TR-Dizin Koleksiyonu
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing by Title "-"
Now showing 1 - 13 of 13
Results Per Page
Sort Options
Item -(2006) Osman SARIBÜLBÜL; Yılmaz Gülgün OVALI; İHSAN ŞEBNEM ÖRGÜÇ; cihan göktan; Serdar Tarhan; Semih AYHAN; Rahmi Zeybekİng Öz Yok.Item -(2014) Lina İ. İSRAİL; kemal köseoğlu; HAKAN CENGİZLERIn this study, the settling behaviour of ceramic factory sludge containing suspended solid particles was investigated both by natural sedimentation and PAM flocculation. By natural sedimentation, the variation of time by interface height and turbidity were searched while by flocculation of PAM, the variation of time by sludge concentration, polymer dosage, turbidity, the change in molecular weight and charge were studied. Four anionic (4032, 4041, 4045, 4046), one cationic and one nonionic PAM were used for flocculation experiments. 10 mg/L polymer concentration, % 5 v/v sludge dosage and usage of low anionic PAM were determined to be the optimum conditions. Turbidity test showed that solid-liquid phase separation can be done with greater efficiency by PAM flocculation and therefore more clean water can be collected.Item -(2015) Ümit KOÇThis study includes the determination and assessment of agricultural productivity in Prilep from information of tapu-tahrir registers in the Otto- man Archive Documents. This article has two main chapters without intro- duction and conclusion. First chapter involves determination and assess- ment of agricultural products and their productivity trends; second chapter involves determination of the productivity levels and their percentages of the total productions. In these article compressions on agricultural production level and their trends by using tax revenues and tax population. The figures about agri- cultural production of the city were directly from the registers but determi- ning the figures about rural production we only used the data from twenty biggest villages in Prilep. Not only in the rural agricultural productivity both also in the city s the grain-growing agriculture (predominantly wheat and barley) had first level and the grape cultivation had second. But the grape cultivation had decreasing trends during the researching period. The inco- mes of the agricultural productions were first level in total incomes from both city and rural areas, so we can explain that the agricultural economy is the most important economy for Prilep. Some assessment methods used in this study are first for tapu-tahrir register, so we hope this new methods will sport the similar researches with the Ottoman archive documents.Item -(2016)Mesenchymal stem cells (MSCs) can be found in many types of adult tissues such as the bone marrow, adipose, placenta, liver, and periosteum. Recently, adipose tissue-derived MSCs (ADMSCs) have become one the most preferred MSC types because of their fast proliferation rate, abundance, and high plasticity for variable cell types. It is known that ADMSCs are able to differentiate into various cells, including osteoblasts, so they are quite promising for orthopedic clinical trials. The present study aimed to compare the osteogenic differentiation conditions of MSCs from human adipose tissue (hADMSC) and those of MSCs from rat adipose tissue (rADMSC). Therefore, differentiation experiments with five different media and two (human and rat) ADMSC types were performed and the mineralization responses of hADMSCs and rADMSCs were different.Item -(2019)İç hava kalitesi parametreleri, verimli ve sağlıklı bir Ortam Destekli Yaşam (ODY) ortamı oluşturmak için son derece önemlidir, ancak çoğunlukla iç hava kalitesi parametreleri, sağlıklı olarak tanımlanan değerlerin oldukça üzerindedir. Hayatımızın büyük bölümünü kapalı alanlarda geçiriyoruz. Hava kalitesi problemlerini tespit etmek ve hava kalitesini iyileştirmek ancak hava kalitesinin gerçek zamanlı olarak izlenmesiyle mümkündür. . Günümüzde, ev otomasyonu popüler bir trend haline gelmiştir ve akıllı evlere olan talep , tüketicilerin bu alanda geliştirilen yeni teknolojilerden daha fazla haberdar olmalarıyla giderek artmaktadır. Bu çalışmada, IoT tabanlı iç mekan hava kalitesi ölçüm ve uyarı sistemi ile özellikle yaşlıların ve çocukların evlerinde güvenle yaşamasına yardımcı olmak için bir ODY sistemi önerilmiştir. Önerilen ODY sistemi, yeni nesil gömülü sistem mimarisine sahip ESP32 denetleyiciden ve düşük maliyetli farklı hava kalitesi sensörlerinden oluşur. Ayrıca ODY sistemi, Blynk IoT platformuyla geliştirilen mobil kullanıcı arayüzü aracılığıyla $CO_2$, CO, $PM_10$, $NO_2$ , sıcaklık ve nem gibi iç mekan hava kalitesi parametrelerinin gerçek zamanlı izlenmesini sağlar. İç mekan hava kalitesi parametreleri belirtilen eşik değerlerin üzerine çıktığında mobil uygulama kullanıcılara uyarı bildirimleri gönderir. Bu bildirimler sayesinde hane halkı, doğal havalandırma gibi basit önlemlerle yaşlı ve çocukların sağlığını tehdit eden faktörlere karşı en kısa sürede gerekli önlemleri alabilir. Sonuçlar, önerilen ölçüm sistemin düşük maliyetli, açık kaynaklı teknoloji, kolay kurulum ve taşınabilir özellikleriyle ODY sistemlerine önemli ölçüde katkıda bulunabileceğini göstermiştir.Item -(2019)Amaç: Bu çalışma yoğun bakım ünitesinde yatan hastaların emosyonel durumları, deneyimleri ve bunları etkileyen faktörleri belirlemek amacı ile yapıldı. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki bu araştırma Türkiye’nin Batı Bölgesindeki bir Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapıldı. Çalışmaya femur fraktürü nedeni ile cerrahi yoğun bakım ünitesinde yatan 120 hasta dahil edildi. Çalışma öncesinde etik kurul onayı alındı. Araştırma verileri, kişisel bilgi formu, Yoğun Bakım Deneyim Ölçeği (YBDÖ) ve Hastane Anksiyete Depresyon (HAD) ölçeği kullanılarak toplandı. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, Mann Whitney U testi, Kruskal Wallis testi ve regresyon analizi kullanıldı. Bulgular: Hastaların ölçeklerden aldıkları toplam puan ortalamaları sırası ile YBDÖ: 51,61±6,43, HAD anksiyete: 5,26±3,90, HAD depresyon: 4,21±2,79'dur. Hastaların yoğun bakım deneyimlerine yoğun bakımı hatırlama durumu, ağrı ve yoğun bakım ısısının etkili olduğu saptandı (p<0,05). HAD-anksiyete düzeyini yoğun bakımda yatış süresi ve hastanede kalış süresinin etkilediği belirlendi (p<0,05). Sonuç: Araştırma sonuçları hastaların yoğun bakım ünitesinde kötümser deneyimler yaşadığı ve yoğun bakımda aldıkları bakımdan orta düzey memnun olduğunu göstermektedir. Hemşireler yoğun bakımda yatan hastaların daha olumlu deneyimler yaşaması için gerekli hemşirelik girişimlerini uygulamalıdır.Item -(2019)Torasik endovasküler aort anevrizması tamiri (TEVAR), günümüzde dejeneratif anevrizmalar, sakküler anevrizmalar ve akut torasik aortik sendromların tedavisinde öncelikli tercih edilmektedir. Bu çalışmanın amacı son 3 yılda kliniğimizde uygulanan TEVAR girişimlerinin erken ve orta dönem sonuçlarını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Otuz hastaya (25 erkek, 5 kadın) Ocak 2015- Aralık 2018 arasında TEVAR işlemi uygulandı. Tüm hastalarda Valiant ™ Torasik Stent Greft Sistemi (Medtronic®) kullanıldı. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 60,4±18 idi. Hastaların %53,3'ünde dejeneratif anevrizma, %36,7'sinde akut aortik sendrom, %10'unda aort koarktasyonu ve eşlik eden poststenotik anevrizma mevcuttu. Hastaların %63,3'ü semptomatikti ve sırt veya göğüs ağrısı vardı. İşlemlerin teknik başarısı %100 idi. Yoğun bakım ünitesinde ortalama kalış süresi 1 ± 2 gün, hastanede kalış süresi ortalama 3,2 ± 2 gündü. Hastane mortalitesi olmadı ve ilk 30 günlük dönemde bir hasta tip 2 diseksiyon nedeniyle öldü. İki hastada tip II endoleak görüldü ve endoleak'ler kendiliğinden düzeldiği için ikincil bir müdahaleye ihtiyacımız olmadı. Subklaviyan arterin 3 hastada kapatılması gerekti. Bu hastalarda inme veya sol üst ekstremitede iskemisi gelişmedi. Yeterli hidrasyona rağmen, postoperatif erken dönemde 2 hastanın kreatinin düzeylerinde artış vardı ve izlemde normal değerlere geriledi. Ortalama takip süresi 6 ± 9 aydı ve uzun vadede 2 mortalite vardı. Bir hasta akciğer kanserinden öldü, ikincisi ise anevrizmal hastalıktan bağımsız olarak mezenterik iskemi nedeniyle öldü. Sonuç: TEVAR, torasik aort anevrizmaları veya akut aortik sendromların tedavisinde, anatomik olarak uygun hastalarda ilk tedavi seçeneğidir. TEVAR, düşük morbidite ve mortalite oranlarıyla, güvenle uygulanabilirItem -(2019)Radyoterapi (RT) immün yanıtı aktive etmektedir. Bundan dolayı “radyoterapi aşımıdır” sorusunu tartışmak gerekmektedir. RT, immün yanıtı artırıyorsa, hücrelerdeki RT etkileri, hücre yüzeyi antijeni, immün kontrol noktaları ve bunların inhibisyonu hakkında daha fazla bilgi edinmeliyiz (ICI; CTLA4, PD1, PDL1 inhibisyonu). Bu derlemede, radyoterapinin ve biyolojik etkilerinin immun cevabı aktive etmede ki rolü, radyoterapi dozu, radyoterapi zamanlaması ve immun kontrol noktaları baskılayıcılarının yan etkileri tartışılacaktır.Item -(2021)Antik yazılı kaynakların yanı sıra ve arkeolojik buluntulardan da edinilen bilgilere göre Tralleis antik kenti, Kestane (Mesogis) Dağı’nın güney eteklerindeki düzlüklerde kurulmuştur. Kentteki kazı çalışmalarında Roma İmparatorluğu dönemine tarihlenen Gymnasium, Kuzey ve Batı Dükkanlar, Batı Nekropolis, Arsenal, Villa Sektörleri ve Piskoposluk Kilisesi olarak tanımlanmış Bizans Dönemi’ne ait dini işlevde bir yapı ortaya çıkarılmıştır. Bu çalışmada, Gymnasium’un Kuzey ve Batı Dükkanları’nda ve Arsenal çıkışındaki toprak dolgu alanda yapılan kazı çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılmış bir grup kemik obje tanıtılacaktır. Bu otuz adet kemik obje, form ve işlevleri hakkında yapılan detaylı araştırmalar ışığında sunulacak, kemik üretimi ve üretim atölyeleri hakkında değerlendirme yapılacaktır. Ve kemik obje buluntularının Tralleis’in sosyo-ekonomik yapısındaki yeri vurgulanarak bir ön değerlendirme yapılacaktır.Item -(2022) Buğra Yıldırım; FATIH SAHIN; Ayşenur GönülMüracaatçı şiddetinin sosyal hizmet uzmanları üzerinde kısa ve uzun vadeli psikososyal etkileri gözlenmektedir. Öte yandan sosyal hizmet ortamlarının müracaatçılardan gelecek her türlü saldırıya karşı risk kategorilerine ayrıldığı da bilinmektedir. Bu kesitsel araştırma tasarımına dayanan basit rastgele örnekleme çalışması, Türkiye’de SHUDER’e kayıtlı çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan 130 sosyal hizmet uzmanına karşı müracaatçı şiddeti ve müracaatçı şiddetini etkileyen faktörleri analiz etmiştir. En yaygın şiddet türü sözlü taciz/sözlü saldırıdır (%89.9). İlginç bir şekilde, şiddete maruz kalan sosyal hizmet uzmanlarının çoğunluğu (%70.2), maruz kaldıkları şiddetin tekrarlanacağını ve tetikte olduklarını açıkça ifade ettiler. Bu ifadeler aslında sosyal hizmet uzmanlarında görülen en yoğun psikososyal etkilerdi. Ayrıca sosyal hizmet ortamlarına göre sosyal hizmet uzmanlarının müracaatçı şiddetine maruz kalması arasında anlamlı bir fark olduğu görülmüştür (p˂0.05). Sonuç olarak araştırmanın bulguları, başarılı bir profesyonel yaşamın önündeki engelleri kaldırmak için sosyal hizmet uzmanlarının iş ortamlarına, müracaatçı şiddeti olmayan sosyal hizmet uygulama ortamlarına ve olumsuz psikososyal etkilerle karşılaşmamalarına olan ihtiyacın önemini ortaya koymuştur.Item -(2022)Bu çalışmada, Türkiye’den Leptobium Casey cinsine ait bir yeni türün, Leptobium orgeli sp. n. (Çorum) deskripsiyonu yapılmış, şekillendirilmiş ve benzer türlerden ayrımı gösterilmiştir. Böylece, Türkiye’den bilinen tür sayısı 21 olmuştur. Türkiye’de bulunan Leptobium türlerine ait dağılımsal bir kontrol listesi verilmiştir. Orta kuzey Anadolu’da bulunan endemik Leptobium türlerinin yayılışı haritalandırılmıştır. Ayrıca, Palearktik Bölge’deki farklı ülkelerde bulunan Leptobium cinsine bağlı 10 türe ait yeni ve ek dağılımsal kayıtlar verilmiştir. İncelenen materyali, 1927-2021 yılları arasında toplanmış örnekler oluşturmakta olup, Avrupa müzeleri ve Alaşehir Zooloji Müzesi’nde bulunan örnekleri içermektedir.Item -(2022)Modernizm akımı ile tasarım anlayışlarındaki çeşitlenme hızlanmıştır. Buna bağlı olarak ortaya çıkan problemlerin çözümüne odaklanan birçok yaklaşım türemiştir. Doğal yaşantıdan uzaklaşan, işlevin mekanik odağındaki tasarım yaklaşımları, kentlerde yaşayanların doğala olan özlemini arttırmıştır. Biyofilik tasarım bu anlamda yeni bir kavram olarak ortaya çıkarak yapı tasarımına doğanın direkt aktarımını hedeflemektedir. Çağının çok ötesinde bir tasarım anlayışına sahip olan Antoni Gaudi’nin yapıları doğanın yansımalarını kendine has yöntemlerle sunmaktadır. Bu noktada Gaudi’nin doğala olan yaklaşımı sorgulanırsa, günümüz kavramlarından biyofilik tasarımdaki yeri önemli bir araştırma konusudur. Doğayı plastik ve somut anlamda içine alan Gaudi tasarımlarında; yeni ve modern olanı doğayla buluşturmayı esas alan biyofilik yaklaşımın ne kadar ve ne biçimde yer aldığı çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Çalışma, Gaudi tasarımlarından Casa Battlo’nun biyofilik tasarım ölçütleri üzerinden değerlendirilmesini hedeflemektedir. Bu amaçla biyofilik tasarım, Antoni Gaudi ve Eserleri incelenmiştir. İnceleme sonucu elde edilen biyofilik tasarım kriterleri Casa Battlo’yu değerlendirmede kullanılmıştır. Çağının ilerisindeki anlayışı ile Gaudi’nin Casa Battlo’su, kavramsal olarak yeni bir terim olan biyofiliğin, seneler önce inşa edilmiş bu yapının özünde nasıl bulunduğunu göstermektedir. Bu anlamda çalışma, biyofiliğin kavramsal özünün geçmişten gelen ve yapının kalıcı ve unutulmaz olmasını sağlayan bir tin gibi nasıl işlediğini göstermektedir.Item -(2023) Betül Sarı AksakalKüresel ekonomik düzende uluslararası kurum ve kuruluşların önemi yadsınamaz. Bu kurum ve kuruluşlardan biri de Dünya Bankası’dır. İkinci Dünya Savaşı sonrası yıkıma uğrayan Batı Avrupa’nın yeniden inşası hedefiyle kurulan Dünya Bankası, dünyadaki kalkınma söylemlerini belirleyen bir kurum olma niteliğine sahiptir. Banka, iktisadi teoril- erdeki evrime paralel olarak kalkınma söylemini belirlemektedir. Öte yandan banka oluşturduğu kalkınma söylemleriyle dünyada iktisat teorisinin evrimine de katkıda bulunmaktadır. Dolayısıyla bankanın kalkınma söylemi ve iktisadi teorilerin evrimi arasında çift yönlü bir sürecin varlığından bahsetmek mümkündür. Çalışmada bu çift yönlü süreç aydınlatılmıştır. Bankanın kuruluşundan yaklaşık 1960’lı yılların ortalarına kadar Neoklasik teori, Keynesyen teori, Harrod-Domar büyüme modelinin ve Neo-Marksist teorinin temel prensipleri doğrultusunda bir söylem geliştirdiği ortaya konmuştur. 1970’li yıllardan itibaren Keynesyen teorinin birtakım yapısal sorunlara yanıt verememesi sonucu, banka neoliberal teoriye dayalı bir söylem benimsemiştir. 1990’lı yıllarda Yeni Kurumsal İktisat teorisinin yükselişi, bankanın devlet-piyasa işbirliği üzerine odaklanan bir söylem benimsemesini beraberinde getirmiştir. 2000’li yıllardan günümüze uzanan süreçte ise bankanın sürdürülebilir kalkınmaya dayalı bir söylem geliştirdiğini söylemek mümkündür. Ancak gerek 1990’larda, gerekse 2000’lerde geliştirilen söylemlerin temelde neoliberal teorinin ana çekirdeğinden ayrılmamış olduğu düşünülmektedir.