Sanatın Yaratılma Sürecinde Kadının İşlevi
Abstract
Baş kişisi yazar/şair erkek olan bazı roman ve hikâyelerde, sanat eserinin verilme süresindekadın karakterlerin oldukça işlevsel bir şekilde kurgulandıklarını görürüz. Türk romanınınen yetkin ilk örneklerinden Mai ve Siyah’ta (Halit Ziya Uşaklıgil) Lamia’ya kavuşmak,meşhur bir şair ve matbaa sahibi olmakla birlikte, Ahmet Cemil’in üç büyük hayalindenbiridir. Tanpınar’ın da bahsettiği gibi Lamia, sade bir sevgili değil Ahmet Cemil’in ulaşmakistediği hayat tarzı ve refah seviyesinin (Bunların hepsi iyi bir şair olmaya bağlıdır) birsembolüdür. Tanpınar bir bakıma Huzur’unda şair ruhlu akademisyen Mümtaz’ın hayatındaNuran’ın oynadığı rolü tasvir ederken Ahmet Cemil’i bir nebze de olsa hayallerinekavuşturmak ister gibidir. Yakup Kadri’nin sanatında bir dönüm noktası teşkil eden“Rahmet” hikâyesinde baş kişisi yazar olan erkek karakterin toplumun ve milletin acılarınıterennüm eden bir edebiyat anlayışını benimsemesinde, sevdiği kadının dünyasınıreddetmesi ve ondan uzaklaşması çok önemlidir. Sabahattin Ali’nin “KurtarılamayanŞaheser” hikâyesinde de ideal ve özgün bir eserin yaratılma sürecini adım adım bir kadınkarakterin yönlendirdiğini ve hatta neticelendirdiğini görürüz. Aynı yazarın “Viyolensel”hikâyesinde bir şair ve yazar olmamakla birlikte bir müzisyenin sevdiği kadın için hayatıboyunca sanatına sığındığını görürüz. Peyami Safa’nın Bir Tereddüdün Romanı’nda damuharrir olan başkişinin hayatını ve sanatını, Mualla ve Vildan arasında kalmanın yarattığı“tereddüt” şekillendirir. Bu ve buna benzer örneklerde eserlerin hep erkek egemen bir bakışaçısıyla kadının kimi zaman bir ilham kaynağı, kimi zaman da aşılması gereken bir figürolarak çizildiğini görmekteyiz. Kanaatimce bu konuda yazarı ve başkişisi bir kadın sanatkârolan eserlere de bakmak önemli olacaktır. Konumuz açısından en tipik eserlerden biri, sanatile kadın arasındaki ilişkiye odaklanan ve edebiyatın resim sanatıyla ilişkisi açısından dafarklı perspektifler sunan Halide Edip’in Son Eseri romanıdır.