Browsing by Subject "Arkeoloji"
Now showing 1 - 20 of 28
Results Per Page
Sort Options
Item Geç Roma İmparatorluğundan Erken Dönem Bizans İmparatorluğuna Geçiş Sürecinde Basılan Sikke Tasvirlerinde İmparator Kostüm ve Aksesuarları(2006) Ceren ÜnalHer ne kadar, Erken Bizans sikke sisteminde Geç Roma sikke tasvir üslubunun bazı özelikleri korunarak kullanılmaya devam etmişse de, Hıristiyan dininin ve egemen Yunan kültürünün güçlü etkisini tasvirlerde görmeye başlarız. Bizans sikkelerinde imparatorun gücü ve hâkimiyeti giydiği kostüm ve kullandığı aksesuarları ile birlikte sembolize edilirken, ruhsal ve dünyevi gücü de Hıristiyan dininin farklı sembolleri ile betimlenmiştir. İmparatorun resmi, sivil ve askeri kostümlerine ek olarak, Erken Bizans sikke tasvirlerinde haçlı globus, potent haç ve Khristogram gibi dini sembollerde kullanılmıştır.Item Item Efes Gümrük Yazıtında Gümrük Vergileri(2007) Ramazan GÖKBUNAR; Hatice ERDEMİR PALAZEskiçağlardan günümüze kadar belirli bir medeniyet düzeyine erişen tüm toplumlarda gümrük vergilerinin uygulandığına dair tarihi kayıtlar bulunmaktadır. Bu vergilerin ne kadar eskiye götürülebileceği kesin olarak bilinmemekle birlikte en azından yazılı hale getirilerek kayıt altına alınmış ve günümüze de bir bütün halinde gelebilmiş olanlar bu verginin ne zaman ve nasıl uygulandığı konusunda fikir verebilmektedir. Bu çalışmada, Eskiçağ'ın önemli bir evresinde Küçük Asya (Anadolu)'da uygulanmış olan gümrük vergileri hakkında günümüze önemli bilgiler aktaran Efes Gümrük Yasası Yazıtı 'ndaki bilgiler değerlendirilecektir. Bugün original metni Efes Müzesi'nde muhafaza edilen bu yazıt, en azından MÖ 1. yüzyıldan itibaren, gümrük vergisi hakkında Küçük Asya 'da uygulanan ilk vergi kanunlarını ortaya koyması bakımından önemlidir. Bu yasa, vergilendirmeye tabi olan bölgelerin sınırları, gümrük vergisi bürolarının nerelerde bulunabileceği, vergi toplayıcıların hak ve görevleri ile gümrüklerde alınması gereken vergi miktarları hakkında bilgi vermektedir. Bu yasadan anlaşıldığına göre, Küçük Asya 'daki ilk gümrük vergi istasyonları Marmara Denizi kıyısından başlayarak Küçük Asya'nın bütün Ege kıyısı boyunca devam etmekte ve güneyde Side 'de son bulmaktaydı.Item Antik Dönemde Pergamon-Aigai İlişkileri(2012) YUSUF SEZGINHellenistik Dönemin en önemli siyasi ve ekonomik güçlerinden olan Pergamon Krallığı ile Aigai antikkenti arasındaki yakın ilişkiler dikkat çekicidir. Pergamon Krallığının ilk hükümdarı olan PhiletairosAigai kentine ve oradaki Apollon Khresterios Tapınağına yardımlarda bulunarak kent üzerinde gücünüve etkisini göstermeye çalışmıştır. Fakat Aigai, özellikle İ.Ö. 3. yüzyılın ilk yarısında, Pergamondan çokSeleukos Krallığının etkisinde kalmıştır. İ.Ö. 188 yılındaki Apamea Barış Antlaşması ardından kenttekiPergamon etkisi, özellikle şehir plancılığı ve mimari açıdan, güçlü bir şekilde görülmektedir. Aigai kazı- larında ele geçen seramik buluntular ve heykeltıraşlık eserleri Aigai ve Pergamon arasındaki doğrudanilişkinin maddi kanıtlarıdır. Özellikle, Pergamonlu heykeltraş Menestratos imzası taşıyan iki heykel sözkonusu ilişkinin en önemli kanıtları arasındadır.Item PERS HAKİMİYETİ ALTINDA BATI ANADOLU’DA SİKKE BASIMI(2012) SERAP OZKANBu çalışmada İ. Ö. 547/46 yıllarında Pers hâkimiyeti altına giren Batı Anadolu kentlerinin kendi sikkelerinin yanı sıra bastıkları Pers sikkeleri incelenmiştir. Ayrıca Batı Anadolu'da ele geçen Pers definelerinden yola çıkarak Pers sikkelerinin yayılım alanı kronolojik olarak değerlendirilmiş ve Perslerin sikke basımına yaklaşımı sorgulanmıştırItem Turizm potansiyelinin değerlendirilmesi ve gelişiminde yerel aktörlerin rolü: Gaziantep örneği(2013) Vedat BAL; murat karahan; ULUÇ ÇAĞATAYTürkiyede turizm uygulamasının genel olarak kıyı bölgelerinde yapıldığı ve diğer yerlerin turizm potansiyellerinin değerlendirilemediği bilinmektedir. Gaziantep, taşıdığı derin tarihi geçmişi ile pek çok kültür ve medeniyete beşiklik etmiştir. Gaziantep yöresi, gerek tarihi eserleri gerekse arkeolojik değerleri bakımından oldukça zengin bir turizm potansiyeline sahiptir. Bu çalışma ile yörenin sahip olduğu turizm potansiyelinin değerlendirilmesi ve turizm gelişiminin sürekli kılınabilmesi açısından yerel toplumun görüşleri araştırılmıştır. Yapılan anket çalışması neticesinde; alternatif turizm türlerinden, gastronomi ve kültür turizminin Gaziantep açısından geliştirilmeye uygun olduğu, turizm gelişimi için Marka Kent çalışmalarının önemli olduğu ve kurumlar arası işbirliğinin artırılarak yerel toplumun bu sürece dahil edilmesi gerektiği sonuçları bulunmuştur. Tarihi, doğal ve kültürel çekicilikler açısından zengin olan Gaziantep İlinin doğru ve sürdürülebilir bir plan çerçevesinde bu değerlerini kullanabilmesine, önemli bir turizm destinasyonu haline gelebilmesine çalışma katkıda bulunacaktır.Item Saymalı taş petrogliflerindeki toy (şenlik) sahneleri üzerine(2013) ANIL YILMAZSadece Kırgızistandaki Saymalı Taşta değil, göçer Türk kültürü içinde kalmış bütün coğrafyalarda kaya resimlerine rastlanmaktadır. Bu kaya resimlerinin bazıları gündelik bir takım uğraşıları aktarırken, bazısı ritüel konuları aktarmakta, kimisi de bulunduğu coğrafyanın hangi boya ait olduğunu ifade eden damgalardan oluşmaktadır. Makalemiz Saymalı Taşta bulanan toy (şenlik) sahnelerini konu edinmiştir. Bu konuyu araştıran akademisyenlerin yorumları genel olarak ritüel dans oldukları üzerinedir. Ancak maalesef bu ritüelin ne ile ilgili olduğu yolunda detaylı bir açıklama yapmaktan kaçınırlar. Malzemenin maddi kültür verileri ile karşılaştırıldığında görece az olması, kaya resimlerini yapan toplumların bunları ne amaçla yapmış olduklarını yazmamış olmaları belki bizim de kesin bir sonuca ulaşmamızı engellemektedir. Makale bu sahnelerin ne için ve ne zaman yapılmış olabileceğini, yerleşik kültürlerin adetleri ile karşılaştırarak eski bir efsanenin yardımıyla açıklamaya çalışmaktadır.Item Aigai Bizans Sikke Definesi(2013) Yusuf SEZGİN; Mehmet ÖnderAigai, Hellenistik Dönemin önemli merkezlerinden birisidir. Kentteki kazılar İ.S. 12-13. yüzyıllara aitküçük bir Bizans yerleşimine ait veriler sunmuştur. Bu makalede, kentte 2007 yılı kazı sezonunda ele ge- çen ve yirmi iki sikkeden oluşan küçük bir Bizans definesi ele alınmıştır. Bronz görünümlü, çukur Bizansda denen trachylerden oluşan define, Bizans imparatorları I. Manuel, II. İsaakios, III. Aleksios, Nikeiaimparatoru I. Theodoros ve Latin Hükümdarları sikkeleri (ya da Latin taklitleri) olarak belirtilen sikketiplerini içermektedir.Item MYSTERY OF THE FUNERARY RELIEFS OF PALMYRA (TADMOR) IN THE DESERT OF SYRIA(2013) Hatice PALAZ ERDEMİRTarih boyunca, insanlar farklı malzemeler kullanarak sanat eserleri üzerinde duygularını yansıtmaktan memnuniyet duymuşlardır. Sanat, aynı zamanda insanların sahip oldukları maddi ve manevi zenginlikleri ortaya koyma yoludur. Çevre tabii görünmese de, Palmyra kule mezar rölyefleri, bir zamanlar şehirde yaşayan halkın zenginlik, güç ve seçkin sanat zevkini ortaya koyması bakımından önemlidir. Özellikle dışarıdan bakıldığında oldukça sade görünen ve kireç taşından yapılmış olan kule mezarlar, kendilerine özgü seçkin ve olağanüstü mimari yapılarıyla iç mekanlarında şaşırtıcı bir şeklide şaşaalı mermer ve kireçtaşı kabartmalarla süslüdür. Bu yapılar, Palmyra dini sanatının dışarıdan pekçok farklı etkiyle ilmek ilmek dokunduğunun göstergesidir. Pekçok bakımdan Greko-Romen özellikler taşıyan kule mezarlar, ayrıntılarında ve münferit bakımlardan doğulu özellikler taşımaktadır. Aile kompozisyonları, tek erkek ve kadın betimlemelerindeki elbise, takı ve süs eşyaları ile ev gereçleri İran, Mezopotamya, Anadolu etkilerini yansıtmaktadır. Günümüzde Suriye siyasi bir çalkantı içindedir ve bu önemli kültür varlıkları da tehlike altındadır. Bu makalenin amacı, henüz bu eserler yok edilmeden, Suriye çölünün ortasında yaşamakta olan eski Palmyra halkının kendilerini nasıl geliştirdiklerini ve Palmyra kule mezar kabartmalarında kendi kültür ve zenginliklerini ne kadar yansıtabildiklerini ortaya koymaktır.Item Dionysos Kültü(2013) Berna ŞİRVANAdına ilk kez M.Ö. 13. yüzyıla ait bir tablette rastladığımız Dionysos, Tanrı Zeus ile ölümlü Semelenin oğludur. Birçok isimle anılan Dionysos, ilkbahar kutlamalarının, tiyatronun, bağcılığın ve şarabın tanrısı olarak tapınım görmüştür. Çoğunlukla Phrygia kökenli bir tanrı olduğu düşü- nülmektedir. Euripidesin tragedyalarında ve Homerosun destanlarında bu fikirden bahsedilmektedir. Doğa tanrısı olarak Dionysos verimliliği sembolize etmektedir. Temel özelliği, insanların şarap içmesi ve doğanın sırlarına ulaşmasını istemesidir. Dionysos festivalleri hem insan ile insan hem de insan ile doğa arasındaki bağlantıyı sağlamaktadır. Tanrı adına ritüellerin gerçekleş- tirildiği Teos Dionysos Tapınağı, Yunan tarihinde onun adına inşa edilmiş en büyük tapınaktır.Item KAFKASYA'DA MOĞOL İSTİLASI VE ALANLARIN GÖÇÜ(2014) Ali GENÇ; Ömer KARATAŞ13. yüzyılın ilk çeyreğinde Orta Asya bozkırlarında başlayan Moğol istilası süratle gelişmiş ve aynı çeyreğin sonlarında Kafkaslara ulaşmıştır. Moğolların bu bölgede karşılaştığı güçlü kavimlerden biri de Alanlar olmuştur. Alanlar, Moğollara yenilmiş ve Alan toprakları Moğolların hâkimiyetine girmiştir. Bu tarihten itibaren Alanlar, Kafkasya'daki anayurtlarından göç etmeye başlamış ve dünyanın farklı bölgelerine yayılmışlardır.Item MUSUL ZENGİ ATABEGİ II. SEYFEDDİN GÂZİ’NİN , ATHENA BETİMLİ SİKKELERİ(2014) RAMAZAN UYKURBu makalede Musul Zengi atabegi II. Seyfeddin Gâzi'nin , Mardin Müzesi Envanterine kayıtlı, 575 yılında, el-Cezire ve Nesîbin (Nusaybin)'de basılmış bir grup sikkesi ele alınmıştır. Bu grubun özellikle üzerinde durulma nedeni sikkenin ön yüzünde yer alan Athena büstü örneklerinin, daha önce M.Ö. 3. yüzyılda basılan Antik Side kenti tetradrahmilerinde görülmesidir. Sikkenin arka yüz yazıtında ise melike ait unvan ve şecere bağlantıları ile dönemin halifesinin isminin geçiyor olması siyasal bağlantılara da işaret etmektedir. Zengiler, 12. ve 13. yüzyıllarda Halep ve Musul merkez olmak üzere el-Cezire Doğu Anadolu ve Suriye'de hüküm sürmüş olan bir atabegliktir. İlk hükümdarı İmadeddin Zengi'dir. 1169-70 yılına gelindiğinde ise Musul Zengi atabegi Mevdûd; öldükten sonra yerine oğlu II. Seyfeddin Gâzi geçmiştir. Böylece II. Seyfeddin Gâzi'nin Musul atabegliği dönemi başlamıştır. Seyfeddin Gâzi'nin sikkesinde yer bulan betim, -Athena- adalet, doğruluk ve bilgelik için savaşan bir tanrıçadır. Tasvirlerde genellikle başında miğfer, sol elinde ise ortasında Medusa başı bulunan bir kalkan tutar. Side Antik kentinde M.Ö. 3. yüzyıl sonunda basılan sikkelerin ön yüzündeki Athena, betimi ile Seyfeddin Gâzi'nin sikkesinin ön yüz Athena büstleri benzerdir. Seyfeddin Gâzi Musul'da ikamet ediyor olmasına rağmen Athena tipli sikkelerini el-Cezire ve Nesîbin'de bastırmıştır. Bu şehirlerin Artuklu egemenliğinde bulunan Hisn-ı Keyfa ve Mardin şehirlerine yakınlığı düşünüldüğünde, bölgede Artukluların Antik benzeri sikkelerine bir alternatif oluşturma çabası düşünülebilir. Unutulmamalıdır ki kardeşlik hukuku yanında, bölgedeki Türkmen devletleri arasında siyasal ve ekonomik bir yarış bütün hızıyla devam etmektedir. Seyfeddin Gâzi sikkelerini, ticari bir malzeme ve iletişim kaynaklarının kısıtlı olduğu Orta Çağ ortamında bir bilgi kaynağı ve propaganda aracı olarak kullanmıştır. Sikkesinde politik ve dinî propaganda yöntemlerine yer verdiği gibi, kendisini layık gördüğü unvanlarla kahraman ataları ile de özdeşleştirmiştirItem İstanbul Yakınlardan Dipinto Yazılı Bir Çini Kaplama Pano Parçası Üzerine(2022) Ülkü KARA DÜZGÜNGenellikle İstanbul’daki Bizans Dönemi yapılarında kullanılmış olan çini kaplama panoları üretilmeye başlandığı MS 10. yüzyıldan sonra yaklaşık iki yüzyıl kadar varlığını sürdürmüştür. Polykrom teknikli kaplarla benzer teknikte üretilen, beyaz/açık pembe hamurlu ve bir tarafı (dış yüzeyi) bezemeli olan bu panoların, figüratif ikona veya sütun kaplama işlevine sahip olanlarının yanı sıra çerçeve için yapıl- mış olanları da mevcuttur. Çerçeve görevi görmesi için üretilmiş olanlar ortalama 10 cm genişliğinde ve çeşitli uzunluklarda, çoğunlukla dikdörtgen panolardır. Bu panolar yanyana getirilerek duvarda bir çerçeve oluşturacak biçimde yerleştirilmişlerdir. Düz örneklerin yanında dışbükey (dışbükey/kıs- men dışbükey) kesitli olanları da bilinmektedir. Kaplama panolarının iç tarafı duvara monte edilmek üzere işlev görürken, diğer yüzey de bezemeli bir çerçeve görünümündedir. Söz konusu panoların örneklerine İstanbul’da belli başlı Bizans Dönemi yapılarında ve bazı kazılarda rastlanmıştır. Bunlar arasında: Lips Manastırı (Fenari İsa Camii), Studios Manastırı (İmrahor Camii), Zeuksippus Hamamları, Myrelaion Rotundası (Bodrum Camii), Kyriotissa Kilisesi (Kalenderhane (Camii) vb. örnekleri saymak mümkündür. Bunlar dışında, Bithynia, Bulgaristan, Khersonesos, Cordoba ve Anadolu’da da çini kap- lama panosu örneklerinin ortaya çıktığı bilinmektedir. İstanbul’un Avrupa yakasında, Küçükçekmece Gölü’nün batı kıyısında yer alan Küçükçekmece Göl Havzası Bathonea arkeolojik kazılarında da yakın zamanda kaplama panosu parçasıyla karşılaşılmıştır. Söz konusu örneğin iç yüzeyinde görülen bir dipinto kısa yazıt bu çalışmanın ana konusu olarak ele alınmış ve incelenmiştir.Item Yakın Dönem Osmanlı Tarihinde Saruhan’da Rum Cemâatine Ait Harap Kilisenin İnşâsına İlişkin Arşiv Belgeleri(2023) RAMAZAN UYKURİncelenen arşiv belgeleri Bâb-ı Âlî Hazîne-i Evrâkı’nda, İrâdât-ı Seniyye’ye Mahsûs Melfûfât Cedveli’nde kayıtlıdır. Belgelerin konusu/kapsamı, H. 8 Muharrem 1319 senesinde, Saruhan Sancağı mülhakātın- dan Karaoğlanlı Karyesinde, Rum Cemâatine mahsûs harap kilisenin yeniden inşâsı hakkında ruhsat itâsına dâir talepler ile Dâire-i Sadâret makamının Dîvân-ı Hümâyûn başkitâbetine hitaben yazdığı arz tezkiresi ve padişahın İrâde-i Seniyyesinin yazılmasıyla son bulan resmî yazışmalardır. Evrâklar kilisenin bulunduğu mahallin haritası, malzeme ve teknik bilgiler ile yapının plân ve görünüşlerine ait Keşif Defteri ve mimarî projelerden ibârettir. Araştırma, Osmanlı mimarlık tarihini arşiv belgeleri yönün- den -mimari, kültür ve sanat tarihi disiplinler arası metotlarla- incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda, Osmanlı mimarîsine dâir yazışma usûlleri, inşâ edilecek kiliseye ait malzeme bilgileri, döneminde kullanılan inşâ ve mimarlık terimleri, ölçü birimleri, bina için gereken mâliyet hesapları, projelerin çizim teknikleri, onaylanma ve ruhsat verilme süreci hakkında ayrıntılı bilgilerin incelenme- sini içerir. Çalışma, ilk defa bilim dünyasına tanıtılacak özgün bir konu olması ve Rum tebaaya tanınan dîni yapılaşma hak ve usullerini ele alması sebebiyle de kıymet arz etmektedir.Item Halûk Perk Müzesi’nden Meryem ve Çocuk Isa Betimli Bir Grup Röliker Haçın Ikonografik Bakımdan Değerlendirilmesi(2023) Ceren Ünal; ZEYNEP ÇAKMAKÇIİstanbul’da bulunan Halûk Perk Müzesi, zengin bir ikonografik çeşitliliğe sahip çok sayıdaki röliker haç koleksiyonuyla dikkat çekmektedir. Makalede, bu değerli koleksiyondan seçilmiş Meryem ve çocuk İsa betimli 14 adet röliker haç konu edilmektedir. Bizans sanatının farklı örneklerinde kullanılan Meryem Blakhernitissa, Kyriotissa, Hodegetria, Nikopois ve Episkepis gibi çeşitli Meryem tiplerini, röliker haçlarda da görmek mümkündür. Çalışmada koleksiyonda yer alan röliker haçlar içerisinde beş farklı Meryem tipi tespit edilmiştir. Bunlar arasındaki en yoğun grup 7 örnekle Meryem Blakhernitissa betimli olanlardır. Röliker haçlar içinde Meryem Episkepsis olarak tanımlanan ender bir örnek ile yine Kyriotissa olup olmadığı tartışılan bir örnek daha bulunmaktadır. Ayrıca çalışmada, Bizans sanatının farklı türdeki eserlerinde karşımıza çıkmayan ancak röliker haçlar üzerinde görülen farklı Meryem tiplerinin varlığına da dikkat çekilmiştir. Makalenin katalog kısmında ayrıntılı sunulan 14 adet röliker haçtan, kazıma teknikli 13 adeti analojik ve ikonografik değerlendirmelerle 11. yüzyıla; kabartma teknikli tek bir örnekte ise 11-12. yüzyıla tarihlendirilmiştir. Koleksiyondaki röliker haçlar Bizans sanatındaki Meryem tipleri hakkında ikonografi uzmanlarının yaptıkları farklı görüş ve yorumlar eşliğinde karşılaştırmalı olarak incelenerek değerlendirilmiştir.Item 1734 - 1735 İran seferlerinin organizasyon ve lojistiğinde Rusçuk örneği(2023) ALPAY BIZBIRLIK; Seçkin ŞentürkOsmanlı Devleti, I. Selim döneminde Çaldıran Muharebesi sonucu Doğu Anadolu coğrafyasını ele geçirmiştir. Osmanlı’nın, XVI. Yüzyılın sonunda Azerbaycan bölgesini ele geçirmesi ile devam eden Osmanlı-İran mücadelesi dahilinde İran tarafının kaybettiği topraklardan vazgeçmemesi sebebiyle sürekli savaşlar yaşanmıştır. Bu süreç içerisinde İran’da Safevi Hanedanı’nın iç karışıklıklar sebebiyle zayıflamış olması ile Osmanlı Devleti’nin ordu ve savaş kabiliyetinin üstünlüğü savaşlardan Osmanlı tarafını galip çıkarmıştır. Ancak XVIII. yüzyılda Osmanlı’da I. Mahmut saltanatının ilk yılları, Patrona Halil’in sebep olduğu isyanın etkileri ile geçmektedir. İran tarafında ise iç karışıklıklara son vererek Safevi hanedanını yönetimden uzaklaştırıp idareyi eline alan Nadir Şah, kaybedilen topraklara tekrar hakim olmak amacıyla harekete geçmiştir. Bu süreç içerisinde yaşanan Osmanlı Devleti’nin 1734-1735 İran Seferi’nin hazırlıklarının Rusçuk şehri özelindeki yapılan hazırlıklar R52 Rusçuk şer’iyye sicil defterindeki belgeler ışığında incelenmiştir.Item EĞİTİMDE SANAL MÜZE UYGULAMALARI(2023) Ibrahim Turan; Gül BULUT; HAMİDE KILIÇ; sibel yalıEn etkin okul dışı öğrenme ortamlarından biri olarak kabul edilen müzeler son dönemde güvenlik endişesi ile giderek ağırlaştırılan yasal mevzuat, ulaşım ve güvenlik sorunları, zaman darlığı ve ekonomik nedenlerle eğitimde yeteri kadar kullanılamamaktadır. Müze ve tarihi mekân gezilerinde yaşanabilecek zorlukların birçoğunu ortadan kaldıran ve pandemi sürecinde önemi daha iyi anlaşılan sanal müzelerin farklı eğitim kademelerinde ve derslerde sınıf içi etkinliklere nasıl entegre edilebileceği ve mevcut sanal müzelerin eğitsel açıdan değerlendirilmesi konusunda öğretmenlerimiz yeterli bilgiye sahip değillerdir. Bu durumdan hareketle çalışmanın amacı yaratıcı drama ve oyunlaştırma içeren sanal müze eğitimi uygulaması ile katılımcıların sanal müze uygulamalarına yönelik etkinlik geliştirme ve sanal müze uygulamalarının mevcut sınıf içi etkinliklere entegrasyon becerilerinin, eğitimde sanal müze kullanımı farkındalık düzeylerinin ve sanal müzeleri eğitsel açıdan değerlendirme becerilerinin geliştirilmesidir. Çalışmanın hedef kitlesini İstanbul ili sınırları içerisindeki ilkokul, ortaokul ve liselerde görev yapan tarih, coğrafya, sosyal bilgiler, görsel sanatlar ve sınıf öğretmenleri ile yine bu branşlarda İstanbul ilindeki üniversitelerde lisansüstü eğitim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırma bulguları; katılımcılara verilen eğitimlerin katılımcıların eğitimde sanal müze kullanımına yönelik farkındalık düzeylerinde olumlu yönde katkı sağladığını göstermektedir. Ayrıca yapılan etkinlikler katılımcıların sanal müzeleri eğitsel açıdan değerlendirme becerilerini geliştirdiğini ve katılımcıların iyi bir sanal müzeden beklentilerini yükselttiğini ortaya koymaktadır.Item Constantinopolis Territoriumundan Ele Geçen Bir Grup Yazılı ve Mühürlü Seramik(2023) Ülkü KARAİstanbul’un Avcılar ilçesinde yer alan Küçükçekmece Göl Havzası (Bathonea?) kazıları; Küçükçekmece Gölü kıyısında, Antik Dönem (Bathonea?), Geç Antik Dönem (Rhegion), Bizans Dönemi (Rhegion) ve Osmanlı Dönemlerinin izlerini taşıyan bir liman yerleşimi barındırdığını ortaya çıkarmıştır. Geç Antik Dönem’de Constantinopolis’in hinterlandında kalan liman yerleşiminin başkentle olan bağlantısı buluntularla da kanıtlanabilmektedir. Güncel kazıların en yoğun yürütüldüğü tabaka olan Geç Antik Dönem’de günümüzdeki gibi bir lagün gölü olmayan; denizle bağlantısını koruyan ve en az iki limana sahip bu yerleşimde “Bazilikal Planlı” ve dini temalı olduğu anlaşılan bir yapı kalıntısı tespit edilmiştir. Oldukça geniş bir mimariye sahip olduğu düşünülen yapının tüm sınırlarına henüz ulaşılamamış, ancak yapının bazı bölümleri gün ışığına çıkarılabilmiştir. Yapının işlevine ve inşa tarihine dair sorular kısmen aydınlatılmamış olmasına karşın, MS 6. - 7. yüzyıllarda sağlık merkezi ve/veya dini içerikli bir işlevi olduğu önerilebilmektedir. Yapının Narteks bölümü olduğu önerilen kısımda yazılı ve mühürlü bir grup seramik buluntusu ele geçmiştir. Çalışmada incelenen söz konusu buluntular arasında; dört mühürlü unguentarium, bir graffitolu ve bir mühürlü pithos parçası, bir graffitolu kapak parçası ve bir sgraffito teknikli sırlı kap tondosu yer almaktadır.Item Smyrna’da Alyattes Tahribine İlişkin Yeni Veriler(2023) DUYGU SEVIL AKAR TANRIVER; Bora ErtüzünArkaik Dönem’de Batı Anadolu’nun sosyal, siyasi ve ekonomik hayatında önemli bir role sahip olan Lydia Krallığı, Sardes merkezli yönetim alanı kadar İonia kıyılarında bulunan Hellen yerleşimlerini de MÖ 7. yüzyıl süresince etkisi altına almıştır. Herodotos, Lydialılar, kültürleri ve onların komşularıyla ilişkileri hakkında detaylı bilgiler aktarmaktadır. İonia kıyıları üzerinde Kral Gyges ile başlayan Lydia baskısı, yaklaşık MÖ 600 tarihinde kral Alyattes’in saldırısıyla son kez kendini güçlü bir şekilde hissettirmiştir. Herodotos ve Strabon tarafından aktarıldığı üzere bu seferden en çok etkilenen yerleşim ise Eski Smyrna olmuştur. 1930’lu yıllardan günümüze, aralıklarla araştırılmasına devam edilen Eski Smyrna’da araştırmacılar Alyattes’in kentte yarattığı tahribata ilişkin çok sayıda farklı arkeolojik veri ile yorumlarda bulunmuştur. Bu tahribatın izlerinin tespit edilebildiği alanlar, kentin kuzeybatı köşesinde bulunan ve kuşatma rampası olarak tanımlanan yığma tepecik, Alyattes saldırısıyla tahrip olduğu düşünülen Athena Tapınağı’na ait yapı evreleri ve sivil yerleşim sektörleridir. 1948-51 yıllarında bu alanlarda gerçekleştirilen kapsamlı araştırmalarla İngiliz ve Türk ekipler Alyattes’in Smyrna’yı tahrip ettiği tarihi belirlemek için çalışmışlar yürütmüş ve ele geçen arkeolojik veriye ilişkin farklı yorumlar üretmiştir. Buna rağmen iki ekip de Alyattes’in kenti tahribi için yaklaşık MÖ 600 tarihinde hem fikir olmuşlardır. Güncel araştırmalar, MÖ 7. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen kentin 3. savunma duvarı önünde yer alan yapılar ve mezarlar sayesinde tahribatın tarihine ilişkin yeni yorumlarda bulunmayı olanaklı kılmıştır. Bu çalışmada, Alyattes’in Smyrna’yı tahribini tarihleyen veriler ve yorumlar gözden geçirilmiş, bu sonuçlar ile tahribat tarihinin tespitinin güvenilirliği ele alınmış ve güncel araştırmalarla, kentin sa vunma yapılarının dışında ele geçen yeni verilerin Alyattes’in tahribinin tarihine ilişkin katkıda bulunması amaçlanmıştır.Item AKHİSAR ARKEOLOJİ MÜZESİ ENVANTERİNDEKİ LİDYA BÖLGESİNDE BULUNMUŞ ATTİKA LEKYTHOSLARI(2023) VOLKAN YILDIZ; Zafer KorkmazBu makale, Akhisar Müzesi'nde bulunan beş adet siyah ve kırmızı figürlü lekythos'un incelemesini sunmaktadır. Lekythosların bezemeleri; mitolojik sahneler, palmet dizisi ve tek palmetten oluşur. Lekythoslardan ikisi mitolojik sahnelerle bezenmiştir; siyah figürlü olan Haimon grubuna aittir ve MÖ 5. yüzyılın ilk çeyreğine tarihlendirilmektedir. Kırmızı figürlü olan ise Karlsruhe 280 grubuna ait olup MÖ 5. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Diğer üç lekythos ise palmet motif bezemelidir. İlki siyah figürlü olup Küçük Aslan Grubu’na aittir. İki yatay sıra palmetten oluşan bezeme, MÖ 5. Yüzyılın başlarına kadar gitmektedir. Son ikisi kırmızı figürlü tek palmet bezemeli bodur lekythoslardır. Lekythos, Attika Seramiği’nin Lidya Bölgesi’nde kullanımının sadece Sardis kentiyle sınırlı olmadığını kanıtlamaktadır. Buna göre MÖ 5. Yüzyılda bölgedeki Pers hakimiyetinin yerleşim dokusunu etkilemediğini ve Attika seramiğinin Bölge geneline yayıldığı gerçeğini ortaya koymaktadır. Ayrıca bu seramik buluntular, Çaltepe gibi yerlerin zaman içinde farklı konut kullanımlarına sahip olduğu konusunda fikir vermektedir.