Volümetrik 68Ga-PSMA PET/BT Parametreleri, Klinik ve Histopatolojik Özelliklerin Kapsamlı Bir Analizi: Prediktif Rolün Değerlendirilmesi
No Thumbnail Available
Date
2024
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Abstract
Amaç: Bu çalışmanın amacı yeni tanı konmuş prostat kanseri (PKa) hastalarında volümetrik 68Ga-prostat-spesifik membran antijeni (PSMA) pozitron emisyon tomografisi/bilgisayarlı tomografi (PET/BT) parametreleri, Gleason skoru (GS), prostat-spesifik antijeni (PSA) düzeyleri, histopatolojik veriler ve metastatik durum arasındaki ilişkileri ve prediktif faktörleri değerlendirmektir. Yöntem: 68Ga-PSMA PET/BT taramaları yapılmış toplam 78 yeni tanı PKa hastası çalışmaya dahil edildi. Klinik parametreler, histopatolojik veriler ve metastatik durum belgelendi ve prostat bezindeki primer tümörden elde edilen volümetrik parametreler ölçüldü. Elde edilen tüm veriler istatistiksel olarak karşılaştırıldı.Bulgular: GS ve primer prostat tümöründen elde edilen maksimum standardize tutulum değeri (SUVmaks), serum PSA düzeyleri ile anlamlı olarak ilişkiliydi (p<0,05). PSA düzeyleri ve SUVmaks değerleri lenf nodu metastazı olan hastalarda olmayanlara göre anlamlı olarak daha yüksekti. GS metastatik hastalarda anlamlı olarak yüksek bulundu. Primer lezyonun PSMA-tümör volümü (PSMA-TV) ve total lezyon-PSMA değerlerinin PSA değeri, GS ve bölgesel lenf nodu metastazları ile anlamlı ilişkisi vardı. Metastatik ve lokalize hastalığı olan hastalarda yapılan alıcı işletim karakteristik analizi, SUVmaks için kesim değerini 10,85 olarak belirlemiştir. Lojistik regresyon analizi sonuçlarına göre, PSMA-TV progresyon için prediktif bir faktör olarak bulunmuştur. Sonuç: 68Ga-PSMA PET/BT, klinik ve histopatolojik verilerle üstün uyumluluğu nedeniyle PKa evrelemesinde ilk olarak düşünülmesi gereken çok değerli bir görüntüleme yöntemi olmaya devam etmektedir. 68Ga-PSMA PET/BT’nin klinik yeri ve önemi, sadece tanısal doğruluğu ile sınırlı değildir. 68Ga-PSMA PET/BT’den elde edilen primer prostat lezyonunun PSMA-TV değeri tedavi başarısını öngörebilecek potansiyel bir gösterge olarak önem taşımaktadır. Bu bilgi, hasta tedavisini kişiselleştirmek, prognostik doğruluğu artırmak ve klinik sonuçları tahmin etmek için değerlidir.