TR-Dizin Koleksiyonu

Permanent URI for this collection

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 20 of 6383
  • Item
    Demir Minerali: Fonksiyonları, Gıda İşlemenin Biyoyararlılığı Üzerine Etkileri ve Biyoaktif Bileşenler ile İnteraksiyonları
    (2020)
    İnsan metabolizmasında iz miktarlarda bulunan mikro minerallerden biri olan demirin önemli ve çeşitli görevleri bulunmakta, eksikliğinde bazı belirtiler görülebilmekte ve hastalıklara yol açabilmektedir. Gıda matriksinin yapısında bulunan bu mikro mineralin diğer besin ögeleri ile etkileşimi ve gıda işleme teknolojilerinin etkilerinin değerlendirilmesi önemlidir. Biyoerişilebilirliği ve biyoyararlılığı ise, diyetteki miktar ve formlarının yanı sıra, diğer bileşenlerle aralarındaki sinerjik ve antagonistik etkileşimlerine de bağlıdır. Geleneksel gıda işlemenin, mikro mineral içeriği üzerinde olumsuz etkileri bulunmasından dolayı ısıl olmayan yeni işleme teknolojilerine yönelim olmuştur. Böylelikle, günümüzde yeni işleme teknolojilerinin in vitro sindirim metotlarıyla biyoerişilebilirliği üzerine etkileri tespit edilmektedir. Bu çalışmada, demirin vücuttaki fonksiyonları, emilim mekanizması, gıda işlemenin demirin biyoerişilebilirliği ve biyoyararlılığı üzerine etkileri, diğer besin ögeleri ve biyoaktif bileşenlerle interaksiyonları incelenerek derlenmiştir.
  • Item
    İnce Ti6Al4V Saçların Fiber Lazer ve TIG Kaynağı Sonrası Koordinat Ölçme Makinası (CMM) ile Deformasyonunun ve Mikroyapısal Analizinin Yapılması
    (2020)
    Bu çalışmada, Ti6Al4V ince saçların kaynağında kullanılan darbeli fiber lazer ile tungsten ark kaynağı (TIG) arasındaki mekanik ve deformasyon özelliklerini karşılaştırmaya yönelik bir araştırma sunmaktadır. Ti6Al4V alaşımlı levhalar - 0,8 mm kalınlıkta - deformasyon ölçümleri için portatif Koordinat Ölçüm Cihazına (CMM) ve PC-DMIS yazılımına entegre edilmiş bir 3D lazer tarayıcı ile taranmıştır. Fiber lazer ve tungsten ark kaynağı kullanılan kaynak numunelerinde deformasyon paterni, artık çarpılmalar, kaynak geometrisi, mikroyapı ve mikro sertlik özellikleri karşılaştırılmıştır. TIG ile karşılaştırıldığında, fiber lazer ile kaynaklı numunelerde dar ısıdan etkilenmiş bölgeden (HAZ) dolayı, daha küçük deformasyonlara, ince mikro yapıya, yüksek Vickers sertlik ölçümlerine rastlanmıştır. Fiber lazer kaynağının Ti6Al4V alaşımına sahip levhaların kaynaklanmasında TIG kaynağından daha uygun olduğu sonucuna varılmıştır; Fiber lazerlerin küçük ışın odaklama özelliği sayesinde daha derin penetrasyon kaynağı sağladığı gözlemlenmiştir.
  • Item
    Nonvalvüler Atriyal Fibrilasyon Hastalarında Dabigatran Tedavisinin Trombosit Hacim İndeksleri ve Trombosit Sayısı Üzerine Etkileri
    (2020)
    Giriş ve Amaç: Çalışmamızda, nonvalvüler atriyal fibrilasyon tedavisinde kullanılan Dabigatranın trombositindeksleri üzerindeki etkisini araştırmayı amaçladık.Gereç ve Yöntemler: Çalışmamıza Ocak 2018 ve Aralık 2019 tarihleri arasında Kardiyoloji polikliniğine başvurup,non valvüler atriyal fibrilasyon tanısı ile endikasyon dahilinde dabigatran tedavisi başlanmış 69 hasta dahiledilmiştir. Hastaların dosyaları taranarak dabigatran başlanmadan önceki ve tedavi altında 6 ay sonraki laboratuarparametreleri değerlendirmeye alındı.Bulgular: Çalışmaya 69 hasta dahil edilidi. Yaş ortalaması 69 ± 9 olup, hastaların %62,3’si kadın, %37,7’si erkekidi. Hastaların %87’sinde hipertansiyon, %26,1’inde diabetes mellitus, %17,4’ünde dislipidemi mevcuttu. 6 aylıkdabigatran kullanımı sonrasında, başta Mean Platelet Volume (MPV) olmak üzere, platalet sayısı ve diğer trombositindekslerinde anlamlı bir değişiklik saptanmadı.Sonuç: 6 aylık bir tedavi periyodunda dabigatranın MPV başta olmak üzere, trombosit sayısı ve diğer plateletindeksleri üzerinde anlamlı bir değişikliğe yol açmadığını gözlemledik. Çalışma verilerimiz ışığında Dabigatran’ınAtriyal Fibrilasyon (AF)’de inme ve tromboembolinin önlenmesinde, platelet indeksleri üzerine olan etkisinin biranlam ifade etmediği görülmektedir.
  • Item
    MAKUL SÜREDE YARGILANMA KAPSAMINDA VERGİ KABAHATİ DAVALARININ ORTALAMA GÖRÜLME SÜRELERİ ve HEDEF SÜRE UYGULAMASI
    (2020)
    Mükelleflerin hukuksal güvencesi olan yargıyolu, anayasal bir hak olup, kullanımı Anayasalilkelerle gerçekleştirilmektedir. Bu ilkelerdenadil yargılanma hakkı uluslararası hukukta dadüzenlenmiştir. Söz konusu ilke, davanın taraflarına davanın makul sürede sonuçlandırılmasınıisteme hakkını vermektedir. Bu hak, vergi davalarında idarenin haklı olmasıyla vergi alacağınınerken tahsili, mükellef açısından mükelleflerinnormal ekonomik faaliyetlerine bir an önce dönmesi ve vergi adaletinin sağlanması bakımındanönemlidir. Tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizdede sorun olan davaların makul sürede sonuçlandırılması konusunda çeşitli tedbirler alınmıştır.Bu konuda çeşitli yasal düzenlemelerle birlikteidari ve teknik tedbirlerin de alındığı görülmektedir. Yargı Reformu kapsamında yargıda zamanyönetimi içeriğinde “hedef süre uygulaması” başlatılmasıyla; davaların ortalama görülme sürelerinin en kısa süreye indirilmesi ve makul süredeyargılanma hakkının tesis edilmesi ile adaletinsağlanmasına en yüksek düzeyde hizmet edilmişolunacaktır. Çalışma kapsamında vergi kabahatleri davalarının idari yargıda ortalama görülmesürelerinin yıllar içindeki gelişimi, makul süredeyargılanma ve hedef süre açısından incelenerekülkemizdeki durum değerlendirilmektedir.
  • Item
    TÜRKİYE’DE İÇ DENETİM VE BAĞIMSIZ DENETİM İLİŞKİSİNE YÖNELİK YAPILAN LİSANSÜSTÜ TEZ ÇALIŞMALARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
    (2020)
    İç denetim ve bağımsız denetim ilişkisi, işletmelerin gerek hissedar gerekse daha geniş paydaş kesiminin haklarını koruyabilmesi ve sürdürülebilir biçimde faaliyet göstermesi açısından kritik öneme sahiptir. Hem iç denetim standartlarında hem de bağımsız denetim standartlarında bu ilişkiye yönelik düzenlemeler bulunmaktadır. Diğer taraftan iç denetim ve bağımsız denetim ilişkisine etki eden ve bu ilişkiden etkilenen birçok farklı işletme operasyonu ve kararı da bulunmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı, Türkiye’de iç denetim ve bağımsız denetim ilişkisini konu alan lisansüstü tez çalışmalarının içerik analizinin gerçekleştirilerek uluslararası literatürdeki çalışmalar perspektifinde gelecek araştırmalara yol göstermektedir. Bu kapsamda öncelikli olarak modern iç denetim ve bağımsız denetim fonksiyonları kavramsal tasarımları ve ilişkili literatür çerçevesinde incelenmiştir. Bu inceleme sırasında özellikle son 10 yılda araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen çalışmalar, alt başlıkları ve ilgilendikleri ilişki türü bakımından sınıflandırılarak sunulmuştur. Daha sonra YÖK tez veri tabanı yardımıyla iç denetim ve bağımsız denetim ilişkisini konu alan yüksek lisans ve doktora tez literatür taraması gerçekleştirilmiştir. Genel itibariyle Türkiye’deki tez çalışmalarının iç denetimin etkinliği ve kalitesi çerçevesinde bağımsız denetim süresi ve kalitesine odaklandığı görülmektedir. Bu çerçevede ulusal tez literatürünün ağırlıklı olarak teorik ya da uygulama bakımından anket yöntemini tercih ettiği anlaşılmaktadır. Uluslararası literatür incelendiğinde ise denetim kalitesi, denetim ücretleri ve denetimin zamanlılığı gibi konuların iç denetim biriminin çalışmaları, yapısı ve iç denetçilerin özellikleriyle ilişkilendirildiği görülmektedir. Bağımsız denetimin kalitesi, ücretleri ve etkinliğiyle ilgili konular özellikle şeffaflık raporlaması çerçevesinde araştırmacıların da daha fazla veriye erişebilmesi imkânı sebebiyle gelecek çalışmalarda değerlendirilebilecek ilişki noktaları olarak önerilmektedir.
  • Item
    Clinical outcomes of salvage revision surgery following finger replantationwith vascular insufficiency: A retrospective study
    (2020)
    Objective: The aim of this study was to analyze the outcomes of revision surgery following replantation of single digital amputations.Methods: In this study, first, a total of 403 patients (339 male, 64 female; mean age=28 years; age range=1-76) in whom a single finger replantation was performed were retrospectively reviewed, and then 60 patients with arterial or venous insufficiency in whom revision surgery was performed were reanalyzed. The second finger was observed to be the most injured one (32.8%). Injury type was classified as clean cut (25.3%), local crush (38.7), extensive crush (7.9%), and avulsion (28.1%). When taking the levels of injuries of the artery-only finger replantations into account, one finger (0.8%) was nail distal third, 70 fingers (56%) were nail distal third to lunula, 43 fingers (34.4%) were lunula to distal phalanx basis, 10 fingers (8%) were distal interphalangeal (DIP) joint, and one finger (0.8%) was middle phalanx. Operative revision was performed on 60 (14.9%) fingers. The need for operative revision was arterial insufficiency in 37 fingers (61.7%) and venous insufficiency in 23 fingers (38.3%). The average revision time was 43 (range=6-144) hours. While the average elapsed time for artery procedures was 35.3 (range=8-110) hours, the average elapsed time for vein procedures was 47.1 (range=6-144) hours. Finger survival rates were examined. Injury mechanism, amputation level, the number of artery/vein repairs and methods were examined in all patients and revision patients separately.Results: After the replantations, according to survival analysis, while 342 (84.9%) fingers were operated upon successfully, 61 (15.1%) fingers developed necrosis. In the patients with revision surgery, the survival rate was 78.3%. The need for revision was arterial insufficiency in 37 fingers (61.7%) and venous insufficiency in 23 fingers (38.3%). The revision rate was significantly lower than other injury types in clean-cut cases. In terms of levels of injury, no revisions were required from distal to lunula level, and the highest revision rate was observed at the proximal interphalangeal (PIP) joint level.Conclusion: The results of the present study have shown that early re-exploration can provide a 78.3% success rate and can increase the survival rate from 67.6% to 84.2% following replantation of single digital amputations. Surgical re-exploration seems to be a reasonable salvage for replanted fingers with vascular insufficiency.
  • Item
    Osmanlı Dönemi Ilıca Kazası Mezar Taşları Üzerine Bir İnceleme
    (2020)
    Üzerinde insana ait geçmişin izlerini barındıran ve tarihe tanıklık eden mezar taşları, bulundukları yerinmazideki demografik ve sosyal yapısını günümüze taşımaktadırlar. Kitabeli mezar taşları mevtanın künyesihüviyetindedir. Öyle ki belli bir yerleşim yerindeki Osmanlı ahalisine ait mezar kitabelerinden, sadece kişilerinisimlerini, memleket, meslek, unvan ve lakaplarını değil, taşların başlık, motif ile süslemelerinden o bölgedeyer bulmuş mezhep ve tarikatları, mezar taşındaki dua, niyaz ve yakarışlardan ait oldukları dönemin dili,edebiyatı ve sanatı hakkında da bilgi sahibi olunabilmektedir. Hatta mezar taşlarının yapımında kullanılan kireçtaşı, mermer veya taş gibi malzemelerden, kullanılan malzemenin büyüklüğünden ve üzerindeki bezemeişçiliğinin niteliğinden de, bölgenin tarihsel süreçteki iktisadî ve kültürel durumuyla ilgili çeşitli malumatlarelde etmek de mümkündür. Osmanlı dönemi idarî yapısı esas alınarak yürütülen bu çalışmada, Saruhan Sancağı’na tâbi, Ilıca Kazası’nın sınırları araştırmanın mekânsal kapsamını teşkil etmiştir. Ilıca Kazası’ndatespit edilen kitabesi bulunan 197 mezara dayalı olarak konu ele alınmıştır. Mevcut çalışmayla bölgedekiOsmanlı dönemi mezar taşı kitabelerinin tespiti yapılarak, bir nevi tescil ve envanter hizmetine de kaynaklıkedilmiştir. Bu mezar taşları fiziksel özellikleri ve süsleme unsurları itibariyle de ele alınmıştır. Ayrıcaüzerlerinde bulunan metinlerden de istifade edilerek, meslek gurupları, unvan ve lakaplar, memleket isimleri,şahıs isimleri ve kavukları mukayeseli bir şekilde değerlendirilmeye tabi tutulmuştur.
  • Item
    Mondros Mütarekesi’nin Hemen Öncesinde Karesi Sancağı’nda Firariler Sorunu ve Eşkıyalık Faaliyetleri
    (2020)
    Seferberliğin başından savaşın sonuna kadar insan unsuru gücünü koruyabilmeyi başaran Osmanlı ordusu,savaşın sonlarına doğru gittikçe artan bir şekilde bu gücün eksikliğini hissetmeye başladı. Firariler sorununeşkıyalık olgusu ile birleşmesi ve gittikçe artması hiç şüphesiz ki I. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru ordununsavaşma kabiliyetini ciddi oranda sekteye uğratmıştır. Firarilerin ifadelerinden anlaşıldığına göre orduda firaraneden olan birçok sebep bulunmakla birlikte bunlar arasında yetersiz gıda, kötü beslenme, giysi eksikliği ilehastalıkların yol açmış olduğu fiziksel ve zihinsel yorgunluk ve tükenmişlik en önemli rolü oynamaktaydı.İngiliz askeri istihbarat raporlarında kötü gıda ve savaştan tiksinme firarilerin daima vurguladığı nedenler arasında yer almaktaydı. Yenilgi faktörü ve savaşın süresiz uzamasının yol açtığı umutsuzluk hali dekaçınılmaz olarak firarlara sebebiyet vermekteydi. Firar eden asker yakalanıp kıtasına veya birliğine teslimedildiğinde çoğu kez ilk düşündüğü şey yeniden kaçmaktı ve bu durum mükerreren firarlara neden olmaktaydı.Bu durum İmparatorluğun birçok bölgesinde olduğu gibi Karesi sancağını da olumsuz etkilemiştir. KaresiSancağı, sadece 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında değil, bu yüzyılın öncesinde de eşkıyalık faaliyetlerinesahne olmuş bir yönetim merkezidir. Sosyal bir olgu olarak eşkıyalığın ortaya çıkışında birçok faktörün etkisiolmakla birlikte, her ne kadar dönemsel nitelikleri farklı da olsa en önemli neden olarak sosyo-ekonomikfaktörler ortak bir belirleyici durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmamızda biz, MondrosMütarekesi’nin hemen öncesinde Karesi Vilayetindeki firariler sorununu ve eşkıyalık olgusunu ele alarakdönemin sosyal tarihine ışık tutmaya çalıştık.
  • Item
    Ailesel Akdeniz Ateşi
    (2020)
    Ailesel Akdeniz Ateşi (AAA) tekrarlayan ateş ve ateşe eşlik eden seröz zarların inflamasyonu ile karakterli otozomalresesif geçiş gösteren otoinflamatuar hastalıktır. Özellikle Yahudiler, Araplar, Türkler ve Ermeniler’de sık olarakgörülür. Kendi kendini sınırlayan ateş, karın ağrısı, göğüs ağrısı, eklem ağrısı ve şişliği, erizipel benzeri eritem ataklarıen sık belirti ve bulgulardır. Henoch Schönlein Purpura ve Poliarteritis Nodosa ile AAA birlikteliği sıktır. Tanıkoymak amacı ile kullanılan spesifik bir test olmayıp hastalığın tanısı klinik olarak konulur. Atak sırasında bakılanakut faz reaktanlarında artış ve atak dışı dönemde bunların normale dönmesi tanıyı destekler. AAA ayırıcı tanısında,başta diğer periyodik ateş sendromları olmakla birlikte romatolojik hastalıklar, enfeksiyonlar, akut batın sendromları,maligniteler, porfiria gibi genetik hastalıklar göz önünde bulundurulmalıdır. 1972 yılından beri hastalığın tedavisindeetkin ilaç olarak kolşisin kullanılmaktadır. Kronik inflamasyona sekonder olarak gelişen AA (sekonder) amiloidoz,AAA’nın en ciddi komplikasyonudur. Kolşisin tedavisi atakların süre, sıklık ve şiddetini azalttığı gibi amiloidozriskini de önler. Son yıllarda kolşisin tedavisini tolere edemeyen veya ilaca yanıt alınamayan hastalarda interlökin-1antagonistlerinin kullanımı ile başarılı sonuçlar elde edilmiştir.
  • Item
    Türkiye’deki Firmaların Uluslararasılaşmasında En Çok Kullanılan Modellerin TOPSIS Yöntemi İle Belirlenmesi
    (2020)
    Ülkeler arasında ekonomik sınırların kaldırıldığı ve rekabetin yoğun olarak yaşandığı günümüz dünyasında, uluslararasılaşma işletmeler için olmazsa olmaz hale gelmekte ve işletmeler başarılı olabilmek ve ayakta kalabilmek amacıyla uluslararasılaşma yoluyla yenilikçi bir politika izleyerek işletme değerini arttırma yoluna gitmektedirler. Bu çalışmanın amacı firmaların uluslararasılaşma için kullandıkları yöntemleri ve modelleri belirlemek veuluslararasılaşmada tercih edilen kriterleri önem derecesine göre sıralamaktır. Bu doğrultuda, çalışma kapsamında Manisa’da faaliyet gösteren 72 firma ile online/e-posta yoluyla görüşülerek uluslararasılaşma yöntem ve modeli için kriterler geliştirilmiştir. Ve araştırmaya katılan firmalardan elde edilen veriler, işletmelerin uluslararasılaşmasında en çok kullanılan modelleri ve önem verilen ölçütleri belirlemek amacıyla çok kriterli karar verme (ÇKKV) yöntemlerinden TOPSIS ile çözümlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, uluslararasılaşma modellerinden sırasıyla küresel doğan işletme modeli, uluslararasılaşmanın yenilik olarak görüldüğü model, aşamalı model ve ilişki ağları modeli; uluslararasılaşma yöntemlerinden ise Ticaret Müşavirlikleri, Ticaret ve Sanayi Odaları ile İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterlikleri ve uluslararası ihtisas fuarları en çok tercih edilen yöntemler olarak belirlenmiştir. Bu sonuçlardan hareketle çalışmada farklı kavramsal çerçevelerin yöntemsel ve teorik olarak güçlü ve zayıf yanları tartışılmış ve gerek işletmelere ve gerekse de teorisyenlere uluslararasılaşma yöntemi ve modeli ile ilgili önerilerde bulunulmuştur. Bu çalışmanın katkısı, uluslararası pazarlara açılmak isteyen Türk işletmelerine uluslararasılaşma modelinin ve kriterlerinin seçiminde yol göstermesi ve ayrıca uluslararasılaşma alanındaki literatüre yeni bir bakış açısı kazandırmasıdır.
  • Item
    Ti6Al4V alaşımı üzerine sol-jel yöntemi ile yapılan hidroksiapatit kaplamalarda oksalik asitin korozyon dayanımına etkisi
    (2020)
    Bu çalışmada biyomalzeme uygulamalarında kullanılmak üzere etkili bir biyomalzeme geliştirilmesi amaçlanmış ve sol-jel yöntemikullanılarak Ti6Al4V altlık malzemeler üzerine hidroksiapatit kaplamalar yapılmıştır. Sol-jel yöntemi ile biyoaktifliği ve korozyondayanımı yüksek, çatlaksız bir kaplama tabakası elde etmek amaçlanmıştır. Bu amaçla, hazırlanan hidroksiapatit çözeltilerine farklıoranlarda oksalik asit (OA, C2H2O4) eklenmiş ve OA’nın kaplama morfolojisinde oluşturduğu değişimler incelenmiştir.Analizlerde, enerji dispersif spektrumlu taramalı elektron mikroskobu (SEM-EDS) ve X-Işını kırınımı (XRD) kullanılmıştır.Kaplama yapılmış numunelerin korozyon özelliklerinde meydana gelen değişimler ise hazırlanan yapay vücut sıvısı içinde üçelektrotlu sistem kullanılarak gerçekleştirilen elektrokimyasal-potansiyodinamik korozyon testleri ile incelenmiştir. Çalışmanınsonucunda OA katkı oranının artması ile kaplama adacıkları arasındaki mesafelerin kapandığı, morfolojide gözlemlenen çatlaklarınazaldığı ve büyük ölçüde engellendiği gözlemlenmiştir. Korozyon hızları kıyaslandığında ise OA miktarının ağırlıkça % 0,001olduğu ve 0,015 olduğu numunelerde korozyon hızının diğer katkılı numunelere göre 10 kat ve katkısız numuneye göre ise 5 katdaha az olduğu gözlemlenmiştir.
  • Item
    İliak Arter ve Alt Ekstremite Periferik Arter Hastalıklarında Endovasküler Tedavi
    (2020)
    Periferik arter hastalıklarının tedavisinde konvansiyonel cerrahi yaklaşımlara ek olarak endovasküler tedavi yöntemi giderek daha fazla kullanılmaktadır. Bu çalışma, periferik arter hastalığında kullandığımız endovasküler tedavi yöntemlerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntemler: Endovasküler yöntemle tedavi edilen hastaların yirmi dördü retrospektif olarak analiz edildi. Hastaların 19’ unda aralıklı klodikasyon, 4'ünde istirahat ağrısı, bilateral popliteal arter anevrizması olan bir hastada da, diz eklemlerinin arkasında ağrı vardı. Yirmi hasta erkek ve 4'ü kadındı. Yaş ortalaması 55,26± 10,95 (38-81) yıl idi. Fontaine Evrelendirmesi’ ne göre klinik değerlendirme yapıldı. Hastalar ayak bileği-brachial arter indeksi (ABI), bilateral alt ekstremite arteriogramları ve Doppler muayeneleri ile işleme alındı. Endovasküler tedavi uygulanan hastaların 10’ unda TASCII-A, 5'inde TASCII-B ve 9’ unda da TASCII-C lezyonları vardı. Tüm hastalar arteriyel doopler taraması ile takip edildi. Bulgular: Onbir hastaya Bioabsorbable stent kondu. Üç hastaya balon anjiyoplasti yapıldı. Üç hastada nitinol stent uygulandı. Altı hastaya subintimal ilerlenip gerçek lümende balon anjiyoplasti yapıldı. Bilateral popliteal ve sağ anterior tibial arter anevrizması olan 1 hastaya kaplı stent greft ile anevrizma onarımı yapıldı. Olguların %100'ünde hemodinamik başarı sağlandı. Preoperatif 0,67±0,13 (0,4-0,95) ve bir yıl sonra 0,94±0,07 (0,8-1) ABI analizi istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05). Sonuç: Tüm hastalarda işlem sonrası erken dönemde başarı sağlandı. Postoperatif dönemde hasta semptomları belirgin olarak düzeldi ve postoperatif klinik takipte sorun olmayan hastalar tam olarak tedavi edilmiş bir şekilde taburcu edildi. Hastaların takibi sırasında damarsal bir problem görülmedi
  • Item
    Çelik sektöründe güvenirlikli üretim ve örnek bir uygulama: S355JR (EN 10025-2) çeliği akma ve kopma dayanımı güvenirlik analizi
    (2020)
    Makine ve imalat sektöründe çelik, dayanım ve maliyet faktörleri göz önüne alındığında vazgeçilmez bir malzemedir. Günümüzkoşullarında teknolojinin ve buna bağlı olarak tasarımların geldiği noktada, özellikle vasıflı çelikler büyük önem kazanmış, üstünmekanik dayanım ve yorulma özellikleri makine ve imalat endüstrisinin tamamına yakınında bu çeliklerin kullanımını zorunlu halegetirmiştir. Bu çalışmada çelik üretiminde ülkemizde ihmal edilen bir kavram olan güvenirlik ele alınmış, üretimde ve tasarımlardayapılacak güvenirlik analizlerinin getireceği katkı tartışılmıştır. Çalışma kapsamında örnek bir uygulama olarak S355JR (EN10025-2) Çeliğinin çekme testinin güvenirlik analizi gerçekleştirilmiştir.
  • Item
    SEVİNÇ ÇOKUM’UN ROMANLARINDATARİHÎ MALZEMENİN İŞLENİŞİ
    (2020)
    Yaşayan yazarlarımızdan Sevinç Çokum, eserlerinde tarihî malzemeye önem vermesiyle de dikkat çekmektedir. Bu bağlamda tarihî bir hadiseyi esas almalarıitibarıyla Bizim Diyar (1978), Hilal Görününce (1984) ve Ağustos Başağı (1989) tarihî bir roman olarak adlandırılabilir. 1996’da yazdığı ve kendisinin de ifade ettiği gibi yazarlığında bir dönüm noktası olarak gördüğü Karanlığa Direnen Yıldız’da daha çok ferdi esas alır. Lacivert Taşı (2011) ve Gözyaşı Çeşmesi/Kırım’da Son Düğün’de (2017) ise tarihî hadiselerle birlikte bu tarihî sürecin bireylerin hayatlarındaki psikolojik, felsefî izdüşümlerini daha teferruatlı işleme gayesinde olduğunu görürüz. Neticede Sevinç Çokum’un romancılığında “tarihî roman”dan tarihin bir fon olarak kullanıldığı “kostüm roman”larına doğru bir süreci takip etmek mümkündür. Bu çalışmada Sevinç Çokum’un romanlarının tarihsel romandan kostüm romana nasıl değiştiğini ve tarihin bir dekor olarak nasıl kullanıldığını ele aldık.
  • Item
    MUHASEBE TEORİSİNİN ULUSLARARASI GELİŞİMİ ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE’DE MUHASEBE TEORİSİ LİTERATÜRÜ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
    (2020)
    Muhasebe teorisi, günümüzdeki uygulaması itibariyle birçok paydaşı bulunan ve bir bilgi sistemiolarak kabul edilen muhasebe uygulamalarının bilimsel temellerini oluşturmaktadır. Muhasebe teorisineyönelik tartışmalar, uluslararası literatürde özellikle 1960’lı yıllardan itibaren yoğun biçimdeyapılmaya başlanmıştır. Türkiye’de her ne kadar uluslararası tartışmaların gerisinde kalınmış olsada muhasebe teorisine yönelik tartışma ve araştırmalar günümüzde literatüre kazandırılmaktadır. Buçalışma ile muhasebe teorisine yönelik tarihsel perspektiften tartışmalar ele alınarak Türkiye’de muhasebeliteratürüne katkı sunan çalışmalar değerlendirme konusu edilmiştir. Sonuç olarak, teori odaklıtartışmaların uygulamaya yönelik araştırma ve tartışma iştahının gerisinde kaldığı savunulmakta veteori perspektifinden uygulamalara yön verecek tartışmaların arttırılması önerilmektedir.
  • Item
    AN ANALYSIS ON THE OPERATIONS AND FUNCTIONS OF A SHARĪʿAH COURT: THE CASE OF OTTOMAN ÜSKÜDAR (1547-1551)
    (2020)
    Through a close reading of a single register found in the sixteenthcentury court record series of Üsküdar, this article introduces thereader to the operations of the Sharīʿah court of Üsküdar and its recordsfrom 1547 to 1551. By approaching the court records as both “text” and“document,” it explores the functions of the court, identifies the courtofficials, defines their roles, and delineates the role played by the qāḍī,his court and the local community in the administration of justice. Thisarticle can be read as a contribution to the newly emerging literatureon variations in the Sharīʿah courts in the Ottoman Empire in terms oftheir operations. As the recent literature including this present studydemonstrates, the duties of the local Sharīʿah court in the OttomanEmpire are neither singular nor monolithic. While some of the courtsprovided notarial and administrative services primarily, others acted assignificant sites for dispute resolution. Hence their operations wereprimarily judicial. What emerges from this study is that the court ofÜsküdar in the very middle of the sixteenth century primarilyfunctioned as a “public registry.
  • Item
    Benign Vokal Kord Patolojilerinde Tedavi Etkinliğinin Ses Analizi ile Değerlendirilmesi
    (2020)
    Giriş ve Amaç: Benign vokal kord patolojilerinde ses terapisi ve fonocerrahinin etkinliğini belirlemek.Gereç ve Yöntemler: Manisa Celal Bayar Üniversitesi KBB polikliniğine Eylül 2015-Mayıs 2019 tarihleriarasında ses kısıklığı ile başvuran ve akustik ses analizi yapılan 79 (35 K, 44 E) hasta çalışmaya dahil edilmiştir.Ses analizinde hastanın başvuru sırasında ve tedavi sonrası 3. ayda auidio-technica AT2005USB marka mikrofonile alınan kayıtları karşılaştırılmıştır. Akustik analiz çok boyutlu ses analiz programı (Multi-Dimensional VoiceProgram- MDVP) kullanılarak yapılmıştır. F0, vF0, Jitter, Shimmer, APQ, NHR ve VTI parametreleri analizedilmiştir. Ses kayıtları alınmıştır. Ses analizi değerleri gurup bazında tedavi öncesi ve sonrası “eşli örneklem ttesti” kullanılarak karşılaştırılmıştır. Veriler ortalama ± standart sapma (SD) olarak sunulmuştur. Güven aralığı95% ve p<0,05 olarak istatiksel anlamlı kabul edildi (IBM SPSS Statistics for Windows, Version 21.0.; Armonk,NY, IBM Corp.).Bulgular: Çalışmamıza dahil olan hastalar dikkate alındığında ses cerrahi öncesi ve sonrası VTI (p=0.46) hariçtüm parametrelerde (F0, vF0, Jitter, Shimmer, APQ ve NHR) (p<0.05) istatiksel olarak önemli derecede düzelmetespit edilmiştir. Fonksiyonel disfonilerde ise ses terapisi öncesi ve sonrası karşılaştırıldığında vF0, Jitter, Shimmerve NHR parametrelerinde istatiksel olarak anlamlı düzelme (p<0.05) tespit edilirken F0 (p=0.09), APQ (p=0.06)ve VTI (p=0.13) parametrelerinde istatiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır.Sonuç: Çalışmamız verileri dikkate alındığında ses terapisinin temel parametrelerde fonocerrahiye yakın etkinliksağladığı ancak bazı minör parametrelerde yetersiz kaldığı tespit edilmiştir
  • Item
    Değerler Eğitimi Bağlamında Melih Cevdet Anday Oyunlarının İncelenmesi
    (2020)
    Değerler, öğretmeden öte, model olma ile kazandırılabilirler. Bu nedenle öğretmenlerin tutum ve davranışlarının öğrenciler üzerinde büyük bir etkisinin olduğu ifade edilebilir. Bu büyük etki, öğretmenlere ve özellikle öğretmen adaylarına verilen değerler eğitiminin önemini vurgulamaktadır. Melih Cevdet Anday’ın “dünyayı değiştirmek” için izlediği yöntem olarak ifade ettiği tiyatro oyunlarında, çoğu zaman, değerler üzerine çatışmalar kurulur ve oyun karakterlerinin bu çatışmalar aracılığıyla dönüşmeleri izlenir. Değerler eğitiminde analiz yaklaşımında, Anday oyunlarına benzer ürünlerin kullanılmasından yola çıkılarak, mevcut araştırmada, Anday oyunlarının, sınıf öğretmeni adaylarına verilen değerler eğitimi bağlamında incelenmesi amaçlanmıştır. Veri toplama amacıyla doküman incelemesi tekniğinden faydalanılmıştır. Araştırmaya konu olan veriler, Melih Cevdet Anday’ın altı oyunu üzerinden sağlanmıştır. Bulgulara göre, Anday’ın seçilen oyunlarının, ilkokul öğrenim programında yer alan kök değerlere ilişkin içerikler açısından oldukça zengin olduğu ifade edilebilir. Araştırma sonucunda, bu araştırmada yer almayan, hoşgörü gibi değerler açısından da oyunların incelenmesi önerilmiştir.
  • Item
    Manisa İl Merkezinde Bulunan Devlet İlkokul ve Ortaokullarının Fiziki ve Çevresel Koşullarının Değerlendirilmesi
    (2020)
    Giriş ve Amaç: Araştırmada ilkokul ve ortaokulların fiziki ve çevresel koşullarını değerlendirerek okul çevre sağlığıkapsamında durum tespiti yapmak amaçlandı.Gereç ve Yöntemler: Araştırma tanımlayıcı kesitsel tipteydi. Araştırmanın evrenini Manisa il merkezinde yer alan120 okul, örneklemini ise merkez iki ilçeden kura yöntemiyle belirlenen 91 okul oluşturdu. Veriler TSE’nin devletilkokul ve ortaokulları için kullandığı değerlendirme formu ve literatür doğrultusunda araştırmacılarca oluşturulanokul fiziksel ve çevresel koşullarını belirlemeye yönelik 62 soruluk anket formu ile toplandı.Bulgular: Araştırmaya alınan okulların %31,9’unun 100 metre yakınında tren yolu/ana cadde/ana yol bulunmaktaydı.Okulların %85,2’sinde dersliklerdeki öğrenci sayısı uygun iken okulların sadece %2,2’sinde öğrenci başına düşenderslik alanı yeterliydi. Okullardaki erkek öğrenci tuvaletlerinin kabin sayısı %63,6 oranında yeterliyken kız öğrencituvaletleri ise %71,6 oranında yeterliydi. Çalışmadaki okulların sadece %4,4’ü “Beslenme Dostu Okul’’, %31,9’u“Beyaz Bayrak’’ sertifikasına sahipti; %6,6’sında revir, %3,3’ünde hemşire ve %1,1‘inde hekim bulunmaktaydı.Sonuç: İncelenen okullardaki çevresel ve fiziki koşulların okul toplumunun sağlığını geliştirme ve korumada yeterliolmadığı bulundu. Cadde/anayol ve tren yolu yakınında bulunan okulların giriş çıkış saatlerinde geçiş güvenliğinisağlayacak bir görevli bulundurulması, Beslenme Dostu Okul, Beyaz Bayrak Projesi gibi projelerin teşvikininarttırılması, okulların yapılması planlanırken ilgili okul sağlığı standartlarına uygun ve değişen ihtiyaç ve taleplerikarşılayabilecek alt yapıda yapılması, okullarda sağlık personelinin bulundurulmasına yönelik başta hemşireler olmaküzere tüm toplumun bilinçlenmesi sağlanmalıdır.