Browsing by Subject "Spor Bilimleri"
Now showing 1 - 20 of 47
Results Per Page
Sort Options
Item Sekiz haftalık hızlı tempo yürüyüşün orta yaşlı erkeklerde kardiovasküler hastalık risk faktörlerine etkisi(2005) Nurullah CANDAN; Gürbüz BÜYÜKYAZI; Bekir Sami UYANIK; Nesrin ÖZLEN; Hakan TIKIZ; Cevval Ulman; FATMA TANELİÇalışmamızın amacı sekiz haftalık hızlı tempo yürüyüş programının orta yaşlı erkeklerin aerobik kapasiteleri (VO2max), kan basınçları, bazı kan lipidleri, ve high-sensitive C-reaktif protein (hsCRP) düzeyleri üzerine etkisinin incelenmesidir. Bu amaçla, 40-60 yaşları arasında, 22 sağlıklı erkek çalışmaya alındı ve bunlardan 12'si egzersiz grubunu (EG) geri kalan 10'u ise kontrol grubunu (CG) oluşturdu. EG haftada beş gün, günde 30 dakikadan başlayarak 48 dakikaya kadar, sabit bir şekilde artan sürelerde, kalp atım sayısı yedeğinin (HRR) ~%69 şiddetinde ve -6.68+0.14 km/s hızla yürüdü. VO2max, sistolik ve diastolik kan basınçları (SKB, DKB), total kolesterol (TK), trigliserit (TG), yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterol (HDL-C), düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol (LDL-C), ve hsCRP antrenman periyodundan önce ve sonra ölçüldü. Hızlı tempo yürüyüş SKB ve LDL-C seviyelerinde istatistiksel olarak anlamlı bir azalmaya (p< 0.05), V02max (p<0.01) ve HDL-C seviyelerinde ise anlamlı bir artışa (p<0.05) neden oldu. EG'de DKB ve hsCRP istatistiksel olmayan bir azalma eğilimi gösterdi (p>0.05). Kontrol grubunda bu parametrelerin hiçbirinde istatistiksel olarak anlamlı değişiklikler gözlenmedi. Sonuç olarak, daha önce yapılan bazı çalışmaların aksine, bu çalışmada hsCRP seviyelerinde anlamlı bir azalma belirlenemedi. Ancak, aerobik kapasiteyi arttırmak ve kardiyovasküler hastalık riskini azalttığı belirlenmiş olan SKB ve lipid parametrelerinde olumlu değişiklikler yaratabilmek için hızlı tempo yürüyüş tavsiye edilebilir.Item Sekiz haftalık iki farklı yürüme programının orta yaşlı kadınlarda aerobik kapasite, kan lipid profili ve homosistein düzeyleri üzerine etkileri(2005) Gürbüz BÜYÜKYAZI; Bekir Sami UYANIK; Hakan TIKIZ; Cevval Ulman; CANAN TIKIZÇalışmamızın amacı sekiz hafta süreli, iki farklı yürüyüş programının orta yaşlı kadınlardaki aerobik kapasite (VO2max), kan lipid profili, homosistein, vitamin B12, ve folik asit düzeyleri üzerine etkisini incelemektir. Bu amaçla çalışmaya 30-50 yaşları arasında 30 sağlıklı bayan dahil edildi ve bunlar; hızlı tempo yürüyüş grubu (HTYG; n= 10), orta tempo yürüyüş grubu (OTYG; n=10) ve kontrol grubu (KG; n= 10) olarak 3 gruba ayrıldı. Egzersiz grupları, haftada beş gün, günde 30 dakikadan başlayarak 48 dakikaya kadar sabit bir şekilde artan sürelerde yürüdüler. HTYG kalp atım sayısı yedeğinin yaklaşık ~%71 şiddetinde ve ~6.85$\\pm$0.32 km/s hızla; OTYG ise kalp atım sayısı yedeğinin ~%51 şiddetinde ve ~5.20±0.14km/s hızla yürüdü. Antrenman periyodundan önce ve sonra maksimal oksijen tüketimi (VÖ2max), kan basınçları, total kolesterol (TK), trigliserid (TG), yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterol (HDL-K), düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol (LDL-K), homosistein, Vitamin B12, folik asit düzeyleri ölçüldü. VO2max HTYG'de daha belirgin olmak üzere her iki egzersiz grubunda artarken (p<0.01), sistolik kan basıncı (SKB) azaldı. (p<0.05). Egzersiz gruplarında TK değerlerinde anlamlı değişiklik olmadığı halde, HDL-K'nin arttığı (p< 0.01), LDL-K'nin ise azaldığı gözlendi (p<0.05). Her iki egzersiz grubunda homosistein düzeyleri anlamlı olarak artarken (p<0.05), vitamin B12 düzeylerinde HTYG'de azalma (p<0.05); OTYG'de ise azalma eğilimi (p=0.059) saptandı. HTYG'nin folik asit değerlerinde anlamlı azalma gözlendi (p<0.05)Sonuç olarak; çalışmamızda hızlı tempo ile yapılan yürüyüşlerin aerobik kapasiteyi daha belirgin derecede arttırdığı, ancak kan lipid profili ve sistolik kan basıncı üzerinde her iki tip yürüyüşün benzer oranda olumlu etki yaptığı saptanmıştır. Her iki tip yürüyüşün kan homosistein seviyelerini arttırıcı etkisinin Vitamin B12 ve folik asit düzeylerindeki azalışa bağlı olabileceği düşünülmüştür.Item Çocuklarda erken yaşta üst düzey sportif antrenmanın büyüme ve gelişmeye etkisi(2006) Ramazan SAVRANBAŞIB u incelemenin amacı çocuklarda erken yaşta üst düzey sportif antrenmanın büyüme ve gelişmeye etkilerini yorumlamaktır. Günümüzde üst düzey performansı hedefleyen özel yetenekli çocukların sportif antrenmanları ve yarışmaları spor branşlarının özelliklerine göre erken yaşta başlar. Çocukların ulusal ve uluslararası yarışmaları dikkate alındığında, antrenman ve yarışma yaşlarının büyüme açısından son derece hassas dönemlere rastladığı görülmektedir. Literatürde sportif antrenmanların büyümeyi, özellikle kızlarda puberte öncesinde, geciktirse bile daha sonraki dönemde bunun telafi edildiği, optimum sportif antrenmanın büyümeyi olumsuz yönde etkilemediği ve organizmanın gelişimini (fonksiyonel yeteneğini-kapasitesini) arttırdığı ortaya konulmuştur. Sonuç olarak, sportif antrenmanların hesaplanan büyüme düzeylerine ulaşmayı olumsuz etkilemediği buna ilaveten gelişime önemli katkılarının olduğu söylenebilir.Item Profesyonel Basketbolcularda Spora Özgü Başarı Motivasyon Düzeyinin Cinsiyetler Açısından Karşılaştırılması(2006) Zafer Aktaş; Gökhan ÇOBANOĞLU; ilknur Yazıcılar Özçelik; Nihal ERBu çalışmanın amacı, basketbol sporu ile profesyonel olarak uğraşan sporcuların, Spora Özgü Başarı Motivasyonu düzeylerinde cinsiyetler açısından farklılık olup olmadığını saptamaktır. Araştırmaya, İzmir ilinde 2002-2003 yılı Türkiye basketbol 1.ve 2. liginde yer alan takımlarda oynayan, 39 bayan, 44 erkek toplam 83 sporcu katılmış, katılımcılara Spora Özgü Başarı Motivasyonu Ölçeği (Willis, 1982) uygulanmıştır. Ölçek; katılanlara yarışmalar için kampta bulundukları kamp merkezleri ile antrenmanları öncesi grup halinde uygulanmıştır. Araştırmaya katılan deneklerin yaşlara göre dağılımlarına bakıldığı zaman, bayan sporcuların (n=39) 17-30, erkek sporcuların ise (n=44)16-32 yaşlar arasında olduğu görülmektedir. Deneklerden elde edilen veriler, SPSS paket programında (version 10.0) “t” testi kullanılarak değerlendirilmiştir (p<0,05). Cinsiyetler arasındaki farlılıkları tespit etmek üzere, ölçekte yer alan güç gösterme güdüsü (POW) ve başarıya ilişkin güdülerden (MAS-MAF) elde edilen verilere cinsiyetlere göre karşılaştırma yapılarak değerlendirme yapılmıştır. Değerlendirme sonucunda, erkekler ve bayanlar arasında güç gösterme güdüsü (POW) ve başarıya yaklaşma güdüsü (MAS) açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuş (p<0.005), başarısızlıktan kaçınma güdüsü (MAF) açısından ise istatistiksel olarak anlamlı bir farka rastlanmamıştır (p>0..05).Item Üniversitede Eğitim Gören Futbolcuların Empatik Becerilerinin Kişilik Özellikleriyle Karşılaştırılması(2006) AYLİN ZEKİOĞLU; Arkun TatarBu çalışmada, Üniversitede Eğitim Gören Futbolcuların kişilik özellikleri ile empatik beceri düzeylerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu karşılaştırmaların yapılabilmesi için Somer, Tatar ve Korkmaz (2002) tarafından geliştirilen Beş Faktör Kişilik Envanteri (5FKE) ile Dökmen (1990) tarafından geliştirilen Empatik Beceri Ölçeği-B Formu (EBÖ-B Formu) ölçme araçları olarak kullanılmıştır. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencisi olup futbolcu olan 50 kişilik örneklem grubuyla yürütülen çalışmada kişilerden elde edilen empatik beceri puanları kişilerin söz konusu kişilik testinden aldıkları 17 boyut puanı ve 5 faktör puanı ile karşılaştırılmıştır. SPSS paket programı 10.0 versiyonu kullanılarak yapılan Pearson Korelasyon analizi değerlendirmeleri sonucunda EBÖ-B Formu puanları ile 5FKE’nin Hoşgörü, Kurallara Bağlılık, Duyarlılık Boyutları puanları arasında pozitif yönlü, Heyecan Arama ve Duygusal Değişkenlik Boyutları puanları arasında da ters yönlü; Özdenetim ve Sorumluluk Faktör puanı ile de pozitif yönlü olarak 0.30’un üzerinde “r” değerlerine sahip ve istatistiksel düzeyde (p<0.05) anlamlı ilişkiler elde edilmiştir.Item Profesyonel kadın voleybolcularda ağrı duyumunun menstrüel döngü ile ilişkisi(2009) Bereket Selda YÜCEL; Nurten DARÇIN; KORAY ERBÜYÜN; İdil Tekin MİRZAİ; Başak ÇAVLICAAMAÇ: Sportif aktivitenin, menstrüasyon sırasındaki ağrı algısını değiştirmesi konusu tartışmalıdır. Bu çalışmada, kadın sporcularda menstrüel döngünün farklı fazlarında dinlenim ve maksimal kardiyovasküler streslerin ağrı eşiği ve toleransına etkisi değerlendirildi. GEREÇ-YÖNTEM: Celal Bayar Üniversitesi Voleybol Takımı’nın profesyonel 13 oyuncusu gönüllü olarak çalışmaya katıldı. Dinlenim anında antropometrik ölçümleri ve sistolik-diyastolik kan basınçları ölçüldü; kollarının üst kısmına yerleştirilen manuel tansiyon manşonu yardımıyla yaratılan iskemik ağrı Vizüel Analog Skalası (VAS) ile değerlendirildi. Olguların menstrüel döngülerinin 2. (menstrüel faz) ve 14. günlerinde (ovulasyon fazı) aşamalı artan maksimal egzersiz testlerinde maksimal oksijen tüketimi (VO2), kan laktatı (KL), kalp atım hızı (KAH), algılanan yorgunluk miktarı (RPE) ölçümleri yapılırken her aşamada ağrı VAS ile derecelendirildi.BULGULAR: İstatistiksel analiz sonuçlarına göre dinlenim ağrı eşiği ve toleransı ovulasyon safhasında istatistiksel olarak daha düşük bulundu. Maksimal egzersiz sırasında VO2 ve KL değerleri menstrüel safhada ovulasyon safhasından daha fazla idi (p<0.05). Egzersizde ağrı algısı, menstrüasyon safhasında ovulasyon safhasına göre daha düşük bulundu (p<0.05). Lineer regresyon analizi sonuçlarına göre iki farklı dönemde yapılan aşamalı egzersiz testlemeleri süresince ağrı algılanımında olan değişikliklerin menstrüel fazda %74’ü, ovulasyon fazında ise %86’sı RPE ve KL değerleri ile açıklanabilmektedir.SONUÇ: Çalışmamızın bulguları menstrüel fazda sporcuların egzersiz sırasında ağrı duyumlarının azaldığını göstermekte ve buna bağlı olarak antrenman yüklerini artırılabileceklerini düşündürmektedir.Item Do walking programs affect C-reactive protein, osteoprotegerin and soluble receptor activator of nuclear factor-kappaβ ligand?(2009) Fatma GÖZLÜKAYA; Hasan ESEN; Gürbüz BÜYÜKYAZI; Cevval Ulman; Hakan TIKIZ; FATMA TANELİ; Zeki ARIAmaç: On haftalık yürüyüş programlarının maksimal oksijen tüketimi, vücut kompozisyonu, serum lipidleri, yüksek sensitiviteli C-reaktif protein, osteoprotegerin ve soluble reseptör aktivatör nükleer faktör-kappaβ ligandı üzerine etkilerini incelemek.Yöntem: Yirmi yedi orta yaşlı (40-60yaş) erkek on hafta, haftada beş gün, günde 40-52dakika orta veya yüksek şiddette (sırasıyla ~5.95±0.26km/s ve ~7.64±0.36km/s; maksimum kalp atım hızı rezervinin %50-55 ve %70-75’inde) yürüdüler. Yürüyüş yapmayanlarkontrol grubunu oluşturdu (n=13). Egzersiz programı öncesi ve sonrasında, tahmini maksimal oksijen tüketimi, vücut kompozisyonu, lipid profili, yüksek sensitiviteli C-reaktifprotein, osteoprotegerin ve soluble reseptör aktivatör nükleer faktör-kappaβ ligandı düzeyleri belirlendi.Bulgular: On haftanın sonunda tahmini maksimal oksijen tüketimi yüksek-şiddet grubunun lehine (p<.05) her iki egzersiz grubunda arttı (p<.05). Vücut ağırlığı, vücut yağ yüzdesi ve beden kitle indeksi değerlerinde egzersiz gruplarında anlamlı azalmalar meydana geldi (p<.05). Yürüyüş antrenmanları kan lipit değerleri, yüksek sensitiviteli C-reaktifprotein ve osteoprotegerin düzeyleri üzerinde etkili bulunmadı, ancak soluble reseptöraktivatör nükleer faktör-kappaβ ligand yüksek şiddet grubunda anlamlı olarak azaldı(p<.05); egzersiz gruplarında belirlenen değişim kontrol grubundaki değişimden farklıydı (p<.05). Sonuç: Soluble reseptör aktivatör nükleer faktör-kappaβ ligand ve tahmini maksimal oksijen tüketiminde meydana gelen gelişmelerden dolayı kardiyak risk faktörlerine ve damarsal kalsifikasyona karşı koruyucu etkiler yaratabilmek için yüksek şiddet yürümeprogramları önerilebilir.Item Futbol Hakemlerinin Tehdit ve Fiziksel Saldırılara Bakış Açıları-Nitel Araştırma(2011) Zafer Aktaş; Nihal ER; Çağatay ŞAHAN; AYLİN ZEKİOĞLUBu çalışmada, futbol hakemlerine yönelik tehdit ve saldırıların araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem olarak amaçlı örnekleme yönteminden kolay ulaşılabilir durum örneklemesi kullanılmıştır. Çalışmada görüşme yöntemi (yarı yapılandırılmış) kullanılmıştır. Veriler bilgisayar ortamında metin şekline dönüştürülebilmesi için içerik analizi yapılmıştır. Aynı zamanda betimleme analizi de kullanılmıştır. Bu çalışmada, futbol hakemlerinin oyunculardan, antrenörlerden ve seyircilerden kaynaklanan tehdit ve saldırılara maruz kalmaları sonucu oluşan konsantrasyon eksikliği, performans ve motivasyonun olumsuz etkilenmesi oyunun yönetimini negatif yönde etkilediği saptanmıştır. Bu tabloya neden olan oyuncu ve antrenörlerin kuralları yeterince bilmemeleri hem şaşırtıcı hem de düşündürücüdürItem Participation in Homework Exercise and Its Effects on Physical Fitness in Turkish Adolescents(2011) NURI KARABULUT; Hüseyin ÇamlıyerThe aim of this study was to evaluate whether or not self-monitored and directed physical fitness homework may improve selected physical fitness indices of Turkish adolescents. The participants of this study were 174 students aged between 11 and 13 years from two secondary school located in Manisa. For the randomized two-group pretest-posttest design, the students (n=174) were randomly grouped as control (females=38 and males=50) and homework (females=40 and males=46) groups. The control group continued as normal with its daily activities and physical education classes, while the homework group was also assigned a homework exercise program. Both groups were measured at the beginning and end of the 14 weeks by using running and physical fitness tests. It was found that the homework group had higher scores in running tests and physical fitness tests than the control group. This study supports that teacher assigned; self-monitored and directed physical activity homework significantly improved the selected physical fitness characteristics of Turkish secondary school adolescentsItem Futbol Takımlarında Tüketici Tatmini ve Marka Güveninin Marka Sadakati ile İlişkisinin Araştırılması: Bir Yapısal Eşitlik Modeli Uygulaması(2011) Yavuz YILDIZBu araştırmanın amacı, futbol takımlarında tüketici tatmini ve marka güveni ile marka sadakati arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmanın örneklemi, Beşiktaş A.Ş., Fenerbahçe S.K. ve Galatasaray S.K. futbol takımı taraftarı olan 850 kişiden oluşmaktadır. Tüketici tatminini ölçmek için Oliver(1980) tarafından geliştirilen tüketici tatmini maddeleri, marka güvenini ölçmek için Chaudri ve Hollbrook(2001) tarafından geliştirilen marka güveni maddeleri ve marka sadakatini ölçmek için Bauer, Stokburger-Sauer ve Exler(2008) tarafından ilgili literatürden uyarlanan marka sadakati maddeleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda tüketici tatmininin ve marka güveninin, marka sadakati üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olduğu bulunmuştur. Marka güveninin, tüketici tatmini ve marka sadakati arasındaki aracılık etkisi test edilmiş, ve bu etki istatistiksel olarak anlamlı bulunamamıştırItem Farklı siddetteki yürüyüs programlarının pre-menopozal kadınlarda resistin ve visfatin düzeyleri üzerine etkisi(2011) H ESEN; C ULMAN; F TANELİ; H TIKIZ; F GÖZLÜKAYA; İ ÖZCAN; G BÜYÜKYAZIAmaç: Çalısmanın amacı on iki haftalık, iki farklı siddette (yürüme hızında) yapılan yürüyüs programlarının resistin ve visfatin düzeyleri üzerine etkisini incelemekti. Yöntem ve Gereç: Otuz yedi pre-menopozal kadın (30-49 yas) hızlı tempo yürüyüs grubu (HTYG; n= 12), orta tempo yürüyüs grubu (OTYG; n=14) ve kontrol grubu (KG; n= 11) olarak ayrıldı. Egzersiz grupları 12 hafta, haftada bes gün, günde 30-60 dakika yürüdüler. HTYG ve OTYG maksimum kalp atım sayısı yedeğinin sırasıyla %70-75 ve %50- 55’inde yürüdüler. Antrenman periyodundan önce ve sonra vücut ağırlığı (VA), vücut yağ oranı (VYO), beden kitle indeksi (BKĐ), bel çevresi (BÇ), maksimal oksijen tüketimi (VO2max), glikoz, insülin, resistin ve visfatin düzeyleri ölçüldü HOMA-IR (insülin direncinin homostatik model değerlendirilmesi) hesaplandı. Bulgular: VO2max her iki egzersiz grubunda (p<.01), HTYG lehine (p<.01) arttı; VA, VYO, BKĐ, BÇ egzersiz gruplarında anlamlı olarak azaldı. Visfatin (p<.05) ve resistin (p<.01) sadece HTYG’de azaldı; gruplar arasında farklılık belirlenmedi. Egzersiz grupları VYO, BÇ ve VO2max bakımından KG’den farklılık gösterdi. HTYG’de BÇ’de meydana gelen azalma OTYG’dekinden daha fazlaydı (p<.01). OTYG’de insülindeki anlamlı artısın (p<.05) dısında, insülin, glikoz, ve HOMA-IR indeksinde grup içi ve gruplar arası farklılık belirlenmedi. Sonuç: Farklı siddette yapılan yürüme programları olumlu değisikliklere neden oldu, ancak, VO2max’daki daha fazla artıslar ve VYO, resistin ve visfatin düzeylerindeki daha fazla azalmalara bağlı olarak, kardiak fitnesi arttırmak, obesiteyi önlemek ve insülin direncini azaltmak için pre-menopozal sağlıklı kadınlara hızlı tempo yürüyüs önerilebilir.Item Ege bölgesi elit sporcularında dermatoglifik, antropometrik ve biyokimyasal verilerinin değerlendirilmesi(2011) Soner ERGİN; Fatma ŞANLISOY; NECİP KUTLU; Zeki ARI; NURAY ALTINTAS; Gürbüz BÜYÜKYAZI; Nurullah CANDAN; mustafa aşçı; Elvan ARSLANAmaç. Embriyonel hayatta tamamlanan kişiye özel dermatoglifik örnek dağılımlarınınfarklılığından yola çıkılarak çalışmamızdaki Ege Bölgesi erkek elit sporcularının (ES)dermatoglifik örneklerinin, erkek sedanter bireylerden (SB) farkının olup olmadığınınaraştırılmasını ve her iki grubun antropometrik ve biyokimyasal verilerinin değerlendirilmesiniamaçladık. Yöntem. Ege Bölgesindeki erkek ESlerin (n=105) ve erkek SBin (n=105)dermatoglifik örnek çalışmasını, el antropometrik ölçümlerini ve biyokimyasal testlerinigerçekleştirdik. Genetikte yardımcı tanı yöntemlerinden olan dermatoglifik çalışmasıyla, erkekESların ve erkek kontrol grubunun dermal örneklerini inceleyerek, erkek ESların, erkek kontrolgrubundan farklı örnek dağılımına sahip olup olmadıklarını araştırdık. Bulgular. Erkek ESlarınve SBlerin parmak ucu dermal örnekleri incelenerek, erkek ESlerin erkek SBlerden farklı örnekdağılımına sahip oldukları saptandı. Antropometrik ölçümlerle ES ve SBlerin 2.parmak uzunluğu/ 4. parmak uzunluğu (2d:4d) oranı elde edildi. Erkek ES ve erkek SBlerin ortalama 2d:4d oranlarısağ (p=0,34) ve sol (p=0,06) elleri için karşılaştırıldığında, anlamlı bir ilişki bulunmadığı tespitedilmiştir. Sağ (p=0,17) ve sol (p=0,23) el, 2d:4d oranı ile testosteron hormonu arasındakikorelasyon çalışmamızda anlamlı bulunmamıştır. Düzenli ve uzun süreli spor yapan kişilere aitbazı biyokimyasal parametrelerin yapmayanlara göre istatistiksel olarak anlamlı farklar gösterdiğibulunmuştur. Sonuç. Çalışmamız, erkek ES ve erkek SBlerin dermatoglifik örnek dağılımı ileilgili Ege Bölgesinde yapılan ilk çalışmadır. Dermatoglifik bulgularımızın bu alanda çalışacakaraştırmacılara kaynak oluşturabileceğini düşünmekteyiz.Item Ege bölgesi elit sporcularının ACTN3 R577X genotip dağılımının araştırılması(2011) Gürbüz BÜYÜKYAZI; Fatma ŞANLISOY; Nurullah CANDAN; NURAY ALTINTASAmaç. Ege bölgesi elit sporcularının genetik alt yapılarının spordaki performansına olumlukatkısını moleküler yöntemlerle araştırmayı hedefledik. Yöntem. Moleküler genetik çalışma 105gönüllü elit sporcu ve 105 gönüllü kontrol (sedanter bireyler) grubuna uygulandı. Her birgönüllüden EDTA içeren tüplere 5‟er mL kan alındı. DNA izolasyonu, standart protokollere göreyapıldı. Polimorfizm, Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PZR) ve Restriksiyon Uzunluk Polimorfizmi(Restriction Fragment Leight Polymorphism=RFLP) yöntemleri uygulanarak saptandı.Çalışmamızın istatistiksel analizleri SPSS 15,0 programı kullanılarak değerlendirildi. Bulgular.Elit sporcuların RR ve RX genotiplerinin dağılımları, sedanter bireylerden önemli ölçüde farklı(χ2= 17,9; p=0,000) bulundu. Sonuç. Ege Bölgesinde ACTN3 R577X genotip dağılımının, elitsporcu ve kontrol grubundaki prevalansının araştırılması Ege bölgesinde ilk defa yapılan birçalışmadır. Araştırmamızın ileride bu alanda yapılacak çalışmalara öncülük yapacağınıdüşünmekteyiz.Item Üniversite takımlarında sporcu olan öğrencilerle spor yapmayan öğrencilerin iletişim becerisi düzeylerinin karşılaştırılması(2011) Mümine Soytürk; Hatice Çamlıyer; Elif Nilay ADA; ÖZDEN TEPEKÖYLÜ ÖZTÜRKBu çalışmanın amacı, üniversite takımlarında sporcu olan öğrencilerle spor yapmayan öğrencilerin iletişim becerisi düzeylerinin karşılaştırılmasıdır. Araştırmada sporcu öğrencilerin yaptıkları spor türüne ve sporcu olan ve spor yapmayan öğrencilerin cinsiyet, ekonomik durum, sınıf düzeyi değişkenlerine göre iletişim becerisi düzeyleri karşılaştırılmıştır. Ege bölgesindeki 4 üniversitenin takımlarında sporcu olan 329 ve spor yapmayan 329 toplamda 658 öğrenci araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Çalışmada veri toplama araçları olarak Korkut (1996) tarafından geliştirilen \"İletişim Becerilerini Değerlendirme Ölçeği\" (İBDÖ) ve araştırmacılar tarafından geliştirilen üniversite takımlarında sporcu olan ve spor yapmayan öğrenciler için ayrı ayrı uygulanan 2 adet \"Kişisel Bilgi Formu\" kullanılmıştır. Verilerin analizinde \"Mann-Withney U\" ve \"Kruskal-Wallis H\" istatistiksel test teknikleri kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre sporcu olan ve spor yapmayan üniversite öğrencilerinin iletişim becerisi düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu bulunmuştur (U=41519.5r p<0.05). Cinsiyet faktörüne göre de iletişim becerisi düzeylerinde her iki grupta da istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu belirlenmiştir $(U_{sporcu=9757.00,p<.05;}U_{spor yapmayan}$- Araştırmanın diğer değişkenleri olan yapılan spor türü $(x^2=4.184,$ sd=2, p>.05), sınıf düzeyi $(x^2_{sporcu}$=2.248, sd=3, p>.05;$x^2_{spor yapmayan}$=3.390, sd=3, p>.05) ve ekonomik duruma $(x^2_{sporcu}$ =0.469, sd=2, p>0.05; $x^2_{spor yapmayan}$= 3.387,sd=2, p>0.05) göre üniversite takımlarında sporcu olan ve spor yapmayan öğrencilerin iletişim becerisi düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktur. Araştırma sonuçlarına göre üniversite takımlarında sporcu olan öğrencilerin iletişim becerisi düzeyleri spor yapmayanlara göre; sporcu olan ve spor yapmayan her iki öğrenci grubunda kız öğrencilerin iletişim becerisi düzeyleri erkek öğrencilere göre daha yüksektir.Item Participation in homework exercise and its effects on physical fitness in Turkish adolescents(2011) Hüseyin Çamlıyer; NURI KARABULUTThe aim of this study was to evaluate whether or not self-monitored and directed physical fitness homework may improve selected physical fitness indices of Turkish adolescents. The participants of this study were 174 students aged between 11 and 13 years from two secondary school located in Manisa. For the randomized two-group pretest-posttest design, the students (n=174) were randomly grouped as control (females=38 and males=50) and homework (females=40 and males=46)groups. The control group continued as normal with its daily activities and physical education classes, while the homework group was also assigned a homework exercise program. Both groups were measured at the beginning and end of the 14 weeks by using running and physical fitness tests. It was found that the homework group had higher scores in running tests and physical fitness tests than the control group. This study supports that teacher assigned; self-monitored and directed physical activity homework significantly improved the selected physical fitness characteristics of Turkish secondary school adolescents.Item STUDY ON EXTENTS OF CAREER PLANNING OF TURKISH ATHLETES WHO HAVE WON MEDALS AT THE OLYMPICS WITH RESPECT TO THEIR INCOME LEVEL(2012) ALİ SERDAR YÜCEL; Nevzat MUTLUTÜRK; hülya bingöl; şükrü bingöl; Cemal GündoğduBireyler belirledikleri hedefler ile aldıkları eğitim vasıtasıyla; kişisel ve mesleki gelişim süreci içerisinde, kimlik ve statü oluşturma, maddi güç, iş tatmini gibi birçok fayda faktörü sağlarlar. Kariyer bir süreçtir ve bireyler açısından kariyer planlaması gelecek açısından önemlidir. Kariyer planlamaması ve kariyer boyutunun gelir düzeyine gore incelenmesi konulu bu çalışmada, spor disiplinleri içerisinden (8i (% 21,6) taekwondo, 18i (% 48,6) güreş, 11i (% 29,7) 4 boks, 4 halter, 2 judo, 1 atletizm) 37 farklı sporcu üzerinde inceleme gerçekleştirildi. Inceleme içerisinde kariyer planlama boyutlarının belirlenmesi amacıyla uygulamaya katılan kişilerin demografik özellikleri ve sportif değişkenler açısından farklılık olup olmadığı araştırılmıştır. Çalışma tamamen betimsel niteliktedir. Ayrıca olimpiyatlarda derece yapan sporcuların kariyer planlaması açısından etkinlikleri de ele alınmıştır. Bu çalışmanın uygulama aşamasında katılım sağlayan sporculara; 14 demografik soru, aktif sporculuk sürecindeki kariyer planlamasını ölçen 47 soru ve sporu bıraktığı süreç içerisindeki kariyer planlamasını ölçen 41 sorudan oluşan toplam 102 soruluk bir anket uygulanmıştır. Anket verileri SPSS 17.0 istatistik programı kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz sonucunda ölçeğin güvenirliği ve geçerliliği farklı branşlardan spora devam eden veya bırakmış 80 milli sporcu üzerinde yapılmıştır. Spor yapılan sürece ait kariyer planlaması ölçeği için genel güvenirlik katsayısı (Crombach Alpha) 0,921 olarak, sporu bıraktıkları süreçteki kariyer planlaması ölçeği için ise genel güvenirlik katsayısı 0,879 olarak bulunmuştur. Anketin güvenilirliğinin belirlenmesinde alfa katsayısından, sporcuların demografik ve sportif profillerinin belirlenmesinde frekans ve yüzde istatistiklerinden, sporcuların spor yaptıkları ve sporu bıraktıkları süreçte kariyer planlama boyutlarının belirlenmesinde ise; ortalama ve standart sapma istatistiklerinden yararlanılmıştır. Sporcuların kariyer planlama boyutlarının demografik ve sportif profillerine göre farklılaşmasının belirlenmesinde; normal dağılım gösteren değişkenler için t-testi, anova, normal dağılım göstermeyen değişkenler için manwhitney-u, kruskall wallis testleri uygulanmıştır. Araştırmada; Olimpiyatlarda derece yapan Türk sporcularının gelir düzeylerine göre sportif açıdan etkin bir kari yer planlaması yapamadıkları, spor alanının dışındaki farklı mesleklere yöneldikleri ya da yönelmek zorunda kaldıkları sonucu elde edilmiştir. Ayrıca; yüksek gelir sahibi sporcuların ise spor yaptığı ve bıraktığı dönemde sporun kazanımlarının daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu araştırma spor yönetimi, spor federasyonları, kulüpler ve elit sporcuların kariyer planlaması ile ilgili bilinçlenmesine ve bu süreçlerin kurumsal bir kimlik kazanmasına katkı sağlayacaktır.Item Benzer şiddet düzeyindeki egzersizlerde farklı kas katılım modellerinin fizyolojik parametrelere olan etkileri(2012) Selda YÜCEL BEREKET; NURTEN DİNÇ; Bülent KAYITKENBu çalışmanın amacı, benzer düzeylerde uygulanan iş yüklerinde, farklı kasılma hızlarının (4080 rpm) fizyolojik parametrelere olan etkilerinin incelenmesidir. Çalışmada Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencisi olan 13 erkek gönüllü yer almıştır. Üç farklı laboratuar oturumundan oluşan bu çalışmada, ilk önce gönüllülerin maksimal oksijen tüketim kapasiteleri (makVO2) ölçülmüştür. Gönüllülerin tespit edilen makVO2 değerlerinin 55 60% düzeyine denk gelen iş yükleri hesaplanmıştır. Tespit edilen iş yükü, diğer iki submaksimal testlemede uygulanan 40 ve 80 rpm pedal frekanslarındaki egzersizlerde sabit tutulmuştur. 40 ve 80 rpm testlemeler 3 dakika ısınma bölümü, 20 dakikalık ana bölüm ve bunu takip eden 5 dakikalık pasif toparlanma bölümü olarak uygulanmıştır. İstatistiksel analiz sonuçlarına göre iki farklı pedal frekansı ve farklı zaman aralıkları arasında, solunum sıklığı, dakika solunumu, oksijen tüketimi, kan laktat konsantrasyonu, üretilen karbondioksid miktarı, solunum değişim oranı ve algılanan yorgunluk değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir, p$\\geq$0.05. Diğer taraftan, iki faktörlü ilişki analizlerinde ulaşılan kalp atım sayısı istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar verirken, farklı zaman aralıklarında iki farklı kadansta yapılan basit etki analizlerinde istatistiksel olarak anlamlı bir sonuca ulaşılamamıştır p$\\geq$0.05. Sonuç olarak benzer iş yüklerinin kullanılmasına rağmen, artan kadanslardaki farklı kas katılım modelleri, egzersizin şiddetini belirleyen fizyolojik parametrelerde doğrusal artışlara sebeb olmaktadır.Item EVALUATION OF TRAIT ANXIETY AND EMOTIONAL INTELLIGENCE LEVELS OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCHOOL SPECIAL ABILITY TEST PARTICIPANTS ACCORDING TO DIFFERENT VARIABLES(2012) LALE YILDIZ ÇAKIR; REMZİ FERUDUN DORAK; NILGÜN VURGUN; SAADET SEVİL ULUDAĞ UYANIKERGünümüzde bireylerin ortaya koyacağı psikolojik becerilere, elde edeceği başarı ve performans değerlerine etki eden birçok kavram bulunmaktadır. Kaygı düzeyi, bu kavramların arasında önemli bir yer almaktadır. Özellikle yarışma öncesi ve sonrası, sporcuların kaygı düzeylerinin ve kaygı nedenlerinin bilinmesi bununla başa çıkacak olan sporcu ve eğitimciler açısından oldukça önemlidir. Duygusal zeka, gerek kendi duygularımızı gerekse başkalarının duygularını tanımayı ve değerlendirmeyi öğrenmemizde etkili olan bir kavram olarak bilinmektedir. Daha önce duygusal zeka ve kaygı ile ilgili birçok çalışma yapılmasına rağmen, bu iki değişkenin bir arada bulunduğu bir çalışma literatürde bulunmamaktadır. Bu araştırmanın amacı, Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu özel yetenek sınavına giren adayların sürekli kaygı düzeyleri ile duygusal zeka düzeylerinin bazı değişkenlere göre incelenmesidir. Araştırmaya 19.33±2.31 yaş ortalamasına sahip 255 erkek ve 111 kadın toplam 366 gönüllü kişi katılmıştır. Kişilere Shutte ve arkadaşları tarafından (1998) yapılan duygusal zeka ölçeği (Schutte Emotional Intelligence Scale (SEIS)) ve Spielberger ve arkadaşları tarafından (1964) yapılan sürekli kaygı ölçeği (State Trait Anxiety Inventory) uygulanmıştır. Verilerin İstatistiksel analizinde SPSS 18 paket programından yararlanılmıştır (p<0,05). Araştırma sonucunda bu örneklemde; sürekli kaygı ile toplam duygusal zeka, iyimserlik alt boyutu ve ifade alt boyutu arasında anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur (sürekli kaygı ile iyimserlik alt boyutu arasında (r=,244 p<0,05); sürekli kaygı ile ifade alt boyutu arasında (r= ,245 p<0,05); sürekli kaygı ile toplam duygusal zeka arasında (r=,330 p<0,05). Ancak kaygı ile duygusal zeka alt boyutları arasında korelasyon katsayısı düşüktür. Sınavı kazanan adaylarda sürekli kaygı ile iyimserlik alt boyutu ve sürekli kaygı ile toplam duygusal zeka arasında anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur. Sürekli kaygı ile iyimserlik alt boyutu arasında (r=,205 p<0,05); sürekli kaygı ile toplam duygusal zeka arasında (r= ,248 p<0,05). Ayrıca sınavı kazanan erkeklerin duygusal zeka ortalama puanlarının kadınlardan daha yüksek olduğu belirlenmiştir (p<0,05 ). Sınav sonucu değişkeninde sürekli kaygı düzeyine bakıldığında kazananların sürekli kaygı düzeyi ortalamaları kazanamayanlara göre daha düşük bulunmuştur(p=.02 p<0.05)(Tablo 2). Sürekli kaygı durumları düşük olan kişilerin durumları daha iyi değerlendirip, zorluklarla daha iyi başa çıkabildiklerini söyleyebiliriz. Sürekli kaygıları daha düşük olan bireylerin sınavı kazanma olasılıkları daha yüksekse, sürekli kaygısı yüksek olan bireylere bu kaygıyla baş edebilmeleri için eğitim verilmesi önemli gözükebilir. Sınavı kazanan öğrencilerin, 4. sınıftayken tekrar sürekli kaygı ve duygusal zeka düzeyleri incelenip aradaki fark bir kez daha gözden geçirilebilir. Farklı üniversitelerde bu farklılıklar ve ilişkiler araştırabilir. Duygusal zekanın gelişimine ilişkin eğitimler önerilebilir.Item An investigation over the levels of social anxiety according to the gender factors of hearing-impaired adolescent athletes between the ages of 12-16(2012) KADİR YILDIZ; Nazmi Sarıtaş; Emire KAYA ÖZKATAR; OSMAN PEPEBu çalışmada, 12-16 yaş arası ergen işitme engelli sporcuların cinsiyet faktörlerine göre sosyal kaygı düzeylerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya 36 erkek, 54 bayan olmak üzere toplam 90 işitme engelli sporcu katılmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında sosyo demografik sorular içeren anket formu ve Ergenlerde Sosyal Kaygı ölçeği (ESKÖ) uygulanmıştır. Bağımsız grupların karşılaştırılmasında independent t test kullanılmıştır. Anlamlılık düzeyi 0.05 alınmıştır. Ergen erkek işitme engelli sporcuların olumsuz değerlendirme korkularının anlamlı derecede bayan sporculardan fazla çıktığı ancak genel durumlarda ve yeni durumlarda sosyal kaçınma ile cinsiyet faktörü arasında anlamlı farklılığın olmadığı görülmüştür. Sonuç olarak, sosyal kaygı seviyesi yüksek olan bireylerin problem çözme becerilerinin düşük olabileceğini ve bu yönüyle bu çalışmanın ergen engelli bireylerin problem çözme ve sosyal kaygı düzeylerinin tespiti açısından önemli bir çalışma olduğunu düşünmekteyiz.Item 9-11 Yaş grubu çocukların temel hareket becerilerinin örüntüleşmesinde yaratıcı drama’nın etkisi(2012) Hüseyin Çamlıyer; Mümine Soytürk; ÖZDEN TEPEKÖYLÜ ÖZTÜRK; Elif Nilay ADABu çalışmanın amacı 9-11 yaş grubu çocuklarına uygulanan yaratıcı drama tekniğinin temel hareket becerilerinin örüntüleşmesi üzerindeki etkilerini ve bu tekniğin çocukların hatırlamaya ve uygulanan etkinliklerle ilgili duygularını ifade edebilmeleri üzerine katkısının olup olmadığını araştırmaktır. Çalışmaya ilköğretimin birinci kademesinin üçüncü sınıfında okuyan toplam 30 (15=kontrol, 15=deney) öğrenci katılmıştır. Temel hareket becerilerinden (yer değiştirme, dengeleme ve nesne kontrolü) seçilen bazı hareketler deney grubuna yaratıcı drama ile kontrol grubuna ise aynı hareketler klasik-komut yöntemi ile verilmiştir. Çalışma toplam dokuz hafta sürmüştür. İlk dört hafta hazırlık aşaması ve diğer dört hafta ise esas evre olarak tamamlanmıştır. Son hafta ise test uygulaması yapılarak, değerlendirmeye geçilmiştir. Denekler tarafından oluşturulan örüntüleşmiş hareket (ÖH) becerilerini değerlendirmek üzere Değerlendirme Komisyonu- Gözlemci Grubu (GG) oluşturulmuştur ve değerlendirme bu grup tarafından yapılmıştır. Gözlemcilerin test değerlendirme sonuçları istatistiksel analizleri yapılmıştır. Sonuç olarak çalışmada elde edilen ÖH verileri Mann Whithney U ile yapılan istatistik değerlendirmesine göre deney grubunda kontrol grubuna göre daha yüksek ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Ayrıca deney grubu cinsiyet açısından farklılık göstermezken, kontrol grubundaki kızların erkeklere göre ÖH puanları daha yüksek ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Elde edilen nitel veriler de, uygulamalarda kullanılan araç, öğrendikleri hareket, uygulanan etkinliklerle ilgili duygularını ifade bakımından deney grubunda kontrol grubuna göre daha yüksek oranlar elde edilmiştir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »