, Abdullah; Ceyhan, Ezgi Gül; Eren, Erdem; Özkul, Yunus Emre; Aydın, Ömer; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü; Aydın, ÖmerSosyal bilimler hayatın tam merkezinden doğan akademik bir disiplindir. İnsanın muhatabı olan her şey ile ilgilenen, inceleyen, araştıran ve bu şekilde gelişmeye, dönüşmeye ve ilerlemeye kapı açan bir alandır. Bu alanda farklı alt disiplinler yer almaktadır. Bu geniş alanda farklı çalışmaları bir araya getirmek amacı ile ortaya çıkardığımız bu eser; bilim insanları başta olmak üzere, araştırmacılar, öğrenciler ve diğer ilgili tüm taraflara katkı sunmak amacı ile yayınlanmıştır. Kitabın ilk bölümünde yazar Osmanlı Devleti’ndeki güç ilişkileri üzerinden Sened-i İttifak’a dair bir değerlendirme yapmaktadır. İkinci bölümde Yunan milliyetçiliğinin tarihsel arka planı irdelenmiş ve politik yansıma örneği olarak batı Trakya sorununa yer verilmiştir. Sonraki bölümde yazar, akademik literatürde Türk tarih tezi sorunsalını irdelemiştir. Dördüncü bölümde ise demokrasi ve medya ilişkisinin bir eleştirisi olarak “Dijital Çağda Özgürlük Yanılgısı” adlı bölüme yer verilmiştir. Son bölümde siyasal bilimler ve uluslararası ilişkiler alanında sayısal malzeme kullanımı değerlendirilmiştir. Kitap farklı konularda farklı yazarlar tarafından ortaya çıkarılmış ve literatüre katkı sunma amacı taşıyan bir yayın olarak okurların değerlendirmesine sunulmuştur.