Fakülteler
Permanent URI for this community
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 56
Results Per Page
Sort Options
Item Yeniden yapılanma veya yeniden yapılanma: Vergi idaresi ve denetimi için işte bütün mesele bu(Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Yayınları, 2002) Gökbunar, Ramazan; Tezcan, Keramettin; Utkuseven, Ahmet; Gökbunar, Ramazan; Fakülteler > İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi > Maliye BölümüRasyonel bir vergi sistemi oluşturmak amacıyla vergi sisteminin yeniden yapılandırılması sürekli gündemde olan bir konudur. Son yıllarda yüksek oranlı vergilere, vergi bürokrasisine tepki ile daha fazla gelir elde etmeye yönelik vergi politikalarına karşı kamuoyu hoşnutsuzluğu giderek artmaktadır. Büyüyen kamu harcamalarının karşılanabilmesi için yeni mali kaynaklara ihtiyaç duyulması, vergi sisteminin karmaşıklaşması, vergi yüklerinin çeşitli kesimler üzerindeki dağılımının adaletsiz hale gelmesi, yüksek marjinal vergi oranlarının ekonomik kararları olumsuz etkilemesi, kayıtdışı ekonominin büyümesi, mevcut vergi sisteminin ekonomideki yapısal katılıkları artırması vb. nedenler dolayısıyla vergi reform talepleri artmıştır. Vergi sistemi kavramı vergi yasaları kadar, bu yasaları uygulamak durumunda olan “vergi idaresi” ni ve bu yasaların hukuki denetimini yapan “vergi yargısı”nı da kapsamaktadır. Ekonomik yapıyı ve vergi tekniğine ilişkin sosyo-psikolojik koşulları dikkate alarak mevcut amaçlarla optimum biçimde uyum sağlamış rasyonel bir vergi sisteminin oluşturulması tüm ülkelerde sürekli gündemdedir. Günümüzde özellikle gelişmekte olan bir çok ülke, kamu harcamalarını finanse etmek için yeterli vergi geliri toplayamamaktan dolayı, önemli boyutlarda mali sorunlarla karşı karşıyadır. Bu nedenle, özellikle son yıllarda hemen hemen bütün ülkelerde vergi sisteminin basit, adil ve etkin hale getirilmesi yanında, vergiyi tabana yaymak, vergi matrahlarını yükseltmek ve daha fazla vergi toplamak için vergi idaresinin etkinliğinin artırılması açısından önemli çalışmalar yapılmaktadır. Bir ülkede, mükelleflerin vergi sistemine olan güvenini oluşturabilmenin en önemli koşullarından biri, mükelleflerin vergi idaresinin etkin olduğuna inanmalarının sağlanmasıdır. Bu nedenle, vergi idaresinin yeniden yapılandırılması, gelişmekte olan ülkelerde olduğu kadar gelişmiş ülkelerde de sürekli gündemde tutulan önemli bir sorundur. Yapısal açıdan vergi idaresi, vergileme olayının uygulandığı bir organizasyon ve bir kadrodur. Geniş anlamıyla, vergi yasalarının hazırlandığı, görüşülüp karara bağlandığı, yasalaştıktan sonra bunların uygulandığı, uygulama sonuçlarında ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözüme bağlandığı bütün kuruluşlar, personel ve araçlar vergi idaresinin yapısal yönünü oluşturur. Ülkemizde vergileme gayretlerinin azlığı, vergi uygulamalarında başarısızlık ve vergi kaybının önlenememiş olması, vergi idaresinde yeniden yapılandırma çabalarının yoğunlaştırılmasının gereğine dikkatleri çekmektedir. Ülkemizde son yıllarda makroekonomik dengelerin bozulmasında ve istikrarsızlığın giderek kronik bir hal almasında temel faktör kamu açıklarıdır. Kamu açıkları sorununun kaynağında kamu harcamaları ile gelirleri arasındaki dengenin kurulamaması yatmaktadır. Kamu harcamalarında etkinliğin sağlanamaması ve savurganlığın önlenememesi sorununun bir yönünü oluştururken, etkili olmayan vergi uygulamaları ve vergi idaresinin yeniden yapılandırılamaması ise diğer yönünü oluşturmaktadır. Vergi kaçakları önlenebildiği takdirde, Türkiye bugün topladığı vergilerin en az %80 fazlası kadar (GSMH’nm %13.7’si) vergi toplayabilecek kapasitededir. Mevcut vergi oranları ile GSMH’nin %30.5’i kadar vergi toplanabilmesi mümkündür. Ancak takip edilen yanlış politikalar nedeni ile vergi gelirlerini artırmada etkin önlemler alınamamış ve artan bütçe harcamalarının - özellikle yakın yıllarda - borçla finanse edilmesi yolu seçilmiştir. Siyasi otoritelerin basiretsizlikleri yüzünden vergi potansiyelinden yararlanamayan ülkemiz, kıt kaynaklarını da verimli bir şekilde kullanamamaktadır.Item Etkin devlet ve ekonomik gelişme(Odak Yayın Evi, 2004) Gökbunar, Ramazan; Yanıkkaya, Halit; Gökbunar, Ramazan; Fakülteler > İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi > Maliye Bölümü; Görmez, Kemal; Ekemen, ZahideKüresel gelişmeler sonucunda devletin ekonomideki işlevinin azalacağı hatta ulusal ölçekteki devletin yerel ve küresel sorunların çözümünde etkisiz kaldığı/kalacağı düşüncesinden hareketle, uluslararası kuruluşların ekomide devlet müdahalesinin azaltılması, ticaretin ve sermayenin serbestleştirilmesini önermelerine karşılık özellikle gelişmiş ülkeler özel sektörlerini kamu politikalarıyle desteklemekte, korumacılıktan vazgeçmemektedirler. Günümüzde devletin rolü geçmiş yüzyıllara göre çok daha önemli bir hal almıştır. Devletin, ulusal savunma/altyapı yatırımlarının yapılması, ihracatın/Kobi'lerin Arge faaliyetlerinin desteklenmesi, piyasaların düzenlenmesi/denetlenmesi, dünya ekonomisinin içine girdiği amansız rekabette ulusal ekonomiyi ve vatandaşlarını koruması çağımızın yeni bir olgusudur.Item Avrupa Birliği' nin Türkiyeli geleceği umutlar ve korkular(Nobel Yayın Dağıtım Tic. Ltd. Şti., 2008-03) Gökbunar, Ramazan; Yanıkkaya, Halit; Cura, Serkan; Gökbunar, Ramazan; Cura, Serkan; Fakülteler > İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi > Maliye BölümüTürkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefi, genellikle küreselleşme yönünde yaşanması istenen köklü değişimlerin temel referansı olarak görülmektedir. Dünyanın demokrasi ve refah alanı, ekonomik ve siyasi bütünleşmenin en üst düzeyi olmasının yanı sıra; rekabet gücü azalan, hantallaşan, yaşlanan ve geleceğine ilişkin soru işaretleri giderek artan AB’ye Türkiye’nin yeni açılımlar ve dinamizm getireceği öngörülebilir bir gerçektir. AB’nin Türkiye’ye yönelik önyargılardan kurtulması ve çifte standart uygulamalardan vazgeçmesi gerekmektedir. Kamuyounda algılandığı şekliyle ülkemize yapıldığı öne sürülen haksızlıklar, içerde AB karşıtlarının elini güçlendirmektedir. Halen AB ülkelerini ülkemizden her konuda talepte bulunmaya iten temel neden Türkiye'de 1960'lardan beri oluşturulmuş alternatifsiz AB üyeliği politikasıdır. Dolayısıyla, Türkiye’nin diğer olası alternatifleri değerlendirmesi ve uygun stratejileri de geliştirmesi gerekir. Fakat Türkiye, değişen dünyaya ve yeni döneme özgü adımlar atmayı mutlaka sürdürmeli; ileriye dönük, akılcı ve aydınlanmasını gerçekleştirmiş rasyonel bir toplum olarak uluslararası ilişkilere entegre olmuş bir düzene girmelidir. Türkiye’yi 21. yüzyıla, bölgesinde ve dünya dinamiğinde etkin bir “dünya devleti” olarak taşımak ve bu amaca yönelik politikalar üreterek, bunları uygulamaya koymak temel hedef olmalıdır.Item A framework for applying the principles of depth perception to information visualization(ACM, 2010) Çipiloğlu Yıldız, Zeynep; Bülbül, Abdullah; Capin, Tolga; Çipiloğlu Yıldız, Zeynep; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Bilgisayar Mühendisliği BölümüDuring the visualization of 3D content, using the depth cues selectively to support the design goals and enabling a user to perceive the spatial relationships between the objects are important concerns. In this novel solution, we automate this process by proposing a framework that determines important depth cues for the input scene and the rendering methods to provide these cues. While determining the importance of the cues, we consider the user’s tasks and the scene’s spatial layout. The importance of each depth cue is calculated using a fuzzy logic–based decision system. Then, suitable rendering methods that provide the important cues are selected by performing a cost-profit analysis on the rendering costs of the methods and their contribution to depth perception. Possible cue conflicts are considered and handled in the system. We also provide formal experimental studies designed for several visualization tasks. A statistical analysis of the experiments verifies the success of our framework.Item Kamu maliyesi(2012) Çelebi, A. Kemal; Muter, Naci B.; Sakınç, Süreyya; Çelebi, A. Kemal; Fakülteler > İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi > Maliye BölümüItem The extension-based inference algorithm for pD(Elsevier, 2012-02) Öztürk, Övünç; Özacar Öztürk, Tuğba; Ünalır, Murat Osman; Öztürk, Övünç; Özacar Öztürk, Tuğba; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Bilgisayar Mühendisliği BölümüIn this work, we present a scalable rule-based reasoning algorithm for the OWL pD* language. This algorithm uses partial materialization and a syntactic ontology transformation (the extension-based knowledge model) to provide a fast inference. Because the materialized part of the ontology does not contain assertional data, the time consumed by the process, and the number of inferred triples, remain fixed with varying amounts of assertional data. The algorithm uses database reasoning and a query rewriting technique to handle the remaining inference. The extension-based knowledge model and the database reasoning prevent the expected decreases in query performances, which are the natural result of online reasoning during query time. This work also evaluates the efficiency of the proposed method by conducting experiments using LUBM and UOBM benchmarks.Item II. et ürünleri çalıştayı(Celal Bayar Üniversitesi, 2012-12) Kayaardı, Semra; Çağındı, Özlem; Dağbağlı, Seval; Kayaardı, Semra; Çağındı, Özlem; Dağbağlı, Seval; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Gıda Mühendisliği Bölümü; Kayaardı, Semra; Çağındı, Özlem; Dağbağlı, SevalÖnemli ölçüde protein açığı bulunan ülkemizde özellikle hayvansal protein açığının kapatılması için mevcut hammaddelerin verimli bir şekilde kullanımına özen gösterilmesi önemli bir konudur. Bu durum hem ülke ve hem de dünya ekonomisi açısından önemlidir. Bu anlamda mekanik olarak kemiklerinden ayrılmış et (MAE)’lerin, et teknolojisine katkısı dikkat çekicidir. Mekanik olarak kemiklerinden ayrılmış et (MAE); gövde/karkas üzerindeki etin normal yollarla ayrılmasından sonra kemik üzerinde kalan etlerle, et kemik ayrımı pahalıya mal olan yumurta verimini tamamlamış anaç tavuk etleri ve balık etlerinin mekanik olarak ayrılması işlemidir. Günümüzde binlerce ton kırmızı ve beyaz et, mekanik olarak kemiklerinden ayrılarak ileri derecede işlenmiş et ürünleri üretiminde kullanılmaktadır.Mekanik olarak kemiklerinden ayrılmış piliç eti, yoğunluğu ve düşük maliyetinden dolayı emülsifiye et ürünlerinin üretiminde sıkça kullanılmaktadır.Son 20 yılda Türkiye’de de piliç eti tüketiminde bir artış gözlenmekte, özellikle piliç but, göğüs ve kanat gibi parçalara olan talep sürekli artmaktadır. Artan talep nedeniyle piliç karkasının göğüs kafesi, sırt ve boyunu içeren yaklaşık % 40'lara varan kısmı geride kalır. Bu kalan parçalar genellikle mekanik olarak kemiklerinden ayrılarak islenir ve teknolojiye kazandırılır.Yüzeylerinde yenilebilecek birçok et mevcut olan bu bölgelerin etleri mekanik olarak ayrılarak ekonomiye dahil edilebilmektedir. Mekanik olarak ayrılmış etler yüksek emülsiyon stabiliteleri, emülsiyon kapasiteleri ve su tutma özellikleri yanında çok ucuz olmaları ile hayvansal protein kaynağı olarak et teknolojisinde salam, sosis gibi emülsifiye et ürünlerinin üretimi yanında köfte, burger tipi ürünlerin üretiminde kullanımı hızla yaygınlaşmıştır. Lizin, löysin ve histidin gibi esansiyel aminoasitleri içermesi gibi tüm bu olumlu etkilerinin yanında başka bir takım olumsuz özelliklerinden dolayı, ileri işlenmiş ürün üretiminde kullanımı kısıtlanmaktadır. Mekanik olarak ayrılmış etlerin ürün içindeki fonksiyonel özelliklerini geliştirmek için çeşitli modifikasyonlar yapılması ve elde edilen ürünlerin kalsiyum, demir, flor ve fosfor gibi mineral maddeler ile protein, yağ ve rutubet gibi kimyasal bileşimi ve mikrobiyolojik özellikleri yönünden standart kriterler koyularak bu özelliklerin uygunluğunun denetlenmesi önemlidir. Böylelikle mekanik olarak ayrılmış etler, işlenmiş ürünlerde daha güvenli ve daha denetlenebilir bir kullanım alanı bulacaktır.Item Improvement of intramolecular charge transfer within a donor–acceptor blend by doping novel synthesized benzothiadiazole small molecules in solid state(Optical Materials, 2014) Dinçalp, Haluk; Murat, Gözde; İçli, Sıddık; Dinçalp, Haluk; Murat, Gözde; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Kimya BölümüThree electron-deficient small molecules based on 2,1,3-benzothiadiazole (BTD) units namely, 4,7-bis (3-methoxyphenyl)-2,1,3-benzothiadiazole (BT1), (3-{7-[3-(dimethylamino)phenyl]-2,1,3-benzothiadi azole-4-yl}phenyl)dimethylamine (BT2) and 3,30 -(2,1,3-benzothiadiazole-4,7-dyl)dianiline (BT3) were synthesized and their photophysical properties were investigated systematically to understand their potential usage in ternary organic solar cells (OSCs) as additive material to enhance the cell efficiency. All these molecules show broad absorption bands in 350–750 nm on glass substrate and their optical band gaps were calculated to be around 2.50–2.80 eV. BTD fluorescence dynamics were measured in polymer:BT1:fullerene blends with varying emission wavelengths of active layer. Fluorescence emission and time resolved measurements indicated photoinduced energy shift from BT1 dye to fullerene and also from polymer to BT1 dye upon excitation of the active layer.Item Prof. Dr. Naci Birol Muter'e armağan(Celal Bayar Üniversitesi Yayınları, 2014) Fakülteler > İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi > Maliye Bölümü; Gökbunar, Ramazan; Miynat, Mustafa; Kovancılar, Birol; Canbay, Tülin; Cura, Serkan; Tunçay, Barış; Çürük, AliNaci Birol Muter, 1 Ocak 1944 tarihinde İnegöl/Bursa’da doğmuştur, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümünden 1966 yılında mezun olmuştur. Montpellier Üniversitesinde Doktora Programını “Le Systeme Fiscal et Le Développement Economique de La Turquie” isimli teziyle 1972 yılında tamamlamıştır. Naci Birol Muter iyi derecede Fransızca bilmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. Naci Birol Muter, 1975 yılında Ankara Akademisi’nde öğretim görevliliğine başlamıştır, 1981 yılında Yrd. Doç. Dr. ünvanını, “Dış Ticaretin Düzenlenmesi ve İhracatın Teşvikinde Maliye Politikası Araçları” isimli teziyle 1983 yılında Doçent ünvanını, 1989 yılında ise Profesör ünvanını almış olup, 1991 yılında Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde Maliye Bölüm Başkanlığı görevine başlamıştır. 1993-1995 yılları arasında Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde Dekan Yardımcılığı görevini yürütmüştür. 1994-1999 yılları arasında Celal Bayar Üniversitesi Salihli Meslek Yüksekokulu’nda müdürlük yapmış olup, 1999-2002 yılları arasında ise Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde Dekanlık yapmıştır. 2003 yılında ise Sosyal Bilimler Enstitüsünde müdürlük yapmıştır. Daha sonra ise Celal Bayar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu müdürlüğü ve 2009-2010 yılları arasında Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde Dekanlık görevini tekrar yerine getirmiştir. Naci Birol Muter akademik kariyeri boyunca 21 adet yüksek lisans tezi, 11 adet de doktora tezi yönetmiş olup, 2011 yılında Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümünden emekliye ayrılmıştır.Item IRIS: A Prot´eg´e plug-in to extract and serialize product attribute name-value pairs(2014) Özacar Öztürk, Tuğba; Özacar Öztürk, Tuğba; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Bilgisayar Mühendisliği BölümüThis article introduces IRIS wrapper, which is developed as a Prot´eg´e plug-in, to solve an increasingly important problem: extracting information from the product descriptions provided by online sources and structuring this information so that is sharable among business entities, software agents and search engines. Extracted product information is presented in a GoodRelations-compliant ontology. IRIS also automatically marks up your products using RDFa or Microdata. Creating GoodRelations snippets in RDFa or Microdata using the product information extracted from Web is a business value, especially when you consider most of the popular search engines recommend the use of these standards to provide rich site data for their index.Item A new method for computer-assisted detection, definition and differentiation of the urinary calculi(Taylor & Francis, 2014-09) Öztürk, Övünç; Yıldırım, Düzgün; Tutar, Onur; Nurili, Fuad; Bozkurt, İbrahim Halil; Kayadibi, Hüseyin; Karaarslan, Ercan; Öztürk, Övünç; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Bilgisayar Mühendisliği BölümüPurpose: Urinary stones are common and can be diagnosed with computed tomography (CT) easily. In this study, we aimed to specify the opacity characteristics of various types of calcified foci that develop through the urinary system by using an image analysis program. With this method, we try to differentiate the calculi from the non-calculous opacities and also we aimed to present how to identify the characteristic features of renal and ureteral calcules. Materials and methods: We obtained the CT studies of the subjects (n = 48, mean age = 41 years) by using a dual source CT imaging system. We grouped the calculi detected in the dual-energy CT sections as renal (n = 40) or ureteric (n = 45) based on their locations. Other radio-opaque structures that were identified outside but within close proximity of the urinary tract were recorded as calculi "mimickers". We used ImageJ program for morphological analysis. All the acquired data were analyzed statistically. Results: According to thorough morphological parameters, there were statistically significant differences in the angle and Feret angle values between calculi and mimickers (p < 0.001). Multivariate logistical regression analysis showed that Minor Axis and Feret angle parameters can be used to distinguish between ureteric (p = 0.003) and kidney (p = 0.001) stones. Conclusions: Computer-based morphologic parameters can be used simply to differentiate between calcular and noncalcular densities on CT and also between renal and ureteric stones.Item A tool for producing structured interoperable datafrom product features on the web(Pergamnon, 2015) Özacar Öztürk, Tuğba; Özacar Öztürk, Tuğba; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Bilgisayar Mühendisliği BölümüThis paper introduces a tool that produces structured interoperable data from product features, i.e., attribute name-value pairs, on the web. The tool extracts the product features using a web site specific template created by the user. The value of the extracted data is maximized by using GoodRelations, which is the standard vocabulary for modeling product types and their features. The final output of the tool is GoodRelations snippets, which contain product features encoded in RDFa or Microdata. These snippets can be embedded into existing static and dynamic web pages in a way accessible to major search engines like Google and Yahoo, mobile applications, and browser extensions. This increases the visibility of your products and services in the latest generation of search engines, recommender systems, and other novel applications.Item Word-context matrix based query expansion in information retrieval for Turkish Text(BCS Learning and Development Ltd. Proceedings of the 6 th Symposium on Future Directions in Information Access 2015, 2015-09) Şatır, Emre; Alpkoçak, Adil; Kılınç, Deniz; Şatır, Emre; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Bilgisayar Mühendisliği BölümüIn this paper, we proposed a Query Expansion (QE) approach on a Turkish Text collection based on word-context matrix with a sliding fixed sized window and Singular Value Decomposition (SVD) method. Our query expansion approach uses semantic relationship of terms to improve the existing query expansion methods available in the literature, namely Bo1 (Bose-Einstein 1), Bo2 (Bose-Einstein 2) and KL (Kullback-Leibler). We evaluated our approach on Milliyet collection, which is a Turkish IR test bed containing more than 400K documents and 72 queries. The experimentation shows that our approach clearly improves the all three QE methods in terms of major Information Retrieval (IR) performance measures such as MAP, R-precision and P@10. trItem The behavior of evolutionary algorithms in combinatorial optimization(2016-05-26) Abidin, Didem; Abidin, Didem; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Bilgisayar Mühendisliği BölümüSince combinatorial optimization is a branch of optimization, its domain consists of solution sets having different combinations of feasible answers to a problem. Some of the most famous combinatorial optimization problems can be listed as: Finding the shortest path (Travelling Salesman Problem in more specific), finding minimum spanning tree in a graph, black box optimization, solving a maze, optimizing airline network and so on. Evolutionary computation (EC) is one of the best computing techniques for solving combinatorial optimization problems. In EC, there are some algorithms inspiring from nature to find the best solution among the possible solutions' set. Genetic algorithm (GA) is a stochastic search technique which can be used to solve sequencing problems. Although it is being discussed for decades, Genetic Algorithms (GA) still finds very interesting application areas including most of the famous combinatorial optimization problems. All kinds of sequencing problems can be handled with GA. Its mechanisms (crossover, mutation and selection operators) simulate the behavior of reproduction process in nature and the result set is able to "evolve" to find better solutions. For this reason, they can easily be applied on problems which need to find the best solution among the solution candidates. GA is very convenient technique to observe performance with the changing parameters. For this reason, parameter tuning can be done on the same set of candidate solutions to find the best parameter combination of GA to solve the problem. When parameter tuning is applied, it has been observed that different parameter combinations can be more effective on different problems. In this study, the solution of a combinatorial optimization problem is searched by using GA. The operators used to simulate evolution mechanism play an important role on the behavior of the algorithm. The crossover rates for solving a sequencing problem with GA have been given as 0.7, 0.75, 0.8, 0.85, 0.9, 0.95 and 1.0. When the corresponding crossover rate values of the successful scenarios are examined, it is observed that the number of scenarios having crossover rates of 0.7 and 0.95 is more than the others. The same extraction can be done for the mutation rates. As mutation rates, 0.1, 0.15 and 0.2 were used. The number of successful scenarios with the mutation rate of 0.2 was more than the others. The population size interval is given as 100 – 200 (100, 120, 140, 160, 180 and 200) in the study. The system needs to test different sizes of populations because increasing the population size to a certain extent encourages the diversity of the population that the GA deals with. This means that as the population size increases, the possibility of having individuals with various values of fitness also increases. With populations of a small size, runtime and fitness values are more likely to be the best. As the population grows, finding “very reliable” solutions gets more difficult. Also the lengths of the sequences to be optimized directly affect the performance of GA. Two different sizes of data sets were selected. The smaller dataset has 17, the larger dataset has 30 chromosomes in each individual. This means that the genetic algorithm has to work in two different chromosome sizes. For all parameter combinations of genetic operators, three different crossover operators were applied in four different ways. That is; 1 – point order crossover (called GA1), 2 – point crossover (called GA2), partially mapped crossover – PMX (called GA3 in this project) and choosing one of the three crossover techniques randomly in each run (called GA4). Two different mutation operators were used randomly in each run. These are swap mutation and inversion mutation. The population used in GA is generated randomly. Since the different combinations of chromosomes indicate a different solution, obtaining random sequences of chromosomes is a crucial task for the genetic algorithm. This part can be considered as the most important and time consuming part of preparing data. Preparing the data in the proper format is also related with obtaining the possible solution set because sequencing chromosomes randomly is tightly dependent with the encoding mechanism of the genetic algorithm. There are several encoding mechanisms like binary encoding and real number encoding. For a combinatorial optimization problem having distinct integer values as the genes of a chromosome, permutation encoding is the correct encoding mechanism. In this kind of encoding, the order of neighboring genes has an importance. The importance of the order of the genes can be up to some prerequisite rules. For this reason, it is needed to have nonrecurring sequence of genes in a chromosome. For GA, the best solution has the reliability percentage of 98.53, which is a remarkable result emphasizing that GA mechanism is one of the best ways to implement solutions to combinatorial optimization problems. Differential Evolution (DE) is also a branch of evolutionary computation, in which optimization is done to find the best solution among all candidate solutions. As GA does, DE also creates new candidate solutions in each generation to obtain the individual having the best fitness value. In this optimization technique, unlike GA, mutation operator has a great importance to create a mutant individual. There are many algorithms to create the mutant individual, which is a candidate solution if it has better fitness value than the individual randomly chosen for mutation. The mutation mechanisms used in the study are DE/rand/1, DE/best/1, Simplex1 and Simplex2. For mutation, again unlike GA, DE has no mutation rates. This means that mutation is done in each generation. For crossover, there is a simple selection structure with a certain crossover rate. The crossover rates differ from the rates used in GA for this study because crossover is not the main operator for DE. The crossover rates used in this study are 0.5 and 0.8. Instead of the mutation rate, DE has another important parameter to execute. The F value is a constant used for the calculations of mutation operators of DE. The values used for F are 0.5 and 0.6. When four mutation operators are executed for two different crossover rates and two different F values, very satisfactory results are obtained. The results for Simplex1 and Simplex2 algorithms were better than the DE/rand/1 and DE/best/1 algorithms. The best solution has given the reliability percentage of 96.84, which puts forward that DE is a good tool to make optimization with. The best result was obtained for the parameter combination of 0.5 crossover rate and 0.5 F value. The idea behind using evolutionary algorithms like genetic algorithms or differential evolution algorithms for combinatorial problems is that the structure of these algorithms very much suit to the structure of combinatorial optimization problems. As future work, a hybrid version of genetic algorithms and differential evolution algorithms will be applied to a specific domain to observe the performance changes in finding the best solution.Item A perceptual quality metric for dynamic triangle meshes(Springer International Publishing, 2017) Çipiloğlu Yıldız, Zeynep; Capin, Tolga; Çipiloğlu Yıldız, Zeynep; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Bilgisayar Mühendisliği BölümüA measure for assessing the quality of a 3D mesh is necessary in order to determine whether an operation on the mesh, such as watermarking or compression, affects the perceived quality. The studies on this field are limited when compared to the studies for 2D. In this work, we aim a full-reference perceptual quality metric for animated meshes to predict the visibility of local distortions on the mesh surface. The proposed visual quality metric is independent of connectivity and material attributes. Thus, it is not associated to a specific application and can be used for evaluating the effect of an arbitrary mesh processing method. We use a bottom-up approach incorporating both the spatial and temporal sensitivity of the human visual system. In this approach, the mesh sequences go through a pipeline which models the contrast sensitivity and channel decomposition mechanisms of the HVS. As the output of the method, a 3D probability map representing the visibility of distortions is generated. We have validated our method by a formal user experiment and obtained a promising correlation between the user responses and the proposed metric. Finally, we provide a dataset consisting of subjective user evaluation of the quality of public animation datasets.Item Türkiye'de sağlık çalışanları şiddet tehdidi altında(Medikal Akademi, 2017-09) Özcan, Fatih; Yavuz, Erdinç; Özcan, Fatih; Fakülteler > Tıp Fakültesi > Dahili Tıp Bölümü > Tıp Eğitimi ABDBu makalede, ülkemizin sağlık ortamının önemli bir sorunu olan, sağlık personeline karşı, hasta ve hasta yakınları tarafından uygulanan sözel ve fiziksel şiddet olgusuna bir kez daha dikkat çekilmesi, bu olayların nedenlerinin irdelenmesi ve bu şiddeti önlemeye yönelik çözümlerin ortaya konulması amaçlanmıştır. Konu, sağlık personeline yönelik olarak yapılmış sınırlı sayıdaki araştırmalar, Türk Tabipleri Birliği ve diğer sağlık meslek örgütlerinin bu konudaki raporları, televizyon, gazete röportajları, yazıları ve kendi gözlemlerimiz esas alınarak değerlendirilmiştir. Son iki yılda sağlık personeline yönelik 23.120 sağlıkta şiddet olgusu rapor edilmiştir. Medyada tıbbi bir komplikasyon, bazen yeterince araştırılmadan sağlık personelini yargılayıcı tarzda bir haber olarak sunulmakta, buna karşı bir yaptırım uygulanmamaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın, şiddete uğrayan sağlık personeli için başlattığı “113-Beyaz kod” uygulaması, şiddete maruz kalan sağlık personeline verilen ücretsiz avukatlık desteği olarak kalmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın mevcut yasal düzenlemeleri, sağlıkta şiddet uygulayan kişilere idari bir yaptırım öngörmemektedir. Halen ülkemizdeki sağlık personeline yönelik şiddetin varlığı, sağlık çalışanlarını son derece olumsuz etkilemekte, adeta çalışamaz duruma getirmektedir. Şiddeti önlemek için öneriler şöyle özetlenebilir: Sağlık çalışanlarının halkın gözündeki itibarını yükselten bir tutum izlenmeli, sağlık çalışanını değersizleştirecek uygulamalardan kaçınılmalıdır. Sağlık çalışanlarına yönelik bir şiddet olayı meydana geldiğinde kamudaki tüm yöneticiler aynı sert tepkiyi göstermeli; sağlık çalışanlarına yönelik şiddet davranışında bulunan bir kişi, sadece adli işlemlerle değil aynı zamanda bazı idari hak mahrumiyetlerine de maruz kalmalı; sağlıkta şiddetin önlenmesinde, kamu otoritesi, sağlık ortamının tüm bileşenleriyle, sağlık meslek kuruluşlarıyla iş birliği yapmalıdır. Sağlık çalışanlarının korunması ülkenin sağlık hizmetinin ve toplumun sağlığının da güvenceye alınması anlamına gelir.Item A semantic web case study: representing the ephesus museum collection using erlangen CRM ontology(Springer Verlag, 2017-11) Özacar Öztürk, Tuğba; Öztürk, Övünç; Yüksel, Fulya; Lobaba, Salloutah; Abdülbaki, Baraa; Bilici, Elif; Özacar Öztürk, Tuğba; Öztürk, Övünç; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Bilgisayar Mühendisliği BölümüCultural heritage has recently become an important application area for Semantic Web technologies. Semantic Web technologies and ontologies provide a solution for intelligent integration of heterogeneous data about the cultural heritage. The objective of this paper is the construction of an ontology for the cultural heritage related to Selçuk region in Western Turkey. We use a subset of the Erlangen CRM as our ontology schema, then we populate the ontology with 814 objects in the Ephesus Museum. One of the objectives of this work is to integrate the ontology with other projects which use Erlangen CRM as ontology schema. Therefore, we present an integration case study that aggregates content from Ephesus Museum and British Museum.Item Klasik Türk müziğinde makam tanıma için veri madenciliği kullanımı(Gazi Üniversitesi, 2017-12) Abidin, Didem; Özacar, Tuğba; Öztürk, Övünç; Abidin, Didem; Özacar, Tuğba; Öztürk, Övünç; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Bilgisayar Mühendisliği BölümüMüzik eserlerinin sayısal ortama aktarılmasıyla birlikte, bilgisayar bilimleri müzikoloji çalışmalarının içerisinde kendine yer bulmaya başlamıştır. Müzik eserleri bilimsel araştırmalarda veri olarak kullanılmakta ve hesaplamalı müzik alanı bu alanda yapılan çalışmalar ile hızla gelişmektedir. Her ne kadar yapılan çalışmaların büyük bir bölümü sembolik olarak ifade edilmesi daha kolay olan Batı Müziği eserleri üzerine olsa da, Türk Müziği eserleri de artık çeşitli çalışmaların konusu olmaktadır. Türk Müziğinin temeli olan makam sistemi, bilgisayar bilimleri ile uğraşan araştırmacıların dikkatini çekmiş ve Türk Müziği eserler veri madenciliği, makine öğrenmesi, sınıflandırma gibi çalışmaların konusu olmuştur. Bu çalışmada, bir ses dosyasından nota tanıma ile elde edildiği varsayılan ve 1261 Türk Müziği eserine ait sadece nota dizilerini içeren veri dosyası üzerinde makine öğrenmesi metodu ile makam tahmini yapmaya yönelik deneysel bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Music XML biçimindeki eserlerin makine öğrenmesi uygulamasında kullanılabilmesi amacıyla bir yazılım geliştirilmiş, bu yazılımla makine öğrenmesinde başarımı arttırmak için özgün veri kümesine dört farklı türetilmiş veri sahası eklenmiştir. Sonuç olarak, ‘Rastgele Orman’algoritması ile makam tanımada %89,7 oranında başarım gözlemlenmiştir.Item Sünbülzade Vehbi Divanı’nda yer adlarının kullanımı(Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi, 2017-12-25) Elbir, Bilal; Yorulmaz Kahve, Merve; Elbir, Bilal; Fakülteler > İnsan Ve Toplum Bilimleri Fakültesi > Türk Dili ve Edebiyatı BölümüSünbülzade Vehbi 18. yüzyıl şairlerinden olup Maraş’ta dünyaya gelmiştir. Vehbi’nin Divan, Lutfiyye, Tuhfe-i Vehbi, Nuhbe-i Vehbi, Şevkengîz ve Münşeât’ı bilinen eserleridir. Vehbi, Arapça bilgisini “Nuhbe; Farsça bilgisini de “Tuhfe” adlı eserleriyle ortaya koymuştur. Şiirlerinde Nedim etkisi görülmekle birlikte lirizm açısından Nedim’deki coşkuyu yakalayamamıştır. Sünbülzade Vehbi’nin rindane, âşıkane şiirleri yanında hikemî tarzda yazmış olduğu şiirleri de vardır. İlmî olarak ciddi bir bilgi birikimine sahip olan sanatçının dağınık ve eğlenceye meyilli olması, seviyeli edebî ürünler ortaya koyamamasının en önemli nedenidir. Anadolu’da, Rumeli’de ve Arap coğrafyasının değişik yerlerinde idari görevlerde bulunan Sünbülzade Vehbi, geniş bir sahada ömür sürmüştür. İnsanoğlu, tabiat karşısında önce kendini daha sonra da kendi gözüyle dikkatini çeken özelliklerine göre çevresini tanımlamaya ve adlandırmaya çalışmıştır. Ad ve adlandırma insanlık tarihi kadar eski ve ona paralel olarak gelişen bir olgudur. Adıyla kendini bir başkasından farklı kılan insanoğlu, çevresini de - kullanım amacına ve işlevine göre- farklı adlandırmayı ihmal etmemiştir. İnsanlar, hem kendi adlarının hem de yeradlarının ne zaman ve nasıl meydana geldiklerini bunun yanında da anlamlarını merak ederek, önce kendi adını, daha sonra da yaşadığı bölgedeki coğrafî adları daima sorgulamıştır. Yeradlarının veriliş şeklini, anlamını ve geçirmiş olduğu değişimi inceleyen bilim dalı olan yeradbilimi (toponymie) de bu bağlamda milletlerin tarihleri, hayat tarzları ve kültürlerini aydınlatmada önemli veriler sunmaktadır. Yeradbilimin, edebi eserlerde kullanılan yer adları üzerine çalışan dalı ise yazınyeradbilim olarak bilinmektedir. Yazın yeradbilim kapsamında değerlendirilecek malzemenin en hacimli bulunduğu eserler arasında ise klasik edebiyat kültürü içinde yer alan divanlardır. Hemen her şairin divanında yer adlarını bulmak mümkündür fakat bazı şairlerin divanları yer adları bakımından oldukça zengin bir malzeme sunmaktadır. İşte bu divan şairlerinden biri de Sünbülzade Vehbi’dir. Onun divanda yaşadığı geniş coğrafyanın izlerini yer adları üzerinden sürmek mümkündür. Çalışmamızda sanatçının divanından hareketle yer adlarının listesi çıkarılarak kullanım sıklığı ortaya konulacaktır. Sünbülzade Vehbi Divanı’nda geçen yer adları: “ÜLKE, ŞEHİR VE BÖLGE ADLARI; NEHİR, DAĞ VE DENİZ-KÖRFEZ ADLARI; KUTSAL MEKÂN ADLARI; GEZEGEN, YILDIZ ADLARI ve EFSANEVİ YER ADLARI” ana başlıkları altında listelenerek tasnif edilecektir. Vehbi’nin kullandığı yer adlarının hayatı ve edebî kişiliğiyle ilişkisi kurularak tasnifi yapılacaktır. Yer adlarının tespit edilmesi daha sonra yapılacak yer adı çalışmaları için önemli bir başlangıç olup yer adları sözlüğü için temel teşkil etmektedir.Item Optoelectronic performance comparison of new thiophene linked benzimidazole conjugates with diverse substitution patterns(Spectrochimica Acta Part A: Molecular and Biomolecular Spectroscopy, 2018) Dinçalp, Haluk; Murat Saltan, Gözde; Kırmacı, Eser; Kıran, Merve; Zafer, Ceylan; Dinçalp, Haluk; Murat Saltan, Gözde; Fakülteler > Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi > Kimya BölümüIn an approach to develop efficient organic optoelectronic devices to be used in light-driven systems, a series of three thiophene linked benzimidazole conjugates were synthesized and characterized. The combination of two thiophene rings to a benzimidazole core decorated with different functional groups (such as \\OCH3, \\N(CH3)2,\\CF3) resulted in donor-acceptor type molecular scaffold. The effect of the electronic behavior of the substituents on the optical, electrochemical, morphological and electron/hole transporting properties of the dyes were systematically investigated. DTBI2 dye exhibited distinct absorption properties among the other studied dyes because N,N-dimethylamino group initiated intramolecular charge transfer (ICT) process in the studied solvents. In solid state, the dyes exhibit peaks extending up to 600 nm. Depending on the solvent polar ities, dyes show significant wavelength changes on their fluorescence emission spectra in the excited states. Mor phological parameters of the thin films spin-coated from CHCl3 solution were investigated by using AFM instrument; furthermore photovoltaic responses are reported, even though photovoltaic performances of thefabricated solar cells with different configurations are quite low.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »