Browsing by Subject "Bilim Felsefesi ve Tarihi"
Now showing 1 - 6 of 6
Results Per Page
Sort Options
Item Heisenberg, Nedensellik ve Determinizm(2007) Haşim Cem ÇELİKBilimsel çalışmalarda çeşitli yönleriyle zaten ele alınmış olan bu konu birçok yönden başka konularla karşılıklı etkileşimleri içinde, bütünsel olarak değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme yapılırken dönemin sosyal ve siyasi koşulları da dikkate alınırsa, konuların anlaşılır hale gelebilme şansı artar. Doğa bilimlerindeki devrimsel atılımlar bu sosyal psikolojik koşulları daha ileri bir noktaya taşıyabildiği gibi, geriye doğru bir sıçrama da yaşanabilir. Dönemi itibariyle Newton'un mekanik yasaları, aklın özgürleşmesi ve doğanın anlaşılmasında ileriye doğru itilim sağlayan devrimci bir işlev görmüştür. 1900'lü yılların başında ortaya çıkan, doğanın daha bütünsel bir resmini sunan kuantum mekaniği ise çıkışı itibariyle ciddi bir kafa karışıklığına yol açmış ve o güne kadar elde edilen kavramsal kazanımları da geriye doğru sıçratan bir anlayışın oluşmasına katkıda bulunmuştur. Bu makale bu geri sıçramayı eleştirel bir açıdan sorgulamakta ve aksini iddia ederek yeni gelişmelerle kuantum mekaniksel bulgulamaların, doğayı anlayıp değiştirme ve dönüştürme noktasında çok daha yetkin bir araç haline gelebileceği görüşünü savunmaktadır.Item Tâbiîn Döneminde Kur’ân Tefsiri -Nâfi‘ Mevlâ İbn Ömer Örneği, Yazar Yunus Emre Gördük (İstanbul: Siyer Yayınları, 2017), 382 Sayfa, ISBN: 6059283950(2023) ÜNAL SEMARivâyet tefsirlerinin olmazsa olmazlarından biri de tâbiîn kavlidir. Bu tefsirlere tâbiîlerin katkısı son derece fazladır. Kabul edilip edilmemesi bir yana âlimlerin çoğu tâbiîn tefsirini eserlerinde kaynak olarak göstermektedir. Tanıtımını yaptığımız “Tâbiîn Döneminde Kur’ân Tefsiri -Nâfi‘ Mevlâ İbn Ömer Örneği” adlı kitabın yazarı olan Yunus Emre Gördük’ü bu eseri yazmaya yönlendiren şey de henüz doktora ders dönemindeyken hocasının Mevâlî tâbiîlerin Kur’ân’ın anlaşılmasına dair katkılarının incelenmesi gerektiğini belirtmesidir. Yazarın titiz çalışmaları sonucu eser yaklaşık on sene sonra ilk baskısıyla yayımlanmıştır. Yazarın da ifade ettiği gibi Aydemir’in “Rivâyetlerin Olasılığı Teorisi Işığında Nâfi‘ Mevlâ İbn Ömer” isimli çalışma dışında Nâfi‘ Mevlâ İbn Ömer ile ilgili yazılan özgün bir esere rastlanmamıştır. Aydemir, eserini hadis alanı çerçevesinde inceleyip araştırmışken Gördük Nâfi‘’nin tefsir ilmine katkılarından bahsetmiştir. Yazar birinci bölümde “Nâfi‘’nin Şahsî Hayatı ve İlmî Cephesi” başlığının altında Nâfi‘’nin hayatına, hocalarına ve öğrencilerine değindikten sonra kitabın ana hedefinin bahsedildiği ikinci bölümde ise “Nâfi‘nin Rivâyetleri ve Tefsir Literatürüne Etkisi” başlığı altında Nâfi‘’nin tefsirle ilişkili rivâyetlerine yer vererek genel değerlendirmelerde bulunur. Yazar rivâyetleri incelerken tefsir kitaplarındaki Nâfi‘ lafzının geçtiği her satırı incelediğini belirtir. Ayrıca Nâfi‘’nin rivâyetlerine yer verirken isnâdın tamamını zikrederek rivâyetlerin güvenirliliğine de dikkat çeker. Bu bağlamda eserin yazarın titiz çalışmalarıyla telif edildiğini ve tefsirin Nafi‘ özelinde mevâlî tâbiîler ile şekillendiği söylemek kaçınılmazdır.Item Okul Öncesi Öğretmenlerinin Güne Başlama Zamanında Erken Okuryazarlık Becerilerine Yer Verme Durumlarına İlişkin Görüşleri(2023) YUSUF GOKKAYA; GOKHAN DUMANBu araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin erken okuryazarlık becerileri hakkındaki bilgi düzeylerini, sınıf içi uygulamalarını ve çember zamanını erken okuryazarlık becerilerini destekleme açısından nasıl kullandıklarını belirlemektir. Araştırmanın verileri araştırmacılar tarafından oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığı ile elde edilmiştir. Formda altı açık uçlu soru ve alt sorular yer almaktadır. Araştırmanın verileri on okul öncesi öğretmeni ile online görüşmeler, dört okul öncesi öğretmeninden ise form aracılığı ile elde edilmiştir. Verilerin analizinde nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi kullanılmıştır. İçerik analizinde MAXQDA programından yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin erken okuryazarlık hakkında kısmen bilgi sahibi olduğu, erken okuryazarlığa yönelik sınıf içi uygulamalarının belirli becerilerle sınırlı kaldığı bulunmuştur. Öğretmenlerin erken okuryazarlık hakkında ders ya da eğitim almadıkları belirlenmiştir. Öğretmenlerin büyük çoğunluğunun çember zamanında erken okuryazarlık becerilerini desteklemeye yönelik etkinlik gerçekleştirmedikleri bulunmuştur. Öğretmenlerin tamamına yakının çember zamanında erken okuryazarlık becerilerine yönelik etkinliklere yer verilmesini destekledikleri sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin erken okuryazarlık becerileri bilgi ve uygulama düzeylerini arttırmaya yönelik önerilerde bulunulmuştur.Item Özyeterlik, Özyönetim ve Başarı Motivasyonunun Sınıf Yönetimi Açısından Değerlendirilmesi(2023) REMZI YILDIRIM; GÜLENAZ SELÇUKBu çalışmada öğretmen adaylarının öz-yeterlik ve öz-yönetimlerinin başarı motivasyonlarına etkisi sınıf yönetimi perspektifinden tartışılmış ve değerlendirilmiştir. Veriler, akademik öz yeterlik ölçeği, öz kontrol ve öz yönetim ölçeği, başarı motivasyonu ölçeği olmak üzere üç veri toplama aracı kullanılarak toplanmıştır. Araştırmanın evreni 2022 – 2023 eğitim-öğretim yılında MCBÜ Pedagojik Formasyon Sertifika Programıdır. Bu dönemde programa 869 öğretmen adayı kayıtlı olup, tabakalı örnekleme yöntemi ve gönüllü katılımları esas alınarak .95 güven düzeyi ve .03 hata payı ile 427 öğretmen adayı araştırmanın örneklemi olarak katılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 25 paket programı kullanılmıştır. Öğretmen adaylarının öz yeterlik, öz yönetim ve başarı motivasyon düzeyleri minimum, maksimum, aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri kullanılarak tanımlayıcı istatistikler yardımıyla incelenmiştir. Öz yeterlilik algılarının ve öz yönetim davranışlarının etkisi basit doğrusal regresyonla ayrı ayrı analiz edildi. Öz yeterliliğin ve öz yönetimin başarı motivasyonu üzerindeki bütünsel etkisi çoklu doğrusal regresyonla analiz edildi. Elde edilen bulgulara göre öz-yeterlik, öz-yönetim ve başarı motivasyonu düzeylerinin yüksek düzeyde olduğu gözlenmiştir. Ayrıca öz yeterlilik ve öz yönetimin başarı motivasyonu üzerindeki etkisi hem ayrı ayrı hem de birlikte bulunmuştur. Öz-yeterlik ve öz-yönetim başarı motivasyonunu normal düzeyde etkilerken, her ikisini birlikte daha güçlü bir şekilde etkilemektedir. Bu bulgular sınıf yönetimi açısından yorumlanmış ve sınıf yönetimi süreçlerine ilişkin bazı öneriler sunulmuştur.Item Öğretmen Adaylarinin 21. Yüzyil Becerileri Yeterlik Algilarinin Çeşitli Değişkenlere Göre Incelenmesi(2024) GÜLENAZ SELÇUK; KÜBRA YENELÇalışmanın amacı: Bu çalışmanın amacı öğretmen adaylarının 21. yüzyıl becerilerine ilişkin öz yeterlik algılarını değerlendirmektir. Çalışma, küreselleşme ve teknolojik gelişmelerin şekillendirdiği hızla gelişen eğitim ortamında öğretmen adaylarının öğretmek ve gelişmek için ihtiyaç duydukları beceriler açısından kendilerini nasıl algıladıklarını anlamayı amaçlamaktadır. Materyal ve Yöntem: Bu çalışma, basit seçkisiz örnekleme yönetimi kullanarak, Türkiye’de bir devlet üniversitesinden 341 öğretmen adayının 21. yüzyıl becerileri yeterlik algılarını değerlendirmek için betimsel tarama modelli kullanan nicel bir araştırmadır. Veri toplamak için yüksek güvenilirlik sergileyen (Cronbach Alpha 0,98) \"Öğretmen Adayları için 21. Yüzyıl Beceri Yeterlilik Algısı Ölçeği\" kullanıldı ve öğretmen adaylarının yeterlik algısındaki farklılıkları ortaya koymak için betimleyici istatistikler, T testleri ve ANOVA yapıldı. Ölçeğin örneklem grubu için geçerliliği ve güvenirliği doğrulanmıştır. Bulgular: Bulgular, öğretmen adaylarının 21. yüzyıl becerilerindeki yeterliliklerini yüksek düzeyde değerlendirdiklerini, en fazla güvenin Bilgi, Medya ve Teknoloji Becerileri boyutunda, en düşük ise Öğrenme ve Yenilik Becerileri boyutunda olduğunu göstermektedir. Kadın adayların erkeklere göre daha yüksek yeterlilik algısı bildirdiği önemli cinsiyet farklılıkları bulunmuştur. Yaş da yeterlilik algılarının belirleyiciler arasında yer almıştır; daha ileri yaştaki gruplar (25-31 ve 32+) becerilerini en genç gruptan (18-24) daha yüksek puanlamışlardır. Ayrıca, pedagojik formasyon mezunları kendi yeterliliklerini diğer fakültelerdeki akranlarından daha yüksek puanlamışlardır. Önemli Vurgular: Araştırma, öğretmen eğitimi programlarının, öğrenme ve yenilik becerilerinin stratejik gelişimine ve teknolojinin öğretime entegrasyonuna odaklanması gerektiğini öne sürerken bulgular, yeterlilik algılarının yaşla birlikte arttığını ve kadınlar ve mezunlar arasında daha yüksek olduğunu göstermektedir.Item BİLİMİN KARANLIK ÇAĞI: ORTAÇAĞDA BİLİMSEL DÜŞÜNCENİN DURUMU(2024) Ceyhun akin CengizBilim, insanın varlığı açıklamak için ürettiği bilgiler bütünüdür. Farklı dönemlerin kendilerine has konuları, inceleme yöntemleri ve bakış açıları mevcuttur. Bilime karşı yönelişlerde bu bağlamda şekillenmektedir. Aydınlanma dönemiyle birlikte bilimin insan için önemi daha geniş şekilde kabul edilmiştir. Aydınlanma döneminden ortaçağın bilim anlayışına bakıldığında, dönemin karanlık olduğuna dair sav kabul edilmiştir. Bilime karşı tavır geliştiren çağ olarak ele alınan ortaçağda bilimin, aklın, bilginin, eleştirel bakışın, sorgulamanın, hoşgörünün, bireyin/insanın, eğitimin, ilerlemenin neredeyse durma noktasına geldiği tespit edilmiştir. Fakat süreç içinde insanın bilime ve gerçeğin kendisine ulaşma arzusunun, özgürce düşünme, eyleme isteğinin belirmesi sonucunda teorik bilgiye yönelme çabası görülmeye başlanmıştır. Bu çalışmada ortaçağı oluşturan temel unsurlar ortaya konarak, bilime karşı genel tavrın ne olduğu izah edilmiştir. Daha sonra ise ortaçağın karanlık olup olmadığına dair iddia, bilimsel zihniyetten hareketle tartışılmıştır.