Madde Kullanan Ergenlerin Problem Çözme, Karar Verme Becerileri, Duygusal Tepkisellik Düzeyleri ve Anne Tutumlarının Değerlendirilmesi: Olgu-Kontrol Çalışması
No Thumbnail Available
Date
2021
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Abstract
Amaç: Madde kullanım bozukluklarının ortaya çıkmasında ergenlere ve
aileye ait bir çok risk faktörü bildirilmektedir. Bilebildiğimiz kadarıyla
yazında madde kullanan ergenlerde duygusal tepkisellik, problem çözme
ve karar verme becerileri, anne tutumları ve bu değişkenlerin bağımlılık
şiddeti üzerine etkilerinin aynı örneklemde incelendiği bir araştırma
bulunmamaktadır. Çalışmamızda tüm bu değişkenleri ve bağımlılık
şiddeti üzerine olan etkilerini değerlendirmeyi amaçladık.
Yöntem: Çocuk Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları polikliniğine
madde kullanımı nedeniyle başvuran 14 ile 17 yaş aralığında olan 40
ergen ve herhangi bir psikiyatrik rahatsızlığı olmayan yaş ve cinsiyet
açısından örneklem grubuna eşleştirilmiş 40 sağlıklı ergen çalışmaya
dâhil edilmiştir. Ergenlerin tanıları Amerikan Psikiyatri Birliği
Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, Beşinci Baskısı
(DSM-5)’na dayalı klinik görüşme ile belirlenmiştir. Her iki gruba
sosyodemografik bilgi formu, Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutumu
Ölçeği, Ergenlerde Karar Verme Ölçeği, Problem Çözme Envanteri,
DSM-5 Düzey 2 İrritabilite Ölçeği uygulanmıştır. Madde kullanımı
olan gruba ayrıca Bağımlılık Profil İndeksi Ergen Formu uygulanmıştır.
Bulgular: Madde kullanan ergenlerin sağlıklı ergenlere göre problem
çözme becerilerinin daha düşük olduğu, madde kullanan grupta
ebeveynin ve ergenin doldurduğu irritabilite ölçek puanlarının daha
yüksek olduğu saptandı. Karar vermede umursamazlığın bağımlılık
şiddetini yordadığı, karar vermede umursamazlık arttıkça bağımlılık
şiddetinin de anlamlı düzeyde arttığı belirlendi.
Sonuç: Çalışmamızda elde edilen bulgular değerlendirildiğinde ergenlik
döneminde madde kullanımında aile tutumları ile birlikte ergenin
problem çözme, karar verme becerilerinin ve duygusal tepkisellik
düzeyinin etkisi bulunmaktadır. Önleyici ve tedavi edici yaklaşımlarda
bu değişkenler göz önünde tutulmalıdır.